ŞEKİ ŞEBEKECİLİĞİ AHŞABIN ve CAMIN SANATI (original) (raw)

HABİB-İ NECCAR KISSASI VE CAMİSİ

ANADOLU’DA İNANÇ TURİZMİ: FENOMENLER, EFSANELER, KİŞİLER VE MEKÂNLAR, 2020

Gerek antik çağ medeniyetlerinin Anadolu'da gelişmesi gerekse Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde havarilerin ve Hz. İsa’ya inananların Anadolu’yu güvenli topraklar olarak görmesi; yeniçağda ise Yahudilerin bulundukları yerlerde karşılaştıkları baskıcı/yok edici yaklaşımlardan kaçarak Anadolu topraklarına sığınmış olmaları ve yine Türklerin kendi dinlerine ait eserleri yapmaları, üzerinde yaşadığımız bu toprakların farklı bölgelerinde kiliselerin, sinagogların ve camilerin inşa edilmesine neden olmuştur. Anadolu toprakları, sadece somut kültürel mirasın izlerini taşımakla kalmamış, efsanelere ve fenomenlere de ev sahipliği yapmıştır. Dahası birçok önemli din lideri, eren, aziz ve havarilerin de yolu bu topraklardan geçmiştir. Bu bağlamda Anadolu coğrafyası özellikle semavi dinler açısından önem kazanmıştır. Bu topraklarda yer alan kutsal mekânlar, hac merkezleri ve önemli şahsiyetlere ait izler, turistleri bu topraklara çekerken Anadolu da inanç turizmi açısından vazgeçilmez bir destinasyon hâline gelmiştir. Anadolu’nun inanç değerleri belki bir kitaba sığmayacak kadar zengin olmakla birlikte Anadolu topraklarında öne çıkan dini yapıları, dini fenomenler ve efsaneleri, önemli kişilerin izleri ve dini mekânları bir araya getirme düşüncesiyle ortaya çıkan bu kitap, okurlarını ve araştırmacıları adı geçen mekanlara tanıklık etmek ve kişilerin izlerini takip etmek için arayışla ve aşkla yollara düşürecek bir eser olmuştur.

AHŞAP SANATINDA KÜNDEKARİ TEKNİĞİ

Ahşap, insanlığın var olduğu günden beri, hem yapı malzemesi hem günlük kullanım eşyalarının hammaddesi, hem de süsleme unsuru olarak yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Kelimenin aslı, Arapça haşeb (ağaç, kereste) sözcüğünün çoğulu olan ahşabdır. "Herhangi bir imalatta kullanılmak amacıyla ağaçtan kesilmiş yapı malzemesi, kereste" anlamına gelir. 1 Ağacın günlük hayatta kullanılmaya başlaması mimarlık, sanat tarihi ve el sanatlarında ahşabın oyularak, yontularak, kazılarak şekil verilmesiyle ahşap işçiliğinin doğmasına yol açmıştır. Su, nem, ısı, mantar, böcek gibi dış etkilere duyarlı olmasına rağmen ahşap malzeme, dayanıklılığı, öz ısısı, dokusuyla kullanım sürekliliği gösteren bir malzeme olmuştur. 2 Ağacın cinsi, bulunulan coğrafya şartlarına, iklim koşullarına ve kullanılacak yere, kullanım amacına göre farklılık gösterir. 3 Mimaride yapı ve süsleme malzemesi olarak kullanılan ahşap

