Damgalanmış Bir Grubun “Farklılık” Algısı ve Damganın Yeniden Üretilmesi (original) (raw)
Related papers
‘Farklılık’ Algısını Parçalamak ve Özel Eğitim İçin Yeniden Birleştirmek
Yaşadıkça Eğitim
Çalışma öğretmen adaylarının “farklı olmak” kavramına yönelik zihinsel algıları ortaya çıkarmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubu İstanbul’da bir vakıf üniversitesindeki eğitim fakültesinin Türkçe, Arapça, ilköğretim matematik, özel eğitim ve sınıf öğretmenliği bölümlerinde öğrenim gören ve özel eğitim dersine kayıtlı olan 176 öğretmen adayından oluşmaktadır. Araştırma tarama modellerinden tekil tarama modeli ile gerçekleştirilmiştir. Veri seti, katılımcı öğretmen adayların “Farklı olmak......…....benzer. Çünkü, …….” ifadelerini tamamlaması yoluyla elde edilmiştir. Öğretmen adaylarının 77 ortak olmak üzere toplam 527 metafor ürettikleri gözlemlenmiştir. Farklılık için en çok “güneş” metaforunu kullanmayı tercih etmişlerdir. Araştırmanın ilk aşamasında, öğretmen adayları tarafından üretilen metaforlar; içerik analizi sonucunda (1) kişiye ortama zamana veya duruma göre değişen bir kavram olarak farklılık, (2) dahil olan / kabul edilen ve bütünleştiren bir kavram olarak far...
T /at/ Damgasınıñ Kökeni Üzerine
2018
Türk damgalarınıñ (harfleriniñ) köken açıklamasıyla ilgili türlü görüşler vardır. Yabancı kökenli olduğunu öñe sürenler olduğu gibi yabancılardan öğrenip üstüne kendisimgelerimizi ekleyerek Türkçeleştirdiğimiz görüşü de güçlüdür. Türkleriñ bulduğunusavunan bilgeleriñ sayıları ve görüşleriniñ géçerliliği için sundukları kanıtlar yéterlidüzeydedir. Bu yazımda, kanıtlara arka çıkacak yéñi bir görüşü ileri sürmekteyim.
Damla Balığını Anlamak Üzerine...
Toplumsal cinsiyet, cinsel yönelimler ve kimlikler bağlamında bizi kuşatan sorunların ışığında sanki hepimizin öyküleri onlar… Hayatlarımızdan, aşklarımızdan, ailelerimizden, korku ve hayallerimizden izler var. Huzursuz ruhlu kadınlar, yalnız ve dışlanmış erkekler, saklanmaya itilmiş eşcinsel aşklar, militarizmin gölgesinde yiten gençler, mutsuzluğa mahkum edilmiş kadınlar ve onların sessizlikleri… Ben kitaba otogarda otobüs saatimi beklerken başladım. Kimi zaman gülümsedim, kimi zaman kafamı kaldırıp düşüncelere daldım, bazen de ağladım. Okurken o kadar hissetmiş olmayım ki karşımda oturan kadın yanıma gelip ne okuduğumu merak ettiğini, tüm duyguları ona da geçirdiğimi ve kitabın adını not etmek istediğini söyledi. O kadar gerçek, o kadar bizden öyküler işte. Kitabın arka kapak yazısında dendiği gibi: "Bedenler üzerindeki tüm ataerkil ve cinsiyetçi kurgu odaklı acımasız tasarruflara karşı en iyi barış elçilerinden biri olan edebiyatta bu tür öykülere daha çok yer açma zamanı." Atilla'yla bu ilk kitabı üzerine sohbet ettik.
