Deneysel Ülseratif Kolitte Selenyumun Etkinligi (original) (raw)
Related papers
2020
ÖZ Adriamisin, kanser tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir kemoterapi ilacıdır. Adriamisin kanser hu creleri yanında testis dahil birçok dokuda zararlı etki go stermektedir. Selenyum ve Vitamin E u reme organları ve kısırlık u zerine koruyucu o zelliklere sahiptirler. Bu çalışmanın amacı, Adriamisin ile indu klenen testis hasarına karşı E vitamini ve Selenyumun koruyucu etkisini araştırmaktır. Çalışmada 64 erkek sıçan her grupta 8 adet olacak şekilde; Kontrol, Adriamisin, Vitamin E, Selenyum, Vitamin E+Selenyum, Adriamisin+Vitamin E, Adriamisin+Selenyum, Adriamisin+Vitamin E+Selenyum gruplarına ayrıldı. Testis dokuları eksize edildi ve %10’luk formaldehit içinde fikse edilerek rutin histolojik doku takibi basamaklarından geçirilip parafin bloklara go mu ldu . 5μm kalınlıg ındaki kesitler alınarak histopatolojik deg erlendirme için Hematoksilen&Eozin ile boyanarak ışık mikroskobunda incelendi. Seminifer tu bu llerdeki hasar JTBS ile belirlendi. Biyokimyasal yo ntemlerle, testis d...
Selenyum, Su Ürünleri̇ Ve Sağlik
Sinop Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, 2021
Selenyum; endokrin, bağışıklık ve kardiyovasküler sistem gibi birçok sistemin işlevini destekler. Tüm eser mineraller gibi vücudun düzgün çalışması için gereklidir. Selenyum insan sağlığı için önemli olan ancak fazla alındığında insanlar için de zararlı olabilecek bir eser elementtir. Selenyum ihtiyacı, kalsiyum ve demir gibi vücuda daha çok miktarlarda gerekli olan minerallerden daha az seviyededir. Bu nedenle de bir mikro besin olarak adlandırılır. Diğer birçok besinde de olduğu gibi, selenyuma verilen biyolojik yanıt cinsiyete ve yaşa göre farklılık gösterir. İnsanlar genellikle selenyumu mahsul ve hayvansal ürünlerle ve bazen de fonksiyonel yiyecekler veya takviyeler olarak alırlar. Selenyum, E vitamini ile sinerjist olarak çalışır. Su ürünlerinin selenyum açısından zengin gıdalar arasında gelmektedir. Sadece balık değil kabuklu su ürünleri de içerdikleri minerallerden dolayı günlük besin alımında önemli bir yeri vardır.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN KENT PEYZAJINA ETKİSİ: SULUKULE ÖRNEĞİ
Kısa Özet Kentler, doğal süreçler, nüfus artışı, sosyoekonomik yapıdaki değişimler, teknoloji alanındaki gelişimler, çeşitli politik kararlar sebebiyle değişime uğramaktadırlar. Ülkemizde 1990'lı yıllardan itibaren kent planlamanın gündemine girmiş olan " Kentsel Dönüşüm " ün amacı kentleri daha yaşanabilir kılmak, toplumsal bütünleşmeyi sağlamak, çevre yapısının bozulduğu ve ekolojik dengenin kaybolduğu alanlarda bu dengenin kurulmasını sağlamayı hedeflemek olmuştur. Ancak; çeşitli faktörlerin etkisiyle kentsel dönüşüm her zaman çok başarılı sonuçlar elde edememiştir. Bu çalışma kapsamında İstanbul'un Fatih ilçesinde yer alan, İstanbul'un en eski yerleşimlerinden biri olan Sulukule çalışma alanı olarak seçilmiş ve bölgenin peyzaj yapısı ile birlikte sosyoekonomik yapısında meydana gelen değişimler incelenmiştir. Bu kapsamda öncelikle alan ile ilgili literatür araştırması yapılmış, bölgeye ait koruma amaçlı imar planı ve Sulukule yenileme alanı avan projesi elde edilmiş ve Sulukule ve çevresinde anket çalışması yapılmıştır. Bu çalışma sonucunda; koruma amaçlı imar planı ve yapılan proje ile bölgedeki yapı oranlarının arttığı, yeşil alan miktarlarının azaldığı ve bölgede büyük bir kimlik değişiminin yaşandığı belirlenmiştir. Ayrıca yapılan anket çalışması ile bölge halkının beklentileri ve memnuniyetleri saptanmıştır. Abstract Cities, variouspolicydecisionsbecause of thenaturalprocesses, populationgrowth, changes in socioeconomicstructure, developments of tecnology, getchanged. Inourcountry, since 1990s, urban renewal had enteredtheagendum of the urban planninganditspurposetomakethecitiesmoreliveable, toensuresocialentegration, andfortheareaslosttheecologicalbalanceandnaturestructureestablishthebalanceagain. However; because of thesomefactors, urban reneawalcan'tgetverygoodresultsallthe time.
