Bel ve boyun ağrılarında elektronöromiyografi (original) (raw)

Kronik bel ve boyun ağrılı hastada temel analjezikler

TOTBID Dergisi

Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği tedavinin temel taşıdır. [4] Etkili bir analjezi sağlaması, geniş spektrumu, görece ucuz ve erişilmelerinin kolay olması gibi nedenlerle toplumda çok yaygın olarak kullanılır. Altmış beş yaş üstü popülasyonun %70'inin haftada en az bir, %35'inin ise en az yedi doz NSAİ ilaç kullandığı belirtilmektedir. [5] NSAİ ilaçlar çoğunlukla analjezik, antipiretik, anti-inflamatuvar etkilere sahiptir. [6] Bu grup ilaçların bazılarının analjezik etkileri, bazılarının anti-inflamatuvar etkileri ön planda iken, bir kısmında iki etki de dengeli olarak görülür. [7] SINIFLANDIRMA NSAİ ilaçlar, kimyasal yapılarına, siklooksijenaz-COX enzimleri ile olan ilişkilerine ve plazma yarılanma sürelerine göre farklı sınıflamalara tabidir (Şekil 1). [8] Aspirin, COX enzimini geri dönüşümsüz inhibe etmesi, asetaminofen ise in vivo anti-inflamatuvar etkiden yoksunluğu nedeniyle, bazı kaynaklarda klasik sınıflandırmaların dışında tutulur. K ronik boyun ve bel ağrıları, toplumda önemli ölçüde engellilik ve iş gücü kaybına neden olan, aynı zamanda ciddi ekonomik kayıplara yol açan durumlardır. [1] Bu ağrıların yönetiminde egzersiz, davranışsal terapi, alternatif tıp ve cerrahi müdahale gibi yöntemler uygulansa da, farmakolojik tedaviler en sık önerilen ve kullanılan yöntemlerdir. [2] Non-steroid anti-inflamatuvar (NSAİ) ilaçlar, opioidler ve kas gevşeticiler, boyun ve bel ağrılarında en çok reçete edilen ilaçlardır. Ancak, kronik boyun ve bel ağrılarında kas gevşetici ajanların herhangi bir etkinliği gösterilememiştir. Bu nedenle, kronik bel boyun ağrılarında kullanılan temel ajanlar, NSAİ ilaçlar olarak görülmektedir. [3] Opioid ve adjuvan ilaçlar ise bu derlemenin dışında tutulmuştur. NON-STEROİD ANTİ-İNFLAMATUVAR İLAÇLAR NSAİ ilaçlar, akut ağrılar, cerrahi sonrası ağrılar ve romatizmal hastalıklar, osteoartrit, kronik bel boyun ağrıları gibi birçok klinik tablonun yönetiminde Kronik bel ve boyun ağrılı hastada temel analjezikler Basic analgesics in patients with chronic neck and low back pain

