Hacı Bektaş Velî Dergâhı Postnişîni Hacı Ali Türâbî Baba ve İcazetnâmesi (original) (raw)
Related papers
Nevşehir Hacı Bektaş Veli üniversitesi sbe dergisi, 2020
Bu çalışmada, Nevşehir ili, Hacıbektaş ilçesinde yer alan ve 17. yüzyılın başında hayatını kaybeden, Hacı Bektaş Veli'nin soyundan gelen Bektaş Efendi'nin medfûn olduğu türbe tanıtılmaktadır. Daha önce Hacı Bektaş Veli Külliyesi ve etrafındaki yapılarla ilgili çeşitli yayınlar yapılmıştır. Söz konusu yayınlarda Bektaş Efendi Türbesi hakkında da kısa bilgilere yer verilmekle birlikte yapı tek başına ele alınarak incelenmemiştir. Bu nedenle bu çalışma ile, literatüre bir katkı sağlamak ve yapının Türk türbe mimarisi içerisindeki yerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda konu ile ilgili kaynak ve arşiv taraması yapıldıktan sonra yapı, mimari ve süsleme özellikleri dikkate alınarak incelenmiştir. Türbe ilk olarak Bektaş Efendi'nin vefatından hemen sonra 1603 yılında sekizgen planlı ve konik külahlı bir kümbet şeklinde inşa edilmiş, daha sonra 5 Ekim 1906 tarihinde onarılarak önüne dikdörtgen planlı beşik çatılı bir ön bölüm eklenmiştir. Yapının içerisi ise bu onarımdan bir yıl sonra 19 Eylül 1907 tarihinde Batılılaşma dönemi etkileri taşıyan Barok karakterli kalem işleri ile bezenmiştir. Hem aynı yıl hem de bundan iki yıl sonra, 1909 yılında bu kalem işi süslemelere çeşitli hat eserleri de eklenmiştir. Yapı son olarak 1975 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Hacıbektaş Anıtlar Derneği tarafından onarılmıştır. Kesme taş malzeme ile inşa olunan türbe, sonradan eklenen dikdörtgen planlı beşik çatılı ön bölüm ve kare kaide üzerinde sekizgen planlı konik külahlı kümbet olmak üzere doğu-batı aksı boyunca uzanan iki bölümden oluşmaktadır. Bu hali ile yapının inşasında aynı ilçedeki 1519 tarihli Balım Sultan Türbesi'nin örnek alındığını düşünmekteyiz. Yapısal nitelikleri itibariyle Osmanlı özelliği göstermeyen yapının daha çok Selçuklu ve diğer beylikler döneminin, özellikle de Dulkadirli Beyliği'nin etkilerini devam ettirdiği görülmektedir. Bugün Hacı Bektaş Müzesi Müdürlüğü'ne bağlı olan türbe, bölgesinde yer alan kendinden önceki türbelerin yapısal özelliklerini devam ettirmesi ve sahip olduğu mimari ve süsleme özellikleri ile Türk türbe mimarisi içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Vakfiyeler Işığında Hacı Bektaş Veli Tekkesi ve Bazı Bektaşi Tekke ve Türbeleriyle İlişkileri
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi, 2020
Osmanlı'nın kuruluş döneminde önemli roller oynayan ve fütuvvet anlayışı üzerine teşkilatlanan tekke ve zaviyelerin, devlet tarafından temlik edilen arazilerde vakıf olarak kurulmaları teşvik edilmiştir. Böylelikle çoğu araziler şenlendirilmiş, topraklar ihyâ edilerek üretime katkı sağlanmıştır. Diğer yandan devletin güvenliğini sağlamada ileri karakollar niteliğindeki bu zaviyeler, gelen-giden yolcuları misafir etme, yemek ve diğer ihtiyaçlarını karşılayarak, gönüllerini İslam dinine ısındırmak gibi görevleri de üstlenmişlerdir. Bu vakıflar sayesinde söz konusu öğretilerin içinde şekillendiği, işlevsel bazı özelliklere göre sınıflandırılan dergâh, hangâh, âsitane şeklindeki tanımlanan mimari unsurlar şekillenmiştir. Genellikle tekke ve zaviye olarak tanımlanan bu kuruluşlardan önemli bir bölümünü de Bektaşi tarikatına mensup kişilerce kurulmuş Bektaşi tekkeleri oluşturur. Bu çalışmada Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'nde bulunan 13.-19 Yüz yıllara tarihlenen vakfiyeler içinden tespit edilen Hacı Bektaş Veli Dergâhı ve diğer bazı Bektaşi tekkelerine ve bazı Bektaşi tarikatına mensup kişilere ait türbeler için kurulmuş yirmiye yakın vakıf ele alınmıştır. Söz konusu vakıfların kuruldukları yerler, kuruluş gayeleri, gerçekleştirdikleri hayır hizmetleri, vakıfların yönetimi, yönetimle ilgili sorunlarla, sorunların çözümüne yönelik siyasi otorite tarafından gerçekleştirilen uygulamaların tekke yönetimine yansımaları tespit edilmiştir. Söz konusu vakıflar 15.ve 19. yüzyıllar arasında başta İstanbul olmak, İzmir, Edirne, Tokat gibi şehirlerin yanı sıra günümüzde milli sınırlarımız dışında kalan Girit, Makedonya, Yunanistan, Belgrat gibi merkezlerde, Bektaşi tarikatının ileri gelenleri ve bazı Paşalar tarafından