Osmanli İmparatorluğu'Nda Gayri̇menkulleri̇n Bölgesel Eşi̇tsi̇zli̇ği̇nde Müsli̇m - Gayri̇müsli̇m AYRIŞMASI:1833 Kibris Örneği̇ (original) (raw)
Related papers
Erciyes Akademi
Bu makale “52 Numaralı Mühimme Defteri’nin 121-250 arası sayfalarındaki bilgilerden üretilmiştir. Belirtilen sayfalar aralığında bulunan 355 hüküm incelenerek Osmanlı coğrafyasında meydana gelen eşkıyalık hareketleri hakkında elde edilen veriler değerlendirilmiştir. Bilindiği üzere 1583-1584 yılları Osmanlı Devleti’nin İran Safevi Devleti ile mücadele ettiği bir dönemdir. Savaşın devam etmesini de fırsat bilen başıbozuk insanların çıkardıkları asayiş problemleri, yerel yöneticiler tarafından engellenemeyince devletin müdahalesini gerektirmiştir. Böylece eşkıyalık olayları Divan-ı Hümâyun’da görüşülerek yerel bir sorun olmaktan çıkmış ve devletin müdahalesi neticesinde de bu olaylar Mühimme defterlerine kaydedilmiştir. Çalışma üç ana bölümden meydana gelmektedir. İlk bölüm eşkıyalığın sebepleri, ikinci bölüm eşkıyalık hareketinin oluşumu ve yayılışı, üçüncü bölümde ise eşkıyalığa karşı devletin aldığı önlemler ve verilen cezalara değinilmiştir. Makalede eşkıyalık olaylarının hangi bö...
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2021
Tereke defterleri, kişilerin vefatları halinde varislerine intikal eden her türlü mal ve eşyalarının cins, adet ve değerleri bakımından kaydedildiği evraklardır. Defterlerde, vefat eden şahısların adres ve aile bilgileri, menkul ve gayrimenkul mal ve eşyaları, borç ve alacakları ve toplam servet miktarlarının yer alması bu defterleri Osmanlı Devleti'nin idari, sosyal, ekonomik ve kültürel tarih araştırmalarının önemli kaynakları haline getirmiştir. Tanzimat Dönemi Diyarbekir'deki Gayrimüslim tebaaya ait tereke kayıtlarındaki verilerin ışığında hazırlanan bu çalışmada Gayrimüslimlerin aile yapısı incelenmiştir. Bu dönemde Diyarbekir'de ikamet eden Ermeni, Süryani, Keldani ve Rum toplumunun evlilik tipleri, medeni durumları, yerleşim birimleri, çocuk sayıları ve bunun sahip oldukları servetleri ile ilişkileri gibi konular ele alınmıştır. Çalışma sonucunda gayrimüslimlerin tereke paylaşımı noktasında şer'i mahkemeye başvurdukları, daha çok şehir merkezinde yaşadıkları, çok eşli evlilik yapmadıkları ve aile başına ortalama 4,78 çocuğa sahip oldukları bilgisine ulaşılmıştır.
XVI. Yüzyilin İki̇nci̇ Yarisinda Osmanli İmparatorluğu'Nda Yaşayan Gayri̇müsli̇mleri̇n Nüfusu
Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi
Bilindiği gibi Osmanlı toplum yapısı dinî bakımdan Müslim ve gayrimüslimler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bunların nüfus bakımından birbirlerine orantısı Osmanlı coğrafyası üzerine yapılan hemen hemen bütün çalışmalarda dikkat çeken en önemli ortak özelliklerden birisidir. XV-XVI. yüzyıl sancak ve kaza çalışmalarına temel teşkil eden mufassal tahrir defterleri bir birinden bağımsız müstakil olarak değerlendirilebilirken, Kanuni döneminde hazırlanan muhasebe defterleri ile ilk defa İmparatorluğun bütününe ait nüfus verileri hakkında genel bir kanaat belirtmek mümkün olabilmiştir. Kabaca 1520-1530 yıllarına tarihlendirilen bu defter serisi dışında, XVI. yüzyıla ait böyle İmparatorluğun genelini ilgilendiren başka bir kaynak serisi bulmak mümkün değildir. Ancak gayrimüslimlerden alınan cizye vergisi için düzenlenen defterlerin varlığı bilinmektedir. İşte bunlardan H.979/M.1571 yılına ait bir cizye defteri Osmanlı devletinde cizye vergisine tabi olan gayrimüslimlerin yaşadığı tüm toprakları içine almaktadır. Bu defterdeki veriler esas alınarak gayrimüslimlerin yaşadıkları yerler ve nüfusları incelenecek, Müslümanların nüfusu ise daha önce yapılmış olan çalışmalardan faydalanılarak, XVI. yüzyılın ikinci yarısındaki Osmanlı coğrafyasının genel nüfus yapısı ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Osmanli Devleti'nin 19. Yüzyılın İlk Yarısında Gayrimüslim İbadethanelerine Muamelesine Dair
2013
Toprakları üzerinde yaşayan gayrimüslim reayaya İslam dinine geçme zorunluluğu getirmeyip dinlerini istedikleri gibi yaşama izni veren Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihinin çeşitli safhalarında gayrimüslim ibadethanelerine yönelik tavrı hemen hemen aynı olmuştur. Gayrimüslim halkın devlet içerisinde yeni baştan bir kilise inşa etmesi yasak iken bu ibadethanelerin tamiri için gayrimüslim halk Babıâli'ye arzuhal bildirildiği vakit Babıâli uygun gördüğü yerlerdeki ibadethane tamirine izin vermekteydi. Islahat Fermanı'na kadar gayrimüslim tebaa ile müslim tebaa arasında var olan fark Islahat Fermanı ile biraz eşitlenmiş olsa da fermandan önceki durum yukarıda belirtildiği gibidir. Devlet kendisine gelen tamir başvurularını inceledikten sonra red cevabı da verebiliyordu.
