Beck Depresyon Ölçeği̇ İle Tipta Uzmanlik Öğrenci̇leri̇nde Depresyon Ve İli̇şki̇li̇ Faktörleri̇n Değerlendi̇ri̇lmesi̇ (original) (raw)
Related papers
Li̇se Öğrenci̇leri̇ni̇n Depresyon Düzeyleri̇ni̇n Bazi Deği̇şkenlere Göre İncelenmesi̇
Kastamonu Üniversitesi Kastamonu Eğitim Dergisi, 2007
Bu araştırmada lise öğrencilerinin cinsiyet ve sınıf değişkenleri açısından depresyon düzeyleri incelenmiştir. Araştırmanın evrenini Erzurum İl merkezindeki 8 lisede öğrenim gören toplam 5747 öğrenci oluşturmaktadır. Örneklem bu liselerden seçkisiz yöntemle seçilen 6 okulda değişik sınıflarda yine aynı yöntemle seçilen 163 erkek ve 86 kız olmak üzere 249 öğrenciden oluşmaktadır. Hatalı ve eksik işaretleme yaptıkları için 7 öğrenci araştırma dışı bırakılmıştır. Öğrencilerin depresyon düzeylerinin ölçülmesinde Beck tarafından geliştirilmiş olan Beck Depresyon Envanteri kullanılmıştır. Envanter 21 maddelik kendini değerlendirme türü bir ölçektir. Her madde depresyonla ilgili davranışsal bir özelliği belirlemektedir. Verilerin analizinde "yüzde değerleri", "k kare" testi ve t-test kullanılmıştır. Sonuçlar 242 öğrencinin 114' ünün orta ve ciddi düzeyde depresyonda olduğunu göstermiştir ve bu sayı örneklem grubunun % 47 sini oluşturmaktadır. Bir başka sonuca göre de kız ve erkek öğrenciler arasında depresyon düzeyi açısından fark bulunamamıştır. Sınıf düzeyi açısından 3. sınıftaki öğrencilerin depresyon düzeyleri 1. ve 2. sınıftakilere göre anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur.
e-Journal of New World Sciences Academy, 2016
Bu çalışmanın amacı, üniversiteye yeni başlayan (1. Sınıf) ve mezun durumunda olan (4. Sınıf) eğitim fakültesi öğrencilerinin benlik saygısı, depresyon ve anksiyete puanlarını tespit etmek ve bu puanları farklı bağımsız değişkenlerle ilişkileri açısından ortaya koymaktır. Araştırmada kullanılan üç temel kavram benlik saygısı, depresyon ve anksiyetedir. Benlik, bireyin kim olduğuna ilişkin algısını ifade ederken benlik saygısı da en genel şekliyle kişinin kendi fiziksel ve zihinsel özelliklerine değer atfetmesi olarak tanımlanmaktadır. Anksiyete her insan tarafından zaman zaman yaşanan korkuya benzer bir duygudur ve gerçekçi, nevrotik ve vicdani olarak adlandırılan türlere sahiptir. Belirtileri açısından çoğu zaman anksiyeteye benzeyen bir başka duygu-durum bozukluğu da depresyondur. Araştırmada öğrencilerin benlik saygısını (özsaygı) ölçmek üzere "Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri", depresyon puanlarını belirlemek üzere "Beck Depresyon Envanteri II", anksiyete düzeylerini belirlemek için ise "Beck Anksiyete Ölçeği" kullanılmıştır. Ölçeklere uygulanan Cronbach alfa güvenilirlik analizi sonuçları Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri için 0,745; Beck Depresyon Ölçeği için 0,854 ve Beck Anksiyete Ölçeği için 0,901 bulunmuştur.
