Yeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ İle Aritma Çamuru Kurutma Si̇stemi̇ (original) (raw)

ARITMA ÇAMURLARININ GAZLAŞTIRILMASI İLE ENERJİ ÜRETİMİ

VIII. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu, UTES’2010 , 2010

Sewage sludge not only our country problem but also all over the world have been among the major environmental problems. The right to correct the sludge to dry and / or burned or digested in anaerobic conditions to be considered as only temporary disposal methods. Sewage sludge drying and gasifiying with gasification technologies most appropriate way for eliminate is to apply the combined way. After the establishment of sewage sludge gasification method to eliminate the sludge and it is possible to obtain electrical and thermal energy. Part of the heat energy obtained from gas and it is possible to dry the sludge. Sewage sludge drying technology is described in detail earlier many studies. Therefore, this study tried to give general information gasification of sewage sludge after the first treatment method with gas production and with syngas by evaluating the energy production methods syngas gasification technologies will be tried to introduce. After drying and gasification of sewage sludge behind only ashes remain.

Aritma Çamurlarinin Bertarafinda Kireç Kullanimi

kimtas.com

Atıksuların arıtım işleminden sonraki çözünmeyen kalıntı kısmı olan ham çamurların alıcı ortamlara verilebilmeleri için stabilize edilmeleri gerekmektedir. Ham çamurların stabilize edildikten sonraki aldığı isim biyokatıdır. "Biyokatı" tanımı, "arıtma çamuru" ve "işlenmiş arıtma çamuru" ile e ş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Biyokatıların arazide kullanımlarına izin verilmeden önce stabilizasyon ve dezenfeksiyon işlemleri uygulanmalıdır. Arıtma çamurları patojenleri azaltmak veya gidermek; istenmeyen kokuları gidermek; potansiyel organik bozunmayı azaltmak, engellemek veya bu riskten kurtulmak amacıyla stabilize edilirler. Kireç, çamurun suyunu verme özelliklerini geliştirmek için kullanıldığı gibi, çamur stabilizasyonu amacıyla da kullanılmaktadır. Bu yöntemde çamura, pH değerini 12 veya daha yukarı çıkaracak miktarda kireç ilave edilir. Yüksek pH, mikroorganizmalar için uygun olmayan bir ortam oluşturur. Bunun sonucu olarak da çamur ayrışmaz, koku kaybolur ve sağlık riskleri oluşmaz. Avrupa Birliği arıtılmış çamurun arazide geri kullanımını önermektedir. Bu bağlamda, kireç ile ileri arıtma, arıtma çamurlarının, güvenli ve çevreyle dost değerli bir gübre ve toprak düzenleyici olmasını sağlamaktadır.

ARITMA ÇAMURLARININ KURUTMA VE GAZLAŞTIRILMASI İLE BERTARAFI YÖNTEMLERİ

2. Ulusal Arıtma Çamurları Sempozyumu, AÇS2009, 2009

Sewage sludge not only our country all over the world have been among the major environmental problems. The right to correct the sludge to dry and / or burned or digested in anaerobic conditions to be considered as only temporary disposal methods. Sewage sludge drying and gasifiying with gasification technologies most appropriate way for eliminate is to apply the combined way. After the establishment of sewage sludge gasification method to eliminate the sludge and it is possible to obtain electrical and thermal energy. Part of the heat energy obtained from gas and it is possible to dry the sludge. Sewage sludge drying technology is described in detail earlier many studies. Therefore, this study tried to give general information gasification of sewage sludge after the first treatment method with gas production and with syngas by evaluating the energy production methods syngas gasification technologies will be tried to introduce. After drying and gasification of sewage sludge behind only ashes remain.

Yeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ Potansi̇yeli̇ Ve Etki̇leri̇: Bayburt Örneği̇

2018

Yenilenebilir enerji kaynaklarinin yerel ekonomik buyume ve kalkinmadaki oneminden hareketle yapilan bu calismada, Bayburt Ili’nin sosyo-ekonomik gostergeleri kisaca verildikten sonra, Bayburt’un yenilenebilir enerji potansiyeli ve bu potansiyelin uygulamali literaturundeki gelismeler dogrultusunda kullanilmasinin yerel ekonomik kalkinmayi nasil etkileyebilecegi incelenecektir. Tanimsal analizler kullanilmasinda, soz konusu ilde yenilenebilir enerji kaynaklarina iliskin veri ve uygulamali calisma bulunmamasi etkili olmustur. Calisma, Bayburt ili icin oncu bir calisma olmasi sebebiyle literature katki yapmayi amaclamaktadir. Yenilenebilir enerji kaynaklari acisindan Bayburt’un gunes, hidrolik ve biyokutle potansiyelinin oldugu, ruzgâr, jeotermal ve diger y enilenebilir enerji kaynaklarinin potansiyelinin olmadigi anlasilmaktadir. Potansiyeli olan kaynaklardan gunes enerjisinden elektrik uretiminin 4.00 MW ve hidroelektrik uretiminin ise 5.027 MW oldugu anlasilmaktadir.

Yeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ Üreti̇mi̇ Ve Destekleri̇ Üzeri̇ne Bi̇r Tahmi̇n Modeli̇ Öneri̇si̇

JOURNAL OF LIFE ECONOMICS, 2021

Enerji, tarih boyunca toplumların sürekli değişen ve artan ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla üzerine çok fazla araştırma ve çalışma yapılan kritik konulardandır. Enerji kaynaklarının doğada kısıtlı olması da tüm dünya varlıkları açısından bu önemi daha da kritik hale getirmektedir. Tüm süreçlerin temeli olan enerji, üretimden tedarike bütün arzı ve talebi içeren alanlarda etkin bir role sahiptir. Bu durum enerjinin önemli bir ekonomik pusula olduğunun göstergesidir. Bu çalışmada, Türkiye’nin yenilenebilir enerji yeniliğinin üretim ve teşvik tabanlı gelişimi, kurulan çok değişkenli regresyon modeliyle incelenmiştir. Enerji alanında yapılan yenilikler ve farklı ülkelerin yaklaşımları ile ilgili gerçekleştirilen literatür incelemesinin ardından, Türkiye’de geliştirilen “Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM)’in, yenilenebilir enerji üretimi üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Çok değişkenli doğrusal regresyon yöntemi ile yenilenebilir kaynak üretimi ve...

ÖRGÜT KURAMLARININ BENİMSENMESİNDE BAĞLAMIN ETKİSİ: YENİ KURUMSAL KURAM ÖRNEĞİ

Dirlik S. Örgüt Kuramlarının Benimsenmesinde Bağlamın Etkisi: Yeni Kurumsal Kuram Örneği. 26. Ulusal Yönetim Ve Organizasyon Kongresi Bildiriler Kitabı. , 2018