kurulmuştur. Vakıfların akarları genellikle gayrimenkul, menkul, para ve canlı hayvanlardan oluşmaktadır. Akar gelirlerinden öncelikle vakfa ait vergiler ödenerek, kalanı tekke zaviye ve türbelerin tamirine ve tekkede barınan fakir fukara ve gelip gidenlerin ihtiyaçlarına harcanmıştır. Yönetimde genellikle vakfı ilk kuran kişi mütevelli olurken, daha sonra evlatlar veya vâkıfın istediği biri ya da bir makam yer almıştır. Evladın veya tevliyetin şart edildiği kişinin neslinin kesilmesi halinde de genellikle Kırşehir'deki Hacı Bektaş Tekkesi'nde post-nişin olan veya Târîkat-i Aliyye-i Bektaşiyye'den olan bir kişiye şart kılınmıştır.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2011
Velâyetnâmeler, bir velinin hayatı, veliliği, kerametleri ve tasavvufî faaliyetlerinden bahseden menâkıpnâme türündeki eserler, Türk kültür ve edebiyatının önemli kaynaklarındandır. Genellikle önce sözlü olarak oluşup ağızdan ağıza nakledilen, daha sonra ise zaman içerisinde yazıya geçirilen velâyetnâme/menkıbelere konu olan veliler, bir tarikatın kurucusu olabildiği gibi o tarikatı geliştiren ve yaygınlaştıran bir isim de olabilir. 11. yüzyıldan başlayarak önce Arapça daha sonra da Farsça ve Türkçe yazılan menâkıpnâmelerle Doğu edebiyatlarında zengin bir menkıbe yazma geleneği oluşmuştur. Türk edebiyatında da
Türabî Di̇vani Ve Di̇l Özelli̇kleri̇ Türk Toplumunda Haci Bektaş Velî Algisi Üzeri̇ne Bi̇r Çalişma
Bu çalışma Türk Kültürünün en önemli şahsiyetlerinden biri olan Hacı Bektaş Velî'nin Türk Toplumu tarafından nasıl algılandığını ortaya koymak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmayla Hacı Bektaş Velî'nin Türk Halkı tarafından Türk Kültürüne hizmet eden önemli bir şahsiyet olarak, "tasavvuf alimi" şeklinde algılandığı sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmayla ayrıca Türk Halkının, Hacı Bektaş Velî'nin tanıtılması için bugüne kadar yürütülen çalışmaları yetersiz gördüğü ve Hacı Bektaş Velî'nin genç kuşaklara layıkıyla anlatılması için daha fazla çaba sarf edilmesini istediği de tespit edilmiştir.
Bi̇r Bektaşi̇ Babasinin Terekesi̇: Haydar Baba İbni̇ Hali̇l Bi̇n Abdullah
Turk Kulturu Ve Hacı Bektas Veli Arastırma Dergisi, 2014
Tereke kayıtları, Osmanlı sosyal ve kültür tarihinin birinci el kaynaklarındandır. Bu kaynaklar, ait olduğu sosyal yapı ile ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir. Bu bağlamda Bektaşilere ait olan terekelerde geleneksel anlatılar dışında aile fertleri, yaşam biçimleri, giyim-kuşamları, kullandıkları mutfak ve hamam takımları, konut mefruşatları ve yaşam düzeyleri (orta halli, zengin vs.) gibi konularda somut veriler bulunmaktadır. Araştırmaya esas aldığımız tereke, Yeniçeri Ocağı'nda 99. Orta'da görev yapan Haydar Baba ibni Halil bin Abdullah'a aittir. Haydar Baba 1822 yılında İstanbul ile Anadolu arasında yolculuk yaparken Bolu'da menzilhanede vefat etmiştir. Haydar Baba bekârdır ve anne babası vefat etmiştir. Haydar Baba'nın, görev yaptığı 99. Orta'da Osmanlı Devleti ve ordusunun selameti için duacılık yaptığının yanında, terekesinde bulunan 12 adet gül bahçesine ait malzemeden hareketle, onun zaman zaman ocağın bahçesinde çiçek ekip biçme işleriyle meşgul olduğu tahmin edilmektedir. Haydar Baba'nın terekesindeki en kıymetli kalem Kuran'dır. Kuran dışında kitap olarak "Selâtin-i Mutahhar" (Temiz Sultanlar) adlı muhtemelen Bektaşi büyüklerinin hayatlarını anlatan bir kitap tespit edilmiştir. Haydar Baba'nın terekesinde eskiden içkiye düşkün olanlar tarafından bir oturuşta içilen şişe için kullanılan "binlik" adlı bir malzeme bulunmakta olup bu malzeme, Onun zaman zaman içki içtiği ile ilgili bir izlenim uyandırmaktadır. Bununla beraber Haydar Baba dini konularda da hassas bir kişi olarak gözükmektedir. Nitekim onun terekesinde Kuran bulunması ve vefat etmeden önce "ıskat-ı salât" adı altında bir vasiyet bırakması dinî hassasiyetlerine işaret etmektedir. Haydar Baba 760,5 kuruş 62 parelik servetiyle, kısmen orta halli, bir yaşam düzeyine sahiptir. Onun yaşadığı mekânda, saat dışında kayda değer, varlık göstergesi bir malzeme bulunmaması hatta onun pamuk veya yünden bir yatak yerine basit bir "şilte"yi yatak olarak kullanması "bir lokma bir hırka" anlayışı çerçevesinde yaşadığını göstermektedir.
