Bodrum, Muğla Ve Çevresi̇nde Asayi̇ş Durumu (1918-1920) (original) (raw)

Public Order in Bodrum, Mugla and Its Surrounding (1918-1922)

2018

Birinci Dünya Savaşı'nın son yılı ve Mondros Mütarekesi sürecinde genel anlamda bir asayişsizlik vardır. Savaş'ın getirdiği dağınıklık, Mütareke'nin getirdiği otorite boşluğu ve İtilaf Devletlerinin işgale zemin hazırlamak için çeteleri ve azınlık mensuplarını teşvik etmesi, bu asayişsizliğin temel nedenleri olarak görünmektedir. Bu çalışmada; 1918-1920 yılları arasında Bodrum, Muğla ve Muğla'nın ilçelerindeki asayiş durumu ele alınmıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgelerinden hareketle hazırlanan bildiride; asayişi etkileyen üç etken üzerinde durulmuştur. Bu üç etken İstanbul Hükümeti, İtilaf Devletleri ve Kuva-yı Milliye'dir. Mütareke sonrası oluşan otorite boşluğundan, İtilaf Devletlerinin tahriklerinden ve kendini Kuva-yı Milliyeci gibi gösteren fırsatçılar yüzünden adi asayiş olayları olmuştur. Arkasından da işgal yaşanmıştır. Her şeye rağmen bu yıllarda Bodrum ve çevresi genelde sakindir.

1918'DEN GÜNÜMÜZE İŞGAL KORKUSU VE GÖÇMEN SORUNU BAĞLAMINDA ASYA-PASİFİK BÖLGESİ'NDE AVUSTRALYA DIŞ POLİTİKASI

Savunma ve Savaş Araştırmaları Dergisi SAVSAD, 2023

Avustralya’nın jeostratejik olarak savunulması zor ve risk değerlendirmesi yüksek bir ada/kıta olmasının yanı sıra Anglo-Kelt kökenli bir etnik homojenliğe sahip olması, Avustralya’yı bölgesinde özel bir konuma yerleştirmiştir. 1850-1939 yılları arasında Asya-Pasifik’te Avustralya dış politiğini, Avustralya’da Çinli göçmen sorunu, Japon (yellow peril) ve Alman işgali risk değerlendirmesi merkezinde biçimlendirmiştir. Asya-Pasifik bölgesinde Avustralya, 1970’lere kadar kendisini Batı’ya ait hissetme ve Asyalı toplumları ötekileştirme üzerine kurgulanmış bir dış politika geliştirmiştir. Büyük Britanya’nın Avustralya’yla tarihi ve kültürel bağlarının güçlü olmasının ortaya çıkardığı bu tarihsel süreç, İkinci Dünya Savaşı’na kadar Büyük Britanya’nın Avustralya üzerinde siyasi, ekonomik ve askerî olarak baskın etkisine neden olmuştur. Bu bağlamda İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Avustralya, Büyük Britanya’nın Asya-Pasifik’te ‘izole ileri karakolu’ olarak kalmasına neden olmuş ve savaş sonrası güç dengelerinin değişmesiyle Avustralya, ABD’nin koruma şemsiyesi altına girmiştir. Bu nedenle Soğuk Savaş sürecinde Avustralya, Asya-Pasifik’te ‘kızıl tehlike’ye karşı ABD’nin güdümünde göreceli bir dış politika üretmiştir. Asya-Pasifik bölge devletlerinin 1970’lerden sonra iktisadi bir güç olarak ortaya çıkması, Avustralya’da hızla yakın bölgesiyle bütünleşme eğilimi gösteren bir dış siyaset dönüşümü yaşanmasına neden olurken Avustralya’nın kendi kararlarıyla dış siyaseti belirleme yeteneği, işlevsellik kazanmıştır.

1663-1665 Yillari Arasinda Amasya’Da Fi̇yatlar

2019

Bu makalede Amasya Kazâsi’na ait 15 numarali ser‘iyye siciline dayanarak 1663-1665 yillari arasinda kazâda satilan ev, bag ve arazi, dukkân gibi gayrimenkullerin fiyat kayitlari incelenmis; ucuz, orta ve pahali olmak uzere ilk iki kategori icin parasal bir deger araligi tespit edilmistir. Yine sicilde yer alan kole, hayvan vs. gibi tasinmaz kategorisine girmeyen diger kalemlerinde fiyatlari gosterilmistir. Ayrica sicilin basinda ve sonunda bulunan iki narh kaydina dayanarak muhtelif gida ve tuketim maddeleri icin fiyat tablolari olusturulmus ve zaman icindeki inis-cikislar ortaya cikarilmaya calisilmistir.

XX. Yüzyil Başlarinda Amasya Sancağinda Ermeni̇ Ve Rumlardan Kaynaklanan Asayi̇ş Problemleri̇

Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021

Osmanlı Devleti, XIX. yüzyıl boyunca her aşamasında Osmanlı Devleti'ni parçalamak isteyen devletlerce desteklenen ayrılıkçı azınlık isyanlarıyla uğraşmıştır. Sırplarla başlayan ve Yunan, Karadağ, Bulgar, Hersek isyanlarıyla devam eden süreçte 1913 yılına gelene kadar Balkanlar kaybedilmiş, burada yaşayan azınlıklar da bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Azınlıkları her zaman kendi siyasi çıkarları için uygun bir aparat olarak gören Batılı ülkeler, Osmanlıyı parçalama siyasetine bu defa Anadolu'daki Ermeni ve Rumlar üzerinden devam etmişlerdir. Bu devletler tarafından bağımsızlık vaadiyle kışkırtılan Anadolu Rumları ve Ermeniler, XIX. yüzyıl son çeyreğinden itibaren yoğun şekilde, örgütlemeye, silahlandırmaya başlamışlardır. Bu süreçte 1 Bu çalışma Sabit Genç tarafından Prof. Dr. Ahmet Ocak danışmanlığında hazırlanan ve 2019 yılında Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından kabul edilen Merzifon Kazasının İdari Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1839-1914) isimli yayınlanmamış doktora tezinin III. Bölümünde Merzifon Ermeni Olayları başlığı altındaki metnin tüm Amasya sancağını kapsayacak şekilde genişletilmesiyle üretilmiştir.

