Osmanlı Hattatlarının Mürekkebat Meşklerinde Yazdıkları Metinler (original) (raw)
Related papers
Edirne Mektuplarının Metin Madenciliği Analizi
VIII. International Balkan and Near Eastern Social Sciences Congress Series, 2018
Özet: Avrupa, Balkan ve Türk tarihinde Edirne her zaman stratejik öneme sahip bir yerleşim bölgesi olmuştur. Balkan savaşları sonrası dönemin süreli yayınlarında Edirne'nin mevcut durum değerlendirmesi çeşitli gazeteci ve araştırmacı yazarlar tarafından mektuplarla ifade edilmiştir.
Muhtasar Metinlerin Hanefî Literatürü İçindeki Yeri
2018
Islâm literatur alaninda fikih adina yapilan calismalar, ozellikle Hanefi mezhebi baglaminda hic de kucumsenmeyecek kadar buyuktur. Calisma konusu olan muhtasar eserler mezhep ici fikhi literaturun onemli kismini olusturmaktadir. Hanefi kulliyati icerisinde hicri IV. asrin ilk yarisinda telif edilmeye baslayan ilk muhtasar eserleri, mezhepte itibarli metinler anlamina gelen muteber metinler takip ederken, benzeri calismalar gunumuzde ilmihal eserler olarak istifadeye sunulmaktadir. Islâmi vecibeleri ozlu bir sekilde ele alarak ogreten soz konusu muhtasar eserler, âlimlerin birakmis oldugu paha bicilmez ilmi bir mirastir. Hanefi ulemasinin –ozellikle Muteahhirin fakihlerinin- yogun olarak mesaisini harcadigi sozu edilen telifler, muhtelif turde calismalara konu olmus, mezhebin en muteber kitaplari arasinda yer almistir. Bu metinler, asirlarca medreselerde okutulmus, kadilar tarafindan el kitabi olarak kullanilmis, Musluman cogunlugun gunluk dini vecibelerini kolayca ifa edebilmeleri ...
Çağatayca Metinlerde emiştük Yapısı Üzerine
2016
ÖZET Doğudaki İslami Türk yazı dilinin 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar olan dönemi genel olarak Çağatayca adıyla tanınmaktadır. Çağataycanın Klasik öncesi sanatçılarından Gedayi’nin divanında, Klasik dönem sanatçıları Nevayi ve Babür’ün divanlarında, Klasik sonrası dönemde yazılmış Ferheng-i Türkî adlı bir sözlükte émiştük yapısı görülür. Bu yapının çözümlenmesi çeşitli zorluklar taşır. Bu makalede, söz konusu yapının alanyazında değerlendirilip değerlendirilmediğine ilişkin inceleme yapılmış, değerlendirmeler eleştirel olarak gözden geçirilmiştir. Çalışmada, émiştük yapısını çözümleme önerileri sunularak tartışılmıştır. İlk bakışta birleşik çekim gibi görünen émiştük yapısı, aldığı kişi ekleri bakımından birleşik çekim açıklamasına izin vermemektedir. Divanü Lugati’t-Türk’teki -dUk biçimbiriminin de bu yapı ile ilişkisi tartışılmış ve değerlendirilmiştir. Çağatayca metinlerdeki émiştük yapısının, Çağatayca öncesi ve sonrası metinlerde de tanıklarına rastlandığı anlaşılmaktadır. İslami Doğu Türk yazı dilinin hangi temeller üzerinde geliştiğini anlamak bakımından farklı biçimbirimlerin incelenmesi aydınlatıcı bilgiler verecektir. ANAHTAR SÖZCÜKLER émiştük, Çağatayca, Ali Şir Nevayi, Gedayi, Babür, Doğu Türkçesi, é(r)mek fiili. ABSTRACT The period of Eastern Islamic Turkish written language which lasts from 15th century to the 20th century, is generally known as Chagatay. Émiştük structure is seen in various works in pre-classical, classical and post-classical period. Gedayi, who was a pre-classical artist of Chagatay, preferred this structure in his works. This structure was also seen in the Divans of classical period artists such as Nevayi and Babür. In addition to these works of classical period artists, this structure was seen also in the post-classical period. This structure was seen in a dictionary called Ferheng-i Türki which was written in the