AZERBAYCAN AŞIK VE MUĞAM SANATI ETNİK KÜLTÜRÜN

Türk ve Doğu kültürünün ortak sanat anıtını yansıtan Azerbaycan aşık ve muğam sanatı, bu kültürlerin birleşmesi ve karşılıklı gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte, her iki sanat da kültürel tarihte yüzlerce yıldır etnosun oluşumunda ve ulusal kimlik faktörünün güçlendirilmesinde fonksiyonel bir konuma sahiptir. Her etnosun ulusal farkındalık sürecinin, ulusal kimliğin kazanılması ve gösterilmesinin öncelikle kültürüyle ilişkili olduğu bilinmektedir. Gelişme:Aşık ve mugam sanatı, Türk ve Doğu halklarının ulusal kimliğini birleştiren ve aynı zamanda her etnik kökenin ulusal düşüncesinin özelliklerini yansıtan eşsiz bir sanat alanıdır. Bu benzersizliği belirleyen ana faktörlerden biri, elbette müzikal düşünmedir. Aşık sanatı, tüm Türk halklarının kültüründeki ortak özelliklerle karakterize edildiğinden, Azerbaycan halkı da dahil olmak üzere ulusal müzikal düşüncesinin karakteristik özelliklerinin taşıyıcısı olarak hareket eder. Bu özellikler arasında destanın coğrafi konumu ve aşık atmosferi, ulusal müzik enstrümanlarının enstrümantal eşlikçisi ve etnik müzikten yararlanan aşıkların üslup gelenekleri bulunmaktadır. Doğu müzik kültürünün büyük bir müzikal hazinesi olan muğam sanatı, her bir halk tarafından yönetildi ve içinde bulunduğu insanların sadece coğrafi alanını ve orada yaşayan insanların ulusal enenelerin geleneklerini dahil etmeye başladı. Sonuc:Tüm bu gerçekler, aşık ve muğam sanatının, insanların etnik kültürünün önemli bir parçası olmanın yanı sıra, bu kültürün oluşumunda ve ulusal özelliklerin kazanılmasında da fonksiyonel bir role sahip olduğunu söylememizi sağlar. Azerbaycan'da aşık ve mugam sanatı arasındaki mevcut ilişkiler, bu fonksiyonelliyi güçlendirmenin yanı sıra, birleşik bir ulusal müzikal düşüncenin oluşumunda formyaratıcı bir faktör olarak da hareket etmektedir. Tarihselcoğrafi, sosyo-psikolojik, etik ve estetik yönleriyle birlikte, bu ilişkilerin müzik ve şiirsel miras açısından gelişmesi, ulusal sanatın yüksek form üzerinde giderek artan bir etkiye sahiptir. Her şeyden önce, bu hal bestecinin çalışmasında bariz örneğini bulur. Diğer faktörlerin etkisi, insanların manevi bakış açısının oluşması, ulusal zihniyet, geleneklerin korunması ve etnik değerlerin kriterlere dönüştürülmesinde kendini gösterir.

CENAB ŞAHABEDDİN’İN ŞİİRLERİNDE SİMGESEL KURGU VE GÖRÜNTÜ DÜZEYLERİ

İnsanın zaman ve mekân karşısındaki tavrını görülebilir, duyulabilir ve anlaşılabilir kılan sanat, insanın gerçeklikle arasındaki ilişkiyi okuma ve anlamlandırma olanağı tanır. Dolayısıyla dünya/varlık/nesnenin gerçek anlamını, sanatın sonsuzluk açılımı ile bireysel anlamda yeniden yorumlayan sanatçı, gerçekliğe yeni aynı zamanda şahsi bir kimlik kazandırır. Bu kimlik kazandırma edimi, gizil anlamları okumaya yardım eden simgesel söylemlerle üst boyutlara çıkar. Bu açıdan düz okuma ve anlamlandırmalarla açımlanamayan simgeler, sözcüklerin çağrışım değerlerinden yararlanılarak yeni anlam birleşimleri oluşturmanın temel dayanak noktasını oluşturur. Tanzimat’tan sonra Batı tesirinde ortaya çıkan ve gelişen Servet-i Fünûn Edebiyatı, kısa süre içinde yeni bir edebî devir açar. Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatı’nda kendine büyük bir yer edinen Servet-i Fünûn Edebiyatı’nın önde gelen isimlerinden biri olarak kabul edilen Cenab Şahabeddin, sadece Servet-i Fünûn döneminin değil, Batı etkisinde gelişen Türk şiirinin kurucuları arasındadır. Şiirlerinde bireyin iç yaşantısını ve varlıkla kesişim noktasını, yaratıcı bir güç ile yeniden tasarlayan Cenab Şahabeddin, varlığın sonsuz dünyasını, dilin imkân ve çağrışım değerleriyle estetik olarak yeniden anlamlandırır. Duygu, hayal ve düşünceye ait söylemlerinin çoğunu şiir ile açımlama fırsatı bulan şair, eşya, nesne ya da varlığa kendi gerçek anlamlarının dışında yeni ve çağrışımsal anlamlar yükleyerek kendi şiir dünyasını zenginleştirir. Arapça ve Farsçada çok az kullanılan kelimelerle bireyin iç dünyasını alışılmamış ifadeler ve simgelerle yeniden yaratan şair, şiir dünyasında simgelere dayanarak kendine özgü bir estetik biçim kurar. Bu bakımdan hem sanatsal hem de düşsel/düşünsel boyutta bir yenilik gayreti içinde olan şairin şiirleri, aydın bir bilinç ve estetik değerlerin özümlenmesiyle var olur. Anahtar Kelimeler: Cenab Şahabeddin, şiir, simge, bireysel simge, geleneksel simge, evrensel simge.

