"Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Zaman Anlayışı" (original) (raw)
Related papers
Bergson felsefesi ışığında Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şiirinde zaman
BERGSON FELSEFESİ IŞIĞINDA AHMET HAMDİ TANPINAR'IN ŞİİRİNDE ZAMAN, 2019
Ahmet Hamdi Tanpınar gerek lezzeti emsalsiz üslûbu gerekse düşünceleriyle Modern Türk edebiyatının en önemli yazar ve şairlerindendir. Şiir, Tanpınar'ın kendisinin de açıkça dile getirdiği gibi, kaleme aldığı bütün edebî türlerin temelinde yer alır. Hatta şaire göre, yazdığı bütün hikâye ve romanlar, bir şiir çekirdeğinden doğmuş, bir şiir düşüncesinden hareketle varlık kazanmıştır. Dolayısıyla Tanpınar, bütün ömrü boyunca hep bir şair olarak bilinmek istemiştir. Zaman kavramı, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şiirlerinin derin tasarımını oluşturan kurucu izleklerinden biridir. Şairin şiirindeki zaman algısının, sayılara, saatlere bölünebilen matematiksel bir zamanın ötesinde, şiir öznesinin kozmosla birleşme arzusuyla yüklü olduğu ontolojik bir zaman olduğu görülmektedir. Tanpınar'ın bu zaman kavrayışının oluşmasında edebiyatın ve sanatın yanı sıra, felsefenin, özellikle de Henri Bergson'un düşüncelerinin büyük bir etkisi bulunmaktadır. Türkiye'de Sezgicilik olarak bilinen bu felsefî yaklaşıma göre, insan varoluşunun kaynağında bulunan asıl zaman, mekânsal ya da çizgisel zaman değil, içsel bir zamandır ("süre"). Bergson'a göre, bu içsel zamanın bilincine ancak, filozofun, metafiziğin yöntemi olarak gördüğü felsefî sezgiyle varılabilir. Bu makalede, Tanpınar'ın şiir anlayışı Bergson'un düşünceleri odağında ele alınmıştır. Makalede önce zamanın felsefede nasıl anlaşıldığına dair kısa bir kavramsal ve teorik çerçeve çizilmeye çalışılmış, daha sonra Bergson'un zaman anlayışının Tanpınar'ın zaman algısını nasıl etkilediği ortaya konulmuştur. Son olarak, Bergson'un zaman konusundaki düşüncelerinin ışığında, Tanpınar'ın şiiri incelenmiştir.
A.H.Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü Romanı Bağlamında Modernleşme ile Değişen Zaman Algısı
altKitap İnternet Yayınevi, 2013
Önsöz – Prof. Dr. Ayşegül Yaraman Modernleşmenin en derin etkisi hiyerarşik kutuplaşmanın neredeyse doğallaştırılarak normlaştırılmasıdır. Kadın- erkek, ilerici-gerici, sağcı-solcu, muhafazakar-devrimci, Doğu-Batı, modern-geleneksel gibi. Diyalektik bakışla zenginleştirilmemiş, hatta değer yargısı atfedilerek derecelendirilmiş bir yapılandırma söz konusudur. Oysa modernleşmenin, üstelik de Batılılaşma’yla özdeşleştirilerek, “evrenselleşmesi”yle aynı dönemlere rastlar Newton fiziğinin egemen olduğu “bilimsel” paradigmayı bozan Einstein’ın izafiyet teorisinin başarılarından biri olan Kuantum Fiziği’nin Max Planck tarafından geliştirilişi. Bir diğer deyişle, “bir şey ya odur ya da ötekidir”in yerini “bir şey hem odur, hem ötekidir veya ne biridir ne ötekidir. Gerçek gözlemle ortaya çıkar ama gözlemcinin algısı da görecelidir,” halini almıştır. Tanpınar’ın duruşu ve eserleriyle; bunların algılanışı ve okunuşu bu zihinsel dönüşüme bağlı olarak ışığa maruz disko topu gibi farklı renklerde algılanmıştır. Modernci(1) denebilecek düşünce dünyası için, Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin nimetlerinden yararlanmasına karşın (üniversite profesörlüğü, milletvekilliği, milli eğitim müfettişliği gibi o yıllarda aslında atamayla gerçekleşen görevlere, Türkiye Cumhuriyeti kurucularının modernist eğilimlerine ters düşen birinin getirilmeyeceği açıktır.) muhafazakardır. Oysa modernleşmenin içinden ve modernleşmeye karşı çıkmadan gelenekselin eklemlenmesi gibi derdi vardır ve bu noktada en belirgin üretimi Saatleri Ayarlama Enstitüsü romandır. Saatin kitlesel bir tüketim metaı olmasıyla, neden ve sonuç açısından iki yönlü ilişkisi bulunan doğrusal ve nakde dönüşmüş zamanın; 2012-2013 küçük tez grubumuzda(2) karanlıklara, Çengelköy çayhanelerine uzanan ve herkesin asli konusunu unutturan tartışılmasıyla başladı kitabın oluşumu. Modernitenin hegemonik zaman algısını nasıl içselleştirdiğimizi görerek bir “bilinç yükselmesi” yaşadık hep birlikte ve bu tartışmalar bilimsel ve tarihsel verilerle desteklenerek yansıdı teze. Modernite ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü Hamide Değer’in kendi önerisiydi; bu tercihi zaman üzerinden yorumlamak ise, hem “resmi” hem “muhalif” Cumhuriyet kültürüne katkılar ve eleştiriler sundu. Bu katkı ve eleştiriler en genel anlamıyla Türkiye modernleşmesine yöneliyor ama; bence en genel anlamıyla iki kutuplu, hiyerarşik bakıştan sentezin çoğulculuğuna varmaya çalıştığı için önem kazanıyor. (1) Bu kavramı Prof. Dr. Nur Vergin’in “laikçi” kavramından esinlenerek; modern olmaktan öte, modernite fanatiği olmak anlamına kullanıyorum. (2) Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Fransızca Kamu Yönetimi Bölümü Lisans Bitirme Tezi’ni benim yönetimimde hazırlayanlardan oluşan dört kişilik grup.
