Fi̇rmalarin İhracatta Yaşadiklari Sorunlara İli̇şki̇n Algilarindaki̇ Farkliliklar: Gazi̇antep Örneği̇ (original) (raw)
Related papers
Gümüşhane Şehrinde Afet ve Acil Durum Toplanma Alanlarının Coğrafi Bilgi Sistemleri Ortamında Değerlendirilmesi, 2020
Ülkemiz bulunduğu coğrafi konum itibarıyla başta deprem olmak üzere, taşkın ve sel, heyelan, kaya düşmesi gibi birçok doğal afetin yaşandığı bir ülkedir. Bu afetlerin etkisinden korunmak, afetler ve acil durum sırasında yaşanan durumu iyileştirmek ve planlı hareket etmek için Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından birçok tedbir alınmaktadır. Afetler öncesi alınan bu tedbirler kapsamında yapılan önemli çalışmalardan biri de afet ve acil durum sırasında toplanılacak alanların tespit ve ilan edilmesidir. Bu alanların tespit edilmesi hem saha gözlemleri hem de son zamanlarda idarecilere karar vermede önemli bir rol oynayan Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) sayesinde gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde doğal afetlerin oldukça sık görülmesi afet öncesi toplanma alanlarının tespit edilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu itibarla bu çalışmada, Gümüşhane şehrinde İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü tarafından belirlenen mevcut afet ve acil durum toplanma alanlarının haritası çıkarılmış, bu alanlarının doğruluğu AFAD tarafından belirlenen kriterler çerçevesinde tartışılmış ve mekânsal temele dayalı en uygun toplanma alanlarının nereler olabileceği analiz edilmiştir. Çalışma alanı olarak seçilen şehir merkezinde, kişi başına 2.65 m2 alan düşen 24 adet toplanma alanı bulunmaktadır. Toplanma alanlarının mekânsal bir temel üzerine oturtulması, afet ve acil durum esnasında daha olumlu sonuçlar vereceği yaklaşımıyla çalışma kapsamında AFAD’ın belirlemiş olduğu kriterlerden nüfus, eğim arazi kullanımı, jeoloji, yükseklik, yollara, binalara ve akarsu yataklarına uzaklık gibi farklı coğrafi kriterler dikkate alınarak en uygun toplanma alanları tespit edilmiştir. İlgili kriterlere göre mevcut alanların eksiklikleri belirlenmiş ve Gümüşhane’de en çok meydana gelen doğal afetler dikkate alınarak bu kriterlere Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS) ile ağırlık atanmıştır. Ağırlıklı çakıştırma analiziyle mevcut alanlara ek 26 adet mahalle ölçeğinde toplanma alanı önerilmiştir. Önerilen alternatif alanlarla şehir genelinde kişi başına düşen mevcut toplanma alanı 2.65 m2’den 4.6 m2’ye ulaşmıştır. Böylece yaşanabilecek herhangi bir afet ve acil durumda Gümüşhane şehrinde yaşayan nüfusun kısa zamanda doğru yerlerde toplanması sağlanarak geçici barınma yerleri hazırlanıncaya kadar nüfusun kaostan uzak güvenli bölgelerde toplanması hedeflenmiştir.
