Maksi̇llofasi̇yal Bölgede Di̇straksi̇yon Osteogenezi̇si̇ İle Yumuşak Doku Deği̇şi̇kli̇kleri̇ Soft Tissue Changes with Distraction Osteogenesis of Maxillofacial Region (original) (raw)

2007, Journal of Istanbul University Faculty of Dentistry

OZET Distraksiyon osteogenezisi yontemi son yuzyilda baslamis ve gunumuze degin surekli gelisim gostererek cok yaygin uygulama alani bulmustur. Uzun yillar ortopedide uzun kemiklerin uzatilmasi amaci ile kullaniliyor iken, 1980'li yillardan itibaren maksillofasiyal bolgede de cesitli kemik deformasyonlarinin rekonstruksiyonlarinda uygulanmaya baslanmistir. Distraksiyon osteogenezisi yontemiyle kemik segmentlerine uygulanan germe kuvveti neticesinde, cevre dokularda “Distraksiyon Histogenezisi” adi verilen adaptif degisiklikler baslamaktadir. Bu degisiklikler, aktif olarak, damarlar, ligamentler, gingiva, kartilaj, kas ve sinir dokularinda meydana gelmektedir. Yumusak dokulardaki uzama, Distraksiyon osteogenezisi sureci icerisinde onemli bir yer olusturmaktadir. Kemik segmentleri ve yumusak dokular orantisal olarak uzatilabilmektedir. Distraksiyon histogenezisi, yumusak dokularin kemikteki degisikliklere adapte olacak kosullarda, degisik biyolojik mekanizmalar sayesinde olmaktadi...

Sign up for access to the world's latest research.

checkGet notified about relevant papers

checkSave papers to use in your research

checkJoin the discussion with peers

checkTrack your impact

Sınıf II Derin Kapanışlı Bireylerin Çiğneme Kas Aktivitelerinin ve Mandibular Hareket Yollarının

Turkish Journal of Orthodontics, 2010

Amaç: Bu çal›flman›n amac› derin kapa-n›fll› bireylerin çi€neme kas aktivitelerini ve mandibular hareket yap›lar›n› tespit etmek ve bu de€erleri normal oklüzyonlu bireylerin de€erleri ile karfl›laflt›rmakt›r. Bireyler ve Yöntem: Çal›flmaya ortalama yafllar› 21,20±1,7 y›l olan Angle S›n›f II divizyon 2 maloklüzyona sahip 17 (5 erkek, 12 kad›n) ve ortalama yafllar› 22,10±1,3 olan 10 (3 erkek, 7 kad›n) birey kat›lm›flt›r. Masseter, anterior temporal, sternokleidomasteoid ve digastrik kaslar›n istirahat, maksimum s›kma ve yutkunma durumlar›ndaki elektrik aktiviteleri kaydedilmifltir. Ayr›ca "JT3-Jaw Tracker" ayg›t› kullan›larak a€›z açma-kapama h›z›, maksimum a€›z açma miktar›, lateral deviasyon ve defleksiyon miktarlar›, sentrik oklüzyondan kesici difllerin bafla bafl konumuna hareket yolu ve bafla bafl pozisyondan maksimum protrüzyon konumuna olan hareket yolu ölçülmüfltür. Student t testi kullan›larak gruplar aras›ndaki istatistiksel farkl›l›klar incelenmifltir. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Her iki gruptaki bireylerin çi€neme kaslar›-n›n EMG aktivite de€erleri aras›nda istatistiksel olarak önemli farkl›l›k bulunamam›fl-t›r. Çene hareketleri karfl›laflt›r›ld›€›nda ise, sadece sentrik oklüzyondan kesici difllerin bafla bafl konumuna olan hareket yolunun vertikal komponenti, derin kapan›fll› bireylerde normal kapan›fl gösteren bireylere oranla daha uzun bulunmufltur (P<0,01). Sonuçlar: Sentrik oklüzyondan kesici difllerin bafla bafl konumuna olan hareket yolunun, derin kapan›fll› bireylerde uzun olma-s› TME ligamentleri ve disk üzerinde negatif etkiler yaratabilir. Ancak derin kapan›fll› bireylerin çi€neme kas aktiviteleri normal oklüzyonlu bireylerden farkl› de€ildir. (Türk