Osmanli Si̇yasetnameleri̇ni̇n Müelli̇fleri̇ İti̇bariyla Mahi̇yeti̇ Bakimindan Tahli̇li̇
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Siyasetnameler, devlet yönetimi üzerine oluĢturulan bilgi ve öğüt verici eserlerdir. Yazıldıkları dönemin genel özelliklerinden devletlerin yönetim düzeni, mali durumu ve sosyal yapısına kadar birçok önemli malumat içerirler. Aynı zamanda yol gösterici olan bu kaynaklar Türk devlet kültüründe büyük bir yer tutmaktadır. Osmanlı Devleti, önce çeviri faaliyetleriyle daha sonra da telif eserler ile bu geleneği devam ettirmiĢtir. Ġlim adamları, devlet görevlileri veya sultanlar, metinlerini bulundukları pozisyonun gerektirdiği bakıĢ açısıyla oluĢturmuĢlardır. ÇalıĢmanın amacı üç farklı konumdaki müellifin, bulundukları döneme ait konuları ve olayları ele alıĢ tarzının nasıl olduğunu ortaya koymaktır. Bu doğrultuda, makalede Yavuz Sultan Selim'in oğlu ġehzade Süleyman için yazıya dökmüĢ olduğu siyasetnamesi, Lutfi PaĢa'nın "Asafnâme" si ve Kınalızâde Ali Efendi'nin "Ahlâk-ı Alâî" adlı eseri incelenecektir.
OSMANLI DEVLETİ’NDE KADILIK KURUMUNUN FONKSİYONEL DÖNÜŞÜMÜ
CUMHURIYET 9TH INTERNATIONAL CONGRESS ON SOCIAL SCIENCES, 2023
Osmanlı Devleti adalet mefhumu temelinde kurulmuştur. Tebaanın haklarının gözetimi, refahı ve toplumsal kesimler arasında eşitliğin gözetimi devletin mihenk taşıdır. Bu çalışma, Osmanlı Devleti'nde kadılık kurumunun klasik dönemdeki konumunu ve Tanzimat sonrası yapılan reformlar sonrasında kadılık kurumunun dönüşümünü incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada literatür taraması yönteminden yararlanılmıştır. Çalışma iki aşamada analiz edilmektedir. Bunlar; Osmanlı klasik dönemi ve Tanzimat sonrası dönemleridir. Osmanlı Devleti’nin klasik döneminde kadılık kurumu hem yargısal hem de yönetimsel fonksiyonlara sahip önemli bir kurum olarak işlev görmektedir. Kadılar, atandıkları bölgelerde yargı davalarına bakmış ve yerel yönetim işlerini düzenlemiştir. 19. yüzyılın ortalarındaki Tanzimat dönemiyle birlikte Osmanlı Devleti modernleşme sürecine girmiştir. Bu dönemde yapılan reformlar, kadılık kurumunu da etkilemiş ve kadıların rolü önemli ölçüde değişmiştir. Tanzimat döneminde, Osmanlı Devleti’nde merkeziyetçilik ilkesine dayalı büyük reformlar gerçekleştirilmiştir. Yönetimsel alanda belediyelerin ve valiliklerin kurulmasıyla yerel yönetimler güçlendirilirken, kadıların yönetimsel görevleri azaltılmış ve sadece yargısal bir rol üstlenmeleri hedeflenmiştir. Belediyeler, yerel yönetim işlerini daha etkin bir şekilde yürütmeyi amaçlamıştır. Valilikler ise illerin idaresinden sorunludur. Bu sayede, kadılar daha çok yargısal fonksiyonlarını yerine getirmeye odaklanmışlardır. Tanzimat dönemi reformları aynı zamanda kadılık kurumunun yargısal yetkilerini de sadeleştirmiş ve merkeziyetçi bir yapıya kavuşturmuştur. Meclis-i Ahkâm-ı Adliye ve Şura-yı Devlet gibi yeni kurumlar, kadıların yargısal faaliyetlerini denetlemek ve yargılamayı etkinleştirmek için önemli birer danışma organı olarak görev yapmışlardır. Kadıların atanması ve görevden alınması süreçlerinde merkezi otoritenin daha etkin bir rol oynamasıyla, kadılar daha bağımsız ve tarafsız yargıçlar olarak adaletin sağlanmasına odaklanmışlardır. Tanzimat dönemi reformları, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki kadılık kurumunun yargısal ve yönetimsel yetkilerinin dönüşümüne yol açmıştır. Bu dönüşüm, Osmanlı toplumunun modernleşme sürecinde kadıların rolünü değiştirmiştir. Kadılar, Tanzimat sonrası dönemde sadece yargısal faaliyetleriyle ilişkilendirilmiş ve merkezi bir yapıya entegre olmuşlardır. Ancak unutulmamalıdır ki, kadılık kurumu Osmanlı tarihinde derin izler taşımaktadır ve adalet sistemine ve hukuk düzenine olan katkılarıyla daima önemini korumuştur. Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Kadı, Klasik Dönem, Tanzimat Dönemi, Reform.