ROMA DÖNEMİ HAMAMLARINDAKİ REKREATİF FAALİYETLER (original) (raw)

Yerel Yönetimlerde E-Katılım: Ankara Büyükşehir Belediyesi Örneği

Uluslararası yönetim akademisi dergisi, 2021

Kentler, ekonomik, sosyal, kültürel, teknolojik ve politik faktörlerin değişimlerinden etkilenirler. Kent yönetimine katılım bağlamında vatandaşların bu sürece uyum sağlayacak yöntemler geliştirmesi ve bu değişimin bir parçası olması önemlidir. Bu bağlamda yerel yönetimlerde dijital teknoloji kullanımı artırılabilir ve vatandaşların karar alma süreçlerine katılımı da teknolojik altyapı gelişimine bağlantılı olarak artırılabilir. Bu çalışmada, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin dijital dönüşüm süreci; en yeni mobil uygulaması Başkentmobil'i de kapsayan bir vaka olarak tanıtılmıştır. Demokratik yönetişim, şeffaflık, katılım ve hesap verebilirlik gibi kavramlarla birlikte sunulan uygulamanın ilk aşaması Belediye başkanı tarafından tanıtılmıştır. Belediye başkanı ayrıca, uygulamanın büyük ölçüde belediye için çalışan uzmanlar tarafından geliştirildiğini belirtmektedir. Uygulama halen işlevseldir ve ikinci aşaması tamamlanmak üzeredir. Bu çalışma, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin mobil belediyeye dönüşme çabalarını bilimsel veriler ışığında değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

Uygulamalı Bilimler ve Mühendislik

Anadolu University Journal of Science and Technology. A : Applied Sciences and Engineering, 2013

Bir yapının kullanıcı üzerinde bıraktığı ağırlık ya da hafiflik etkisi; yapının formu, topografya ile ilişkisi, strüktürü, kütlenin doluluk-boşluk oranı, yapı yüzeyinin organizasyonu gibi farklı bir takım özelliklere bağlı olarak değişmektedir. Tüm bu özellikler içinde hafiflik etkisini en iyi veren organizasyon, gerek doluluk-boşlukla gerekse malzeme ile sağlanan saydamlıktır. Cephe algısında hafiflik etkisi sağlayan saydamlığın en geçerli malzemesi ise camdır. Modern dönemde teknolojinin gelişmesine paralel olarak aşama kaydeden cam, günümüzde yapı kabuğuna dönüşmüş durumdadır. Bu çalışmada öncelikle geçmişten günümüze yapı cephelerinin malzemeye dayalı olarak -ağırdan hafifenasıl bir süreç geçirdiği ele alınmıştır. Daha sonra camın, gerek yeni gerekse tarihi çevrelerdeki uygulamaları algı üzerindeki hafiflik-ağırlık etkisi açısından değerlendirilmiştir

Aile Kurumunun Bekası Açısından ‘Çocuğun Üstün Yararı’ Kavramı: Uluslararası Hukuk Perspektifinden bir Değerlendirme

International Symposium on Family Contemporary Opportunities / Threats Towards the Sustainability of Family Institution, 2020

Aile kurumunun bekası, ailenin, özel olarak gözetilmesi gereken üyesi çocuğun bekasından ayrı düşünülemez. Çocuğun ‘çocuk’ olmaktan kaynaklı korunması gereken çıkarları vardır. Bunun temelinde çocuk bireylerin fiziksel ve bilişsel kapasitelerinin bir yetişkine kıyasen geride olması gerçeği yer alır. Bu vakıa uluslararası hukuk tarafından da kabul görmüş ve düzenlenmiştir. ‘Çocuğun üstün yararı’ kavramı ilk defa 1989 Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3. maddesi ile ortaya çıkmış, ancak o zamandan beri kavramın kapsamı ve içeriği ile ilgili tartışmalar süregelmiştir. Daha sonra 1996 Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 1/2 maddesi ile de teyit olunan bu kavram üzerinde mutabık olunan husus ise kavramın yeterince somutlaştırılamamış ve detaylı biçimde tanımlanamamış olduğudur. Tanımın netleştirilmemiş olması hukuki öngörülebilirliği ve dolayısıyla kimi zaman hukuki güvenceyi azaltmasına rağmen, olay bazında etkin kılınacak bir formül olarak kavramın esnekliğini ve dinamikliğini sağlamaktadır. Böylece çocuğun menfaatini gözetmenin gerekli olabileceği her durumda yasama organları, kamu ya da özel kurumlar, uygulayıcılar ve mahkemeler yapacakları işlemlerde bu menfaati göz önünde bulundurmakla yükümlü kılınmışlardır. Buna rağmen ulusal hukuklardaki uygulamalarda bu hükmün çocukların uluslararası antlaşmalar ile güvence altına alınan çıkarlarının korunması noktasında yeterliliği şüphelidir. Bu nedenle bu çalışma, sözü edilen kavramın hukuki olarak bir ‘temel ilke’ haline gelmiş olduğu kabulünden hareketle, kavramın derinlemesine incelenerek uygulamacılara ışık tutacak şekilde netleştirilmesini amaçlamaktadır. Bu minvalde kavramın maddi hukuka ilişkin bir içerik sağlamaktan ziyade bir ‘temel ölçüt’ işlevi yerine getirdiği söylenebilir. Dolayısıyla yetişkin bireylerin çocuk bireyler hakkında karar verirken ya da onlar adına herhangi bir işlemde bulunurken göz önünde bulundurmakla yükümlü oldukları usulî bir kuraldır.

Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Yolsuzlukla Mücadele

Istanbul University - DergiPark, 2021

Öz: Oldukça yozlaşmış olarak algılanan devletler ve kurumlar, aynı zamanda kötü bir insan hakları siciline sahip olanlardır. Yolsuzluk, aynı zamanda az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde daha yaygın iken gelişmiş demokrasilerde daha nadir ve düşük seviyede görülür. Yolsuzlukla mücadele çabalarının başarısının önündeki ciddi engellerden birisi, hesap verebilirliği ve şeffaflığı kolaylaştıran yönetim bilişim sistemleri (YBS) ve e-devlet uygulamalarının yeteri kadar yaygın ve doğru bir şekilde kullanılmamasıdır. Süreçlerinin yeterince şeffaf olmayan ve etik açıdan sorunlu olan kamu kurumları, yolsuzluğu engellemek için tasarlanmış yasal ve kurumsal mekanizmaları ne kadar iyi hedeflenmiş olursa olsun, gene de sakat kaldığı anlamına gelir. Bu araştırmada, Birleşmiş Milletlerin ve Avrupa Birliğinin üye ülkelerindeki yolsuzlukla mücadelede etkinliğine katkıları Türkiye örneği üzerinden incelenmektedir. Çalışma sonucunda, Türkiye'de yapılan reformların kısmi eksikleri olmasına karşın gerek BM ve gerekse AB gibi ulus üstü kurumların, bunların hukukun üstünlüğünün tesis edilmesinde önemli etkilerde bulunduğu anlaşılmıştır. Mevcut eksikliklerin etkin ve kapsamlı olan adli YBS sistemleri aracılığıyla giderilerek kaynak etkinliği, yönetişim ve şeffaflıkta daha fazla ilerleme kaydedilmesi için neler yapılabileceği de tartışılmaktadır.

Kayseri Kalesi Şehir Surları,Zeynel Abidin Türbesi ve Mahperi Hunat Kümbetinde Gözlemlenen Fiziksel,Kimyasal ve Biyolojik Bozulmaların Sınıflandırılması

ISPEC 11th İnternational Conference on Engineering and Natural Sciences, 2021

Uygarlık tarihi kronolojik bir sıra ile incelendiğinde, doğal taş kullanımının insanoğlunun yaşamında, önemli yer tuttuğu göze çarpan bir gerçektir (Bradley, 1998). Doğal taş kullanımı İ.Ö. 600 yıllarında binaların, anıtların yapımında, eski Yunanistan'da önce ahşap kolonların yerine geçen sütunlarda kullanılmış, daha sonra (İ.Ö. 480) kiriş amaçlı kullanımları da giderek yaygınlaşmıştır. Anadolu'da Türk-Selçuk-Osmanlı kültürü egemen olurken, doğal taş Avrupa'dan farklı, fakat en az oradakiler kadar yoğun ve ustaca kullanıldığı gözlenmektedir (Vardar, 1990).Kayseri il merkezinde bir çok tarihi taş anıt bulunmaktadır. Bu anıtlar şehir merkezinde olmalarından dolayı hem insan kaynaklı hemde çevresel diğer faktörlerden dolayı yıllar içerisinde çeşitli tahribatlara maruz kalmışlardır. Kayserinin coğrafi konumundan dolayı ve karasal iklimde bulunmasından dolayı taş anıtların maruz kaldığı bozulmalar fiziksel, kimyasal ve biyolojik bozulmalar olabilmektedir. İnsan kaynaklı faktörlerde taş anıtların yıllar içerisinde bozulmasında hem direk hemde indirek olarak etki etmektedir.Kimi zaman insan kaynaklı faktörler fiziksel,kimyasal veya biyolojik bozulmaların daha da hızlanmasına sebep olabilmektedir. Bu çalışma amacılığı ile Kayseri şehir merkezinde çalışan anıtlar Kayseri Kalesi Sur Duvarları, Zeynel Abidin Türbesi ve Mahperi Hunat Hatun Kümbeti'dir. Tüm bu anıtlar konum olarak bir birlerine yakın yerlerdedir ve hemen hemen bozulma türleri aynıdır. Şehir merkezinde olmalarından dolayı ve Kayseri il merkezinde olmalarından dolayı yoğun olarak hava kirliliğinden ve araçların eksoz gazlarından çıkan korbondioksit tabanlı kimyasal bozulmalardan yoğun olarak etkilenmişlerdir. Anıtlardan incelenmesi için parçalar alınmamıştır. Sadece gözlemsel olarak incelemelerde bulunulmuştır. Daha detaylı labratuvar çalışmaları detaylı analizler için gereklidir. Bu çalışmadan elde edilecek sonuçlar bu anıtlarda ileride yapılabilecek restorasyon çalışmaları için bir ön çalışma veya ön rapor niteleiğinde olacaktır.