XVIII. YÜZYILDA BATUM SANCAĞI'NDA EŞKIYALIK MESELESİ VE ASAYİŞ

ÖZ XVI. yüzyılda yapılan Kafkasya ve Gürcistan seferleri sonucunda Osmanlı Devleti hâkimiyeti altına girmiş olan Batum, XVIII. yüzyılda Rusya ve İran arasındaki mücadele sahalarından biri olmuştur. Rusya'nın, Karadeniz kıyılarında Osmanlı Devleti'ne ait Faş, Anapa ve Kemhal gibi önemli kaleleri ele geçirmesinden sonra Batum ön plana çıkmıştır. Osmanlı Devleti için Rusya ile mücadelede bir set işlevi gören Batum Sancağı liman, kale ve her daim yenilenen ulaşım ağıyla askeri ve siyasi bakımdan dönemin önemli sınır şehirlerinden biri olmuştur. Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılda Karadeniz limanlarından Kafkasya'ya taşınan her türlü zahire ve mühimmatı sahip olduğu Batum sancağı yolu ile aktarmaktaydı. Ancak bölgenin İstanbul'a uzaklığı bu anlamda bir takım sıkıntıları da beraberinde getirmekteydi. Nitekim fethedildiği ilk dönemlerden itibaren tam hâkimiyet sağlanamamış olan Batum'da bir otorite boşluğu ve devlet görevlilerinin ihmalleri söz konusuydu. Karadeniz iskelelerinden Kafkasya'ya zahire taşıyan gemilerin güzergâhı olan bölgede eşkıya unsurunun varlığı bu nakliyeye büyük engel teşkil etmekteydi. Osmanlı Devleti, bu engeli ortadan kaldırmak amacıyla XVIII. yüzyıl boyunca lojistik ikmal merkezi ve askeri tahkimat bölgesi olan Batum dâhilinde nüfuzlu ailelere kimi zaman idari anlamda bir takım ayrıcalıklar vermek zorunda kalmıştır. Bunun yanı sıra bölgede eşkıya ile mücadelede Karadeniz kıyısında donanma bulundurmuş, iç kesimlerde ise yolların güvenliğini sağlayıcı önlemler almıştır. Devlet, organize bir şekilde yapılan eşkıyalık faaliyetlerine karşı nizamı oluşturmaya çalışırken bölge halkından da destek almıştır. Huzursuzluğa sebep olan küçük gruplara ise mali cezalarla engel olunmuştur.

Dogu Vilayetlerinde Asayiş Sorunu 1919-1920

Osmanlı Devleti, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra pek çok sorunla karşı karşıya kalmıştır. Bunların başında devletin bütünlüğünün korunması; asayişmeselesi geliyordu. Başka bir deyisle asayiş meselesi Sevr’e giden yolun en önemli konusu olmuştur. Zira Ermeni ve Rum taleplerinin çete faaliyetleriyle desteklendiği bir ortamda devletin eli kolu mütarekeyle baglanmıs durumdaydı. Mütarekeyi takiben Paris Barış Konferansı’nda Osmanlı devletinin parçalanmasının yolunu açan azınlık talepleri dile getirildi. Osmanlı Hükûmeti gerek bu talep, gerekse orduların yeniden teşkilatlandırılması çerçevesinde Trabzon, Erzurum ve Van vilâyetlerinin sorumluluğunu 9.Ordu/15. Kolordu’ya, Diyarbakır, Bitlis ve Elazığ vilâyetlerinin asayişini ise 6. Ordu/13. Kolordu’ya bıraktı. 15. Kolordu Pontus ve Ermeni tehlikesini önlemekle, 13. Kolordu ise İngiliz, Nasturi ve Kürt ayrılıkçılarına karşı bölgeyi korumakla görevlendirildi. İngiliz makamları Türkiye’nin parçalanması doğrultusunda mütarekenin çeşitli maddelerini bahane ederek kolorduların teskilât ve görevlerine yönelik itirazlar ileri sürdüler. Buna karşın Harbiye Nezâreti ve Genelkurmay Başkanlığı İngiliz entrikalarını sonuçsuz bırakmaya çabalarken Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın 23 Temmuz 1919 tarihli beyânâtı ülkede şaşkınlıga yol açtı. Beyânâtta Millî Mücadele’yi ezmek adına Anadolu’nun doğusunda asayişsizligin yaşandığı iddia edilerek İtilâf devletlerinin Osmanlı devletini parçalamasının önü açılmıştır.

1786-1796 Yıllarında Sivas Eyaletinde Asayiş Sorunları ve Eşkıyalık

2021

1786-1796 yıllarını kapsayan on yıllık süreçte Sivas Eyaleti (Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Divriği, Samsun vs) içerisinde yaşanan asayiş sorunları ve eşkıyalık olayları 18 ve 19 numaralı Sivas ahkam defterleri incelenmek suretiyle ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca devlet arşivlerinden eşkıyaların yaşamları hakkında detaylı bilgi vermek amacıyla takibi yapılmıştır. Sivas eyaletinde yaşanan asayiş sorunları yıllara göre ayrılmış ve karşılaştırması yapılmıştır.