Bel ağrısında tanı ve tedavi algoritması

TOTBID Dergisi, 2015

Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği akut (<1 ay), subakut (1-3 ay) ve kronik (>3 ay) olarak gruplandırılır. Lomber disk herniyasyonu, enfeksiyon, inflamasyon, osteoporoz, romatoid artrit, kırık ya da neoplazi gibi spesifik bir patofizyolojik mekanizma neticesinde BA ortaya çıkabileceği gibi-ki bu ancak hastaların %10'unda görülür-[8] non-spesifik, yani belirli bir etmen olmadan da BA izlenebilir. Radyografik olarak ortaya konulan omurga patolojilerinin non-spesifik BA ile ilişkili olmayabileceği, herhangi bir semptom olmadan da söz konusu radyolojik değişikliklerin toplumda azımsanmayacak oranda görülebileği akılda tutulmalıdır. [9] Aynı zamanda, söz konusu görüntüleme tetkiklerinin endikasyon olmadan elde edilmesinin, klinik sonuçları değiştirmeyeceği de bilinmelidir. [10] Derlemede BA ile ilgili güncel bilgilerin paylaşılmasının yanı sıra, BA hastalarının değerlendirilmesi, sınıflandırılması ve tedavilerinin planlanması aşamasında üstlenilecek roller ve yapılması gerekenler irdelenecektir. B el ağrısı (BA), günümüzde toplumda görülen ağrı ve maluliyetin sık karşılaşılan nedenlerinden birisi olup, yıllık tedavi maliyeti, Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırma sonucuna göre milyon dolarları aşmaktadır. [1] Dünyada, erişkin çağda BA sıklığını değerlendiren epidemiyolojik çalışmalar, prevalansın anlık %12, aylık %23, yıllık %38 ve yaşam boyu yaklaşık %40 olduğunu ortaya koyarken, [2] ülkemizde yaşam boyu prevalans, kentsel yerleşim bölgelerinde %50'lere, kırsalda ise %80'lere ulaşmaktadır. [3-5] Yaşlanan nüfusla birlikte sıklığı artan ve önemli bir halk sağlığı problemi olarak da görülen bu durum, hekimlere başvurunun ikinci, bir sağlık kurumunda yatarak tedavi edilen hastalıklar içerisinde beşinci ve cerrahi olarak tedavi edilen hastalıklar içerisinde ise üçüncü en sık neden olarak karşımıza çıkmaktadır. [6,7] Klasik olarak, kostal alt sınır ile inferior gluteal kıvrımların üstü arasındaki kas gerginliği-katılığı olarak da tanımlanan BA'ya, bacak ağrısı yani siyatalji de eşlik edebilir. Yakınmaların süresine göre BA olguları; Bel ağrısında tanı ve tedavi algoritması Algorithm of the diagnosis and management of the low back pain

Kronik Mekanik Bel Ağrılı Hastalarda Peloidoterapinin Etkinliği

Türkiye Klinikleri Tıp …, 2008

Amaç: Bu çalışmanın amacı, kronik mekanik bel ağrılı hastalarda peloidoterapinin ağrı, depresyon, fonksiyonel durum ve yaşam kalitesi üzerindeki etkilerini araştırmaktı. Gereç ve Yöntemler: 3 aydan fazla süreyle kronik bel ağrısı olan 31 hasta çalışma grubunu ...

Bel Ağrılı Hastalarımızın Değerlendirilmesi

OSMANGAZİ JOURNAL OF MEDICINE

Özet: Bel ağrısı toplumda en sık poliklinik başvuru nedenlerinden birisidir. Bel ağrılarının büyük kısmını mekanik bel ağrıları oluşturur. Çalışmamızın amacı; kliniğimize bel ağrısı nedeniyle başvuran hastaların sıklığının, mekanik/inflamatuvar bel ağrısı yönünden dağılımının ve tedavi yaklaşımının değerlendirilmesidir. Polikliniğimize 2016-2017 yılları arasında bel ağrısı nedeniyle başvuran hastalar geriye dönük tarandı. Hastaların demografik ve klinik bilgileri dosya kayıtlarından elde edildi. Polikliniğimize 1398 (%7.5) hastanın bel ağrısı nedeniyle başvurduğu, hastaların 67 (%4.79)'sinde inflamatuvar bel ağrısı, 1331 (%95.27)'inde mekanik bel ağrısı olduğu saptandı. Hastaların yaş ortalaması mekanik bel ağrısı grubunda 50.2 ± 16.09, inflamatuvar bel ağrısı grubunda 41.8 ± 11.1'di. Hastaların 841(%60.1)'i kadın, 557 (%39.8)'si erkekti. Mekanik bel ağrısı olanların 829 (%62.3)'u kadın ve 502 (%37.7)'si erkek, inflamatuvar bel ağrısı olanların 12 (%17.9)'si kadın ve 55 (%82.1)'ü erkekti. Hastaların 136 (%10.2)'sı akut/subakut, 1195 (%89,9)'i kronik bel ağrısına sahipti. Nöropatik ağrı varlığı nedeniyle hastaların 138 (%10.4)'i tedavi alıyordu. Bel ağrıları toplumda sık görülür. Bel ağrısı nedenlerinin büyük kısmını mekanik bel ağrıları oluşturur. Üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına kronik bel ağrılı hastalar daha fazla başvurur. Bel ağrısı yaşam kalitesi ve iş gücü kaybına neden olur. Bu nedenle ayrıcı tanısının yapılması, tedavisinin planlanmasının ve koruyucu önlemlerinin alınmasının önemli olduğu sonucuna varılmıştır.

