Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın Mesnevî Tercümesi (original) (raw)
Related papers
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın Yazdığı İkinci Meâl
Second Quran Meaning by Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, 2020
On 21 February 1925, the Turkish Grand Assembly allocated fund worth 20.000 TL to the budget of the presidency of religious affairs for the translation and interpretation of holy Quran and translation and annotation of Sahîhi Buhâri. The presidency signed a contract with Mehmet Akif for translation of the Quran and with Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır for interpretation of Quran on 26 October 1925. After Mehmet Akif terminated the contract unilaterally due to the policies of ‘Turkish Quran’ and ‘Turkish praying’ which was promulgated in the first months of 1932, the government signed another contract with Yazır for the translation of holy Quran, on 23 May 1932. On the contrary to the terms and conditions of the contract, the president of the religious affairs Rıfat Börekçi demanded urgently the copies of the translation of Quran to be published independently from the interpretation. Elmalılı refused this demand categorically by stating ‘if this is going to be published it must be within interpretation. Otherwise the contract is terminated. Despite the refusal, the presidency continued to put pressure on Yazır and without his consent, the interpretation and translation of the Quran was started to be published partially in 1935. The completed version of the project ‘Hak Dini Kur’ân Dili’ could have only been published in 1938. Elmalılı could not or did not produce his work in the way he wished due to the political pressure created by the policies of ‘Turkish praying’, 'Turkish Quran’, ‘Islam as Turk’s national religion.’ Because of his grave concern He completed writing the last translation of Quran secretly. Our work focuses on the last translation of Quran written by Elmalılı Hamdi Yazır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın İlmiye İcâzetnâmesi
ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR’S THEOLOGY IJAZATNAME, 2021
Ijazatnames (degrees) are considered historical documents in terms of their source value. Ijazatnames show the ability of its owner to participate in education and training activities with an effective title. In whichever field of science the ijâzetname was prepared, all scholars were commemorated with prayers and goodness in the ijazetname with a chain that goes back to the time of Muhammad. The subject of our study is the s cientific degree of Elmalılı, a scholar who has translated and compiled works in many different fields, worked as a professor in different madrasahs, and as a lecturer in the Faculty of Law and the Faculty of Political Sciences. Unlike other ijazetnames, Elmalılı wrote down the life stories of the scholars whose names were mentioned in the ijazetnâme in the form of footnotes. In our study, Elmalılı's ijazetnâme is translated from the Arabic original to Turkish, and the chain of the chain of scholars is revealed and examined in terms of form and content.
2019
Elmalılı M. Hamdi Yazır (1878-1942) Osmanlı Devleti’nin son dönemi ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında yaşamış bilhassa İslâmî ilimlerden tefsir, fıkıh (hukuk) ve felsefe alanında büyük emek vermiş, müfessir, hukukçu ve siyasetçi kimliğiyle bilinen çok yönlü bir âlimdir. Onun en önemli eseri olarak kabul edilen Hak Dini Kur’ân Dili isimli tefsiri de farklı bilim dallarına mensup araştırmacılar tarafından faydalanılacak derinliğe ve özelliğe sahiptir. Bu yönüyle Elmalılı’nın Türkiye’deki dinî araştırmalar ve genel din algısı üzerinde etkisinin büyük olduğu rahatlıkla söylenebilir. Hak Dini Kur’ân Dili, Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar Kur’ân’ın anlaşılması üzerine önemli etkisi olan ve Latin harfleriyle basılan ilk tefsirdir. Bu özelliği dolayısıyla birçok insanın başucunda ve kütüphanelerinde yer almaktadır. Elmalılı’nın Hak Dini Kur’ân Dili isimli eseri, üzerine en fazla araştırma yapılan Türkçe tefsirdir. Bununla birlikte yapılan bazı araştırmalarda, Elmalılı tefsirinin asıl nüshaları ve Latin harflerine çevrilen orijinal metni yerine, bu eserin yapılan sadeleştirmelerinden yararlanıldığı görülmektedir. Ayrıca Türkiye’de en yaygın tefsir olarak nitelendirilebilecek bu eserin baskı ve sadeleştirmeleri hakkında genel okuyucunun ne ile karşı karşıya olduğuna dair bilgilendirilmesi gerekmektedir. Bu tebliğde Elmalılı ve