KRİSTAL SIR UYGULAMALARINDA ZnO’İN KRİSTAL SIR GELİŞİMİNE ETKİSİ (original) (raw)
Related papers
ÖZET Genel bir tanımla spor yapıları, spor oyunlarının ve müsabakalarının düzenlenmesi için gerekli mekânsal işlevleri sunan yarı açık veya kapalı yapılardır. İşlevlerinin doğası gereği bu yapılar genellikle geniş açıklıklar geçen üst örtülerle tasarlanırlar. Çekmeye çalışan taşıyıcı sistemler, hafifliklerine bağlı strüktürel etkinlikleri nedeniyle diğer taşıyıcı sistemlerle aşılması nispeten zor açıklıkları etkin biçimde geçebilirler. Taşıyıcı sistemin esasını oluşturan çatının hafifliği, çatıyı taşıyan duvar, kolon ve diğer tüm alt taşıyıcıların daha hafif olmasını, dolayısıyla temellerin de küçülmesini beraberinde getirmektedir. Bu nedenle çekmeye çalışan çatı strüktürleri, spor yapılarında izleyicili spor faaliyetleri için ihtiyaç duyulan büyük ve geniş açıklıkları örtmek için etkin strüktürlerdir. Bu çalışmada spor yapılarında çekmeye çalışan çatı strüktürlerinde zincir eğrisi kullanılmış örnekler 1950'li yıllardan başlayarak on yıl aralıklarla kronolojik olarak incelenecek, çekmeye çalışan çatı strüktürlerinde strüktür etkinliğinin tarihsel gelişimi değerlendirilecektir.
Yüksek Lisans Tezi, 2008
Ga katkılı ve katkısız ZnO filmler sol-gel spin kaplama yöntemiyle cam altlıklar üzerine kaplanmıştır. Filmler farklı katkılama konsantrasyonları ve farklı ısıl işlem sıcaklıklarında elde edilmiştir. Çalışmada çinko kaynağı olarak çinko asetat (ZnAc) kullanılmıştır. Çözücü olarak 2-propanol kullanılmıştır. ZnAc 2-propanol içinde çözüldükten sonra arzu edilen katkılamayı elde edebilmek için çözeltiye değişik kütlelerde Galyum(III)Nitrat Hidrat eklenmiştir. Filmler katkısız, %0,05- %0,1 ve %0,2 Ga katkılı olmak üzere dört farklı katkılama konsantrasyonunda elde edilmiştir. Elde edilen çözeltiler, cam altlık üzerine spin kaplayıcı ile kaplanmıştır. Her film 10 kez döndürme işlemine tabi tutulmuştur. Kaplama esnasında her döndürme işleminden sonra filmler 250 °C’de 1 dakika ısıl işleme tabi tutulmuştur. En son elde edilen filmler 500–550 ve 600 °C olmak üzere üç farklı son ısıl işleme tabi tutulmuştur. Filmlerin optik ve mikroyapısal özelliklerini incelemek amacıyla X ışını kırınımı (XRD), UV-Vis. fotospektrometre ve Taramalı elektron mikroskobu (SEM) ölçümleri yapılmıştır. Yapılan ölçümler sonucunda katkılama konsantrasyonu ve fırınlama sıcaklığı arttıkça genel olarak filmlerde (002) düzlemi XRD pik şiddetlerinde artma olurken (101) düzleminin pik şiddetinde azalma gözlenmiştir. Katkılama yükseldikçe bazı filmlerin örgü parametrelerinde yükselme gözlenmiştir. Filmlerin SEM fotoğrafları incelendiğinde bütün filmlerin polikristal yapıda olduğu görülmektedir. 550 °C’de ve 600 °C’de elde edilen filmlerde nano boyuttaki boşlukların birleşmesi ile çatlaklar oluştuğu gözlenmiştir. Filmlerin büyük bir çoğunluğu görünür bölgede %70’in üzerinde geçirgenlik göstermiştir. Filmlerin optik geçirgenliği genel olarak artan ısıl işlem sıcaklığı ile artış göstermiştir.
