FRANSIZ DEVRİMİ’NİN OSMANLI’YA ARMAĞANI: GAZETE TÜRK BASINININ DOĞUŞU (original) (raw)
Related papers
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDAN FRANSIZ MANDASINA SURİYE
Bu çalışma, Suriye’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndan Fransa mandasına geçiş sürecini siyasi, toplumsal ve kültürel boyutlarıyla ele almayı amaçlamaktadır. Osmanlı’nın patrimonyal bürokrasi sistemi ve millet politikası, Suriye’nin idari yapısında belirleyici olmuş, ancak Birinci Dünya Savaşı sonrası Fransa’nın manda yönetimi altında “böl ve yönet” stratejisiyle ulusal kimlik oluşturma çabaları sekteye uğratılmıştır. Çalışma, Osmanlı’nın idari mirası ile Fransız manda yönetiminin toplumsal yapıyı nasıl dönüştürdüğünü ve bağımsızlık mücadelesinin bu bağlamdaki önemini tarihsel bir perspektifle incelemektedir.
OSMANLI BELGELERİNDE ERMENİ FRANSIZ İLİŞKİLERİ
A -2 0 0 2 P r o j e Y ö n e t i c i s i D o ç . D r . Y u s u f S A R I N A Y D e v l e t A r ş i v l e r i G e n e l M ü d ü r ü P r o j e S o r u m l u l a r ı N e c a t i A K T A Ş G e n e l M ü d ü r Y a r d ı m c ı s ı M u s t a f a K A P L A N Osmanl ı Ar şi vi Dair e Başkanı İ s m e t D E M İ R Yayın İşle r i Koor dina tör ü
OSMANLI DÖNEMİNDE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ
akademikbakis.org
Milliyetçilik anlayışları ve milli devlet modelleri, ülke ihtiyaçlarına göre kurgulanabilen normatif alanlardır. Her ülke kendi etnik ve kültürel yapısına ve özelliklerine göre, uygun bir milliyetçilik ve milli devlet modeli geliştirme şansına sahip olabilmektedir. Buna rağmen Türk milli devletinin karşı karşıya kaldığı ayrılıkçı hareketler, uygulanan Türk milliyetçiliğinin ve mili devlet yapısının uygun olup olmadığı noktasında tartışılmasına kapı açmaktadır. Bu yazıda, Osmanlı döneminde gelişen Türk milliyetçiliği fikirleri ve hareketleri ele alınmakta, farklı milliyetçilik yaklaşımlarına ışık tutulmaya çalışılmaktadır. Birçok milliyetçi aydının yanında Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura, iki farklı milliyetçilik anlayışını temsil eden iki önemli isim olarak öne çıkmaktadır. Gökalp'ın milliyetçilik anlayışı inanca ve kültüre dayanırken, Akçura soy birliğine ve dindışı bir yaklaşıma ağırlık vermektedir. İki aydın arasında önemli sorunlara kaynaklık ettiği anlaşılan bu görüş farklılıkları incelenmiş ve değerlendirilmeye çalışılmıştır. Gökalp ve Akçura yaklaşımları, Osmanlı sonrası dönemdeki fikir hareketlerine kaynaklık etmeleri bakımından da önemlidir.
OSMANLI DEVLETİ’NDE FRENGİ İLE MÜCADELE VE SİNOP SANCAĞI ÖRNEĞİ
III ÖZET OSMANLI DEVLETİ'NDE FRENGİ İLE MÜCADELE VE SİNOP SANCAĞI ÖRNEĞİ Amerika'nın keşfi ile önce Avrupa'yı daha sonra tüm dünyayı etkisi altına alan frengi; hem cinsel yolla hem de hasta insanlara doğrudan temas ve kullanılan ortak eşyalarla bulaşan bir hastalıktır. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti'nde salgın halini almaya başlamıştır. Frenginin hem toplum içinde hem de ordudaki yıkıcı etkisi; devleti yasal düzenlemelerle, gerekli tedbirleri alarak frengi ile mücadeleye itmişti. İstanbul'da başlayan süreç, hastalığın en yoğun yaşandığı yerlerden biri olan Kastamonu vilayetinde sistemli bir sürece girdi. Bunun için ülkeye davet edilen Alman Dermatolog Von During, oluşturulan sıhhiye komisyonları, belediyeler, seyyar sıhhiye heyetleri, doktorlar ve eczacıların dışında, gazete ve dergilerde halkı bilgilendirmeye çalışan doktorlar; hastalığı önlemek için mücadele vermişlerdir. Hemen hemen Osmanlı Devleti'nin birçok bölgesinde görülen frengi, başkente yakınlığı ve önemli bir liman şehri olan Sinop sancağında da etkisini göstermişti. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Sinop sancağında yoğun olarak görülen frenginin seyri, alınan önlemler çalışmamızda anlatılmaya çalışılmıştır. Birinci bölümde; hastalığın tanımı, frenginin ortaya çıkışı ve etkileri, Osmanlı Devleti'ne etkisi ve alınan sıhhi ve yasal önlemler, Millî Mücadele ve Erken Cumhuriyet döneminde frengiye karşı alınan önlemler; İkinci bölümde ise Sinop'un coğrafi, tarihi ve sağlık yapısı, frenginin Sinop'taki süreci, açılan hastane ve eczaneler ile tayin edilen doktor ve eczacılara değinilmiştir.