postclassical period. Knowing that the analysis of this structure is difficult, in this article, whether this structure is evaluated in literature or not along with the evaluations are critically reviewed. The analysis of the structure of the émiştük is discussed by presenting proposals in this study. At the first glance, the structure “émiştük” looks like a conjoint declination. When we examine this structure deeply, we can evaluate that the structure does not allow the description of the conjoint declination with respect to personal endings. The relation between this structure and the morphem “-duk” in Divanü Lugati’t-Türk has been discussed and evaluated in this study. The structure of “émiştük”, which exists in Chagatay texts, can also be found in texts before and after Chagatay texts. The examination of various morphemes will be useful in order to understand on which bases Islamic Eastern Turkish written language has been developed. KEYWORDS émiştük, Ali Şir Nevayi, Gedayi, Babür, é(r)mek, Eastern Turkish, Chagathay Turkish
TÜRKİYE TÜRKÇESİ DIŞINDA YAZILMIŞ MEVLİTLER
Türk Kültüründe Mevlit Geleneği Uluslararası Sempozyumu Bildiriler, 2023
Da'vet aldık Ûniversîte-i Cumhûriyye'den Cem' olup ehl-i mevâlid eylemek-çün ihtifâl Kimi tayrân kimi seyrân sanasın seyl-i revân Merdlere harmân olan Sîvâs'a ettik intikâl Gice Mihmândâr'da konaklayıp hep hâcegân Râhat-ı cân eyledik pek lüks idi Hilton-misâl Üç salonda iki gün tebliğ-tebellüğ eyledik Ba'zı hoş sohbetler ettik ba'zı ettik kîl u kâl Gâhi çarsûlar dolaştık geh cevâmi' geh müze Ekl ü işrâb ile ettik ekser ezmân iştigâl Konak-ı Abd' Ağa'da çaldık felekten bir gice Çerkez'in Kahve'de ettik dostlar ile hasbihâl Mû-be-mû her şey düzülmüş kuş südü eksikti tek Eylemek tertib-i sempozyum hemân buldu kemâl Pâyimiz basmaz yire çün eyle hoşnûd ettiler Arşa çıksak tan mıdır şimden girü bi-perr ü bâl Geldi şabâşın sonu Fâtih dedi târîhini "Çok güzel sempozyum oldu şehr-i Sîvâs'da bu sâl" ل ه ا ى او م ز زل ق : 1144+300= 1444 Not: "Şâbâş"ın sonu (son harfi) ebced değeri 300 olan ش harfidir. "Şâbâşın sonu geldi" dendiğine göre ikinci mısrada çıkan tarihe 300 eklenecektir.
Arafta Üretilen Yazınsal Metinler
Göçler, insanlık tarihinin bütün dönemleri boyunca var olmuş; kişilerin yaşamak, yerleşmek amacıyla bir yerden başka bir yere gitmeleri hareketine verilen genel addır. Bu hareket ülke içinde olursa iç göç, ülkeler arasında olursa dış göç veya uluslararası göç olarak adlandırılır. Göç edenler amaçlarına göre çeşitlilik gösterirler: Yüksek vasıflı göçmenler, eski deyimle beyin göçü yapanlar, bugün küreselleşen ekonomiyle beraber çokuluslu şirketlerin yönetim kademelerinde çalışan ve bu görevleri kapsamında başka bir ülkeye göç eden yüksek eğitimli, yüksek ücretli işlerde çalışan kişilerdir. Bu grupta üst düzey yöneticiler, yabancı öğretmenler, sanatçılar gibi kesimler bulunmaktadır. Mülteciler: Ülkelerindeki savaş ve çatışma ortamından kaçıp başka bir devlete sığınan ve uluslararası anlaşmalarla korunan kişilerdir. Kayıtsız göçmenler: Pasaport veya vizeleri olmadan giriş yapan veya gerekli ikamet ve çalışma iznine sahip olmadan başka bir ülkede bulunan yabancılar, medyadaki yaygın ifadeyle kaçak göçmenlerdir. Transit göçmenler: Ülkelerinden ayrılmış ama son hedeflerine varmadan önce belirsiz ve çoğu zaman oldukça uzun bir süre ara duraklarda bekleyen, çoğu zaman kayıtsız olan göçmenlerdir. Kadın göçmenler: Bir emek göçü hareketi olarak, özellikle bakım sektöründe çalışmak amacıyla başka bir ülkeye göç eden kadınlardır.
