Orman Kalıntısı Mı, Kalıntı Orman Mı? (original) (raw)
Related papers
Son dönemde hızla yokedilen orman alanlarından ağaç sayısıyla "şu kadar (bin) ağaç kesildi" diye sözedilmesi bile yokedilen koca orman ekosistemlerinin nasıl da algılanmadığını ortaya koyuyor. Bu yazı akademik makale olma sorunsalından uzak, orman ekosistemini sadece bazı boyutlarıyla anımsatma amaçlıdır.
Ormanlar ve ormancılık uzerine sessiz tartısmalar 60
Neden hep böyle yaptılar, günümüzde de böyle yapıyorlar? Böylesi işlerine mi geliyor acaba? Bilemiyorum. "Hocalardan", araştırıcılardan, demokratik kitle örgütlerinden; kısacası, bir şeyler anlatmaya yapmaya çabalayanlardan söz ediyorum. Çoğunlukla "görünen köye kılavuzluk yapmaya" çalışıyorlar; üstelik çoğu bunun ayırdında bile değil. Oysa "işler", çoğu alanda olduğu gibi ormancılığımızda da "iyi gitmiyor." Bana sorarsanız, bunun onlarca nedeninden birisi de kişiler ile kuruluşların gerektiğince demokrat, demokratik olamamalarıdır bence. Yıllardır söylüyorum: Özellikle eğitimöğretim, sağlık, tarım, çevre/doğa koruma vb kamusal hizmet alanları, yanı sıra, ormancılığımız hiçbir birimiyle demokratik değil ! Oysa bu alanlarda yapılacaklar, yapılması gerekenlerin, kim ya da ne olursa olsun bir kişi, birim, kuruluş ve siyasal partiye bırakılmaması gerekiyor. Bırakılmasının nelere yol açabildiğini hem "dün" gördük hem de "bugün" görüyoruz. Bu nedenle artık böyle gidemez; gitmemeli ! Kısacası, "Böyle gelmiş böyle gider" diye düşünenler "fena halde yanılıyor" bence. Demem şu ki, birey, toplum, başta devlet olmak üzere her türden örgüt, birim demokratikleşmeli. Açıktır ki bu da kendiliğinden gerçekleşebilecek bir gelişme değildir; herkesin gücü yettiğince bu doğrultuda çaba göstermesi gerekiyor. Keşke yalnızca yakınmak yetseydi… ORMANCILIĞIMIZIN DEMOKRATİKLEŞTİRİLMESİ İÇİN " Kur umsal D emokr ati k K atılı m " Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı için ormancılık önerileri (1) 23 Aralık 2023 Merhaba; Büyük bir olasılıkla, "-Her renkten boyadın, geriye bir fıstık yeşili mi kaldı?" diyorsunuz sanırım; demeyin lütfen. O da tüm renkler gibi çok güzel bence. *** Yaşadıklarımıza bakar mısınız: Giderek daha da ağırlaşan emek ve doğa sömürüsüne karşın bir yanda çakma güzellikler üreten "fenomenlerin" yedikleri naneler, "milyon dolarlık karaparalarını aklarken (!) evindeki bulgurdan da olan "uyanıklar", yaklaşan yerel seçimler için kimlerin kimlerle dans edeceği tartışmaları, hukuksuzluğun diz boynu da aşması… Bir yanda Cumhuriyetimizin ilk 25-30 yılındaki başarılarını anmaktan, bu 29 Ekim gününü bile yasak savmaktan öteye geçmeyen sıradan etkinliklerle geçiştiren "en hızlı cumhuriyetçi", "en büyük Atatürkçü", "en keskin devrimci" geçinen kişi ve kuruluşlar… Bir yandan da akıl almaz bir teslimiyet… Oysa ikinci yüzyılına girişinin Cumhuriyetin bugünlere kalan kazanımlarının korunmasına, her alanda nelerin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin öneriler geliştirme ve yaşama geçirme çabalarına bir ivme kazandırabileceğini sanmıştım. Yine yanılmışım. Neye yanıyorum biliyor musunuz; bağımsızlık savaşını örgütleyen, kazanan, Cumhuriyeti kuranların ve korunması için akıl almaz özverilerde bulunanların, gerektiğinde canlarını verenlerin emeklerine… Devletin her biriminin demokratikleştirilmesini zorunlu görüyorum. Bu nedenle de yurttaşlarımızın kamusal etkinlik alanlarındaki karar ve uygulama süreçlerine demokratik katılımlarını önemsiyorum. Yapılagelen "katılımcı" etkinliklerin ise çoğunlukla yasak savma olduğunu düşünüyorum. Başta antidemokratik uygulamalar ile siyasal iktidara neredeyse koşulsuz teslimiyet olmak üzere tüm olumsuz koşullara karşın "kurumsal demokratik katılım" düzeneklerinin oluşturulması için uğraş verilmesi gerektiğine inanıyorum. Hiçbir alanda "gidiş gidiş değil" çünkü. Selamlarımla. Yücel Çağlar "Geçmişten Geleceğe Anadolu Coğrafyasında Ormancılık Çalıştayı" 11-13 Aralık 2023, Kemer (Antalya) * TUOP'ta "Ulusal Ormancılık Danışma Kurulu" ile ilgili olarak yalnızca "Toplumun değişik ilgi grupları temsilcilerinden oluşan ve yasal niteliğe sahip…" açıklaması yapılmıştır (Sayfa 65) * Maddede geçen "çok amaçlı planlama" söyleminden orman ekosistemi yönetiminin temel gereklerinden birisi olan "orman amenajman planlarının" anlaşılması gerekiyor.