Çekimli ve Çekimsiz Sabit Ortodontik Tedavi Sonrasında Anterior Alveoler Yapıların Karşılaştırılması

2011

Objective: The aim of this study is to evaluate upper and lower alveolar regions thicknesses after extraction and nonextraction fixed treatment. Method: For this purpose, cephalometric films of patients treated with four premolar extraction (31) and nonextraction (30) were evaluated. Palatal and labial alveolar thicknesses at the level of the apical and coronal third of the roots of the incisor teeth were measured. The differences between the groups were assessed by Mann-Whitney tests or student's t test and intragroup differences were calculated by Wilcoxan signed rank test or paired t test according to whether normal or abnormal distributed data. Results: The bone thickness labial to the upper anterior incisors were not changed while the palatal side of the incisors were decreased significantly at the coronal and apical levels after both treatment procedures. Maxillary bone thickness showed decreasing significantly in only nonextraction group. The alveolar bone thickness lingu...

Arkus aortadaki kalsifikasyonların karotis arterin farklı segmentlerindeki kalsifikasyonlarla ilişkisi

Cukurova Medical Journal (Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi), 2017

The aim of this study is to evaluate the association of calcifications at aortic arch with different segments of carotid arteries. Material and Methods: Carotid computed tomography (CT) angiography examinations of 134 patients, which were performed between January 2013 and February 2015, were retrospectively evaluated. Calcifications at aortic arch, orifice of brachiocephalic trunk, orifice of common and internal carotid arteries, petrous and cavernous/ophthalmic segments of internal carotid arteries were scored. Results: A statistically significant relationship was detected between calcification scores of aortic arch and brachiocephalic trunk orifice, left common carotid artery orifice, both internal carotid artery orifice, both internal carotid artery cavernous/ophthalmic segments. There was a statistically significant correlation between the age and total calcification scores. However, there was not a relationship between the calcification scores of aortic arch and right common carotid artery orifice, aortic arch and both internal carotid artery petrous segments. Conclusion: Aortic arch calcifications detected at routine chest CT may be useful to predict the calcification scores of internal carotid artery segments and total carotid calcification score. Amaç: Bu çalışmanın amacı arkus aortadaki kalsifikasyonların, karotis arterin farklı segmentlerindeki kalsifikasyonlarla ilişkisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Ocak 2013 Şubat 2015 tarihleri arasında, karotis bilgisayralı tomografi (BT) anjiyografi yapılmış 134 hastanın tetkikleri retrospektif olarak değerlendirildi. Arkus aorta, brakiosefalik trunkus orifisi, her iki ana karotis ve internal karotis arter orifisleri, her iki internal karotis arter petröz ve kavernöz/oftalmik segmentlerindeki kalsifikasyonlar skorlandı. Bulgular: Arkus aortadaki kalsifikasyonlar ile brakiosefalik trunkus orifisi, sol ana karotis arter orifisi, her iki internal karotis arter orifisi ve her iki internal karotis arter kavernöz/oftalmik segmentinde skorlanan kalsifikasyonlar arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki tespit edildi. Yaş ile total kalsifikasyon skoru arasında da istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı. Ancak arkus aortadaki kalsifikasyonlar ile sağ ana karotis arter orifisi ve her iki internal karotis arter petröz segmentinde skorlanan kalsifikasyonlar arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı. Sonuç: Rutin toraks BT tetkiklerinde arkus aortada izlenen kalsifikasyonlar, karotis arterin farklı segmentlerindeki kalsifikasyonlar ve toplam karotis kalsifikasyon skoru için bir öngörü sağlayabilir.

Loading...

Loading Preview

Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.