Varlık Mertebeleri Açısından Bâyezîd-i Rûmî'nin (öl. 922 / 1516'dan sonra) Sırr-ı Cânân Adlı Mesnevîsi (original) (raw)

Varlık Mertebeleri Açısından Bâyezîd-i Rûmî’nin (öl. 922 / 1516’dan sonra) Sırr-ı Cânân adlı Mesnevîsi/Bāyazīd Rūmī's (d. after 922 / 1516) Masnavi Titled Sırr-ı Jānān in Terms of Existence Levels

ARTUKLU AKADEMİ

Öz: Çalışma, Halvetiliğin 16. yüzyıldaki tanınmış sîmalarından Bâyezîd-i Rûmî'nin Osmanlıca el yazması Sırr-ı Cânân isimli Mesnevîsinde varlık mertebeleri hakkındadır. Didaktik şiir türünün bir örneği olan Sırr-ı Cânân'ın makaleye konu olarak seçilmesinin nedeni, varlık kategorilerinin çeşitli semboller ve Cihannüma adındaki dairevî şekiller üzerinden anlatılmasıdır. Tasavvufta varlık ontolojisiyle ilgili teori İbnül-Arabî'ye (öl. 638/1240) aittir. 0, isimler ve varlık arasında mertebeli bir ilişki kurmuştur. Başta Sadreddîn Konevî (öl. 673/1274) olmak üzere kendinden sonra bu teoriden etkilenenler ise eşyayı, hakikat ve mahiyet olarak ikiye ayırıp sayısız genel varlık kategorisine atıfta bulunmuş ve bunu beşli, altılı, yedili ve kırklı tasnifler şeklinde anlatmışlardır. Araştırmada Bâyezîd-i Rûmî'nin varlığı algılayış ve anlatış biçimi, varlık mertebeleri tasnifinde gelenekten gelen temel yapıyı koruyup korumadığı, şayet değişiklik varsa hangi noktalarda farklılaştığı eserdeki şekiller üzerinden tahlil edilecektir.

Molla Fenârî'ye Göre Varlıkların Zuhûrunda İlâhî İsimlerin Rolü

Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2014

Hak, mutlaklığı ve âlemlerden müstağnîliği açısından herhangi bir isim veya sıfatla nitelenemez. Yani o, bu mertebede bütün isim ve sıfatlardan, başka bir deyişle, tüm kayıtlardan münezzehtir. Fakat onun; varlık nurunu yayması veya taayyün ve zuhûr etmesi, yani mahlûkatla irtibatı bakımından esmâ (ilâhî isimler/esmâ-i ilâhiyye) ile tavsif edilmesi gereklidir. Dolayısıyla ilâhî isimler, Hakk'ın âlemle irtibatının temel unsurları olduğu gibi, aynı zamanda âlemin varlık ilkesidirler. Çünkü tüm mahlûkat, ilâhî isim ve sıfatların taşıdıkları kemâli izhâr etmek üzere vücûda gelmiştir. Bu itibarla, Hak-âlem münâsebetini temin eden ilâhî isimler, Tasavvuf metafiziğinin en önemli konularından biridir. Bu makalede, Osmanlı düşüncesinin en önemli mimarlarından ve aynı zamanda Ekberiye geleneğinin ileri gelen temsilcilerinden biri olan Molla Fenârî'ye göre varlık, zuhûr ve esmâ-i ilâhiye kavramları kısaca tanımlanarak, ilâhî isimlerin varlığın zuhûrundaki rolü Fenârî'nin görüşleri ç...