CENAB ŞAHÂBEDDİN'İN ŞİİRLERİNDE KONTEMPLASYON

Immanuel Kant’ın henüz aydınlanma çağında evreni seyir ve Yüce Yaratıcı’dan hareketle tefekkürî düşünme mânâsında kullandığı bir kavram olan “contemplation”, başta Romantik Çağ sanatçıları daha sonra da Parnas akımına ait bir anlayışla eser veren Batılı şairlerin eserlerinde çeşitli şekillerde yer bulur. Edmund Burke’un ilk olarak ortaya attığı “yüce” kavramıyla da ilişkilendirilebilecek “temâşâ”, yenileşmeye başlayan Türk şiirinde önemli yer tutmaya başlar. 1889- 1893 yılları arasında Paris’te Tıp eğitimi alan ve bu vesile Batı şiirini tanıyan Cenab Şahâbeddin’in şiirlerinde ilgili kavramla bağlantılı olarak tabiatı temâşâ ve bu temâşâ neticesinde evreni derk etme arzusu göze çarpar. Bu çalışma, Cenab Şahâbeddin’in şiirlerine yansıyan “contemplative” eylemin incelenmesinden oluşmaktadır.

AKSEKİ SARIHACILAR KÖYÜ CAMİ AHŞAP TEŞHİSİ

2019

Wood, especially in the Black Sea and Mediterranean Region where the forests are abundant, the mudbrick made with soil and soil is used in Central Anatolia, and the stone is widely used in the Aegean and Mediterranean coasts and east and southeast Anatolia regions. The architectural tradition in a region, the geographic conditions, and the economics of the material chosen are among the important factors affecting the material preference in the structures related to the local architecture. Along with the residences in Anatolian villages, buildings such as mosques, masjid, coffee houses, village rooms, mills, warehouses, and barns are also considered within the scope of local architecture. Sarıhacılar is a village near Akseki that has mountainous and forested geography. As in the traditional buildings in the other Akseki villages on the Taurus Mountains, in the Sarıhacilar Village Mosque dated to the 19th century, wood and rubble stone were used as building materials. It is stated that the wood-based dry masonry wall system produced by the characteristic construction technique of Akseki-İbradı Basin, which is referred to as buttoned wall in the literature, reflects the thousands of years of Anatolia's tradition and is related to the Bronze Age culture. The rectangular main part of the mosque was built with a semi-masonry system and the later part of it was built with the buttoned wall technique. This study was carried out in order to make anatomical diagnosis and definition of some woods belonging to Sarıhacılar Village Mosque. The anatomical features of the woods such as especially scalloped tori and traumatic resin canals have shown that all the wood samples belong to the genus Cedar (Cedrus). There are three different species of cedar worldwide. These are the Taurus cedar (Cedrus libani A.Rich), Atlas Cedar (C. atlantica (Endl.) Manetti ex Carrière, and Himalayan cedar (C. deodara (Roxb. Ex D.Don) G.Don). Due to the fact that Akseki and Ibradi Basin are located on the Taurus Mountains and the need for wood is provided from the closest natural source in historical periods where the transportation opportunities are difficult and limited, it can be said that all the wood samples examined belong to Cedrus libani (Taurus Cedar). Keywords: Taurus Cedar, Wood Anatomy, Wood Diagnosis, Mosque Sarıhacilar