2008
Özet Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin sosyal zeka düzeyleri ile depresyon düzeyleri,arasındaki ilişki incelenmiştir. Temel araştırma beklentisi yüksek sosyal zekanın düşük depresyon düzeyiyle ilişkili olacağı yönündedir. Ayrıca sosyal zekanın alt boyutlarından olan sosyal bilgi süreci, sosyal beceriler ve sosyal farkındalık ve depresyon düzeyi arasında negatif bir korelasyon olacağı yönündedir. Araştırma için iki ölçme aracı kullanılmıştır: Tromso Sosyal Zeka Ölçeği (TSZÖ; Silvera,et al., 2001) ve Beck Depresyon Envanteri (BDI; Beck, et al., 1961). Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenimlerine devam eden 520 (287 kız ve 233 erkek) öğrenci çalışmaya katılmıştır. Verilerin analizi tek yönlü varyans analizi ve t testiyle yapılmıştır. Tesadüfi yöntemle seçilen öğrenciler sosyal zeka puanlarına gore düşük, orta ve yüksek olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Araştırma sonuçları göstermiştir ki sosyal zeka ve alt ölçeklerinden sosyal beceriler ve sosyal farkındalık arasında istatistiksel açıdan anlamlı ilişkiler bulunurken sosyal bilgi süreci alt boyutu arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Son olarak araştırmanın sınırlılıkları ve yapılacak diğer araştırmalar için öneriler tartışılmıştır.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Çalışmamızda üniversite öğrencilerinde müzik türü tercihinin fiziksel aktivite, depresyon ve uyku kaliteleri üzerine etkisi incelenmiştir. "Müzikal Tercih Envanteri"ne göre en çok dinlenen ilk üç müzik türünü seçen 238 öğrenci (ortanca 20,00 yıl; %66,8 kadın) çalışmaya alınmıştır. Fiziksel aktivite, depresyon ve uyku kalite düzeyleri, sırasıyla "Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi", "Beck Depresyon Ölçeği" ve "Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi" ile değerlendirilmiştir. Öğrencilerin en çok dinlediği ilk üç müzik türü pop (%48,7), özgün (%26,1) ve rap/hip hop (%25,2) türleri olmuştur. Üç müzik türünü dinleyen gruplar arasında toplam fiziksel aktivite ve depresyon düzeyinin farklı olmadığı bulunmuştur. Gruplar arasında şiddetli fiziksel aktivite (p=0,036) ve uyku kalite düzeyleri (p=0,023) anlamlı fark göstermiştir. İkili grup karşılaştırmalarında rap/hip hop dinleyenlerin şiddetli fiziksel aktivite (p=0,011) ve uyku kalite düzeylerinin (p=0,010) özgün müzik dinleyenlerden daha iyi olduğu bulunmuştur. Çalışmamızda Rap/hip hop türü müzik dinlemenin şiddetli fiziksel aktivite ve uyku kalitesi üzerinde olumlu etkisi olabileceği görülmüştür.
2012
Background: Medical undergraduate education may cause many psychological changes in students. The purpose of this study is to analyze the association between medical education and loneliness, anxiety and depression of students at six different faculties in Turkey. Materials and methods: The students completed a questionnaire which included the Hospital Anxiety and Depression Scale, UCLA loneliness Scale, and Scale of Educational Empathy which is invented by Dokmen. Findings: While there is no significant difference among medical faculties in UCLA Loneliness Scale and Scale of Educational Empathy, there is a significant difference anxiety and depression scores. Conclusion: The results of this study suggest that there is a decrease in psychological health among medical students.