Damgalama (Stigma) Ölçeği’nin Geliştirilmesi, Ge- çerlilik ve Güvenirlik Çalışması
2013
The purpose of this study is to develop an instrument that measures the overall tendency of psychological stigma. When we examined stigma measuring scales, we can say that majority of stigma scales were developed to measure stigma of mental illnesses. This study is expected to contribute to the field because stigma is experienced by an individual or group in many dimensions of daily life. Individuals have shaped their value judgments and point of view by configuring life experiences, acquired conditionings by family and society since childhood. At the end of childhood, individuals have been acquired stereotypic judgments to evaluate events, any group of people or other individuals without realizing own stereotypic judges. In this sense, awareness of stereotypic judgments and getting rid of these judgments require an individual to be psychologically strong. In fact, “rights” and “wrongs” of adults are societies’ “rights” and “wrongs”. *Assoc. Prof. Dr., Sakarya Universiti Faculty of ...
Anlam Arayışında Derrida’nın Yinelenebirlik ve Différance Söylemi
Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 2016
Bu makalenin amacı, Derrida'nın anlam sorunsalını nasıl ele aldığını, Saussure ve Austin özelinde geleneksel sözmerkezci düşünceye yaptığı eleştirilerle birlikte anlam arayışında öne çıkan "yinelenebilirlik" ve "différance" söylemini göstermektir. Derrida, bu söylem geleneksel Batı metafiziğinin temeli olarak değerlendirdiği "mevcudiyet" ve "temsil" kavramları etrafında tartışır. Geleneksel Batı metafiziğinin içindeki sözmerkezci yapının tüm iletişimi söze indirgeyen ve iletişim içinde aktarılan anlamı "kesinleştirme" çabalarına karşı radikal bir eleştiri getiren Derrida, bu çabayı da beyhude bir çaba olarak nitelendirir. Çünkü anlamını bulan her ifade saçılım ve yenilenebilirlik kavramı yoluyla, başka bir anlama gönderme yapar ve göstergeler zaman içinde bir bağlamdan diğer bağlama geçerek, tarihsellik içinde anlamları farklılaşarak bugüne kadar gelirler. Üstelik orijinal anlam'a ise hiçbir zaman ulaşamayız, çünkü göstergeler, geçmişte, şimdide ve gelecekte olan, bağlamdan bağlama ifade ettikleri anlamı farklılaşan bir zincir şeklindedir. Bu zincir içinde değişen anlamların izi sürülebilir ancak. Bu zincir içinde durmadan değişen anlamın kesinliğini sağlama çabası, Derrida'nın felsefesinde dile sabit sınırlar çizmek yerine göstergelerin değişen anlamlarını ortaya çıkaran, belirlenimsizliğin hüküm sürdüğü bir oyuna dönüşmüştür. Bu oyun içinde her anlam, bir yorum olur ve orijinal anlam da bu yinelenebilirlik devinimi içinde yitip gitmiş, kendi izini silen bir iz olmuştur.
“Sizler de Unutmayın Beni Türkiye’deki Kardeşlerim": Yeniden Doğmak Dizisi ve Duygu Politikası
Akademik İncelemeler Dergisi
Bulgaristan, 1984-1985 kışında Türk azınlığa karşı yürüttüğü asimilasyon politikalarını had safhaya vardırır. Halterci Naim Süleymanoğlu’nun 1986 yılında Türkiye’ye iltica etmesi, Bulgaristan-Türkiye ilişkilerini iyice gerginleştirir. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), 1987 yılında Bulgaristan’ın asimilasyon politikalarını konu edinen Yeniden Doğmak dizisini yayınlamaya başlar. Kızlarını geride bırakarak Türkiye’ye göç eden parçalanmış bir ailenin hikâyesini ön plana çıkaran dizi, Türk halkının milliyetçi duygularını harekete geçirerek iki ülke arasında diplomatik bir krize yol açar. Bulgaristan’la yapılan pazarlıklar sonucu, hikâyenin ilham kaynağı olan Aysel Özgür’ün serbest bırakılması karşılığında dizi yayından kaldırılır. Yeniden Doğmak dizisi aracılığıyla yaratılan duygusal atmosfer, Bulgaristan’ın Türk azınlığa karşı yürüttüğü asimilasyon politikalarının hem ulusal hem de uluslararası ölçekte tartışılmasını sağlar. Televizyonun ve dramanın gücünden yararlanarak gerçekleşt...