Düzce Üniversitesi bilim ve teknoloji dergisi, 2022
Kauçuk esaslı ürünlerin imalatında kullanılan katkı malzemeleri; zamana, maruz kaldığı fiziksel ve kimyasal etkilere bağlı olarak üründen kısmen ayrılmaktadırlar. Ortamdan ayrılan bu katkı malzemeleri imal edilen mamulün performansını ve uzun sürede kullanım ömrünü azaltmaktadır. Bu çalışmada aktif ZnO ile normal ZnO kullanılarak üretilen kauçuk malzemelerin maliyet-performans özellikleri incelenmiştir. Bulgular daha yüksek yüzey alanına sahip aktif ZnO tercihiyle, mekanik testlerde %20, toplam mamul ağırlığında %5 ve maliyette %2'e varan bir farklılık hesaplanmıştır.
MgO-SPİNEL KOMPOZİT REFRAKTERLERE ZrSiO4 İLAVESİNİN KOROZYON DAVRANIŞINA ETKİSİ
Anadolu University Journal of Science and Technology. A : Applied Sciences and Engineering, 2010
ZrSiO4'un farklı miktarlarda MgO-spinel'e ilavesiyle elde edilen kompozit refrakterlerin korozyon davranışı incelenmiştir. Yoğunluk ve gözenek değerleri ölçülmüştür. Refrakterlerin çimento klinkeri ile etkileşimini belirlemek açısından yapılan korozyon testleri statik olarak standartlara uygun şartlarda silindir ve kare şeklindeki numunelere uygulanmıştır. Refrakterlerde korozyona uğrayan bölgelerin penetrasyon ve yayılma alanları ölçülerek korozyon dirençleri belirlenmiştir. Klinker-refrakter ara yüzeyindeki farklı bölgelerde; bileşenlerin çözünürlükleri ile oluşan mikroyapısal değişikliklerin korozyon direncine olan etkisi SEM ile incelenmiştir ve EDX analizi yapılarak sonuçlar değerlendirilmiştir. ZrSiO4'un MgO-spinel'e ilavesi gözenekliliği azaltarak yoğunluk değerlerini önemli derecede arttırmıştır. Klinker-refrakter ara yüzeyinde yapılan mikroyapısal karakterizasyon sonucunda yapılan gözlemlerde: i) sinterleşme sonrasında MgO taneleri arasında ZrO2 ve Mg2SiO4 f...
2021
Particle shape is of importance in gravity concentration as well as particle size and density. Besides, it affects on the behavior of particles in the process. There are a lot of lab-scale studies related to optimization of affecting parameters (feed flow rate, slope, stroke, wash water flow rate, etc.) on shaking table concentration. However, the quantitative examination of particle shapes in streams of shaking table of an industrial concentration plant is lacking. The purpose of this study is to characterize the particles from the collected samples of coarse and fine shaking table circuits in the chromite concertation plant of Aksu Mining near Kangal district by using dynamic image analysis (DIA). The averages were of 3 consistent measurements given by counting more than 10.000 particles using various aspect ratio parameters (BRAR, EAR, FAR). DIA results have shown that, concentrate particles of both course and fine shaking table streams have the lowest aspect ratio, i.e, concentrate products have the most rounded particles while tailing products have the most elongated particles. This was due to round and elongated particles moving as rolling and sliding, respectively on the deck. DIA results from each sample were statistically significant at 95% confidence internal by ANOVA tests. In addition, DIA results are suitable for SEM and stereo microscope images. This work helps to increase separation recovery by shaking table according to required shapes of particles produced by selected grinding system.