Türkiye’de Orman Kesim Artıkları ve Değerlendirilmesi
Kastamonu University Journal of Forestry Faculty, 2007
Bir cok urun icin hammadde ihtiyacini kar ilamada onemli bir kaynak olarak orman kesim artiklarinin, enerji uretimi, hayvan yemi veya katkisi, gubre olarak kullanimi ve kimya endustrisi, ka it ve levha uretimi, kozmetik sanayii gibi ce itli kullanim alanlari bilinmektedir. Foliage olarak da bilinen orman kesim artiklarinin miktari, ba ta a ac turu olmak uzere, a ac ya i, boyu, go us yuksekli i capi, bonitet, kesim zamani, tepe capi ve tepe boyu gibi pek cok de i kene ba li olarak farklilik gostermektedir
ORKÖY Kaynaklarının Tahsisinde Orman Köylerinin Önceliklerinin Saptanması (Antalya İli Örneği)
In this study, investment criteria to be used in allocation of ORKÖY resources by participatory approach have been studied based on city, village and family level. Idea and opinions of many ORKÖY specialists working in Turkey, technicians working in Antalya Forest Region Directorate including districts and administrators of forest village in Akseki and Kaş Districts were considered while determining the criteria. Their ideas were gathered by interweaving and local discussion meetings. At the beginning, seven criteria have been selected by ORKÖY specialists using raiting method for selection of district, villages and families to be evaluated in studied. The weights of the seven criteria were determined in the same group (ORKÖY specialists) using ranking technique. These seven weighted criteria were used to get the prioritized list of district and forest villages for investment by ORKÖY. As a result, prioritized list of district and forest villages in each district were determined to be subject for investment by ORKÖY in short term (3 years) medium term (5 years) and long term (8 years) periods.
Ormanlar ve ormancılık üzerine sessiz tartışmalar (GÜNCEL 9-b)
Acıyı bal eyleyen" bir toplum için * Yarım yüzyılı aşan meslek yaşantım boyunca orman yangınlarını kaç kez "tartıştım", kim bilir. Bu "tartışmaları" çoğunlukla "yumurta çıkarken" yapmamaya özen gösterdim. "Ortalık sakinleştikten" sonra daha verimli tartışılabileceğini umdum çünkü. "-Peki gerektiğince tartışıldı mı?" derseniz; ne yazık ki hayır tartışılmadı. Konu çoğunlukla yangının genişliğine, yol açtığı acıların büyüklüğüne bağlı olarak gündemde kaldı, giderek de çıktı. Yapılabilen tartışmalarsa çoğunluk "sağırlar söyleşisinin" ötesine geçemedi. Ancak bu kez öyle olmayabileceğini düşünüyorum; daha doğru bir söyleyişle, umuyor, yine yanılmamayı diliyorum. Orman yangınlarının söndürülmesi, zarar görenlere yardım için büyük özveriyle çaba gösterenlere içten teşekkürlerimi sunuyor; bu uğurda canlarını yitirenleri saygıyla anıyorum. Yaşar Cinbaş Erdal Tovka Şahin Akdemir "Orman yangınlarının söndürülmesi, zarar gören yardım için özveriyle çaba gösteren, bu uğurda kim ölen ve yaralanan, varını yoğunu yitiren yurttaşlarımıza içten sevgi ve saygılarımla…" 17 Ağustos 2021 Merhaba; Halkbilimciler daha iyi bilir kuşkusuz: Anadolu'da yaşamış