İslam'ın Teşekkül Döneminde Yahudi Kültürü (original) (raw)

Selçuklular Devrinde Yahudiler

In 1040, the dominance of the Seljuks in Iran started a new recovery and recovery movement in the Middle East. After a few years of corrupt and unfair administration, the Seljuk sultans, which have maintained a fair and rational understanding of adminsitration, have been a source of hope and trust not only for Muslims but also for Christians and Jews. In the lands ruled by the Seljuks in the 11th-13th century, Jews could express themselves more comfortably by finding comfort and peace, and in the social, economic, cultural and religious life they had the chance to develop. The endless tolerances and social life policies of the Seljuk sultans were effective in that. In this study, by collecting the information reflected in the sources, we will try to put forth and question the main regions where the Jews lived in the Seljuk centuries by using scientific research methods.

İslam Sanatının Teşekkülü

Diyanet aylık dergi, 2013

İslam sanatı, bir dizi tesadüf sonucu yan yana gelmiş veya birbirine karışmış tarihî eklentilerden ibaret değil, İslami vahyin süzgecinden geçmiş ve tevhit potasında eritilmiş değerler topluluğudur.

Müslümanlarda Tarih Yazıcılığının Teşekkül Dönemi (M. 7.-10. Yüzyıllar

Formation Period of Islamic Historiography (7th-10th Centuries B.C.), 2024

The formation period of Islamic historiography covers the first three centuries of Islam. During this period, Muslims made a very important contribution to historiography, especially by expanding the types of historiography around four main categories: sirah and maghazi, general, specific and city/regional histories. In this way, Muslims have made a breakthrough in historiography in world history. Research into historical writings predating Islam sheds light on the depiction of other societies and Arabs, while also elucidating the distinct reasons and features underlying the evolution of historical writing within the Islamic tradition. It becomes increasingly evident that Islamic historiography evolved with a unique emphasis on integrating previous knowledge, reflecting the framework of the Islamic faith. The Medina and Kufa schools are suggested to have spearheaded this development, outlining the framework for Islamic historiography in four primary classifications. These examples not only identify the categories within the formative era but also elucidate the methods and fundamentals of historiography. The aim of this study is to dispel the prevailing defeatist mind-set among Muslims and challenge the misconception that they have had no impact or contribution to historical writing by reconnecting them to the roots of their own historical tradition. This approach will enable Muslims to transcend both Western historical narratives and fiction, as well as the limiting and oversimplified perspectives they entail. It is the historiographical principles, experiences, and knowledge of Islam that will provide an avenue for liberation from contemporary constraints.

İlk Dönem İslamı Çağdaş İslam ve Yahudilik: Çağdaş İslam Düşüncesinde İsrâiliyat (Çeviri)

özet Bu bölüm, İsrailiyyatın özel bir şekilde yeniden düşünülmesi nde, fikir/erin, tarihin ve politika/ann iç içe girişini incelemektedir. Amaç, detaylar üzerinde yoğun/aşmaktan ziyade, bir sürecin ana hatlannı ve göze çarpan noktalarını aÇiğa çıkarmaktır. Bu çalışmanın odaklandığı nokta, Sünni-Arap dünyasıdır. Erken dönem Islam düşüncesinin merkezinde yer alan lsrailiyyat literatürü; bu literatüre bir sınır koyma ve İsldm'ın kaynak metinlerindeki rolünü aza/tma çağrısında bulunan modern çevrelerde genellikle şüpheyle karşı lanmıştır. Bu, modern döneme uyum sağlamak için safbir İslam arayışı düşüncesi içinde, erken dönem İslam düşüncesinin büyük ölçüde çağdaş bir yaklaşımlayeniden okunuşu sürecinde gerçekleşmiştir. İsrailiyyatyabancı olarak görülmüş; hayaif (fantastik), gayr-i aklf (irrasyonel) ve bazen de yıkıcı malzemeleri muhtevi kabul edilmiştir. lsrailiyyatın varsayılan Yahudi menşef ve muhtevası, Müslüman-Yahudi ilişkilerinin genel anlamda tekrar gözden geçiri/mesine sebep olmuştur. Ayrıca, belli bir aşamada, Filistin'deki çağ daş problem, bu gözden geçirme işlemini, Müslüman-Siyonist ilişkilerinin teori ve pratiği neyönlendirmiştir./srai/iyyatın teorik proıfiemine bundan sonra, hem islam içinde hem de Müslüman dünya lle Yahudi dünyası arasındaki ilişkiler alanında çağdaş, pratik bir önem atfedilecektir. Atıf Ronald. L. Netler Çev: Mesut Kaya, İlk Dönem islam'ı, Çağdaş islam ve Yahudilik: Çağdaş islam Düşüncesinde lsrailiyyat, Marife, Kış 2011 S. 191-203 • "Early Islam, Modern Islam and Judaism: The Isra'iliyyat in Modern Islamic Thought", Studies in Muslim-jewish Relations: Muslim-jewish Encounters; lntellectual Traditions and Modern Politics içinde, Oxford: Harwood Academic Publications, 1998. •• Nettler'in Müslüman-Yahudi ilişkileri ile ilgili görüşlerinin bir değerlendirmesi için bkz. İbrahim Muhammed Ebu Rabi, Modernlik ve Çağdaş islam Düşüncesi, çev. Ünal Çağlar ve arkadaşları, Yöneliş, Istanbul, 2003, s. 108-112. Islam Düşüncesinde lsraillyyat, Marife, Kış 2011 S. 191-203 . r ., Islam Düşüncesinde lsral/iyyat, M arife,. Kış 2011 S. 191-203 . r · ,