2006
In this study, effects of salt (NaCl) and toxic (Cr6+) shock loading on the biological wastewater treatment efficiency were determined by using laboratory scale SBR. For this aim, 2 parallel Sequencing Batch Reactors were used, one was the control and the other was shock loaded reactor. 20 g/L NaCl, 5 mg/L Cr6+ and 10 mg/L Cr6+ shock loadings were applied to one of the reactors. COD, MLSS, SVI, salt (NaCl) ve Cr6+were analyzed daily. In salt shock loading, COD removal efficiency decreased but system returned to steady state conditions within 3 days. Similarly COD removal efficiency decreased and system recovered itself in 3 days in 5 mg/L Cr6+ shock loading, but it took much time to return steady state conditions in 10 mg/L Cr6+ shock loading. In 10 mg/L Cr6+ shock loading, COD removal efficiency decreased and system recovered itself in 5 days. In both shock loadings there were no pronounced differences on MLSS and SVI profiles
SOĞUK ZİNCİR LOJİSTİĞİ İÇİNDE RİSKLERİN AZALTILMASINDA YENİ TEKNOLOJİLER
ÖZET Soğuk zincir lojistiği son yıllarda ilaç ve gıda sektöründe artan talep doğrultusunda önem kazanmaktadır. Gıda ve Tarım Örgütüne göre gıda üretimin üçte biri hiçbir zaman son tüketiciye ulaşmamaktadır. Bu kayıpların yüzde ellisi kontrol ve sıcaklık yönetimi dahil teknik hataların yol açtığı belirtilmektedir. İlaç sektörü de soğuk hava teknolojileri sıcaklık hassas ürünlerin taşınmasına ve kullanılmasına izin vermektedir. Bu ürünleri taşımalarındaki ufak bir hata ürünü kullanılmaz veya etkisiz hale getirmesi sağlık riski ve üretici için ise hem gelir hem de prestij kaybı anlamına gelmektedir. Soğuk Zincir lojistiğinde soğuk taşıma zincirinin kırılma riski en fazla taşıma ve bunun içinde de taşıma araçları ya da araç ile depo veya depo ile uçak ya da konteyner arasında geçişte oluşmaktadır. Bu riski azaltmak için termal battaniye, özel izole edilmiş ve soğutucu teknolojileri ile sınıfını koruyan aktif ve pasif teknolojiler kayıp ve bozulma riskine karşı artan bir şekilde kullanılmaktadır. Bu yeni teknolojiler fayda bazında incelenecektir. Anahtar Sözcükler: Soğuk Zincir, termal örtü, soğuk kutular. ABSTRACT NEW TECHNOLOGIES FOR REDUCING RISK IN COLD CHAIN LOGISTICS Cold Chain logistics has grown in importance due to the rising demand in food and pharmaceutical sectors for cold and chilled transportation. According Food and Agriculture organization, a third of the world's food production never reaches to the consumers. From these losses, % 50 are due to technical errors in the cold chain. In the pharmaceutical sector, a small error in the cold chain logistics can render the product unusable or ineffective, which is a loss of revenue and image for the producer. In cold chain logistics, the risk for temperature excursion are highest during transportation and the risk increase additionally during transfer from vehicle to cold storage warehouse or from cold storage warehouse to aircraft or to shipping containers. To reduce this excursion risk, several new technologies are being used like thermal blankets, boxes and containers with active cooling or passive cooling. These technologies will be reviewed effectiveness. Soğuk zincir lojistiği için dünya da giderek artan bir talep mevcut olup, bu talep ağırlıklı olarak iki sektörden gelmektedir: ilaç ve gıda. Soğuk zincir lojistiğinin pazar değerinin 2014 – 2022 yılları arasında yıllık olarak %16 büyüyerek 426 milyar USD'ye ulaşacağı öngörülmektedir (Upadhyay, 2014). İlaç sektöründe ısı kontrollü taşımaların pazarı DHL Global Forwarding firmasına göre 2020 yılında 13,4 milyar USD ulaşacaktır. Soğuk hava zinciri lojistiği Türkiye'nin ihracatında giderek daha büyük yer almakta olup, 2016 yılında sadece yaş meyve ve sebze ihracatı Akdeniz İhracatçılar Birliği rakamlarına göre 2 milyar USD'ye yaklaşmış olup, yurtiçinde soğuk zincir lojistiği giderek büyümekte olup, özellikle önde gelen lojistik servis sağlayıcıları bu konu yeni