Kronik bel-boyun ağrılı hastada adjuvan analjezikler

TOTBID Dergisi, 2017

Ağrının tipine, nedenine, eşlik eden semptomlara ve hastanın klinik özelliklerine göre, tedavide hangi adjuvan ilacın seçileceğine karar verilmelidir. Bunlar genellikle, birçok ağrı tipinde analjezik ilaçların yanında kullanılır. Böylece, analjezik etkinliği arttırmanın yanı sıra, diğer analjezik ilaçların dozlarının azalmasını sağlayarak ilaç yan etkilerini de azaltır. Kanser ve kanser dışı ağrılarda kullanılan başlıca adjuvan ilaçlar; antiepileptikler, antidepresanlar, lokal anestezikler, kortikosteroidler, alfa-2 adrenerjik agonistler, kas gevşeticiler ve NMDA (N-Methyl-D-aspartate) reseptör antagonistleridir. [3,4] Kronik boyun ve bel ağrılarında genellikle nöropatik bir bileşen bulunur. Altta yatan mekanizmaların temelini, yapısı ve fonksiyonları değişmiş duysal nöronlarda gelişen duyarlılaşma ve bununla ilişkili olarak ağrı sinyallerinin iletiminin artması oluşturur. Kronik boyun ve bel ağrılarında en sık tercih edilen adjuvan analjezik A djuvan analjezikler, temelde ağrı için değil başka hastalıkların tedavisi amacıyla kullanılmaktayken, bazı ağrı sendromlarının tedavisinde analjezik etki gösteren ilaçlardır. [1] Bu gruptaki ilaçlara ayrıca, sekonder analjezikler, ko-analjezikler veya yardımcı analjezikler de denilmektedir. Değişik farmakolojik grupları ve farklı etki mekanizmaları olan bu ilaçların bir kısmı analjezik etkiliyken, çoğunluğu birlikte kullanıldıkları diğer analjezik ilaçların etkinliğini arttırmaktadır. Kronik ağrı tedavisinde önemli bir yere sahip olan adjuvan analjezikler, ilk basamaktan itibaren Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği analjezik tedavi merdiveninin her basamağında yer alır. [2] Fakat, bu basamaklarda hangi adjuvan ilacın kullanılması gerektiği konusunda henüz kesin kabul görmüş bir algoritma yoktur.

Bel problemli hastalarda yüksek voltaj kesikli akımın ağrı ve bel kas kuvvetine etkisi: rastgele kontrollü çalışma

