Tuvacanın biçimsel ses bilimi üzerine (original) (raw)
Related papers
Tuva Türkçesinde Moğolcadan Alınan Unsurların Ses Bilgisi Açısından Durumu
2012
Bu calismada oncelikle Tuvaca-Mogolca sozluk taranmis ve benzer kelimeler cikarilmis, taranan bu kelimelere Mogolca-Turkce sozlukten kelimelerin Eski Mogolcadaki sekilleri eklenmistir. Mogolca Turkce sozlukte kelimelerin Modern Mogolcadaki sekilleri de bulundugundan, daha once taranan kelimelerin saglamasi da yapilmistir. Boylece Mogolcadan Tuva Turkcesine odunclendigini dusundugumuz binden fazla kelime icerisinden veriler cikarilmistir. Calismada mevcut kaynaklarin verileri olcusunde kelimelerin kokenlerinin hangi dile dayandigindan ziyade, Mogolcadan (kokenleri Turkce veya baska bir dile ait olsa bile) Tuva Turkcesine gectigini dusunulen kelimelerdeki ses degismeleri uzerinde durulacaktir
Tuva Türkçesinin Şekil Bilgisi
Türk dili, dünya dilleri arasında önemli bir yere sahiptir. Bu dil, Kuzeydoğu Sibirya’dan Avrupa’nın iç bölgelerine kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada anadil olarak konuşulmaktadır. Bu kadar geniş bir coğrafyada konuşulan bir dilin birtakım lehçelere ayrılması kaçınılmazdır. Tuva Türkçesi de, Türk dilinin Güney Sibirya’da konuşulan bir lehçesidir. Bu tezin amacı, Tuva Türkçesinin şekil bilgisi özelliklerini incelemektir. Bu özellikler Türk dilinin tarihi dönemleri ve çağdaş Türk lehçeleri ile kıyaslanmıştır. Tez, “Giriş”, “İsimler”, “Sıfatlar”, “Zamirler”, “Zarflar”, “Fiiller”, “Edatlar”, “Sonuç” ve “Kaynakça” bölümlerinden oluşmaktadır.
Tuvacada Belirteç İşlevli Söz Öbekleri
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2020
Oz: Soz obekleri geleneksel dilbilgisi kitaplarinda terim olarak genellikle “kelime grubu” basligi altinda ele alinmis ve obek olusumunun aciklanmasinda kullanilan farkli kriterler dolayisiyla calismalarda birbirinden farkli bircok obek turu ortaya konmustur. Bu calismada ise Tuvacada belirtec islevli soz obekleri, Evrensel Dilbilgisinin bakis acisiyla ele alinacaktir. Evrensel Dilbilgisine gore her obegin bir yonetici unsuru yani bas ogesi bulunmaktadir. Bas ogenin yonetimindeki oge ise tumlec olarak adlandirilmaktadir. Soz dizimsel olarak soz obekleri, bu iki ogenin iliskisi sonucunda tumcede bir obek olarak yer alabilmektedir. Soz obeginin turleri ise bas ogenin sozcuk turune gore belirlenmektedir. Evrensel Dilbilgisinin soz obeklerine yaklasimi ile tumceye yaklasimi aynidir. Bu anlamda soz obekleri nasil bir bas ogenin yonetiminde olusuyorsa tumce de eylemin yonetimi cercevesinde olusmaktadir. Bu durumda bas ogenin yonetiminde bir tumlec konumunun yer aldigi gibi eylemin de yone...
Eski Türkçe – Tuvaca Karşılaştırmalı Sözvarlığı (W. Radloff’un Çalışmalarına Göre)
International Journal of Old Uyghur Studies, 2023
Tuvan belongs to -d- “adak” group or Northern Siberian subgroups in classification studies on Turkic languages. It was first noticed by the German geographer Anton Friedrich Büsching in the eighteenth century and attracted attention with its similarity to Tofa. Matthias Castrén also visited the Tunka Soyots during his trip to the Buryat Republic in the nineteenth century and noticed the same similarity. Thanks to Wilhelm Radloff's compilation of language examples in Altai and Western Siberia since 1860 and the language materials collected by Katanov during his 1889 trip to Tuva, we have a wide range of folkloric and literature material belonging to Tuvan today. In this study, the vocabulary of Tuvan and Old Turkish was examined and compared by making use of the compilations. / Özet Tuvaca, Türk dilleri üzerine yapılan tasnif çalışmalarında -d- “adak” grubu veya Kuzey Sibirya dilleri arasına girmektedir. İlk olarak 18. yüzyılda Alman coğrafyacı Anton Friedrich Büsching tarafından fark edilmiş ve Tofaca ile benzerliği dikkat çekmiştir. Matthias Castrén de on dokuzuncu yüzyılda Buryat Cumhuriyeti'ne yaptığı bir gezi sırasında Tunka Soyotlarını ziyaret etmiş ve aynı benzerliği fark etmiştir. Wilhelm Radloff’un 1860 yılından itibaren Altay ve Batı Sibirya'da dil örneklerini derlemesi ve N.F. Katanov’un 1889 yılında Tuva’ya yapmış olduğu gezide topladığı dil malzemeleri Tuvacaya ait geniş bir folklorik ve literatür malzemesini bugün elimizde bulundurmaktadır. Bu çalışmada, yapılan derlemelerden yararlanılarak Tuvaca ve Eski Türkçeye ait söz varlığı incelenmiş ve karşılaştırılmıştır.