Testis Dokusunda Kurflun Toksisitesi ve Eser Element ‹liflkisi Üzerine Selenyum ve Kateflinin Rol
Kurflun, organizma için toksik ve kanserojen bir a¤›r metaldir. Bu metale çevresel kirlilik ve endüstriyel alandaki kullan›m nedeniyle maruz kal›nmaktad›r. A¤›r metal olarak kurflun etkisini, kan ve çeflitli dokularda birikerek göstermektedir. Çal›flma, kurflun toksisitesinin s›çan testis dokusundaki bak›r ve çinko elementleri üzerine olan etkisini ve selenyum ve (+)-kateflin verilmesinin bu toksisiteyi ne yönde etkiledi¤ini gözlemleyebilmek amac›yla planland›. Kontrol grubu, kurflun verilen grup, kurflun + selenyum grubu ve kurflun+kateflin grubu olmak üzere dört farkl› deney grubunda yap›lan çal›flmada 40 adet 3-4 ayl›k genç eriflkin Wistar albino soyu s›çan kullan›ld›. 30 günlük deney süresi boyunca kurflun grubuna 20 mg/l kurflun olacak flekilde kurflun asetat, selenyum grubuna 3 mg/l sodyum selenit ve kateflin grubuna 200 mg/l (+)-kateflin içme suyunda verildi. Deney hayvanlar›n›n testis dokular›nda bak›r, çinko ve kurflun element ölçümleri ile lipit peroksidasyonunun bir göstergesi olan plazma malondialdehit (MDA) tayini yap›ld›. Kurflun verilen bütün deney gruplar›nda testis a¤›rl›¤›n›n azalm›fl oldu¤u gözlendi. Selenyum verilen grupta eser element de¤erlerinin kontrol grubu de¤erlerine yaklaflt›¤› gözlenmekle birlikte, kateflin verilen grupta bu yönde bir geliflme gözlenemedi. Çal›flma sonuçlar›ndan yola ç›karak; toksik elementlerle selenyum ve (+)-kateflin etkilefliminde, al›nan toksik elementin dozu ve al›nma süresi koruyuculuk aç›s›ndan önemli oldu¤u ve selenyumun, kadmiyum, kurflun gibi a¤›r metallerin toksik etkilerini tolere edebilecek kapasiteye sahip oldu¤u ifade edilebilir. . Anahtar Kelimeler: Kurflun, selenyum, kateflin, testis, eser element Cerrahpafla T›p Derg 2007; 38: 95 -98
Kafkas Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
https://orcid.org/ ORCID ID: 0000-0002-3188-9477 Çalışmanın Türü: Araştırma Öz Göç sonuçları kolaylıkla tahmin edilemeyen bir olgu olmakla birlikte hem göç veren hem de göç alan toplumlar üzerinde dönüştürücü bir etkiye sahip olabilmektedir. Söz konusu dönüştürücü etki hem sosyal ve kültürel hem de ekonomik alanda kendini gösterebilir. Bu etkinin olumlu seyir izleyebilmesinde göç alan ülkelerdeki uyum politikalarının önemi büyüktür. Uyum politikalarının oluşumunda ise çok yönlü diyalog mekanizmasının kurulması, politikaların etkinliğini kuşkusuz arttıracaktır. Bu kapsamda çalışmada, diyalog mekanizmasının bir tarafı olması beklenen işçi örgütlerinin Suriyeli göçmen işçilerin işgücü piyasasına uyumlarına doğrudan, genel uyumlarına ise dolaylı katkı sağlayarak aktörleş(eme)me deneyimleri, yöntembilimsel olarak fenomonolojik yaklaşım çerçevesinde incelenecektir. Bu amaçla gerçekleştirilecek veri analizinde, politika yapım süreçlerine katkı sağlayabilecek konfederasyon düzeyindeki işçi örgütleri ile gerçekleştirilen görüşmelerden yararlanılacaktır. Anahtar Kelimeler: Göç, Suriyeli mülteciler, uyum, işgücü piyasası, işçi örgütleri. Abstract Although migration results are not easily predictable, they can have a transformative effect on both sending and receiving societies. This transformative effect can occur in both social and cultural and economic spheres. Integration policies in receiving countries are extremely important for this effect to be positive. Establishing a multi-stakeholder dialogue mechanism in the formation of integration policies will undoubtedly increase the effectiveness of the policies. In this context, the role of workers' organizations, which are expected to be a part of the dialogue mechanism, by directly contributing to the adaptation of the Syrian migrant workers to the labor market, and indirectly to their overall harmony, will be examined methodologically within the framework of the phenomenological approach. In the data analysis to be carried out for this purpose, interviews with workers' 1 Bu çalışmanın taslağı ilk olarak, yazar tarafından danışmanlığı yürütülen "Akad'emek 2019 Söz Çalışma Ekonomisi Öğrencilerinde" öğrenci kurultayı için hazırlanan metin ile ortaya çıkmıştır. Çalışma kapsamında yapılan görüşmeler öğrenciler eşliğinde yazar tarafından gerçekleştirilmiştir. Daha sonra oluşturulan bildiri metni "The Migration Conference 2019 Bari"de sunulmuş ancak tam metin olarak basılmamıştır. Makale kurgusu ve yazımı tümüyle yazara aittir.