İslam Kültürünün Doğuşu

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi, 1987

Dünya üzerinde ismini her tarafa dnyuran büyük medeniyetler kurulmuş ve yaşamıştır. Bu meden.iyetler yaşadıkları devir ve yere göre değerlendirilir. Tabii ki eski medeniyetleri, çağımızda hakim olan teknoloji ve kültür ile değerlendirmek uygun olmaz. Onları ancak kendi muhitlerinde ulaştıkları kültür ve maddi medeniyet unsurlarıyla değerlendirmek uygun alacaktır. Dünyada büyük alanlara ve topluluklara yayılan isminden tarihde çok söz edilen medeniyetler olduğu gibi bunun tersi de mevcuttur. Miladdan önce Önasya'da, Mısır'da büyük medeniyetlerin kurulduğunu bilmekteyiz. Bugün bu medeniyetlerden ayakta kalan eserlere ve müzelerde teşhir edilen kalıntılara, hayranlıkla bakmaktayız. Miladdan sonra ilk ve ortaçağlarda zaman ve mekan itibariyle bize yakın olan medeniyetler yaşamıştır: Yunan Medeniyeıi, Roma Medeniyeıi; Sasani Medeniyeıi, Osmanlı Medeniyeti en parlak medeniyetler olmuştur. Bu medeniyetlere ilaveten Çin'de ve özellikle Hind'de dini düşünce ve hikmet gelişmiş ve Batı'ya intikal etmiştir.

Orta Çağ İslam Dünyasında Yahudi Düşüncesi (Jewish Thought in Medieval Islamic World)

insan yayınları : 658 düşünce dizisi : 47 © insan yayınları birinci baskı, 2015 yayıncı sertifika no: 12381 isbn tk: 978-975-574-758-3 isbn 978-975-574-759-0 doğu'dan batı'ya düşüncenin serüveni aklî düşünce ve felsefenin doğu'dan doğuşu: babil-keldanî-çin-hint-iran-ibranî gelenekleri proje editörü prof. dr. bayram ali çetinkaya cilt editörü doç. dr. ali osman kurt editör yardımcısı arş. gör. abdullah demir içdüzen mürettibhane kapak düzeni harun tan bu proje başbakanlık Tanıtma Fonu'nun desteğiyle hazırlanmıştır. baskı-cilt pasifik ofset ltd. şti. cihangir mah. güvercin cad. no: 3/1 baha iş merkezi a blok kat: 2 34310 haramidere/istanbul tel: 212 -412 17 77 matbaa sertifika no: 12027 insan yayınları istiklal caddesi no: 96 beyoğlu/istanbul

