“Demek annen baban seni çok sevdi?”: Güzel Bir Aşk Hikayesi ve Mutlu bir Aşk Çocuğu (original) (raw)
Related papers
Çocuk Yazınında “Umut” ve “Mutlu Son” İlişkisi Üzerine Bir İnceleme
2016
Literature, particularly children’s literature, is closely associated with the stimulation of hope directed to a better future and life. Seeking mean of life makes continuity around this stimulation. From the point of children’s literature, hope has lexical and objective referent. Because children grown up day by day. So they need helpings of other person or different material to know and preparing to real life. In this situation, children’s literature and writers have some ethical responsibility: give hope to children and making happy them. But in this area success is connected with the level of children’s growing, ages and experiences. For this reason, the examples of hope shared with children have to be founded on these aspects and involve in outer world’s scape. The four children’s literary works belong to different language and culture has been studied from the “anxiety, comfort, love and intersubjective” points that related to the hope. In the assessment of the works written i...
"Aşk-ı Memnu'da Ebeveyn-Çocuk İlişkileri"
International Journal of Social Sciences, 2023
Halit Ziya Uşaklıgil (İstanbul, 1865-İstanbul, 1945)’in sanatının gerek içeriği gerekse biçimsel özellikleri itibarıyla doruk noktasını imleyen Aşk-ı Memnu (1900) modern Türk edebiyatının başat metinlerinden biridir. Roman Bihter ile Behlül arasındaki yasak aşkı ve bunun Adnan Bey ailesine getirdiği yıkımı odağa almış, metindeki yasak aşk ve Batılılaşma meseleleri eleştirel okumaların temel sorunsalları olarak öne çıkmıştır. Uşaklıgil; söz konusu metinde Bihter ile annesi Firdevs Hanım, Nihal ile babası Adnan Bey arasındaki ilişkileri de ayrıntılı olarak yapılandırılmıştır. Bu incelemede, Halit Ziya’nın gerek Firdevs Hanım ile kızları Peyker ve Bihter gerekse Adnan Bey ile çocukları Nihal ve Bülent arasındaki ilişkileri nasıl biçimlendirdiği tartışmaya açılacaktır. Bu çerçevede öncelikle Firdevs Hanım’ın kızlarıyla yaşadığı çatışma ve bu çatışmanın nedenleri açığa çıkarılacaktır. Firdevs Hanım erken yaşta gerçekleştirdiği evliliğinde ne eşiyle mutlu olabilmiş ne de dünyaya getirdiği kızlarını benimseyip “annelik”i yaşamında içkinleştirebilmiş bir kadındır. Kendini gençlik vehmine kaptırmış bu kadının kızlarıyla rekabet içerisinde olduğu görülür. Onun aksine, Adnan Bey eşini kaybettikten sonra çocuklarına hem annelik hem babalık yapmış, çocuklarının mutluluğu için kendi isteklerini ötelemiş bir karakterdir. Adnan Bey’in özellikle kızı Nihal’le olan ilişkisinin Firdevs Hanım’ın kızlarıyla olan ilişkileriyle karşılaştırılması yoluyla metinde içkin “cinsel politika”nın da açığa çıkarılması amaçlanmaktadır.
Hz. Peygamber ve Anne Baba Sevgisi
Allah (c) Kur’an’da kendine ibadet edilmesi ve şirk koşulmaması yanında anne-babaya iyiliği emretmiştir. Ayrıca anne-babaya iyi davranılması, onlarla iyi geçinilmesi, onlara güzel söz söylenmesi, öf bile denmemesi ve azarlanmamaları emredilmiştir. Başka ayetlerde ise; onlara karşı alçakgönüllü olunması ve onlara merhamet etmesi için Allah’a (c) dua edilmesi tavsiye edilmiştir. Hz. Peygamber’den (s), anne-baba ile ilgili çok sayıda hadis rivayet edilmiştir. Bu hadislerin bir kısmında Allah (c) katında en değerli ibadetin, vaktinde eda edilen namazdan sonra anne-babaya iyilik olduğu ve bunun onları Cennete sokacak bir amel olduğu, Allah’ın (c), insan üzerindeki himayesini artırma yolunun anne-babaya şefkat etmekten geçtiği belirtilmiştir. Anne-babanın izni olmadan cihada bile gidilmemesi gerektiği vurgulanarak anne-babaya hizmet ve itaatin önemine dikkat çekilmiştir.