CUMHURİYET’İN İLANINDAN GÜNÜMÜZE DERS KİTAPLARINDA VAHDETTİN (VI. MEHMET) İMAJI
Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar geçen süreçte liselerdeki tarih ders kitaplarında son Osmanlı Padişahı Vahdettin’e olan bakış açısını ortaya koymayı amaçladığımız çalışmamızda, ülkemizde meydana gelen önemli siyasal olayların tarih ders kitaplarında Vahdettin’e yönelik ifade ve tutumları etkileyip etkilemediğini de belirlemeye çalıştık. Sakarya Üniversitesi Kütüphanesi ile internette proje amacımıza yönelik veriler toplayarak başladığımız çalışmamızda, Sakarya Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haluk Selvi ile de görüşme yaparak proje konumuza yönelik akademisyen desteği aldık. Dersi kitaplarını belirlemek amacıyla geçmiş yıllara ait Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergilerini araştırıp İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersi kitaplarının listesini çıkardık. Yakın döneme ait ders kitaplarını ilçemizdeki tarih öğretmenlerinden temin ettik. Daha eski dönemlere ait ders kitaplarını ise önce Adapazarı’ndaki sahaflardan, sahaflarda da bulamadığımız kitapları internet üzerinden eski kitaplar satan sitelerden satın aldık. Projemizde, ders kitabı incelemelerinde kullanılan içerik analizi yöntemini uygulayarak incelemeyi üç farklı düzeyde gerçekleştirdik. Bunlar; Konu anlatımı (Konuyla ilgili kitaplarda geçen ifadeler), Duyuşsal ifadeler (Yazarların ders kitaplarında konu ile ilgili duygu ve düşünceleri), Görsel dokümanlar (Konuyla ilgili kitaplarda kullanılan fotoğraflar)’dır. Araştırmalarımız neticesinde ders kitaplarında Vahdettin ile ilgili bölümlerde yazarların kişisel görüşlerine yer verdiğini, Vahdettin’e yönelik en ağır ifadelerin Cumhuriyetin İlanından Demokrat Parti iktidarına kadarki dönemde çıkarılan ders kitaplarında olduğunu söyleyebiliriz. Ders kitaplarında Vahdettin’e yönelik olumsuz bakış açısı 1960 ve 1980 darbeleri ile değişmeyip 2000 yılından sonraki kitaplarda ifadeler zaman zaman yumuşayıp zaman zaman sertleşmiştir. Kısa zaman aralıklarla çıkan ders kitapları arasında Vahdettin’e yönelik çelişkili ifadeler yer almış (Sevr Antlaşmasını Vahdettin’in imzalayıp imzalamaması gibi.) ayrıca kitaplarda Vahdettin resimlerine de sıkça yer verilmiştir.
Mizâhın Hikmeti: Türk Tasavvuf Edebiyâtında Mizâhî Metinlere Yazılan Şerhler
Hâlis mizâh da hâlis şiir gibi insânın üst aklının yani akl-ı ma‘âdın ürünüdür. İnsânın günlük biyolojik, fizyolojik iş ve ihtiyâçlarını idare eden akl-ı ma‘âştan farklı olarak, akl-ı ma‘âd, insâna şeylerin hikmetini sorgulatan, aslını ve kendini keşfettiren, geldiği ve döneceği yeri düşündüren; bunların yanında, insânın sosyo-kültürel ve sanatsal yaşantısına yön veren, dînî hayâtını düzenleyen temyîz edici akıldır. Akl-ı ma‘âdın akl-ı ma‘âşa oranı her insânda aynı seviyede değildir; akl-ı ma‘âşı fazla olanlar, akl-ı ma‘âdı daha fazla olanların hikmetli davranışlarını doğru değerlendiremez ve sözlerini tam anlayamazlar. Bu sebeple, akl-ı ma‘âd ürünü bu sözlerin anlamlarını akl-ı ma‘âşın seviyesine taşıyıcı ve indirgeyici vâsıta metinler yani şerh metinleri kaleme alınmıştır. Türk edebiyâtında bilhassa sûfî şâirlerin hikmet dolu şiir ve şathiyyeleri çeşitli şârihler tarafından şerh edilmiş, bu yolla akl-ı ma‘âş sâhibi kişilerin düzeyine indirgenmeye çalışılmıştır. Bu tasavvufî metinlerin yanında, Nasreddîn Hoca’nın latifelerine yazılan şerhler de bu amaca hizmet ederler. Bu çalışma ile, akıl-hikmet-mizâh ilişkisi çerçevesinde, Türk edebiyâtında mazmûnu hikmet olan şathiyye ve latîfe metinlerine yazılan şerhler, aklın tefekkür ameliyyesi ve hakîkata ulaşma gâyesi dâiresinde yorumlanmaya çalışılacaktır. ... Pure humor, just like pure poetry, is the product of the superior human mind, namely akl-ı ma‘âd. Different from akl-ı ma‘âş, which controls the daily biological and physiological acts and needs of people, akl-ı ma‘âd is the mind that makes people search for the philosophy of things, discover their origin and self, think about the place they came from and will go to; and apart from these, it is the appellant mind that directs the people’s socio-cultural and artistic lives, and regulates their religious lives. The rate of akl-ı ma‘âd to akl-ı ma‘âş is not at same level for every person; the people with more akl-ı ma‘âş are not able to correctly evaluate the philosophical behaviours and completely understand the sayings of those with more akl-ı ma‘âd. That is the reason why the intermediary texts, namely commentary texts, which reductively carry the meanings of these sayings that are the product of akl-ı ma‘âd to the level of akl-ı ma‘âş, were written. In Turkish literature, various commentators commented on the philosophical poems and şathiyyes of especially the Sufi poets, and tried to reduce them to the level of those with akl-ı ma‘âş. Along with these Sufi texts, the comments written on Nasreddin Hodja’s latîfes serve this purpose. This study aims that the comments written on şathiyye and latîfe texts, whose mazmûn in Turkish literature is philosophy, will be tried to be interpreted within the framework of the relationship among mind-philosophy-humor, and within the scope of the contemplation process of the mind and the objective to reach the truth.