ŞEYH ŞA’BÂN-I VELÎ KÜLLİYESİ HAZİRESİ’NDE BULUNAN HALVETİ - ŞABANİYYE TÂC-I ŞERİFLİ MEZAR TAŞLARI

Kastamonu is a city where is very substantial not for only many Turkish architectural monuments, but also for Ottoman gravestones. The gravestones of Kastamonu appear in different graveyard of the city as well as in the hazires, burial area reserved for special people especially in mosques or sufi lodges, in the social complexes. The most important hazire among the hazires of the city center, both in the sense of quality and quantity, is doubtless the Hazire of Sheikhs Saban-ı Veli Social Complex. In it there are many gravestones, which were dated to 18. and 20. centuries. In this paper will be introduced not all of the gravestones in the hazire, but only a special group which have different specialties as form. The most important side of the ornament and form characteristics of Ottoman gravestones is the gravesides. The gravesides keep informed us about things as social-economic condition, job, family, tariqah (cult) etc. of the person in the grave. On the 15 gravestones in the Hazire of Sheikh Saban-ı Veli Social Complex there are tāj-ı sharīfs, which are the symbols of Halwatiyya Tariqah. These tāj-ı sharīfs are the four terks and forty branched ones of branched tājs, which symbolize perfect human being or total being. The gravestones in this paper, which end with tāj-ı Sabaniyya, will be examined according to Art History methods and the identity, writing and ornament characteristics will be introduced in details.

SAMSUN-ÇARŞAMBA’ DA ÇANTI TEKNİĞİ’NDE İNŞA EDİLMİŞ AHŞAP CAMİLERİN KORUNMALARINA YÖNELİK BELGELEME VE DEĞERLENDİRME YAKLAŞIMI

TÜBA-KED, 2021

Karadeniz Bölgesi’nde kullanılan ahşap yapım sistemlerinden olan “çantı tekniği” ile inşa edilmiş camiler; bölgede yoğun olarak görülen, ancak hızla yok olma tehlikesi altında olan taşınmaz kültür varlıklarındandır. Korumanın ilk adımının korunacak olanın doğru tanımlanıp belgelemesi olması doğrultusunda, bu çalışma “çantı tekniği” ile inşa edilmiş camilerin özgünlük ve bütünlüğünü oluşturan yapısal özelliklerini, biçimsel değerlerinin ve bozulma durumlarının belgelemesine yönelik özel envanter fişleri geliştirilmesi ve alanda bunun kullanılmasını içermektedir. Yapılan araştırmada pilot bölge olarak seçilen Samsun ili Çarşamba ilçesinde yer alan ahşap camilerin güncel plan rölöveleri çıkarılmış, konum verileri doğrultusunda haritalanmış ve fotoğraflanarak belgelenmiştir. İncelenen yapıların mimari özelliklerini tanımlayan plan ve cephe organizasyonları ve öğeleri ile, özgünlük ve bozulma durumlarını saptayan “Kültür Varlığı Envanter Fişi” dışında; yapıların içinde bulunduğu alanı; coğrafi, sosyal, yapısal açıdan tanımlayan “Yerleşme Envanter Fişi” oluşturulmuştur. Yörede “çantı tekniği” ile inşa edilen belgelenmemiş camiler mevcuttur. Samsun’da benzer camilerin sayısı 100’ü geçmektedir. Ahşap çantı yapım sisteminin yalnız camilerde değil kırsal mimaride farklı yapı türlerinde de kullanıldığı bilinmektedir, ancak günümüzde birçoğu yitirilmiş durumdadır ve yitirilmeye devam edilmektedir. Bu araştırmada, özgün yapım sistemi ve işleve sahip kültür varlığı niteliğindeki özel bir belgeleme yöntemi geliştirilmeye çalışılmış; bu doğrultuda Çarşamba ilçesinde yer alan tüm çantı camilerin belgelemesi yapılmıştır. Ana amaç, korunması gerekli kültür varlığı niteliğindeki yapıların görünürlüğünü arttırarak koruma altına alınmasını sağlamak, yapılara özgü envanter fişi geliştirilerek bölgedeki benzer yapıların tümünün bütüncül belgelenmesini sağlamaktır.