OSMANLI’DA BİR DÜŞÜNCE AKIMI TÜRKÇÜLÜK
ÖZET XIX. yüzyılda Avrupa, Osmanlı karşısında kesin bir üstünlük kurmuştur. Bu üstünlük nedeniyle Avrupa Osmanlı’dan her geçen gün daha çok toprak elde etmektedir. Osmanlı’daki devlet adamları, mühendisler, şairler ve yazarlar gibi aydın kişiler Osmanlı’nın bu durumdan rahatsızlık duymuşlar ve devleti Avrupa seviyesine çıkarmak için çözüm yolları aramışlardır. Bu arayış sonucunda İslamcılık, Batıcılık, Osmanlıcılık gibi düşünce akımları ortaya çıkmıştır. Çıkan bu akımlardan Osmanlıcılık, Balkan Savaşları’nda; İslamcılık ise Birinci Dünya Savaşı’nda başarısız olmuştur. Batıcılık akımı için de geç kalınmıştır. Oysa Türkçülük akımı milliyetçiliğin güçlenmiş olduğu XIX. ve XX. yüzyıllara uygun bir düşünce akımı olmuştur. Bu makalede Türkçülük akımının ne olduğu, kimler tarafından desteklendiği, hedefinin ne olduğu, edebiyatta ve tarihsel süreçte nereye yerleştiği incelenmiştir. ABSTRACT In the 19th century, Europe had a decisive advantage over the Ottomans. Thanks to this superiority, Europe is gaining more and more land from the Ottoman Empire day by day. Intellectual people such as statesmen, engineers, poets and writers in the Ottoman Empire felt uncomfortable about the situation of the Ottoman Empire and looked for solutions to remove the pores of the state in Europe. As a result of these results, intellectual movements such as Islamism, Westernism and Ottomanism emerged. Ottomanism, one of these movements, failed in the Balkan Wars; Islamism, on the other hand, failed in the First World War. It is also late for the Westernisation movement. However, the Turkism movement began in the 19th century, when nationalism was strengthened. and XX. It has been a movement of thought suitable for centuries. In this article It is discussed Turkism is, who supports it, what the goal is, where it is located in literature and in the process.
OSMANLI TÜRKÇESİ OKÇULUK TERİMLERİNE BİR BAKIŞ
Verba tene, res sequenter; Rem tene, verba sequenter *** Öz: Osmanlı Türkçesi okçuluk yazmaları üzerine çeşitli seviyelerde çalışmalar yapılmaktadır. Bunları, terminoloji odaklı incelediğimizde birçok kelimenin yanlış yorumlandığını tespit ettik. Özellikle yazmalardaki imlânın güçlüğü, dikkatsizce ve bağlamdan kopuk okumaların yapılması birçok terimin, yanlış değerlendirilmesine sebep olmuştur. Bu yazımızda, tespit ettiğimiz çeşitli okuma ve anlamlandırma sorunlarına değinip çeşitli düzeltme önerilerinde bulunacağız. Bu vesileyle Osmanlıca metin yayımlarının en azından yayımda esas alınan yazmanın kendisiyle mukayese edilmeden kullanılmasının güvenilir bir yol olmadığına ve hataların tekrarına sebep olduğuna dikkat çekeceğiz.