Osmanlı Devleti'nde Kadızadeliler Hareketi (original) (raw)
Kadızâdeliler hareketi, Osmanlı Devleti'nin merkezi İstanbul'da 16. yüzyılın sonu ve 17. yüzyılın tamamında karşımıza çıkan sosyal ve dini nitelikli bir grup hareketi olup bu grup, ulema grubu diyebileceğimiz medrese ehli kişiler tarafından oluşmaktadır. Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik bunalımlardan fırsat bulan Kadızâdeliler, sosyal ve dini meselelerin birçoğunun bidat (dine sonradan girmiş) olduğunu ve bunların tasfiye edilmesi (bırakılması) gerektiğini şiddetle savunmuşlardır. Kadızâdelilerin bu tutumu aşırıya kaçınca dönemin tekke ehli olan Sivâsîler tarafından şiddetle karşı çıkılmıştır. Kadızâdeliler ve Sivasîler grubu arasında çıkan tartışmaya devlet yönetimi ve toplum da katılmıştır. Devlet yönetiminde görev alıp yetkilerini arttırmak isteyen Kadızâdeliler bütün hünerlerini sergilemişlerdir. Devletin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik bunalım durumu sonucunda ilmiye teşkilatı bozulmuş ve medreselerde klasik dönem mülâzemet usulü yerini babadan oğula geçen bir sisteme bırakmıştır. Bu iki gruptan Kadızâdelilerin önde gelen isimleri; Kadızade Mehmed, Üstüvani Mehmed ve Vanî Mehmed iken Sivâsîlerin önde gelen isimleri ise Abdülmecid Sivasî, Abdülahad Nuri ve Niyâzî-i Mısrî idi. Bu çalışmada sosyal ve dini hayatta iki grubu etkileyen durumlar, dönemin kaynakları incelenerek, önde gelen tarikat liderleri, yaşandığı yüzyılda yapılan faaliyetlere ve tartışma konularına değinilecektir.
Related papers
Mîzânü'l-hak islami ilimler dergisi, 2023
Öz: Ahmed el-Mar'aşî, bir taraftan XVII. yüzyılda İstanbul'da ortaya çıkıp Anadolu'nun birçok yerine yayılan Kadızâdeliler hareketinin tesirlerinin bulunduğu, diğer taraftan ise Hâricî zihniyetli, tekfirci, isyancı ve Müslümanlara yönelik acımasız uygulamaları ile ün salmış Selefîlik ve Vehhâbîlik hareketinin başladığı bir dönemde yaşamış, Osmanlı Devleti'nin gerileme dönemi âlimlerinden biridir. Kadızâdeliler hareketinin Ahmed el-Mar'aşî'yi ve onun görüşlerini ne derecede etkilediği veya etkilemediği oldukça önemlidir. Mar'aşî'nin, "Risaletü'l-Münciye" adlı eserinde fikirlerine sıkça başvurduğu İmam Birgivî, fıkıhta Hanefi, itikatta ise Mâtürîdî düşüncededir. Ancak Birgivî, bid'atlara karşı tutumu nedeniyle Kadızâdeliler'in fikrî bakımdan öncüsü olarak gösterilmek suretiyle Selefî-Vehhâbî eğilimli kişiler tarafından da bilerek ya da bilmeyerek istismar edilmiştir. Bu makalede öncelikle Birgivî'nin Kadızâleliler hareketinin gerçek anlamda öncüsü olup olmadığı konusu üzerinde durulacaktır. İkinci olarak Mar'aşî'nin Kadızâdeliler hareketinden etkilenip etkilenmediği ve selef-i sâlihîn hususundaki tutumu izah edilmeye çalışılacaktır.
Sinerji uluslararası alan eğitimi araştırmaları dergisi, 2021
To be able to evaluate Ottoman Empire's last hundred century in a healthy way, the empire need to be examined in all aspects, especially the education activities which have vital importance for society, should be analyzed in a correct way. Fort his reason the search we do about idâd will give a information about not only the education status, but also the economic and social status. Idâd is term used for schools that equal to secondary schools of today. Idâd which means prepare and raise, comes after ibtidâiye and rüşdiye schools and named as idadiye. Idâds approached to Maârif-i Umûmiye Nizamnâmesi as a secondary education in 1869 and met with its own identity since then. In 1845 first military idâdî, ın 1873 first mülkî idâdî was opened by converting Dâr'ül-maârif building. As a result of raise of of the taxes in 1884, idâds Bu makale, yazarın Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde hazırladığı Erzurum Mülkî İdâdîsi başlıklı yayımlanmamış yüksek lisans tezinden üretilmiştir.