tefsiri üzerine gelecekte yapılacak çalışmalarda araştırmacıların ilk kaynaklara inebilmelerini olaylaştırmak, genel okuyucunun ise kendisine ulaşan Hak Dini Kur’ân Dili’ne ait metnin özellikleri adına bilgi sahibi olmasını sağlamak için ilgili literatürün tespiti ve değerlendirilmesi yapılacaktır. Yapılan araştırma sonucunda; Elmalılı’nın tefsirine dair ilk müsveddeler, bu müsveddelere dair tebyiz (temize çekme) faaliyetleri, Hak Dini Kur’ân Dili tefsirinin el yazması (mahtut) nüshaları, Osmanlıca nüshanın Latin harflerine çevrilmesi ile ortaya çıkan orijinal baskı ve Latin harfleriyle basılan tefsiri veya Osmanlıca nüshalar esas alınarak yapılan orijinal baskılar ve sadeleştirmelerden müteşekkil geniş bir literatür tespit edilmiştir. Bu literatür içerisinde ulaşma imkanı açısından orijinal baskıların ve sadeleştirmelerin geneline ulaşmak günümüz koşullarında mümkünken bazı sadeleştirmelerin kaybolmaya yüz tuttuğu görülmüştür. Elmalılı’nın el yazması müsveddeleri ve Osmanlıca nüshaları hakkında bazı tespitlerde bulunulmuşsa da bu konu ayrı bir araştırmayı gerekli kılmaktadır.
Giriş Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Türkçe tefsir çalışmalarından olan Hak Dini Kur'an Dili imparatorluktan Cumhuriyet'e geçişin toplumsal yapısını yansıtan bir eser olması hasebiyle tefsir kitabı olmanın ötesinde tarihî bir vesika hükmündedir. Son dönem Osmanlı medreselerinde yetişmiş; müderrislik yapmış; mebusluk, nazırlık gibi çeşitli kademelerde devlet görevlerinde bulunmuş olan Elmalılı Muhammed Yazır'ın bu çalışması Kur'an merkezli birçok araştırmaya kaynaklık etmiştir. Türkiye'deki Kur'an'ı anlama ve yorumlama faaliyetleri üzerindeki etkisi açıkça görülen bir eserdir. Hak Dini Kur'an Dili tefsirinin orijinal ve sadeleştirilmiş baskıları vardır. Bunun yanında meâl kısmı oldukça çok kişi tarafından sadeleştirilerek basılmıştır. Türkçede en fazla basılmış ve yayılmış meâl olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın Gözüyle Osmanlı Son Dönemi Vakıf Meseleleri
İnsan & Toplum Dergisi (The Journal of Human & Society), 2015
Öz: Vakıf müessesesinin, bir bütün olarak Osmanlı medeniyetinin inşasında ve devamlılığında önemli bir rolü olmasına karşın Osmanlı'nın siyasî, sosyal ve entellektüel açıdan güç kaybına uğramaya başladığı on dokuzuncu ve yirminci yüzyıllarda hem kurumsal hem itibar anlamında ciddi bir güç kaybına uğradığı görülmektedir. Bu güç kaybının arkasında modern devletin doğasından yeni bir iktisadî zihniyete, vakıflara yönelik çeşitli doktrinel tenkitlerden idarî düzenlemelere varan karmaşık sebepler yatmaktadır. Bunlar arasında vakıfların kaderini önemli ölçüde etkileyecek olan iki husustan biri söz konusu dönemde entellektüel çevrelerde neşvü nema bulan vakıflara yönelik ahlâkî ve iktisadî tenkitler iken diğeri bütün vakıfların yavaş yavaş devletin denetiminde tek bir çatı altında (Evkâf-ı Hümâyun Nezâreti) toplanmaya başlanmasıdır. Osmanlı son dönemi önemli ilim adamlarından biri olan Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın vakıfların karşı karşıya kaldığı bu iki temel sorun hakkındaki ilmî tutumu ve bu çerçevede inşa etmeye çalıştığı tahliller bu makalenin konusunu teşkil etmektedir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın Mektuplaşmaları 2
Correspondances of Muhammed Hamdi Yazır II, 2021
Elmalılı is an important thinker who lived at the end of the Ottoman Empire and at the beginning of the Republic period, and was able to grasp the ideas of the new period with his deeprooted classical madrasah education. was able to comprehend the ideas of the new period with his deep-rooted classical madrasah education, Elmalılı has influenced and continues to influence large masses with his knowledge of sufficient knowledge to teach all the courses in the curriculum of madrasahs and his important works in the fields of tafsir, fiqh, theology, logic, philosophy, law, language, literature and art. The official and private correspondence of Elmalılı, which will shed light on his life and the period in which he lived, and which will be published for the first time, will also document his contacts with his environment and social relations. We divided Elmalılı's correspondence, which are important archives and documents that can shed light on his life and the period in which he lived, into two parts. The letters, which are the subject of our study and the second part, will be examined in two parts with the subheadings " Correspondence Between Elmalılı and Its Surroundings " and "Correspondence Between Elmalılı and His Relatives".