Tasavvufî Bağlamda Müziğin Mimetik Karakteri
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi, 2020
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. / This article has been reviewed by at least two referees and scanned via plagiarism software. http://dergipark.gov.tr/omuifd
Tuvacada Sözlükselleşmiş Zarf-fiilli Yapılar (Lexicalized converb forms in Tuvan)
Özet: Bu makalede, Güney Sibirya Türk dillerinden biri olan Tuvacada sözlükselleşmiş zarf-fiilli yapılar betimlenmektedir. Eşzamanlı bakış açısına göre sözlükselleşme, ögelerin olağan bir oluşum sonucunda dilin söz varlığına girmesini ifade etmektedir. Diğer birçok Türk dilinde olduğu gibi Tuvacada da birçok zarf-fiilli yapı zamanla sözlükselleşerek yeni sözlükbirimlere dönüşmüştür. Ayrıca bu sözlükbirimler, daha sonra sontakılar, zarflar, nitelemelikler, sıralama bağlayıcıları, bağlaşık cümle bağlayıcıları ve bağımsız cümle bağlayıcıları gibi değişik gramatikal işlevler de üstlenmiştir. Bu makale bağlamında zarf-fiili yapıların leksikalleşmesi, sadece Standart Tuvaca bağlamında değil, aynı zamanda diğer Tuvaca diyalekler (Altay Tuvacası gibi) de dikkate alınarak irdelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Türk dilleri, Güney Sibirya Türkçesi, Tuvaca, Zarf-fiiller, Leksikalleşme Lexicalized Converbs in Tuvan Abstract: This article is a descriptive study of lexicalized converbs in Tuvan, one of South Siberian Turkic. Lexicalization is the process of adding elements in the lexicon of a language. As in other Turkic languages, there are also many lexicalized converb forms in Tuvan functioning as grammatical units such as verbal lexemes, postpositions, adverbs, attributes and various types of conjunctions. In this article, mainly lexicalized converbs are investigated in Standard Tuvan and Tuvan dialects (e.g. Altai Tuvan).
SUALTI ARKEOLOJİSİNİN TERMİNOLOJİ SORUNSALI
Cedrus, 2019
Öz: Dünya'da yapılan ilk sualtı araştırmaları iç sularda başlamış ve bu çalışmaları Avrupa'da çeşitli göllerde yapı-lan dalışlar oluşturmuştur. Arka planında arkeolojik amaç-lardan ziyade hazine avcılığı veya antikacılık zihniyeti bulu-nan söz konusu çalışmalar yıllarca devam etmiştir. Bir ar-keoloğun suyun altına dalış yaptığı ilk örnek Meksika'da yer alan "Chichen Itza" tapınağının yanındaki bir obrukta 1904'te gerçekleşmiştir. Su altında kendi bütünselliği ile bir batığın bir Arkeolog tarafından ilk olarak kazıldığı yer ise (Gelidonya Burnu Batığı 1960) Türkiye'dir. Ülkemizde yaklaşık 50 yıldır fiili olarak yapılmakta olan Sualtı Arke-olojisi çalışmaları dünya ölçeğinde önemli bir yere sahip olsa da ülkemizde yürütülen geleneksel Arkeoloji çalışma-larının yanında sayısal olarak çok daha küçük bir yer tut-maktadır. Çalışma oranının karada yürütülen çalışmalar yanındaki göreli azlığı, bilinirliğin de az olmasına sebebiyet vermektedir. Dünyada yürütülen çalışmalar zaman içinde alt dallara ayrılmış özgün bir terminoloji oluşmuştur. Ül-kemizde ise terminolojik çalışmalara ağırlık verilmemiştir. Günümüzde İngilizce Underwater Archaeology 'nin bire-bir Türkçe çevirisi olan "Sualtı Arkeolojisi" kavramı yaygın ve en kapsayıcı tabir olarak tercih edilmiş olsa da bilim dünyasında bunun dışında çok sayıda benzeri alt dal da mevcuttur. Bu çalışmada söz konusu alt dalların içerikleri ve terminoloji sorunsalı ile bunlara önerdiğimiz Türkçe karşılıklar ele alınmıştır. Abstract: Pioneering underwater researches in the world began in inland waters and such studies mainly comprised of diving at various lakes in Europe. With antiquarian or treasure hunting motives in the background rather than archaeological purposes, these researches continued for years. The first ever dive by an archaeologist was carried out in 1904 at a cenote near the "Chichén Itzá" temple in Mexico. It is in Turkey (Cape Gelidonya wreck, 1960) that the first shipwreck to be excavated in its entirety from the seabed by an archeologist. Although underwater archaeology studies, which have been actively conducted for about 50 years in Turkey, are considered to be significant at a global scale; they are much smaller in terms of quantity in comparison with traditional archaeological research carried out in Turkey. The relative scarcity of underwater studies compared to terrestrial ones results in reduced recognition levels. Studies conducted globally have gradually divided into sub-branches and a unique terminology emerged. Meanwhile , terminological studies have not been given priority in Turkey. Although the term "Sualtı Arkeolojisi [Under-water Archaeology]" a direct translation from English to Turkish, has been adopted for being the most common and comprehensive one, a number of similar other sub-branches also exist in science world. This study deals with the contents of the said sub-branches, terminology as a research question and Turkish equivalents we suggest for terms.