Fizyoterapi Rehabilitasyon, 2010

hastalarda yüksek voltaj kesikli akımın ağrı ve bel kas kuvvetine etkisi: rastgele kontrollü çalışma. Fizyoter Rehabil. 2010;21(3):101-107. Effect of high voltage pulsed current on pain and strength of back muscles in patients with back problems: a randomized controlled study.] Amaç: Çalışmamız, yüksek voltaj kesikli akımın, ağrı ve bel ekstansör kaslarının kuvvetlendirilmesindeki etkinliğinin belirlenmesi amacıyla planlandı. Gereç ve yöntem: Bel ağrısı şikayetiyle başvuran, toplam 42 birey çalışmaya dahil edildi. Bu bireylerden yaşları 19 ile 68 arasında değişen (ortalama yaş 43.62±14.46 yıl) ve kontrol grubunu oluşturan toplam 21 bireye sıcak yastık, ultrason ve TENS ile birlikte kuvvetlendirme ve germe egzersizleri verildi. Yaşları 27 ile 65 arasında değişen (ortalama yaş 43.81±12.32 yıl) ve çalışma grubunu oluşturan toplam 21 bireye ise sıcak yastık, ultrason, TENS ve yüksek voltaj kesikli akım ile birlikte kuvvetlendirme ve germe egzersizleri verildi. Sonuçlar: Tedavi sonrasında yapılan değerlendirmelerde, her iki grubun parametrelerinde anlamlı düzelmeler belirlendi (p<0.05). Yüksek voltaj kesikli akım ilave edilen çalışma grubunun Multifidus kasının kesit alanında, abdominal kas kuvvetinde, otur-uzan esneklik testinde, gövde ekstansörlerinin kassal enduransında kontrol grubuna göre daha fazla düzelme oranı tespit edilmekle birlikte, bu düzelmenin anlamlı olmadığı saptandı (p>0.05). Çalışma grubunun ağrı şiddeti ve Oswestry fonksiyonel kısıtlılık puanlarındaki düzelme oranının kontrol grubuna göre istatistiksel olarak daha fazla olduğu saptandı (p<0.05). Tartışma: Çalışmanın sonucunda egzersizle birlikte uygulanan yüksek voltaj kesikli akımın, kas kuvvetinin arttırılmasına katkısının olmadığı, ancak bel ağrısını azalttığı ve günlük yaşam aktivitelerini kolaylaştırdığı belirlendi. Anahtar kelimeler: Bel ağrısı, Elektrik stimulasyon tedavisi, Kas kuvveti. Effect of high voltage pulsed current on pain and strength of back muscles in patients with back problems: a randomized controlled study Purpose: The aim of this study was to evaluate the effectiveness of high voltage pulsed current on back extension muscle strengthening and pain. Materials and methods: Forty two patients with back pain syndrome participated in this study. Twenty one patients (mean age 43.62±14.46 years) formed the control group in which hot packs, ultrasound, TENS and exercise program including strengthening and stretching exercises were given. Besides these modalities, high voltage pulsed current and exercise program including strengthening and stretching exercises were given to the study group consisting of 21 patients (mean age 43.81±12.32 years). Results: The difference between within-group parameters was found statistically significant (p<0.05). Multifidus muscle cross sectional area, abdominal muscle strength, flexibility and endurance of back extension muscles were higher in the study group when compared with the control group. However, the difference was not statistically significant (p>0.05). Alleviation in pain level and decrease in Oswestry disability index scores was found statistically significant in the study group when compared with the control group (p<0.05). Conclusion: It was concluded that high voltage pulsed current with exercise is not effective in increasing muscle strength, however it can help to reduce pain and can provide ease in activities of daily living.