Anadolu Kültüründe Damga/Tamga/Dövme: Mardin Örneği
Milli Folklor, 2020
ÖZ Eski çağlarda yaşayan insan toplulukları bir nesnenin veya canlının kendilerine ait olduğunu belirlemek için çeşitli işaretler kullanmışlardır. Bu işareti basmaya yarayan araca Damga (Tamga) denilmektedir. Damga, bir işaretin bir soya, bir boya veya bir kişiye ait olduğunu anlamak için çeşitli şekillerde ifade edilmesidir. Bu şekiller yontarak, kazıyarak, keserek, boyayarak, yakarak veya döverek yapılır. Anadolu kültüründe damga geniş bir coğrafyada kullanılmıştır. Eski çağlardan günümüze damga Türk kültüründe var olmuş pratiklerdendir. Damga Türk topluluklarında "tamga/damga" olarak adlandırılmıştır. Türk boylarının ve bu boylar içinde yer alan oymakların damgaları ilgi çekici birer işaret veya simge albümü olup, her biri ayrı bir özellik ve anlam taşımaktadır. Türkler damgayı hayvan, eşya ve bayrak üzerine uygulamışlardır. Türk oymaklarında "el ile yapılan motif" anlamına gelen "tamga", "tamka" ve "damga" olarak ifade edilen kelimeler günümüzde şahıs imzası ve mührü olmasının yanı sıra kamu maliyesi alanında (damga resmi, damga pulu) vergi manasında da kullanılmaktadır. Dövme; is, çivit, öt, kız çocuğu doğurmuş anne sütü, mürekkep, likit, çinko-karbon, nadiren de olsa kullanılan koyun ve inek sütü ile elde edilen karışımın deri altına iğneler ile işlenmesine denir. Dövme, nazardan korunma, tılsım, bereket gibi inanç amaçlı beklentilerin yanında bir topluluğa aidiyet ve güzellik için de yapılmıştır. Anadolu coğrafyasında yaşayan bazı topluluklarda bir geleneğin simgesi hâline gelen dövme o topluluğun dikkat çeken bir işaretidir. Yapılan dövmeler kişilerin bir inanca dayanan bağlılığının, bir gruba olan aidiyetinin veya sosyal kimlik ifadelerinin dışa vuran işaretleridir. Dövme, aşiret ve tarikat gibi kişinin bağlı bulunduğu inanç veya etnik topluluğu belirtmek amacıyla da kullanılmıştır. Türk dilinin en eski yazılı belgeleri olan Orhun Yazıtları'ndaki alfabeyi oluşturan işaretler ve şekiller günümüz maddî kültür ürünlerindeki semboller ile benzer özellikler göstermektedir. Elde edilen sonuçlarda Orhun Yazıtları başta olmak üzere, Özgün Turfan Yazmaları, Uyuk Arjan Yazıtları'ndaki işaretler ile Çağatay ve Nogay Türklerine ait paralar üzerindeki şekiller ve Göbeklitepe tapınaklarındaki dikili taşlar üzerindeki sembollerin Mardin yöresinde yapılan dövmelerdeki bazı işaretlerle benzeştiği görülmüştür. Çalışmada, Anadolu'nun unutulmaya yüz tutmuş bir geleneği olan dövme/damga uygulamalarındaki motifleri araştırılmıştır. Türk tarihine ışık tutan Orhun Yazıtları'nda, Özgün Turfan Yazmaları'nda ve Uyuk Arjan Yazıtları'nda bulunan işaretler ile Mardin yöresinde yapılan damgalardaki işaret, şekil, motif ve simgelerdeki benzerliklerin tespiti amaçlanmıştır.