Türkiye’de Eğitim Yönetimi Araştırmalarının Durumu: Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi Dergisi Örneği

Kuram Ve Uygulamada Egitim Yonetimi, 2009

Eğitim araştırmaları hakkındaki tartışmaların genelde onların yöntemleri üzerinde yapıldığı görülmektedir. Bu çalışmada eğitim yönetimi ile ilgili ampirik araştırma makaleleri kapsamındaki eğitim yönetimi araştırmalarını, yöntemsel açıdan değerlendirmek amaçlanmıştır. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi Dergisi'nde 2000-2006 (dahil) yılları arası yayımlanan ampirik araştırma makaleleri değerlendirilmiştir. Araştırmanın örneklemini yansız olarak seçilen 20 ampirik araştırma makalesi oluşturmaktadır. Değerlendirilen araştırmaların çoğunun yönetici davranışlarının nedenleri konusunda olduğu, onu yönetici davranışı ile ilgili çalışmaların izlediği görülmektedir. Örnekleme giren araştırma makalelerinin evrenörneklem düzeyleri, araştırmacılar tarafından orta bulunmuştur. Araştırma makalelerinin araştırma desenlerinin, ağırlıklı olarak tarama türünde nicel çalışmalar olduğu tespit edilmiştir. Değerlendirilen makalelerin veri analizinde kullanılan istatistiksel tekniklerinin gelişmemiş teknikler olduğu görülmüştür.

Sınıfında Özel Gereksinimli Çocuk Bulunan Okul Öncesi Öğretmenlerinin Uyarlamalar ile İlgili Görüşlerinin Belirlenmesi

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Eğitim Dergisi, 2020

Bu araştırmanın amacı, sınıfında özel gereksinimli çocuk bulunan okul öncesi öğretmenlerinin, etkinlikler sırasında gerçekleştirilebilecek uyarlamalar ile ilgili görüşlerini belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda belirlenen sorulara yanıt alabilmek için nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcıları, Çanakkale il merkezindeki okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan ve sınıfında özel gereksinimli çocuk bulunan sekiz öğretmendir. Veriler yarı yapılandırılmış görüşmeler aracılığıyla toplanmış ve betimsel olarak analiz edilmiştir. Araştırmanın bulguları, okul öncesi öğretmenlerinin sınıflarında bulunan özel gereksinimli çocuklara yönelik çeşitli çalışmalar yaptıklarını dile getirdiklerini; ancak uyarlamalar konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ifade ettiklerini göstermektedir. Araştırmadan elde edilen bulgular alanyazında ulaşılan bulgularla ilişkilendirilmiş; bulgulara dayalı olarak ileri araştırmalara ve uygulamaya yönelik önerilerde bulunulmuştur.

Yapay Zekanın Aydınlık ve Karanlık Yonleri Turistik Destinasyonlar Uzerine Bir Arastırma