Yöneti̇ci̇li̇kte Aşi̇l Sendromu Ve Mesleki̇ Tükenmi̇şli̇k İli̇şki̇si̇
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 2018
Aşil sendromu, bilinen adıyla gizli başarısızlık korkusu, başkaları tarafından başarılı bulunan fakat kendilerine diğer insanlar kadar güven duymayan, daha zayıf hisseden insanların yaşadıkları korkuya verilen isimdir. Bu kişiler gerçekte başarılıdırlar ama kendilerini başarılı görmezler bu yüzden daha fazla çalışır daha fazla yorulurlar. Kendisine büyük hedefler koyan ve bu hedeflere ulaşmadığında da hayal kırıklığı yaşayan insanlar, kendilerini yorgun, bitkin, enerjisi tükenmiş hissederler. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı, farklı sektörlerde yönetici pozisyonunda çalışanların gizli başarısızlık korkusu ile mesleki tükenmişlik düzeyleri arasındaki ilişkiyi, demografik değişkenler de göz önünde bulundurularak ortaya koymaktır. Verilerin analizi için SPSS Programı kullanılmış ve eğitim, sağlık, bankacılık sektörlerinde çalışan 151 yöneticiye anket uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, yöneticilerin yaş, sektör ve çalışma yılı değişkenleri hariç demografik özellikleri ile gizli başarısızlık korkusu ve mesleki tükenmişlikleri arasında pek fazla anlamlı bir ilişki bulunmamış; buna karşılık gizli başarısızlık korkusu ile mesleki tükenmişlik arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Elde edilen bulgular mesleki tükenmişlik ile gizli başarısızlık korkusu arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Buna karşılık yöneticilerin yaş ve sektör değişkeni hariç demografik özellikleri ile gizli başarısızlık korkusu ve mesleki tükenmişlikleri arasında pek fazla anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Katılımcıların yaşa göre tükenmişlik düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamışken; gizli başarısızlık korkusu düzeyleri yaş değişkenine göre farklılık göstermiştir.
Görüntü İşleme Yöntemleriyle Bitki Gelişiminin Takibi ve Yapay Zeka Destekli Tarım Sistemi
Computer Science
Tarım alanında yaşanan sorunların çözümünde akıllı teknolojilerin kullanımı önem kazanmaktadır. Çalışmaların önemli bir amacı da tarım ürünlerinin sera ortamlarında yetiştirilmesini sağlamaktır. Bu sayede akıllı sistemler tarafından kontrol edilen seralarda uygun toprak ve iklim koşulları oluşturularak tarım ürünlerinin yetiştirilmesi ve insanların bu ürünlere erişiminin kolaylaştırılması önemli bir araştırma ve uygulama konusu haline gelmiştir. Bu çalışmada, görüntü işleme teknikleri, makine öğrenmesi yöntemleri ve Nesnelerin İnterneti kullanılarak, bir ürünün yetiştirilmesinin takip edilmesi ve uygun yetiştirme koşullarının belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Günümüz Koşullarında Bağımsız Devletler Topluluğu Ülkelerinde Ekonomik Entegrasyon
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2016
Sovyet dönemi sonrası BDT ülkelerinde yaşanan entegrasyon sürecinin değerlendirilmesi açısından günümüzdeki iş ilişkilerinin incelenmesi önem taşımaktadır. Bu konu karmaşıklığı ve çelişkili niteliğiyle Bağımsız Devletler Topluluğundaki genel durumdan farklılık arz etmektedir. Bu nedenle, ticari ve iktisadi işbirliğinin reel durumu, entegrasyon sürecinin değerlendirilmesi ve bağımsız devletler arasındaki işbirliğini iyileştirecek yeni ve etkili yaklaşımların geliştirilmesi ile bu yaklaşımların uygulama şekil ve yöntemleri üzerine tarafsız bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Çalışmamızda BDT devletleri arasında, mevcut koşullarda ekonomik entegrasyon sağlanması yolunda ticari ve ekonomik işbirliği ve ekonomik entegrasyon kapsamında var olan sorunlar üzerinde durulmuştur. Vurgulamak gerekir ki, eski Sovyetler Birliğinden gelen bir işbirliğinin devamı olarak, entegrasyon sürecinde ticari, ekonomik ve siyası ilişkilerin yürütülmesinde en önemli etken Rusya'nın rolü olacaktır. Bu nedenle, çalışmada özellikle Rusya'nın günümüzdeki ekonomik gelişimi ve bölge üzerindeki rolü ele alınmıştır.
Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering, 2020
Saldiri tespit sistemleri, genel olarak, ag-tabanli bilgisayar sistemlerinde yuksek boyutlu veri uretmektedir. Sistemi meydana gelebilecek ataklardan ve agdaki supheli hareketlerden korumak ve sadece anlamli veriyi saklamak icin bu yuksek boyutlu verinin etkili bir sekilde analiz edilmesi ve basarili bir model olusturulmasi gerekmektedir. Ates Bocegi Algoritmasi, buyuk veriden onemli ozelliklerin secilmesi icin kullanilan en onemli ust-sezgisel algoritmalardan biridir. Bu calismada, Ates Bocegi Algoritmasina dayali yeni bir ozellik secme yontemi onerilmistir. Onerdigimiz bu yontemde Ates Bocegi Algoritmasi, K-en yakin komsuluk algoritmasi ve ek bir ozellik secimi adimi ile iyilestirilmistir. Onerilen yontem, cesitli saldiri turlerini iceren dort farkli veri kumesi ile test edilmistir. Her veri kumesi icin 3 farkli alt ozellik kumesi elde edilmistir ve her birinin siniflandirmadaki basarisi olculerek karsilastirilmistir. Ayrica, Yapay Bagisiklik Sistemi yontemi ile veri sayisi yeters...
DergiPark (Istanbul University), 2023
Yiyecek içecek sektörü ile ilgili atık sınıflandırmaları ve atık yönetimi çalışmalarını literatürde görmek mümkündür. Restoranlarda, otel mutfaklarında veya toplu beslenme sistemleri üretim alanlarında atık sınıflandırmaları ve sayımları yapılmıştır. Ancak eğitim mutfakları ile ilgili atık yönetimi çalışmasına literatürde rastlanmamıştır. Eğitim mutfakları amaç ve içerik olarak diğer mutfaklardan farklılık gösterir. Eğitim mutfaklarında ürün çeşitliliği, üretim çeşitliliği, az miktarda çok çeşit üretim söz konusudur. Çünkü bir türe yönelik değil, tüm farklı üretim türlerinin ürünlerine yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Osmanlı mutfağı, Türk mutfağı, yöresel mutfaklar, dünya mutfağı, pastane, ekmek ve daha bir çok farklı alanda uygulamaların yapıldığı dersler mevcuttur. Ayrıca üretimler sırasında hatalar, yanlış uygulamalar olması ile atıkların miktarında da artışlar mümkündür. Bu ve benzeri nedenlerle farklı olan eğitim mutfaklarında sadece yemek üretimi değil, üretimin israfsız nasıl yapılacağı, atıkların nasıl azaltılacağı bilgileri verilmelidir. Geleceğin mutfak çalışanlarına başlangıç aşamasında bu farkındalığı kazandırmak sektörel anlamda fayda sağlayacaktır. Bu amaçlarla Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Ortaca Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı uygulama mutfağında iki hafta boyunca yapılan tüm uygulamalarda kullanılan araç ve gereçler ile atıkların sayımları yapılmış, sınıflandırılarak kayıt altına alınmıştır. Elde edilen verilere göre en çok atığın üretim atığı olurken ikinci sırada gün sonundaki yemek atıkları olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Üretim ve yemek atıklarının geri dönüşümü, atıksız üretim uygulamaları eğitimleri konularında öneriler sunulmuştur.
Ortaöğretim Öğrencilerinin Hayatında Bilgisayarın Yeri
INTERNATIONAL JOURNAL OF INFORMATICS TECHNOLOGIES, 2011
1990'li yillardan itibaren hayatimiza hizli giren bilgisayar ve internet gunumuzde toplumsal yasantinin en onemli ogelerinden birisidir. Her alandaki bilgiye hizli ve kolay ulasim olanagi saglayan bu ikilinin gunluk yasamimizdaki yeri oldukca buyuktur. Bu calismada, bilgisayar ve internet kullaniminin yayginlastigi gunumuzde, ortaogretim ogrencilerinin, bilgisayar ve internet kullanimlarina iliskin bilgiler elde edilmis ve egitim basarisi ile iliskisi incelenmistir. Bu kapsamda Ankara'nin Beypazari ilcesindeki Kiz Teknik ve Meslek Lisesi, Beypazari Anadolu Ogretmen Lisesi ve Beypazari Lisesi'nden rastgele secilen 300 ogrenciye anket uygulanmis ve sonuclari SPSS 15.0 paket programi ve SPSS Clementine programi kullanilarak analiz edilmistir.
Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2009
Kişi-örgüt uyumu örgütün değer kalıpları ile bireyin değer kalıpları arasındaki uygunluğu kapsar. Bu uygunluk birey-durum etkileşimini değerlendirmede bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Çünkü değerler ilişkilere dayanır. Örgütler, iş gören ile işi arasında "iyi bir uyum" kurma ve sürdürmek için önemli sayılabilecek kaynaklar seferber ederler. Çünkü bireyin davranış ve tutumları örgütün sosyal çevresinden ve değerlerinden etkilenir. Aynı şekilde örgüte uyumda bireyin de aktif rol alması beklenir. Bu çalışmanın amacı lisans mezuniyetleri farklı fakülte ve bölümlerden olan sınıf öğretmenlerinin 1997 yılından bu yana eğitim örgütlerinde yer alan örgütsel değerlere uyumlarını tespit etmektir. Adı geçen sınıf öğretmenlerinin mezun oldukları bölümlere (sosyal ve fen-matematik alanlarına göre) göre görev yaptıkları okul ortamındaki örgütsel değerlere uyumlarında bir farklılık olup olmadığı da araştırmanın başka bir amacını teşkil etmektedir. Araştırmanın çalışma grubunu 49 eğitim fakültesi dışındaki fakültelerden mezun olup şu anda ilköğretim okullarında sınıf öğretmeni olarak görev yapan öğretmenler oluşturmuştur. Araştırma tarama modelindedir. Araştırmanın amaçlarına uygun veriler, öncelikle konu ile ilgili kaynakların taraması yapılarak, ilgili kişi ve kurumlarla görüşülerek, daha sonra ise bu bilgiler ışığında hazırlanan veri toplama aracı (anket) ile elde edilmiştir. Veriler araştırmacı tarafından geliştirilen anketle elde edilmiş, SPSS bilgisayar programında analiz edilerek, yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda ilköğretim okullarında görev yapmakta olan sınıf öğretmenlerin büyük oranda uyum sağladıkları görülmüştür. Uyum derecesinin "orta" ve "çok" düzeyde olduğu bazı durumların ise bu dağılımın altında olduğu görülmüştür. Bunlardan bir tanesi öğretmenlerin idari kadrolarda pek istekli olmadıklarıdır. Diğer bir nokta da öğretmenlerin karar alınırken kendilerine pek danışılmadığı şeklindeki görüşleridir. Araştırmada gruplar arasında farklılık "eğitim sisteminin yapılanması bana uygun geldi" ile "mesleğimle ilgili sorumluluk almaktan hoşlanıyorum" maddelerinde görülmüştür. Her iki madde de fen-matematik bilimleri mezunları diğer gruba göre daha uyumlu oldukları şeklindedir.
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Sınıf Dışı Etkinlikler Kapsamındaki Bilişsel Gelişim İnançları
2021
Okul öncesi öğretmenlerinin sınıf dışı etkinlikler kapsamındaki bilişsel gelişim inançlarını incelemeyi amaçlayan bu çalışma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmanın çalışma grubunu Konya ilinde görev yapmakta olan okul öncesi öğretmenleri oluşturmaktadır. Konya ili merkez ilçelerinde çalışmakta olan 35 okul öncesi öğretmeni basit seçkisiz örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Çalışmada araştırmacılar tarafından oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme tekniği veri toplama aracı olarak kullanılmış ve gönüllülük esasına dayalı olarak çalışmaya katılmış olan öğretmenlerden 2020-2021 eğitim-öğretim döneminde örgün eğitim yapabildikleri döneme ait günlük planları istenerek doküman incelemesinden yararlanılmıştır. Sonuç olarak, bilişsel gelişim ve sınıf dışı etkinlik algısı, sınıf dışı uygulamalar ve okul öncesi eğitim programı, planlama yaklaşımları ve uygulamaya yönelik engeller olmak üzere dört temel başlık ön plana çıkmıştır.