gelmiş geçmiş tüm toplumlarda "acıyı bal eyleme" tutumu hep olmuştur sanırım. Öyle olmasaydı eğer günümüze değin gelen ağıt yakma geleneği bu denli yaygın olur muydu? Bu gelenekte başkaldırı yoktur; yakınma, yanı sıra, katlanış vardır bence. Çok uzaklara gitmeye gerek yok; yakın geçmişte, bugün yaşadıklarımızı anımsayın: Sözgelimi Marmara Depremi, büyük orman yangınları, özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi'nde artık hemen hemen her yıl gündeme gelen su taşkınları ile baskınları, toprak kaymaları ile çığlar vb yıkımlar sırasında ve sonrasında neler yaşadık; unutmuş olamazsınız. Peki, bugünlerde neler yaşıyoruz? Yetkililer-"ilgililer" değil !-daha önceki yıkımlardan sonra da benzer açıklamalar yapmadı mı? Yok birçok ülkede de benzer yıkımlar gündemdeymiş, yok iklim değişikliğiymiş… Sonra, bu gibi büyük yıkımların ardından bir de; "Bu işin siyaseti olmaz" demiyorlar mı; "ört ki ölem"! Hayır; kamusal olanı, bu kapsamda devleti doğrudan yanı sıra dolaylı olarak ilgilendiren her şey siyasaldır. Hep aynı "terane" ya da "topu taca atma", sorumluluktan kaçma çabası. Artık "yetti gayri" ! *** Bu bağlamda aklıma 2015 yılından bu yana her su taşkını ve baskınından sonra "tartışmaya" açtığım küçük bir incelemem (Ek 1) ile Başbakanlığın 2006 yılında yayımladığı 2006/27 ve 2010/5 sayılı Genelgeler geldi (Ek 2 ile Ek 3). Şimdi düşünüyorum da; yahu ben mi çıkardım bu genelgeleri, gereğini ben mi yapacaktım? Anımsatayım, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 257/2 maddesine göre; "…görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." Bu yaptırımın herhangi bir durumda herhangi bir kişi için uygulandığını duydunuz mu? Ben hiç duymadı. Biliyorum şimdi kimi okurlar; "-Sayılsa ne olur; adamlar Anayasanın gereklerini bile yerine getirmiyor!" diyebilecektir. Doğrusu pek haksız da sayılmazlar. İyi ama olup biten yıkımları izleyip yakınmakla, IBAN'lara para yatırmakla mı yetineceğiz; böyle mi sürsün? "Ormanların Delisi" (!) olarak söylüyorum: Hayır, sürmesin; kim ne derse desin, sürmeyecek de zaten ! Sizi bilmiyorum; ben sürmemesi için tüm demokratik haklarımı kullanacağım. Bilmem anlatabildim mi? *** 31 Temmuz 2021 günü paylaşıma açtığım "…Sessiz Tartışmalar (GÜNCEL 9)"da orman yangınları sorgulanırken sorulmasını ve yanıtlanmasını gerekli gördüğüm onbeş soruyu açıklamıştım *. Ciddiye alan da almayan da sağolsun. Bu "…Sessiz Tartışmalar"daysa orman yangınlarının ve zararlarının en aza indirilebilmesi için "ne yapılmalı" sorusunu yanıtlamaya çalışıyorum. "-Bir işe yarar mı?" diyorsanız, söyleyeyim: Bilmiyorum doğrusu. Ama, bir kez daha belirteyim; isteyen istediği yerde ve istediği gibi kullanabilir, izin almasına gerek yok; yeter ki kullanılsın... Elimden yalnızca bu geliyor ne yazık ki Derin bir hüzünle… Yücel ÇAĞLAR * Yeri gelmişken, Şahin Akdemir, Yaşar Cinbaş ile Erdal Tovka'nın anısına bu "…Sessiz Tartışmalar"ı okumadan önce "Only the Brave" adlı filmi izlemenizi öneririm (https://youtu.be/mQj4BkYf-HM) Bizimkilerin de (!) böyle bir "güzellik" yapmalarını dilerim.