Li̇se Son Sinif Öğrenci̇leri̇ni̇n Depresyon Düzeyleri̇ni̇n İncelenmesi̇
Education Sciences, 2011
LĠSE SON SINIF ÖĞRENCĠLERĠNĠN DEPRESYON DÜZEYLERĠNĠN ĠNCELENMESĠ ÖZET Bu çalışmanın amacı; lise son sınıf öğrencilerinin yüksek öğretime geçiş sınavından (YGS) önce ve sınavdan sonraki depresyon düzeylerini belirlemek ve öğrencilerdeki depresyon yaygınlığının çeşitli sosyo-demografik değişkenlerle ilişkisini incelemektir. Veri toplama aracı olarak Beck Depresyon envanteri ile kişisel bilgi formu kullanılmıştır. İstatistiksel analizlerin sonuçlarına göre öğrencilerde depresyon görülme yaygınlığı yaklaşık %38 olarak bulunmuştur. Kız öğrencilerde daha yaygın depresyon durumu gözlenmektedir. Öğrenim görülen alana göre YGS"den önce ve sonra depresyon düzeylerinde anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Kendi sosyo-ekonomik durumunu alt olarak algılayanların depresyon yaygınlıkları hem YGS"den önce ve hem de YGS"den sonra daha yüksektir. Depresyon yaygınlığı ile anne babanın eğitim durumu arasında bir ilişki saptanmamıştır. Elde edilen bulgulara dayalı olarak; sınav dönemlerinde öğrencilere yönelik rehberlik hizmetlerinin artırılması v.b öneriler geliştirilmiştir.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2021
Bu araştırmanın amacı; hemşirelik öğrencilerinde umutsuzluk ve depresif belirti düzeyinin belirlenmesi ve sosyodemografik değişkenlerle ilişkilerinin araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Tanımlayıcı araştırmanın örneklemini 204 hemşirelik öğrencisi oluşturmuştur. Çalışmanın verilerini toplamak için Kişisel Bilgi Formu, Beck Depresyon Envanteri, Beck Umutsuzluk Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Öğrencilerin Beck Depresyon Envanteri puan ortalaması 12.725±5.885; Beck Umutsuzluk Ölçeği puan ortalaması 4.833±4.180 olarak belirlenmiştir. Hemşirelik öğrencilerinin cinsiyet, ders başarı algısı, kendini yalnız hissetme durumu ve arkadaşlarıyla sorun yaşama durumu özelliklerine göre Beck Depresyon Envanteri puan ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.05). Katılımcıların cinsiyet, ders başarı algısı, kendini yalnız hissetme durumu ve aileyle ilişki durumu özelliklerine göre Beck Umutsuzluk Ölçeği puan ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.05). Beck Depresyon Envanteri puanları ile Beck Umutsuzluk Ölçeği puanları arasında orta düzeyde pozitif yönlü ilişki saptanmıştır (p<0.05). Sonuçlar: Öğrencilerinin cinsiyet, ders başarı algısı, kendini yalnız hissetme, kişiler arası ilişki durumu özellikleri açısından umutsuzluk ve depresyon düzeyleri arasında farklılık olduğu ve öğrencilerin depresyon ve umutsuzluk düzeyleri arasında ilişki olduğu bulunmuştur. Bu çalışma; öğrencilerin ileride sağlıklı birey ve kaliteli bakım yapabilen hemşireler olabilmeleri için hemşirelik eğitiminin yeniden gözden geçirilmesi açısından önemlidir.
Ege Eğitim Dergisi, 2017
Bu araştırma, sanatla terapi programının lise öğrencilerinin depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri üzerine etkisini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu yaşları 17-18 arasında değişen 7 kız, 2 erkek olmak üzere 9 lise son sınıf öğrencisi oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak katılımcıların depresif belirti düzeylerini belirlemek amacı ile "Beck Depresyon Envanteri", anksiyete belirti düzeylerini belirlemek amacı ile "Beck Anksiyete Ölçeği" ve stres düzeylerini belirlemek amacıyla ise "Algılanan Stres Ölçeği" kullanılmıştır. Ön test ölçümünün ardından çalışma grubunda yer alan öğrencilere sekiz hafta boyunca haftada bir kez, her bir oturum 150 dakika olmak üzere toplam sekiz oturum sanatla terapi programı uygulanmıştır. Uygulamaların bitiminden sonra aynı ölçme araçları son test olarak tekrar uygulanmıştır. Tek grup öntest-sontest kontrol grupsuz yarı deneysel desenin kullanıldığı çalışmada veriler; Wilcoxon İşaretli Sıra Testi ile çözümlenmiştir. Yapılan analizlerde sanatla terapi programının katılımcıların depresyon ve anksiyete düzeylerini azaltmada etkili olduğu, stres düzeyini azaltmada etkili olmadığı bulunmuştur.