IX. International Congress on Psychological Counseling and Guidance in Higher Education, 2019
İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri yakınlık kurma ve yakınlığı sürdürme becerisidir. Biri/leri tarafından sevilme, onaylanma, kabul ve değer görmeyle birlikte sevilen kişiye/lere karşı aynı şekilde karşılık verebilme yetileriyle sembolize olan yakınlık kurma becerisi özellikle genç yetişkinlik dönemimde romantik ilişkiler ve arkadaşlıklar ağı üzerinden gerçekleşir. Bireyin yakınlık kurma becerisinin temelleri ise erken dönemde kurulan ilişkiler -özellikle ebeveynlerle- sonucunda içselleştirilen yaşantılar üzerine inşa edilir. Bu içselleştirilmiş yaşantılar bireyin algılama, hissetme, düşünme ve duyumsama biçimlerini şekillendirir. Ne var ki bir ebeveyn olarak annenin tüm gelişim dönemlerinde bireyin yaşamına olan katkısı, derinlemesine incelenmiş olmasına karşın, aynı durum baba-çocuk için pek de geçerli değildir. Babanın çocukların yaşamları ve ilişkileri üzerine olan katkısı özellikle Türkiye’de sınırlı sayıda araştırmanın ilgi odağı olmayı başarmıştır. Oysaki kaliteli baba-çocuk ilişkisi cinsiyet farkı gözetmeksizin tüm bireylerin karşı cinsle yakınlık kurabilmeleri, bu yakınlığı sürdürmelerinde ve nihayetinde ilişkiden aldıkları doyum ve ilişki kalitesi üzerinde kilit rol oynayan dinamiklerden biridir. Bu çalışmada baba-çocuk ilişkisinin romantik ilişki deneyimleri üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmaktadır. İlişkisel tarama modelinin kullanıldığı bu çalışmanın örneklem gurubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Marmara Üniversitesi’nde öğrenim görmekte olan lisans ve pedolojik formasyon öğrencileri oluşturmuştur (18-39 yaş aralığı; 260 kadın, 158 erkek). Çalışmada veri toplama aracı olarak “Baba Varlığı Ölçeği”, “Algılanan Romantik İlişki Kalitesi Ölçeği, İlişki Doyumu Ölçeği ve Romantik İlişkilerde Akılcı Olmayan İnançlar Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizi SPSS-22 paket programından yararlanılarak eşzamanlı çoklu regresyon analizi yoluyla gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizler neticesinde algılanan baba-çocuk ilişki kalitesinin romantik ilişki deneyimleri üzerinde %19 düzeyinde belirleyici etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Abstract One of the basic needs of human being is the ability to establish and maintain intimacy. The ability to establish intimacy symbolized by being loved, approved, accepted, valued by someone and, to respond to the loved one in the same way is achieved through a network of romantic relationships and friendships, especially during young adulthood. On the other hand, the basis of the individual's ability to establish intimacy is built on the experiences internalized as a result of early relationships (especially with parents). These internalized experiences shape the perception, feeling, thinking and sensation of the individual. None the less, the mother's contribution as a parent to the life of the individual in all stages of development has been thoroughly studied, the same is not the case for father-child. The contribution of the father on the children's lives and relationships, especially has managed to become the focus of attention of the limited amount of research in Turkey. However, qualified father-child relationship is one of the key dynamics of all individuals regardless of gender to establish intimacy with the opposite sex, to maintain this closeness and ultimately on the satisfaction and relationship quality they receive from the relationship. In this study, it is aimed to investigate the effect of father-child relationship on romantic relationship experiences. This study was carried out with undergraduate and pedagogical formation students studying at Marmara University in the 2018-2019 academic year (18-39 age range; 260 females, 158 males). Relational screening model was used in the study. “The Father Presence Questionnaire”, “Perceived Romantic Relationship Quality Scale”, “Relationship Satisfaction Scale” and “Irrational Romantic Relationship Beliefs Inventory” were used as data collection tool. Data analysis was done by using SPSS-22 package program and simultaneous multiple regression analysis. As a result, it was found that perceived father-child relationship quality has a determinant effect on romantic relationship experiences at the level of 19%.