İdarenin Yargı Denetiminde Bırakılan Cumhurbaşkanlığı İşlemlerinin Hukuk Devleti Açısından Analizi
İDARENİN YARGI DENETİMİ DIŞINDA BIRAKILAN CUMHURBAŞKANLIĞI İŞLEMLERİNİN HUKUK DEVLETİ AÇISINDAN ANALİZİ, 2021
Hukuk devleti ilkesi demokratik ve çağdaş devlet yönetim şeklinin en önemli unsurlarından biridir. İnsanların daha özgür yaşayabilmelerine teminat olmasının yanında bu ilke, herkesin daha huzurlu ve daha güvenli hissetmesini sağlamaktadır. Bu ilke ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin de göstergesidir ve bu kapsamda idarenin denetimi Devlet mekanizmasının hukuk kurallarına bağlı olmasını sağlayan vazgeçilmez öğelerindendir. 1982 Anayasası’nın ikinci maddesinde sayılan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesi de yer almaktadır. Anayasa’nın 125’inci maddesi “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” şeklindedir. Fakat aynı maddenin devamında ve diğer bazı maddelerde de yargı yoluna başvurulamayan işlemler de yer almaktadır. İdarenin denetimi temelde iki farklı şekilde olmaktadır: “İdarenin yargısal denetimi” ve “yargı dışı yollarla denetimi”. 2017 Anayasa Değişikliği ile idarenin denetiminde de değişiklikler olmuştur. Fakat bu değişiklikler de yeterli düzeyde değildir. Bu bakımdan bu çalışmanın amacı idarenin yargı denetimi haricinde bırakılan işlemlerinden Cumhurbaşkanlığı İşlemlerinin hukuk devleti ilkesi ile ne ölçüde bağdaştığının analizidir. Hukuk devleti, toplumların yıllar boyunca geçirdiği süreç sonucunda vardığı en ileri çağdaş düzey ve devlet sistemidir. İdarenin hukuka bağlı olması devletin tarafsızlığını ve vatandaşlara eşit davranılması açısından oldukça önemlidir. Şu an yürürlükte bulunan 1982 Anayasasının 2’nci maddesine göre “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” Anayasa’nın 125’inci maddesi ise “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” şeklindedir. Bu iki maddede yer alan düzenlemeler ile hukuk devleti ilkesi ve idarenin denetlenebilir olmasının gerekliliği Anayasa seviyesinde güvence altına almıştır. “Hukuk devleti” ilkesinin doğal bir sonucu olarak idarenin yargı makamları tarafından denetlenebilmesi, her türlü eylem ve işlemi hukuka bağlı olan ve vatandaşlarına hukuki güvence sağlayan idare oluşmasını sağlar. “Hukuka bağlı devlet” tanımını sağlayacak olan da bu yargısal denetimdir. Bağımsız ve tarafsız yargı tarafından yapılacak olan bu denetim mekanizması ile idare tüm eylem ve işlemlerini hukuka uygun olarak yapmak durumunda kalacaktır. Hukukun dışına çıkarak aldığı kararlarda ise karşısında yargı organını bulacaktır. Hukuk devleti ilkesi sayesinde devletin hem uluslararası alanda güvenilirliği artacak hem de bireylerin temel hak ve özgürlükleri hukuksal alanda güvence altına alınmış olacaktır. İdarenin yargı denetimi dışında tutulan işlemleri hukuk devleti ilkesinin istisnalarını oluşturmaktadır ve bu istisnalar Anayasa’nın 125’inci maddesine karşın hala geçerliliğini sürdürmektedir. 2010 Anayasa değişiklikleri ile bu işlemlerin kapsamı azaltılarak hukuk devleti açısından olumlu gelişmeler yaşanmışına rağmen hala yargısal denetime tabi olmayan önemli işlemler Anayasada varlığını sürdürmektedir. Bu çalışmanın konusunu da idarenin yargı denetimi dışında bırakılan işlemlerinden cumhurbaşkanlığı işlemleri oluşturmaktır. İdarenin yargı denetimi dışında bırakılan işlemlerini sadece cumhurbaşkanlığı işlemleri ile sınırlı değildir. Fakat sadece bir çalışmada hepsini ele almak mümkün değildir. Bu kısıtlılık çerçevesince hazırlanan çalışmada cumhurbaşkanlığı işlemlerini hukuk devleti açısından incelenmiştir.