Tip Fakültesi̇ Öğrenci̇leri̇nde Gündüz Aşiri Uykululuk Hali̇ Ve Depresyon Şüphesi̇ İli̇şki̇si̇
Eskişehir Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Halk Sağlığı Dergisi, 2016
Uyku bozuklukları, yaşam kalitesi ve iş verimliliğine olumsuz etkileri nedeniyle günümüzde sıkça üzerinde durulan bir hastalık grubudur. Tıp fakültesi öğrencileri eğitim ve öğretimlerinin yorucu temposu, geç saatlere kadar çalışma gerektiren ders yoğunluğu, geceleri geç uyuma ya da yaşanılması olası stresten dolayı uyku bozuklukları, özellikle Gündüz Aşırı Uykululuk Hali (GAUH) için risk grubu olarak değerlendirilebilirler. Çalışma, tıp fakültesi öğrencilerinde birlikte bulunma olasılıkları yüksek olan GAUH ve depresyon şüphesi durumlarının sıklığı ve bu durumlarla ilişkili olduğu düşünülen özelliklerin değerlendirmesi amacıyla planlandı. Çalışma, Nisan-Mayıs 2014 tarihleri arasında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin ilk 3 sınıfında öğrenim gören öğrencilerde yapılan kesitsel tipte bir araştırmadır. Çalışma evreni 665 olup, çalışma günlerinde öğrencilerin 447 (%67.2)'sine ulaşıldı. Öğrencilerin yaşları 18-47 arasında, yaş ortalamaları 20.3±1.9 yıl idi. Öğrenc...
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim (TEKE) Dergisi, 2017
Bu çalıĢmanın amacı üniversite öğrencilerinin kiĢilik özellikleri ile stresle baĢa çıkma tutumları ve depresyon düzeyleri aralarındaki iliĢkileri belirlemektir. AraĢtırmaya Gazi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 248'i kadın, 171'i erkek toplam 419 öğrenci katılmıĢtır. Öğrencilere 5 Faktör KiĢilik Kuramına dayalı Sıfatlara Dayalı KiĢilik Testi, Stresle BaĢa Çıkma Tutumları Testi ve Beck Depresyon Testi uygulanmıĢ olup, verilerin analizinde kanonik korelasyon ve çoklu regresyon analizleri kullanılmıĢtır. Stresle baĢa çıkma tutumları ve kiĢilik özellikleri arasındaki iliĢkiler 4 kanonik korelasyonda ele alınmıĢtır. AraĢtırma sonucunda, birinci kanonik korelasyonda stres değiĢkenler setinde aktif planlama, dıĢ yardım arama, kaçma soyutlama (duygusal-eylemsel), kaçma soyutlama (biyokimyasal) arttıkça, dıĢa dönüklük, deneyime açıklık, yumuĢak baĢlılık ve sorumluluğun arttığı, duygusal dengesizliğin azaldığı bulunmuĢtur. 5 Faktör kiĢilik özellikleri ve depresyon arasındaki iliĢkiye yönelik olarak elde edilen bulgular Ģunlardır: Yordayıcı değiĢkenlerle yordanan değiĢken arasındaki ikili korelasyonlar incelendiğinde; Depresyon düzeyi ile 5 Faktör KiĢilik Özelliklerinden Duygusal Dengesizlik arasında pozitif yönde orta düzeyde, DıĢa Dönüklük arasında negatif yönde orta düzeyde korelasyon belirlenmiĢtir. Ayrıca depresyon ile 5 Faktör KiĢilik Özelliklerinden Deneyime Açıklık, YumuĢak BaĢlılık ve Sorumluluk arasında negatif yönde düĢük düzeyde ancak anlamlı bir iliĢki olduğu görülmektedir.