Bel ağrısı ve ateş: omurga enfeksiyonları

Omurga enfeksiyonu, etiyolojik ajana göre piyojenik veya granülomatoz olarak ikiye ayrılır. Piyojenik omurga enfeksiyonları, aynı zamanda spondilodiskit olarak da bilinir. Granülomatoz enfeksiyonda ise, en sık etken olarak tüberküloz basili karşımıza çıkmaktadır. Tüberküloz en sık omurga metafizine yerleşir ve anterior longitudinal bağ altından kraniyal ve kaudal olarak uzanarak, paravertebral abse formasyonu yapar ve bu duruma Pott absesi denir. Düşük virülansa sahip etkenlerin neden olduğu subakut ve kronik enfeksiyonlarda, hastalar inatçı ve sinsi bir bel ve sırt ağrısı şikayeti ile doktora başvurmaktadırlar. Laboratuvar analizinde, ilk başvuruda; %42 hastada lökosit yükselirken, %92 hastada eritrosit sedimentasyonu yükselmektedir. C-reaktif protein ise, herhangi bir enfeksiyon veya inflamasyon durumunda, 4–6 saat içinde yükselip, her sekiz saatte bir katlanan bir akut faz reaktanıdır. Pott şüphesi olan hastaların, mutlaka PA akciğer grafisi çekilmelidir. Galyum ve teknesyum sintigrafiler, düz röntgenlerde çok önceden pozitif bulgu verir. Manyetik rezonans görüntüleme, tek başına radyonüklit görüntüleme kadar hassas iken (%96), aynı zamanda malignite ile enfeksiyonu birbirinden çok yüksek oranda ayırt edebilmektedir (%93). Piyojenik omurga enfeksiyonlarında medikal tedavi olarak önerilen, 6–8 hafta parenteral antibiyotik tedavisi ve uygun olgularda oral olarak antibiyoterapinin devamıdır. Pott hastalığında ise, yıllar içinde ilaç protokolü değişmekle beraber, altı ay dörtlü, devamında altı ay ikili anti-tbc tedavi uygulanır. Medikal tedavinin etkili olmadığı, ilerleyici nörolojik defisit gelişen veya segmenter instabilitesi bulunan hastalarda, cerrahi tedavi önerilmektedir.

Bel ağrısı olan hastalarda lomber sagittal denge bozuklukları mutlaka akla getirilmelidir

Ağrı, omurga dengesizliği olan erişkinlerde en yaygın belirtilerden biridir. Bel ağrısı ile birlikte, sıklıkla sagittal denge bozuklukları da olabilir. Sagittal düzlemde görülen uyum bozuklukları, ağrı ve sakatlığın giderek artan bir nedeni olarak kabul edilmektedir. Sagittal dengenin, omurga deformiteli erişkin bir hastanın klinik durumu için en önemli ve güvenilir bir radyolojik gösterge olduğu gösterilmiştir. Radyolojik incelemeler ile birlikte, global uyum, bölgesel ve pelvik parametreler de değerlendirilmelidir. Bel ağrısı ile eşlik eden sagittal plan deformiteleri radyolojik olarak değerlendirilirken, özellikle lomber lordoz, sagittal vertikal aksis, pelvik insidans, sakral eğim ve pelvik tilt ölçülmelidir. Bel ağrısı ile birlikte erişkin omurga deformitesi olan hastalarda, Scoliosis Research Society - Schwab sınıflama sistemi kullanılarak, koronal plan deformiteleri yanı sıra sagittal plan değişiklikleri de değerlendirilmelidir. Sagittal planda uyum eksikliği, ağrı, deformite ve sağlıkla ilgili yaşam kalite skorlarında yetersizlik ile sonuçlanabilir. Sagittal düzlemde pozitif bir dengesizlik, sağlıkla ilgili yaşam kalite skorlarında azalmaya yol açarken, sagittal düzlem deformitelerinin cerrahi sonrası olarak düzeltilmesi ile, anlamlı bir iyileşme de gösterilmiştir. Bu nedenlerden dolayı, bel ağrısı olan hastalarda sagittal denge bozuklukları ve hasta yaşam kalite fonksiyonel sonuçları, değerlendirme ve tedavinin planlanması açısından göz önünde tutulmalıdır.

Kronik bel ağrılı hastada ayırıcı tanı

TOTBID Dergisi, 2017

Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği sınıflamadan 2015'de Nijs ve arkadaşlarının sınıflamasına kadar farklı kriterlerle yapılan sınıflamalarda en önemli değişiklik, son sınıflamada yer alan, nosiseptif, nöropatik ve santral sensitizasyon sınıflamasıdır. Bu sınıflama ile, ağrının farklı boyutları, bu boyutlara göre farklılaşan tedaviler ve tedavi beklentileri sınıflanmıştır. [3]