6th Academic Studies Congress, 2023

Günümüz dünyasında her alana etki eden teknolojik gelişmeler özellikle dijitalleşmeyle birlikte büyük bir hız kazanmış böylece yapay zekânın gelişmesi ve yaygınlaşması sonucunu doğurmuştur. Bu durum turizm dünyasının bileşenlerinin dikkatlerini yapay zekâ sistemleri üzerine çekmeyi başarmış, büyük heyecan uyandırmış ve özenle takip edilmeye başlanmıştır. Bu ilgi ve heyecana rağmen, insan hayatı ve yaşanmışlıkları üzerinde dönüştürücü bir teknolojik araç olarak kabul edilen yapay zekânın çağdaş hizmet ekosistemlerindeki (destekleyici, tedarik, düzenleme, kültürel) etkisi çok fazla anlaşılamamıştır. Gelecekte teknolojik yenilik ve gelişmelerle birlikte somut dönüştürücü etkisi çok daha baskın hale gelecek olan yapay zekâ uygulamasının ekosistemimizde insanımsı faaliyetleri görünür hale gelecektir. Bu çalışma, yapay zekânın (AI) turistik destinasyon deneyimlerinin geleceği üzerindeki potansiyel etkilerinin kapsamlı bir analizini sunmaktadır. Literatür taraması, yapay zekânın çok yönlü yönlerini ele almakta ve turizm sektörü için olumlu ve olumsuz etkilerini değer oluşumu üzerinden araştırmaktadır. Çalışma, mevcut araştırmaları sentezleyerek yapay zekâyı turizm alanına entegre etmenin potansiyel avantajlarına ve dezavantajlarına ışık tutmayı amaçlamaktadır. İnceleme, yapay zekânın ziyaretçi motivasyonları üzerindeki etkisi, sanal gerçekliğin turistik deneyimlerini iyileştirmede kullanımı, büyük verilerin turizm pazarlamasında uygulaması ve hizmet robotlarının konaklama sektöründe ortaya çıkan rolü dâhil olmak üzere çeşitli boyutları kapsamaktadır. Ayrıca çalışma, karanlık turizm kavramını ve bunun yapay zekâ ile olan ilişkisini eleştirel bir şekilde inceliyor ve turistik destinasyon deneyimlerini şekillendirmede ileri teknolojinin kullanımıyla ilişkili etik ve toplumsal hususlara dair iç görüler sunuyor. Literatürün sistematik bir analizi yoluyla makale, yapay zekânın turizm geleceği üzerindeki çok yönlü etkisine ilişkin incelikli bir anlayış sağlamayı ve böylece sürdürülebilir, zenginleştirici turizm deneyimlerinin itici gücü olarak yapay zekânın yönetilmesine ilişkin devam eden söyleme katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Teknolojinin gelişimini yakından takip eden ve teknolojik sistemlere adapte olan işletmeler gerekli alt yapılarını kurarak pazarda varlıklarını sürdürebilecek ve artı değer oluşturabilecektir. Bu birlikteliği başaramayan işletmeler geleceğin dünyasında yer bulamayacaklardır.

Karayollarında Yeni Teknolojik Gelişmeler Üzerine Bir Değerlendirme

European Journal of Science and Technology, 2019

Özet Yollar, sosyal faydalarla birlikte, bir toplumda ekonomik kalkınmaya ve büyümeye katkıda bulunmada önemli bir rol oynar. Bu nedenle, bir ülkenin gelişmesinde hayati rolü bulunmaktadır. Dünyada karayolu uzunluğu 16,3 milyon Km olsa da her ülkeye bağlı olarak, yeni inşaat ve bakım ihtiyacı her zaman bir zorunluluktur. Öte yandan, küresel değişimler, asfalt endüstrisinin muaf olmadığı, sürdürülebilirlik çerçevesi içinde faaliyet göstermesi için tüm sektörleri baskı altında tutuyor. Bu nedenle karar vericiler atmosferi, insan sağlığını ve rahatlığını korumak için günlük düzenlemeler yapıyorlar. Bu koşullar altında, hükümetler ve akademisyenleri de içeren karayolu endüstrisinin tüm paydaşları, teknik iyileştirmeler ile düşük maliyetli, çevre ve insan sağlığı çözümleri arasındaki dengeyi sağlayarak, korumayı teşvik eden yeni teknikler ve materyaller aramaktadır. Herhangi bir "doğru" ürün, üretim, teknik, tesis, fon kullanımının değeri, bu bağlamda her paydaş için giderek daha önemli hale gelmektedir. Bu çalışmada yol kaplamalarındaki yeni teknolojik gelişmeler dikkate alınarak, sürdürülebilirlik bakımından değerlendirilmiştir.

Ceza Algısının Uyuşturucu Kullanımı Üzerindeki Caydırıcı Etkisi: Bursa İli Ortaöğretim Kurumlarında Yapılan Bir Alan Araştırması

eterrence theory has been a highly influential criminological perspective on the criminal justice systems in the world, particularly in the USA and European countries for the last two hundred years. Despite many international studies on validity of the deterrence theory, there is a lack of empirical research in Turkey. With this study, we aimed to test deterrence theory with its certainty, severity, and swiftness components through a survey on a sample of 500 high school students from Bursa to see whether deterrence based school policies have any impact on illicit drug use among these students. The results of the multiple logistic regression analysis showed that there is a negative relationship between perceived high probability of the detection of a drug user by the school administration and substance use. In other words, the most important factor that keeps students away from drug use is the high probability of detection by the school administration. Further, the findings revealed that female students are less likely than males, and students of high risk schools, which were identified as having a rate of violence, non disciplinary behaviors and criminal incidents, are more likely than students of lesser risk schools to use illicit drugs. In conclusion, several policy implications are suggested regarding illegal drug use in schools.