Şemseddîn-i Sivâsî’nin İbret-Nümâ Adlı Mesnevisi

Selcuk Universitesi Turkiyat Arastırmaları Dergisi, 2008

İbret-nümâ, 16. yüzyıl mutasavvıf şairi Şemseddîn-i Sivâsî'nin hacimli eserlerindendir. Ferîdüddîn-i Attâr'ın İlâhî-nâme adlı eserinden seçilen 101 hikâyenin Türkçeye çevrilip sonlarına "ibret" başlığı altında nasihatlerin eklenmesiyle oluşturulmuş, ahlakî bir mesnevidir. Makalemizde; eserin türü, yazılış sebebi, yazıldığı yer ve tarih, tertibi, hikâyelere dair değerlendirme, vezin, kafiye, dil ve üslûp özellikleri üzerinde durulmaktadır. • ANAHTAR KELİMELER Şemseddîn-i Sivâsî, İbret-nüma, İlâhî-nâme, Ferîdüddîn-i Attâr, ahlakî mesnevi • ABSTRACT Ibret-numa is one of the Semseddin Sivasi's, who is a 16th century sufi and poet, volumed masnawis. This moral masnavi has been formed by collecting 101 selected stories from Feriduddin-i Attar's Ilahi-name with the addition of advises under the name "ibret". In this article the author focused on category of the masnawi, its rhythm, rhyme, composition, and the reason, the time and the place it's been written and the evaluations of the stories.

Sâinüddîn Ali Bin Türke'de Varlık Mertebeleri

Öz Çalışmanın konusu irfanî geleneğin on beşinci yüzyıldaki önemli temsilcilerinden ve aynı zamanda İbnü'l-Arabî'nin takipçilerinden biri olan İbn Türke'nin varlık mertebelerine dair görüşleridir. Konu, İbn Türke'nin varlık ve varlığın mertebeleri ile ilgili düşüncelerinden hareketle hazırlanmıştır. Birincil kaynakların esas alındığı bu çalışmada, İbn Türke ve Ekberî geleneğin önemli temsilcilerinin eserlerine müracaat edilmiştir. Çalışmanın amacı, felsefe ve kelâmın yanı sıra tasavvuf felsefesinin en önemli konularından biri olan varlık düşüncesi ve varlık mertebelerini İbn Türke'nin görüşleri çerçevesinde ele alarak âlemdeki varoluşun hakikatinin ne olduğu, insanoğlunun özünün nereden geldiği gibi temel sorulara cevap olabilecek özgün bir çalışma ortaya koymaktır. Bu çalışmayla; varlığın bir ve tek hakikat olduğu, Hak'tan feyz ederek görünür âlemde ortaya çıkan her şeyin O'nun isim ve sıfatlarının tecellisi olduğu, her ne kadar Hak'tan ayrıymış gibi görünse de aslında Hakk'a doğru sonsuz bir dönüş içerisinde olduğu, dolayısıyla tek varlıktan kaynaklı çok sayıda varlığın esasen yokluğa mahkûm olduğu ve asıl varlığın Allah olduğu sonucuna varılmıştır.

Kemalpaşazâde'nin Zihnî Varlık Risâlesi: Tahkik ve Değerlendirme (Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 2014) [The Critical Edition and Evaluation of Kemālpaşazāde's Work "Risāla al-Wujud al-Dhihni", MA Thesis]

Marmara Üniversitesi, 2014

ABSTRACT: This study carries out an investigation and analysis on Ibn Kemâl's work entitled 'Risāla al-Wujud al-Dhihni'. In the investigation section, deductions and various remarks were made in compliance with the standards of scholarly publications for ease of understanding the risalah's text. Furthermore, the registered transcripts of the risalah that can be found in library's across Turkey have been provided in an introduction with information on the author's life, his scholarly pursuits, and his theologicalphilosophical views. For the analytical section, the theory of mental existence in the Islamic tradition, which constitutes a problem common to the sciences of theology, philosophy, and logic, will be put forward together with Ibn Kemâl's perspective. Alongside those who accept the field of this type of existence, there are also those who reject it. For Ibn Kemâl, an important field of existence, unlike the external world, is opening. Just as there is a place where the acquired information is collected through the senses in this field of existence, there might be abstract existences beyond the senses. While giving a broader meaning to the concept of the “mental,” Ibn Kemâl contributed to the theory of mental existence a new dimension. ÖZET: Bu çalışmada, İbn Kemâl'in “Risâle el-Vücûdü'z-zihnî” adlı eserinin tahkik ve değerlendirmesi yapılmıştır. Tahkik bölümünde risâle, ilmî neşir kurallarına göre ortaya çıkarılmış ve çeşitli notlarla metnin anlaşılması kolaylaştırılmaya çalışılmıştır. Bunun yanında risâlenin Türkiye kütüphanelerinde kayıtlı bulunan nüshaları tanıtılmış ve müellifin hayatı, ilmi şahsiyeti ve kelâmî-felsefi görüşleri hakkında bilgiler verilmiştir. Değerlendirme bölümünde ise İslâm düşünce geleneğinde kelâm, felsefe ve mantık ilimlerinin ortak bir problemi olan zihnî varlık nazariyesi İbn Kemâl’in perspektifiyle ortaya konmaya çalışılmıştır. Bilindiği üzere Söz konusu varlık alanını kabul edenlerin yanında reddedenler de bulunmaktadır. İbn Kemâl için önemli olan dış dünyadan farklı bir varlık alanı açmaktır. Bu varlık alanı duyularla elde edilen bilgilerin toplandığı yer olduğu gibi duyulardan öte soyut varlıklar da olabilir. İbn Kemâl, “zihin” kavramına geniş bir mâna vererek, zihnî varlık nazariyesine yeni bir boyut kazandırmaya çalışmıştır.