Klasik Türk Şiirinde Babadan Oğula Ebeveynden Çocuğa Nasihat
Klasik Türk Şiirinde Babadan Oğula Ebeveynden Çocuğa Nasihat, 2013
Nasihatnameler, Türk edebiyatında en çok kaleme alınan türlerden biridir. Türün örneklerine Türkçenin ilk yazılı ürünlerinin verildigi dönemlerden itibaren rastlanır. Türk edebiyatında devlet büyüklerinin, tarikat liderlerinin, İslam bilginlerinin ve pek çok sair ve yazarın yazdıkları/yazdırdıkları çok sayıda nasihatname vardır. Bu tür içinde babaların oğullarına, dedelerin torunlarına, annelerin kızlarına, amcaların yegenlerine ögüt vermek üzere yazdıkları eserler ve metinler de mevcuttur. Bu eserlerin bir kısmı çeviri veya te’lif olarak müstakil eser bazıları ise nazım sekli düzeyinde yazılmıstır. Bu makalede ebeveynin çocukları, yegenleri veya torunları için yazmıs oldukları nasihatnameler hakkında bilgi verilmis, bu nasihatnamelerin yazılıs sebepleri ve üslup özellikleri metin örnekleriyle açıklanmaya çalısılmıs, söz konusu nasihatnamelerde en çok ele alınan konular üzerinde durulmuştur. Babadan oğula nasihat yazma anlayışı içinde Lokman Hekim’in oğluna nasihatleri ve nasihatnamelerde en çok ele alınan konulara etkileriyle ilgili bazı değerlendirmeler yapılmıştır. Bazı aşk mesnevileriyle on dokuzuncu asırda kimi sairler tarafından anne ağzından yazılan şiirlerde anne kahramanların kızlarına verdikleri öğütler üzerinde de durulmuştur. Yine ebeveynden çocuklara yazılan nasihatnamelerin diğer nasihatnamelerle benzer ve ayrılan yönlerine de değinilmiştir.
Babalar ve Oğulları, Oğullar ve Sevgilileri. Franz Kafka ve Babaya Mektup
Alman Dili ve Edebiyatı Dergisi - Studien zur deutschen Sprache und Literatur XXI: 2009/1. İstanbul. İstanbul Üniversitesi Basım ve Yayınevi Müdürlüğü. 31-39, 2009
"Fathers and Sons, Sons and Lovers. Franz Kafka and Brief an den Vater Brief an den Vater, which has been subject of frequent psychoanalytic interpretations is based on the conflict between Franz Kafka and his father Hermann. Consequently it contains a lot more biographical information than many of his other works. But it is at the same time much more than a letter and significantly reflects Kafka’s inner feelings and his perceptions of the outer world. The letter more than transcends the limits of an autobiographical composition which would have been an indirect description of his experiences and spills into much larger territory. He talks about his father’s character and its influence on his personal existence as his son. This depiction of a classic father-son conflict is not something unknown to Kafka’s audience. It is frequently seen as the basic theme in the criticism of his writings and described in the context of Freud’s definition of the Oedipus complex. This conflict however, in Kafka’s case is not merely Oedipal. His father figure step by step internalizes the patriarchal power relations of the bourgeois society in own being. Therefore as Deleuze and Guattari mention, it is much more than an Oedipus complex than it looks. This article, titled “Fathers and Sons, Sons and Lovers” discusses this theme in Brief an den Vater and in Kafka’s other work."