2018
Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962) modern Türk edebiyatının ve eserlerini Almanca kaleme alan Çek asıllı Franz Kafka (1883-1924) dünya edebiyatının en önemli yazarlarındandır. Sanatsal değerleri ancak ölümlerinden sonra anlaşılan bu iki yazarın, eserlerinde ele aldıkları temalar ve içinde bulundukları toplumun dinî, kültürel ve sosyal farklılıkları nedeniyle birbirinden ayrılması kaçınılmazdır. Bu temaların sanatsal anlamda işleniş tarzlarındaki farklılıklar da doğal olarak her iki yazarın farklı edebî ekollerde hareket etmeleriyle bağlantılıdır. Tanpınar ve Kafka'nın zaman ve mekâna bağlı bu olağan farklılıklarına rağmen birleştikleri en büyük ortak payda ise şüphesiz çok iyi birer gözlemci olmalarıdır. Bu özellikleri onlara, genelde içinde bulundukları toplumu, özelde ise bireyi analiz edebilme imkânı sağlamıştır. Bu makalede, her iki yazarın 'zaman' anlayışları ile yabancılaşma bağlamında 'saat' kavramını ele alışları, hem ortak hem de farklı noktaları göz önünde bulundurularak incelenecektir. Kafka'nın hikâyeleri, daha yaşadığı dönemde 1908 yılından itibaren farklı gazete ve dergilerde basılmış, 1912 ile 1924 yılları arasında ise toplamda sekiz eseri kitap formunda yayımlanmıştır 1. Yayımlanmamış diğer eserleri ile bilhassa müsvedde halindeki romanları ise yakılmasını vasiyet ettiği en yakın arkadaşı Max Brod tarafından neşredilmiştir. Bu durum çoğunlukla vasiyete ihanet olarak kabul edilmektedir. Ancak yazdıklarına en çok değeri veren ve hayattayken yayınlanmaları için devamlı kendisini teşvik eden ve yayınlatan arkadaşı Brod'un onları yakmayacağından ve üstelik yayınlayacağından Kafka'nın şüphesi yoktur. Bu nedenle Kafka'nın vasiyetini, Kafka'ya özgü bir ifade tarzı olan Negatif Diyalektik çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Brod, hayatının son anlarına kadar kalemi elinden bırakmayan Kafka'nın, eserlerinin yayınlanmasını çok arzuladığını ve bu şekilde onları kendisine emanet ettiğini biliyordu. Bu nedenle eserlerin yayınlanması, Kafka'nın son isteği olarak yazdıklarının okuyucu ile buluşması anlamına gelmektedir. 2 1 Kerstin Gernig, Die Kafka-Rezeption in Frankreich: Ein diachroner Vergleich der französischen Übersetzungen im Kontext der hermeneutischen Übersetzungswissenschaft, Würzburg: Königshausen & Neumann, 1999, s. 44-45. 2 "Wenn er Max Brod mit der Auslöschung seiner Texte beauftragte, so wusste er, dass der Freund, der seine Arbeit wie kaum ein anderer bewunderte, seinem Wunsch nicht entsprechen würde. Die Bitte um Vernichtung der Manuskripte enthüllt folglich die versteckte Sehnsucht nach einem öffentlichen Nachleben,
2021
Zaman kavrami sosyal bilimler alaninda yaygin kullanilan bir kavramdir. Sosyal bilimler icerisinde yer alan cok sayida dusunur zaman kavrami uzerine dusunce gelistirmistir. Zaman kavrami Turkiye’deki dusunurler nezdinde de ilgi gormustur. Turkiye’de zaman kavrami ile ilgilenen dusunurlerden birisi Ahmet Hamdi Tanpinar’dir. Tanpinar, kaleme aldigi roman ve deneme yazilarinda zaman kavramini yorumlamistir. Tanpinar, idealindeki zamani yekpare zaman olarak tanimlar. Tanpinar, yekpare zaman gorusunu Saatleri Ayarlama Enstitusu romaninda kurgu biciminde sunmustur. Bu calismada Tanpinar’in Saatleri Ayarlama Enstitusu romanindaki zaman anlayisi Norbert Elias’in perspektifinden yorumlanacaktir. Bu yorumlama cabasi, Elias’in Zaman Uzerine isimli eserinde yer verdigi zaman vicdani kavrami cercevesinde olacaktir. Elias, zaman vicdani kavramini insanin anlam verdigi bir sey olarak tanimlar. Elias’a gore anlam insasi icin gereken sey, kusaklar arasi aktarimdir. Elias acisindan zaman vicdani, kus...