SCHOLZ'UN TÜRKİYESİZ AB HAYALLERİ - Hazel ÇAĞAN ELBİR (original) (raw)

AVRUPA İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ALMANYA ÖNCÜLÜĞÜNDE ÇALMAYA BAŞLADI - Hazel ÇAĞAN ELBİR

AVİM Bulletin, 2019

Uzun bir süredir Avrupa'daki ırkçı, yabancı düşmanı, anti-semitik ve İslam düşmanı aşırı sağın Avrupa halklarına verdiği rahatsızlığın çeşitli boyutlarını AVİM olarak kaleme almaktayız. Aşırı sağın giderek güçlenmesi en güçlü olduğu Avrupa Birliği'nin öncü ülkeleri arasında da tepki çekmektedir. Son olarak, Almanya'da Brandenburg ve Saksonya eyaletlerinde yapılan eyalet seçimlerinde Almanya için Alternatif Partisi (AfD, Alm. Alternatif für Deutschland) her iki eyalette de ikinci parti konumuna gelmiştir. AfD'nin ikinci olması tarihinde elde ettiği en fazla oy oranı anlamına gelmektedir. Bu yüksek oy oranı haklı olarak Almanya'yı ve öncüsü olduğu Avrupa Birliği'ni (AB, İng. European Union) endişelendirmektedir. Almanya'daki eyalet seçimlerinde Saksonya'da Şansölye Angela Merkel'in Partisi Hirstiyan Demokrat Parti (CDU, İng. Christian Democratic Union)

ALMANYA İSTİHBARATI VE AŞIRI SAĞ - Hazel ÇAĞAN ELBİR

Eylül ayı içinde, Almanya’nın istihbarat teşkilatı olan Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Hans-Georg Maassen Almanya’da yükselen aşırı sağa hoşgörülü yaklaşımı nedeniyle görevden alındı. Bu gelişme sürpriz bir karar olmamıştır. Maassen Almanya’da 8’i Türk 10 kişinin öldürülmesinden sorumlu Neo-Nazi eğilimli Nasyonel Sosyalist Yeraltı (NSU ) terör örgütüne karşı verilen mücadeleyi de bloke ettiği gerekçesiyle zamanında eleştirilmişti. Avrupa’nın genelinde olduğu gibi Almanya’da da sağ popülizmin yükselmesiyle Hans-Georg Maassen’in aşırı sağ eğilimler sergilemesinin paralellik göstermesi Alman kamuoyunda büyük ses getirmiştir. Bu durum Merkel’in iktidarının eleştirilmesine neden olmuştur.

AVRUPA AĞZINDAN KAÇIRIYOR: AVRUPA HER ZAMAN HRİSTİYAN - Hazel ÇAĞAN ELBİR

AVİM Bülteni , 2019

Geçtiğimiz Pazar günü (28 Nisan 2019), aralarında şu sıralar ihtilaf olmasına rağmen, Hristiyan Demokratik Birliği ve Hristiyan Sosyal Birliği (Christian Democrats Union (CDU)/ Christian Social Union (CSU)) ortak toplantısında, Almanya Şansölyesi Angela Merkel de hazır bulunmuştur. İki kardeş parti, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu Başkanlık seçimlerine dayanışma içine girmektedir. Öyle ki, her iki parti de ortak toplantıda düzenlenen bir törenle Manfred Weber’i Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Calude Juncker’in pozisyonuna aday göstereceklerini ilan etmişlerdir.

ERMENİSTAN'IN " DENGE SİYASETİ " - Hazel ÇAĞAN ELBİR

Uluslararası politikada Türkiye’ye darbe vurmak isteyenler genellikle Avrupa Birliği açısından harekete geçmektedir. Ermenistan da bu yolu izleyen devletlerden biridir. 2014 yılında Ermenistan ve Avrupa Birliği (AB) güçlendirilmiş ortaklık ve işbirliği antlaşmasını imzalayacakları sırada, Ermenistan Rusya’nın etkisiyle Avrasya Ekonomik Birliği’ne yönelmiştir. Ermenistan 2014 içinde Avrasya Ekonomik Birliği ile üyelik anlaşmasını imzalamıştır. Bu anlaşma Ocak 2015’te yürürlüğe girmiştir. Ermenistan’ın benzer bir yaklaşımının bugün Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü – North Atlantic Treaty Organization (NATO) ve Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü – Collective Security Treaty Organisation (CSTO) için gündemde olduğunu söylemek mümkündür.