Aluminium alloys are widely used in the automotive side industry in the production of automobile suspension systems due to on terms of strength-weight ralationship. Aluminum alloys, especially 6XXX series, are preferred as forging parts. The structure of these alloys after forging and aging has a great effect on the performance of the produced part in the service environment. In this study, EN AW 6082 was used to manufacture of a part of car suspension systems. The effect of the temperature and duration of the aluminum alloy on post-forging solution were investigated. To observe of the effect of the solution treatment parameters, micro and macro structures and hardness of the material were investigated. the samples extracted from the EN AW 6082 alloy parts were subjected to heat treatment in the range of 510 ° C-540 ° C and for 1 hour and 6 hours. Micro and macro structures and hardness of samples aged for 4 hours at 180 ° C were compared. It was observed that the structure obtained after the heat treatment at 510 ° C was more homogeneous and fine-grained. With the increasing of temperature, it was observed that the homogenous structure was deteriorated and the grain size increased. In hardness measurements, it was determined that there was not much change in hardness by increasing the temperature and time of solution.
Genel Tip Dergisi, 2018
Öz Amaç: Artan yüke karşı yapılan egzersiz sırasında solunum ve CO2 atılımı (VE/VCO2) oranı ile tanımlanmakta olan solunumun etkinliği aerobik fitnes seviyesinin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Egzersiz sırasında en düşük VE/VCO2 oranının 34'ün üzerinde olduğu durumlar artan ölüm riskini göstermektedir. Bu çalışmadaki amacımız solunumun etkinliğini antrenmanlı ve sedanter deneklerde karşılaştırmalı olarak incelenmesi ve düşük VE/VCO2 oranının fitnes değerlendirilmesinde kullanılıp kullanılamayacağını araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: On antrenmanlı (yaş 20.1±0.4 yıl) ve 10 sedanter (yaş:19.8±0.7 yıl) erkek denek artan yüke karşı yapılan egzersiz testine katıldılar (15 W/min). Akciğer gaz değişim parametreleri metabolik gaz analizörü ile solunumdan solunuma ölçüldü. Anaerobik eşik (AE) ve solunum kompansasyon noktası (SKN) gaz değişim parametreleri ile hesaplandı. Bulgular: İş gücü antrenmanlı ve sedanter deneklerde AE de 143±8 W ile 123±5 W , SKN de 170±9 W ile 148±6 W ve testin sonunda 222±9 W ile 204±7 W olarak sırası ile bulundular. VE/VCO2 oranı antrenmanlı ve sedanter deneklerde testin başında 32±0.6 ile 32±1.6, AE de 26.5±0.7 ile 26±1, SKN de 27.5±0.7 ile 26±0.9 ve testin sonunda 30±1.1 ile 30±1.3 olarak bulundular. Sonuç: AE ve SKN de elde edilen ve solunum etkinliğini gösteren en düşük VE/VCO2 oranı her iki grupta istatistiksel olarak farklılık göstermedi. Böylece artan VE/VCO2 oranı, zayıflayan aerobik fitnes göstergesi olarak kullanılmasına rağmen, bu kriterin artan fitnes seviyesi göstergesi olarak kullanılamayacağı belirlenmiştir.