XV. Yüzyil Mutasavviflarindan Cemâl-İ Halvetî’Ni̇n Mesnevîleri̇nde Mesnevî

Türkiyat Mecmuası, 2014

Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, şahsiyeti ve eserleri ile Türk edebiyatını yönlendirmiş büyük bir şahsiyettir. Onun büyük eseri Mesnevî'de yer alan hikâyeler kendisinden sonraki dönemlerde yazılan eserlerde sıklıkla kullanılmıştır. İşte Cevâhirü'l-kulûb, Beyân-ı Çeng-nâme, Risâle-i Teşrîhiyye, Risâle-i Fakriyye ve Risâle-i Sûfîyye adlı beş tasavvufî mesnevî kaleme alan ve XV. yüzyıl Türk tasavvuf edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Cemâl-i Halvetî, bu mesnevîlerden Cevâhirü'l-kulûb, Risâle-i Fakriyye ve Risâle-i Sûfîyye'de Mesnevî'den aldığı hikâyelere yer vermiştir. Cemâl-i Halvetî mesnevîlerini tasavvuf hakkında bilgi vermek, tasavvuf yoluna meyletmiş bir kimseye ışık tutmak ve yol göstermek maksadıyla kaleme aldığı için mesnevîlerinde temel tasavvufî kavramların bazılarını izah etmiştir. Mesnevîlerde anlatılan konunun veya tasavvufî kavramın izahını kolaylaştırmak ve okuyucunun daha iyi anlamasını sağlamak amacı ile temsil, hikâye ve tevillere sıklıkla yer verilmiştir. Bu makalede, adı geçen üç eserde yer alan Mesnevî kaynaklı hikâyelere değinilecek, bu hikâyeler verilen örnek beyitler ile özetlenecek ve bu bağlamda Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin Cemâl-i Halvetî üzerindeki tesiri ortaya konmaya çalışılacaktır.

Halvetî Muhyî’nin Sürûr-Efzâ Adlı Mesnevisi

2019

Bu çalışmada şair Halvetî Muhyî’nin tespit edebildiğimiz tek nüshası olan Hacı Selim Ağa Yazma Eserler Kütüphanesi Kemânkeş 452 numarada kayıtlı Sürûr-efzâ adlı mesnevisi üç ana başlık altında incelenmiştir. Birinci bölümde Halvetî Muhyî’nin kimliği, tarikatı ve Muhyî mahlaslı diğer şairlerin hayatları üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde Sürûr-efzâ mesnevisi “Şekil Hususiyetleri” ve “Muhteva Hususiyetleri” başlıkları altında incelenmiştir. Şekil hususiyetlerinde mesnevi nazım şekli, mesnevi dışı nazım tür ve şekilleri, vezin ve kafiye ve başlık sistemi ele alınmaktadır. Muhteva hususiyetlerinde ise manen ve lafzen âyet ve hadis iktibasları, deyim, atasözleri ve kalıplaşmış ifadeler, metinde geçen şahıslar ayrıntılı şekilde örnekleriyle ele alınmıştır. Üçüncü bölümde yazma nüshanın tavsifi bildirilerek metin kuruluşunda izlenen yol açıklanmış ve ardından metin, transkripsiyon alfabeli şekilde verilerek çalışmamız tamamlanmıştır.In this study, a mathnawi from Halvetî Muhyî, called Sü...