Kitâbu’t-Tefsîr Literatürü Teşekkül Döneminde Hadis ve Tefsir

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 2023

Hicrî ilk üç asır, ilimlerin teşekkül ettiği ve çeşitli konularda eserlerin telif edildiği bir dönemdir. Bu dönemde Hz. Peygamber'den (sav) nakledilen hadisler ile sahâbe ve takip eden nesillerin görüşleri yazılı kaynaklarda derlenmiştir. Tasnif ile birlikte çeşitli konulardaki rivayetler müstakil eserlerde ve daha sonra ale'l-ebvâb hadis kaynaklarındaki bölümlerde bir araya getirilmiştir. Müstakil eserlerde ele alınan, daha sonraları ise hadis kaynaklarında bölüm halinde yer verilen konulardan birisi de Kitâbu't-Tefsîrlerdir. Bu çalışmada ilk üç asırdaki Kitâbu't-Tefsîrler, literatür ve muhteva yönüyle tanıtılıp değerlendirilmiştir. Literatürün gelişimi ile tefsir rivayetleri hakkında yorumda bulunabilmek amacıyla ilk üç asırda telif edilen müstakil Kitâbu't-Tefsîrler ve Tefsir bölümleri incelenmiştir. Hadis kaynaklarının yapısı ve ilimlerin teşekkül döneminin özellikleri dikkate alınarak çerçevesi belirlenen araştırmanın merkezinde hadis kaynaklarındaki Tefsir bölümleri yer almaktadır. Çalışmada tefsir bölümünün ilk olarak hangi eserde yer aldığı, bu bölümlerdeki rivayetlerin özellikleri, tefsir rivayetleri etrafında cereyan eden tartışmalar ve bu tartışmaların Tefsir bölümlerine yansıması, muhaddislerin tefsir rivayetlerine yaklaşımı ile tefsir ilminin gelişimine katkıları gibi birçok mesele konuyla ilişkili olarak ele alınmaktadır. Hadis ve tefsir ilimlerinin teşekkül dönemini inceleyen bu çalışmanın literatür ve rivayet özellikleri yönüyle alana bir katkı sağlaması umulmaktadır.

Türk Halk Kültüründe Yahudi İmajı (Jewish Image in Turkish Folk Culture)

Prof. Dr. Ali Yakıcı Armağanı: Gazi'de Kırk Yıl

Halk kültüründeki verilerden elde edilen bulgular ışığında Yahudi imajına dair genel bir değerlendirme yapmak gerekirse: Yahudi’nin örgütlediği mekân, Müslümanlar için belli koşullarda özgürlük alanına dönüşebilmektedir. Anlatıların önemli bir kısmında Yahudi, ikinci dereceden önemsiz bir ötekidir. Bu önemsizliğine istinaden çoğu anlatıda kendisine kayıtsız kalınır. Çoğunluklu tacirlikle ilgilenen Yahudi bu durumun bir sonucu olarak varlıklı kabul edilmektedir. Hekimlik mesleği de tıpkı Avrupa halk kültüründe olduğu gibi Türk halk kültüründe de Yahudilerle özdeşleştirilmektedir. Türk halk kültüründe her açıdan güçlü bir öteki olarak belirginleşen Hıristiyan imajına nazaran (Çelik, 2019b), Yahudi imajının daha güçsüz ve daha az karşıtlık barındıran bir imaj olduğu söylenebilir. Bu durum, incelenen metinlerin ekseriyetle kırsala ait olmaları ile ilişkilendirilebilir. Anadolu’nun kırsal bölgelerinde geçmişten gelen ve köyler içerisinde korunan bir Hıristiyan kimlik bilinci yer almasına karşın, Yahudilerin geçmişte ya da günümüzde kırsal bir yaşam formuna bağlı olarak Anadolu’da yer almamalarından kaynaklanan bir sonuç olarak anlatılar içerisinde de bu imaja dair veriler daha azdır. Sürekli devam eden ve zaman zaman şiddetlenen İsrail-Filistin çatışmalarıyla ilgili üretilen karikatürler, capsler ve memelerde ortaya çıkabilen antisemitist fikirlerin Türk halk kültüründen devralınmadığı anlaşılmaktadır. Türkiye’de radikal İslamist siyasi örgütlerde kendini göstermeye başlayan antisemitist fikirlerin, söz konusu siyasi oluşumların uzantıları olan edebi metinler için de bir motivasyon kaynağı oluşturmaya başladığı bilinmektedir. Konu üzerine yazdığı bir makalede İslamcı/milliyetçi yazar ve şairlerin ürettiği metinleri değerlendiren Bali, bu eğilimi, İsrail’in kurulmasından sonra önce Arap-Yahudi sonra da İsrail-Filistin savaşına dönüşen gelişmelere bağlamaktadır (1996, s. 79). Yahudi imajını pekiş tiren stereotiplerin özellikle fıkralarda yoğunlaşması ve söz konusu anlatıların kurgularının doğal bir sonucu olarak genellikle öykünülen bir havada sunulması, Avrupa’da olduğunun tersine Türk halk kültürü içerisinde antisemitist fikirlerin yer almadığının bir kanıtı olarak kabul edilebilir.