Elmalılı Hamdi Yazır’ın “Hak Dini Kur’ân Dili” nde Münafıklar
Kocaeli İlahiyat Dergisi, 2019
Kur'ân-ı Kerim, Allah Resûlü'nün (s.a.v) davetini zahiren kabul ettiklerini ifade eden, ama hakikatte iman etmeyen veya şüphelerini tamamen izale edemeyen münafıklara farklı sûre ve âyetlerde yer vermiştir. İlahi kelamın doğrudan muhatapları için olmasa da, dolaylı muhatapları için münafıkları konu edinen âyetlerin tefsir edilmesi bu âyetlerdeki murad-ı ilahinin anlaşılmasına yardımcı olacağı muhakkaktır. Klasik ve modern dönemin ilmi verilerinden yaralanarak kaleme alınan Elmalılı Hamdi Yazır'ın (ö. 1942) Hak Dini Kur'ân Dili isimli eseri, konuyla ilgili âyetlerin bağlamı, münafıkların zihin yapıları, münafık karakterinin oluşmasında etkili olan sosyo-psikolojik etkenler ve kişilik özellikleri hakkında özgün yorumlar içermektedir. Makalede Elmalılı'nın konuyla ilgili verdiği bilgiler ve yorumlar, bir plan dâhilinde sunulmaya çalışılmıştır.
Mesnevî’nin Manzum Türkçe Tercümeleri ve Mehmed Şâkir Efendi’nin Tercümesi Üzerine
Akçağ Yayınları, 2021
Sekiz yüzyıl önce yaşamış olan Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’nin düşünceleri, eserleri ve hayatı hakkındaki binlerce eser arasında Mesnevî’nin manzum ve mensur tercüme ve şerhleri önemli yer tutmaktadır. Bilhassa klasik Türk edebiyatı içerisinde farklı şekillerde incelenen ve Mevlâna denilince akla ilk gelen Mesnevî hakkında Osmanlı Devleti zamanında zirveye ulaşan tercüme ve şerh geleneği günümüzde de varlığını halen sürdürmektedir. Yaklaşık yedi asırdır Türk milleti tarafından Mesnevî’nin bazı ciltleri, seçilmiş beyitleri, bazı hikâyeleri veya tamamının tercüme ve şerhi yapılmıştır. Bu çalışmada da; yazıldığı dönemden beri farklı toplumlara anlatılması ve aktarılması amaçlanan Mesnevî’nin, tamamının Türkçe olarak yazılmış tercümeleri üzerinde durulmuş ve Mehmed Şâkir Efendi’nin Tercemânü'l-Ma'nevî fî-Tercemeti'l-Mesnevî isimli manzum tercümesi tanıtılmaya çalışılmıştır. Özellikle 18. yüzyıldan sonra Nahîfî Süleymân, Mehmed Şâkir Efendi, Ahmet Metin Şahin, Mehmet Kanar ve Hicabi Kırlangıç tarafından yazılan Mesnevî’nin manzum Türkçe tercümeleri, Mesnevî’nin tercüme ve şerh geleneğinin de devam ettiğini gösteren önemli çalışmalardır.