Osmanlı Devleti'nde Kavaslar ve Kavas Teşkilatı
İlmî Araştırmalar: Dil, Edebiyat, Tarih İncelemeleri, 1997
Kavvas kelimesi, son ses olan s harfi değişiklik göstermekle birlikte, kaf-şeddeli vav-elif ve sin ile yazılır. Daha sonraları sin sad'a dönüşmüş, vav'ın biri de zamanla tahrif ve tahfife uğrayıp düşerek kelime kavas şeklinde yazılmaya başlanmıştır (bkz.
Osmanlı Toplumunda Selefi Düşüncenin Tipik Bir Temsilcisi Olarak Kadızadeliler.pdf
XVI. ve XVII. yüzyıl Osmanlı toplumunda, Sünnî-Hanefî çizgideki ilim geleneğine aykırı olarak ortaya çıkan bazı fikirlerin, Selefî düşüncenin karakteristik özelliklerini taşıdığı söylenebilir. Bu fikirleri o dönemin siyâsî ve ilmî şartlarına uyarlayarak sahiplenen kişiler, târihî kaynaklarda “Kadızâdeliler/Fakılar (Fakîhler)” ismiyle anılmış; ancak düşünce tarzlarında etkisini gösteren Selefî dinamikler gözden kaçırıldığı için sadece, siyâsî idarenin güdümünde hareket eden tasavvuf düşmanı bir zümre olarak değerlendirilmiştir. Oysa sözü edilen ekolün Selefî söylemle benzeşen ve ayrışan yönleri üzerine odaklanılması daha tutarlı görülmekte olup, bu makalenin de konusunu teşkil etmektedir. Kadızâdelis As A Typical Example of Salafi Thinking in Ottoman Society Some ideas raised in 16th and 17th centuries as opposed to Sunni-Hanefi theology tradition of Ottoman society has certain characteristics of Salafi thinking. The people who defend such ideas by adapting them to their time’s political and scientific conditions named as Kadizadelis/Fakis but they overlooked as being considered an anti-Sufi group of people in the pursuit of personal and political interest rather than presenting Salafi dynamics in their thinking. This article aims to evaluate that group of people in terms of their similarity and differences with Salafi thinking in the history of Islam.
II. Abdülhamid Devri'nde İşkodra Vilayetinde Rüşdiyeler
Osmanlı Devleti eğitimde temelden değişiklik teşebbüslerine Tanzimat Devri'nde başlamıştır. Bu dönemde ülke genelinde eğitimde ıslah gereği yaygın bir şekilde kabul edilmiştir. Islahın hangi kademeden başlayacağı tartışmalarında diğer alanlardaki yeniliklerin tatbiki için gerekli eğitimli kitlenin de temini amacıyla rüşdiyeler öne çıkmıştır. Rüşdiyelerin açılması ve yaygınlaştırılması eğitimin geneli için alınan kararların uygulanması sürecine benzerdi. Özellikle 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesinde eğitime dair alınan etraflı kararların tatbiki ve yaygınlaşması II. Abdülhamid Devri'nde olmuştur. İşkodra'da diğer okullar gibi rüşdiyelerin sayısı bu dönemde artmıştır. Rüşdiye programlarındaki değişikliklerle eğitimin niteliği de yükseltilmeye çalışılmıştır. Ancak rüşdiyeler İşkodra'da istenilen düzeye gelememiştir. Bunda mali açıdan vilayetin yaşadığı zorluklar etkiliydi. Ayrıca öğretmen teminindeki zorluklar da önemliydi. Geleneksel eğitim metotlarını tatbik eden öğretmenlerle yeni tarzda eğitim veren okulların istenilen seviyede mezun vermesi zordu. Bu okullardaki öğrenci varlığının ve müfredatın düzenli bir şekilde tatbik edildiğinin denetimi de yeterince yapılmamıştır. Nitekim denetimlerde görülen usulsüzlüklere karşı gerekli yaptırımlar tatbik edilmemiştir. Görevini gerektiği gibi yapmayan öğretmenlerin işlerine devamı bunun en açık göstergesiydi.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.