Hacı Bektaş Velî’de Hz. Muhammed Algısı
Turk Kulturu Ve Hacı Bektas Veli Arastırma Dergisi, 2012
Bu çalışmada Hacı Bektaş Velî'nin "Besmele Tefsiri, Makâlât, Fâtiha Tefsiri, Makâlât-ı Gaybiyye ve Kelimât-ı Ayniyye, Kırk Hadîs ve Fevâid" adlı eserleri taranarak bu eserlerde Hz. Muhammed ile ilgili bölümler tespit edilmiştir. Ayrıca bu eserlerde referans gösterilen Hz. Muhammed'in hadîsleri de alıntılanmış, elde edilen bu verilerin Hacı Bektaş Velî'nin eserlerinde nasıl bir metotla kullanıldığı incelenmiştir. Çalışmamızda kullandığımız Hacı Bektaş Velî'nin Fâtiha Tefsiri ve Kırk Hadîs adlı eserleri, yaptıkları çalışmalarla Hacı Bektaş Velî hakkındaki bilgilere ve Bektaşîlik sahasına önemli katkılar sağlayan bilim adamlarımızın Hacı Bektaş Velî'ye aitliği hususunda hemfikir oldukları eserlerdir. İngiltere'de yaptığımız araştırmalar sırasında bu eserlerin birer nüshası 2008 yılında tarafımızdan bulunmuş ve çalışmamızda bu özgün eserler de taranmıştır. Hacı Bektaş Velî'de Hz. Muhammed algısının tespit edilmesi, eserlerinde hangi açılardan Hz. Muhammed'le ilgili telmihlerde bulunduğu, kullandığı hadîs-i şerifler onun dini-tasavvufi bakış açısının anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. Bu düşünceden hareketle Hacı Bektaş Velî'nin eserleri incelenmiş ve tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur. Sonuç olarak Bektaşî tarîkatının piri olan Hacı Bektaş Velî'nin Hz. Muhammed algısı onun eserlerinden hareketle belirlenmiştir.
Hacı Bektâş-ı Velî Dergâhına Yüz Sürenler
Hacı Bektâş-ı Velî Dergâhına Yüz Sürenler, 2019
2 Temmuz Pir Sultan Abdal Kültür ve Eğitim Vakfı olarak iki seneden beri Alevilik-Bektaşilik ile ilgili olarak eserler yayınladık. Bu geleneği devam ettirme noktasındaki gayretimiz mümkün mertebe sürmektedir. Bu çerçevede Vakıf olarak, Alevilik-Bektaşilik tarihinin mihenk taşlarından olan ve Hacı Bektâş-ı Velî Dergâhı’na yapılan ziyaretlerin not edildiği bir kaynak eseri siz değerli canların ilgisine ve bilgisine sunmaktan onur duyuyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde 2216 numara ile kayıtlı olup 13 Aralık 1921 ilâ 29 Ağustos 1925 tarihleri arasını kapsayan ve “Hâcı Bektâş-ı Velî Hazretleri Türbesinin Ziyaret Not Defteri” ismini taşıyan defterin çevirisi ve muhteva analizinden oluşan kitabımız; önemli bir kaynak mahiyetinde olup dönemin dinî, siyasî, askerî ve içtimaî hayatına ilişkin oldukça zengin bilgiler sunmaktadır. Bu bağlamda tarihsel metodik ve yaklaşımın gereği olarak konjonktürel zemininde belli bir manayı ifade eden bu kaynak eser; gerek akademik camia için gerekse de olayın ilgilisi, meraklısı olanlar, özelikle de Alevî-Bektaşî toplumu için her daim önemi haiz olacaktır. Bilhassa zaman dilimi bakımından bir devrin sonu ve başka bir devrin başlangıcına isabet eden bu defter; bir manada Osmanlının ölüm acısına Cumhuriyetin ise doğum sancına şahitlik etmesi, dönemin insanlarının duygu ve düşünceleri ile manevî hayatları ve itikadî duruşlarını yansıtması bakımından da farklı bir değeri hak etmektedir.