ERMENİSTAN’DAKİ PARLAMENTO SEÇİMLERİ VE AB’NİN GÖZ YUMDUĞU USULSÜZLÜKLER - Hazel ÇAĞAN ELBİR

2 Nisan 2017 Pazar günü Ermenistan’da halk parlamento seçimleri için sandık başına gitmiştir. Seçim sonuçlarına, beklendiği gibi Serj Sarkisyan liderliğindeki Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi %49 oy alarak birinci parti olmuştur. Bu seçim, Ermenistan için önemli bir aşamadır. Zira Aralık 2015’teki referandumdan sonra yarı-başkanlık sisteminden parlamenter sisteme geçilmesine karar verilmiştir . Söz konusu değişiklikle Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin azaltılması, Başbakan ve Parlamento’nun daha da güçlenmesi yolunda adım atılmıştır.

ABD – MEKSİKA SINIRINA DUVAR ÖREN TRUMP'I ELEŞTİREN AB'NİN ÇELİŞKİLİ DURUMU - Hazel ÇAĞAN ELBİR

Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık seçiminde yabancı düşmanlığı söylemleri ve göçmen karşıtlığı ile ön plana çıkan ABD Başkanı Donald Trump, “seçim vaatlerini” ivedilikle gerçekleştirmeye başlamıştır. Özellikle ABD – Meksika sınırına çekilmesi planlanan duvar fikri ve 7 Müslüman ülkenin (Irak, İran, Libya, Sudan, Somali, Suriye ve Yemen) vatandaşlarına getirdiği vize yasağı dünya kamuoyunun tepkisini çekmiştir. Tepki verenler arasında Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini de bulunmaktadır. Mogherini, hem duvara hem de vize yasağına ilişkin Trump’ı en fazla eleştiren isimlerden biridir. Buna karşın, AB’nin mültecilere ilişkin politikalarına bakıldığında Mogherini’nin ifadeleri çelişkili olmaktadır. Türkiye’nin Bulgaristan ve Yunanistan sınırlarına çekilen tel duvarlar, AB fonlarıyla karşılanmıştır. Ayrıca AB, Almanya, Avusturya, Danimarka, İsveç ve Norveç’in, sığınmacıların topraklarına girişlerini önlemek için Schengen vizesini üç ay daha askıya alarak sınır kontrollerinin yapılmaya devam edilmesine ilişkin taleplerini onaylamıştır.

AVRUPA’DA YÜKSELEN AŞIRI SAĞDAN NASİBİNİ ALAN YALNIZCA YAHUDİLER DEĞİLDİR - Hazel ÇAĞAN ELBİR

AVİM Bulletin, 2019

Avrupa’da uzun zamandır sorun haline gelen aşırı sağın yükselişi ve yabancı düşmanlığının artması Avrupa ülkelerinde yaşamlarını sürdüren insanlar için her geçen gün büyüyen bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Son günlerde özellikle Fransa’da Anti-semitik saldırıların arttığına dair haberleri sıklıkla görmeye başladık. “Anti-semitizmin normalleştirilmesi” kaygısı ise Avrupa’da rahatsız edici boyutlara ulaşmıştır. Bilhassa Fransa, bir süredir Anti-semitik saldırılara sahne olurken şimdi de Siyonizm karşıtlığı ile mücadele vermektedir. Ancak aşırı sağ yalnızca Yahudi karşıtlığının ya da Siyonizm karşıtlığının değil, İslamofobi’nin de bu süreçte güçlenmesine sebep olmuştur. İslamofobi ise çoğunlukla göz ardı edilmektedir.

FRANSA KARANLIK TARİHİNİ PAYLAŞACAK BİR ORTAK ARAYIŞINDA - Hazel ÇAĞAN ELBİR

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, son günlerde hassas konularla gündeme gelmeye başlamıştır. Bu hassasiyet pek çok açıdan değerlendirilebilir. Gündemine “katliam”, “soykırım” kavramlarını alan Macron, önce Fransa ordusunun 1950 ve 1960’larda Cezayir’de sistemli bir işkence uyguladığını kabul etmiş, ancak geçmişte yaşananların ne reddedilebileceğini ne de yaşananlardan pişmanlık duyulacağını ifade etmiştir. Macron, 2017’deki Cezayir ziyareti sırasında Fransız sömürgeciliği dolayısıyla “insanlığa karşı suç işlendiğini” ifade etmiş, acı bir milli tartışmayı yeniden alevlendirmişti.