yatırımlar yapmaktadır. Soğuk zincir içinde taşınan miktarlar artarken, giderek büyüyen küresel talep soğuk zincir içinde taşınan mesafe ve sürelerin artırmaktadır. Ülkemizde üretilen meyve ve sebzenin %25 ile %30 dağıtım ve üretim sırasındaki hatalar nedeni ile zayi olmaktalar (Vahap, 2017). Bu kayıpların içinde soğuk zinciri içinde yapılan hata veya uygulanmamasının açtığı kayıp oranı %22,5 olup, bu da toplam kayıpların %75'nin soğuk zincir ile alakalı olduğuna işaret etmekte ve soğuk zincirin gıda sektöründe ekonomik kayıpların azaltılmasındaki önemini vurgulamaktadır (Vahap, 2017). Mart ayında IATA tarafından yapılan Abu Dhabi'de yapılan Dünya Kargo Sempozyumdan ilaç sektöründe soğuk zincir hatalarının yıllık olarak 34.1 milyar USD değerinde ürün kayıbına yol açarken, soğuk zincir içinde taşınan aşıların %25'i varış noktası kötüleşmiş bir durumda ulaşmaktadırlar. (URL 1)Ayrıca hem ilaç sektöründe hem de gıda sektöründe çıkan yeni standartlar olan Good Distribution Practice (GDP) – ilaç sektörü – ve Hazard Analysis and Critical Control Point (HACCP) – gıda sektörü – ürünlerin soğuk zincir içinde taşımalarını önemini artırmakta ve soğuk zincir için sapmaların engellenmesini daha önemli hale getirmektedir. Soğuk zincire lojistiğinde uygulamada ürün ister gıda ister ilaç olsun, sadece doğru sıcaklık aralığında tutmak yeterli olmamakta, ayrıca sıcaklıktaki artış ve azalışlardan belirlenen sınırlar içinde kalınsa engellemek veya en aza indirmek hem ürün kalitesi ve güvenliği için büyük önem taşımaktadır. Meyvede hasat sonrası soğuk zincirdeki kopmalar sonucu kayıplar dünya çapında %10-%20 arasında olup, sıcaklıktaki ufak değişiklikler bile ürünlerin raf ömrünü ve kalitesini
2016
Dunya nufusunun hizla artmasi, petrol rezervlerinin gun gectikce azalmasi ve iklim degisikliklerinden dolayi, cevre dostu enerji kaynaklarinin belirlenmesi oncelikli konulardan birisi olarak ortaya cikmaktadir. Bu maksatla, uygulama alanlarinin cok oldugu ve karakteristiklerinin tam olarak belirlendigi yariiletkenlere ihtiyac duyulmaktadir. A III B VI yariiletken kristallerin buyutulmesi ve arastirilmasiyla yariiletken teknolojisinde buyuk ilerlemeler saglanmistir. Elde edilen butun sonuclar analiz edilerek nano ve optoelektronik teknolojisi icin onemli olan bu kristallerin karakteristikleri detayli olarak arastirilmistir. InSe ve InSe:Zn ikili yariiletken bilesikleri, bolumumuz kristal buyutme laboratuvarinda, Bridgman-Stockbarger metodu ile buyutulmustur. Numunelerin, yapisal ve morfolojik karakterizasyonlari X-isini kirinimi (XRD), taramali Elektron Mikroskobu (SEM) ve Enerji ayrimli X-isini spektroskopisi (EDX) teknikleri kullanilarak gerceklestirilmistir. XRD sonuclari, buyutul...
Cr +6 VE Zn +2 METALLERİNİN AKTİF ÇAMUR SİSTEMİNE TOKSİK ETKİLERİ
2006
Bu çalışmanın amacı; Zn +2 ve Cr +6 metallerinin aktif çamur prosesi üzerindeki toksik etkisinin incelenmesidir. Zn +2 ve Cr +6 metallerinin çeşitli konsantrasyonlardaki toksik etkisini belirlemek için laboratuar ölçekli sürekli tam karışımlı aktif çamur sistemi işletilmiştir. Aktif çamur prosesinde toksik etkiyi değerlendirmek için 12, 24, 36, 48, 72 mg/l konsantrasyonlarında Zn +2 ve 4, 10, 16, 24, 32 mg/l konsantrasyonlarında Cr +6 metalleri ile çalışılmıştır. Aktif çamur prosesi üzerinde bu metallerin Oksijen Tüketim Hızı (OTH)'na etkileri ve IC 50 (%50 solunum inhibisyonu meydana getiren toksik madde konsantrasyonu) değerleri respirometre kullanılarak test edilmiş ve karşılaştırılmıştır. Zn +2 ve Cr +6 metallerinin konsantrasyonlarının artması ile OTH değerlerinin azaldığı gözlenmiştir. Sonuç olarak, IC 50 değerinin Zn +2 için 44,71 mg/l ve Cr +6 için 12,04 mg/l olduğu belirlenmiştir. Bu da Cr +6 metalinin aktif çamur sistemine karşı daha toksik olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Aktif çamur, metal toksisitesi, oksijen tüketim hızı (OTH), krom (VI), çinko. Toxic Effects of Zn +2 and Cr +6 Metals on Activated Sludge Process