Bu çalışmanın amacı, yeni kurumsal kuramın yayılımını örgüt araştırmalarına yaklaşımlar açısından coğrafi farklılıkları ifade eden Atlantik bölünmesi görüşü çerçevesinde incelemektir. Kuzey Amerikalı örgüt kuramcıları ile Avrupalı örgüt kuramcılarının örgütsel analize yaklaşım farklılıkları uzun zamandır belirtilmektedir. Bu farklılıkları ortaya koyan ampirik incelemeler de söz konusudur. Fakat farklı bağlamlarda benimsenen örgüt kuramları açısından benimsemedeki benzerlik veya farklılıklara ilişkin incelemelerin sınırlı kaldığı belirtilebilir. Bu araştırma, literatürdeki bu boşluğu gidermeye yöneliktir. Özellikle 2000’li yıllardan sonra, örgüt kuramı alanında yeni kurumsal kuram hem kuzey Amerikalı örgüt araştırmacıları tarafından yürütülen araştırmalarda hem de Avrupalı örgüt araştırmacıları tarafından yürütülen araştırmalarda hakim kuramsal bakış açısıdır (Dirlik, 2017). Böylelikle, yeni kurumsal kuramın yayılımı, Atlantik bölünmesi görüşünün test edilebilmesine imkan sağlamaktadır. Araştırmanın kapsamı, yönetim ve örgütler bilgisinin üretimi açısından merkezler olarak belirtilen iki coğrafi bölge ile sınırlı tutulmuştur. Bunlar, merkez olarak Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve ikincil merkez olarak Birleşik Krallık’tır (Üsdiken, 2014). Bu bildiri, bir kuramsal bakış açısının benimsenişini bağlam nasıl etkiler sorusuna yanıt aramaktadır. Bir merkezde (ABD’de) geliştirilen bir örgüt kuramının (yeni kurumsal kuram) diğer merkeze veya ikincil merkeze (Birleşik Krallık) aktarımında veya oradaki benimsenişinde, aktarıldığı ülkenin araştırma yapma gelenekleri anlamında bağlamının bu aktarıma veya benimseyişe etkisinin belirlenmesi bu araştırmanın temel sorunsalını ifade etmektedir. Araştırmanın temel amacını gerçekleştirebilmek için ABD kurumlarında çalışan örgüt araştırmacılarının Kuzey Amerika’daki öncü yönetim ve örgüt alanı dergilerindeki yeni kurumsal kuram çalışmaları ile Birleşik Krallık kurumlarında çalışan örgüt araştırmacılarının Avrupa’daki öncü yönetim ve örgüt alanı dergilerindeki yeni kurumsal kuram çalışmaları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. İzleyen bölümde araştırmanın dayanağını oluşturan görüşler ve bu görüşler temelinde geliştirilen araştırma hipotezleri sunulmuştur.

KÜRESEL ISINMA VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA İÇİN YENİLENEBİLİR ENERJİ

Öz Enerji, son yıllarda hem uluslararası ilişkiler hem de iktisat alanında çok ilgilenilen ve araştırılan konulardan biri haline gelmiştir. Enerjinin çok önemli bir konu olmasının sebeplerinden biri, dünyada asimetrik dağılım göstermesi ve ekonominin adeta belkemiği olmasıdır. Enerji kaynaklarının bulunduğu ülkeler ve çok tüketen ülkeler arasındaki asimetri, gerilim yaratmaktadır. Her ülke ekonomik olarak büyümek ve rekabet eder hale gelmek istemektedir. Bu süreç kaynakların azalmasıyla birlikte iklim değişikliğini de getirmektedir. Ancak rasyonel politikalar izlenerek sürdürülebilir kalkınma ve yaşanılabilir bir dünyaya ulaşmak mümkündür. Bu akılcı politikaların başında enerji kaynağı olarak temiz, yerli ve sonsuz kaynaklar olan yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak gelmektedir. Bu makale, küresel ısınma tehlikesine dikkat çekerek konvansiyonel kaynakların yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasının mümkün ve mutlaka gerekli olduğunu ve ancak bu şekilde sağlıklı bir sürdürülebilir kalkınma gerçekleştirilebileceğini ifade etmek amacıyla yazılmıştır. Abstract Energy, both in international relations and in economics, has become one of the most researched and interested topics in recent years. One of the reasons being a very important issue is that there is an asymmetric distribution of energy and literally it is the backbone of the economy. Asymmetries between the countries of origin and many consuming countries create tension. Every country wants grow and compete economically. This process brings the reduction of resources together with the climate change. Only by following raitonal policies it can be possible to have sustainable development and a livable world. At the first place of these policies comes the usage of clean, domestic and renewable energy resources. By drawing attention to global warming this article is written fot the purpose of explaining the usage of renewable energy is absolutely necessary for the sustainable development. Besides it is necessary to leave the conventional energy sources.

YENILENEBILIR ENERJI KAYNAKLARI

Ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişimlerinin sürükleyici unsuru ve en temel gereksinimlerinden biri enerjidir. Bu nedenle de ülke yönetimlerini üstlenenler, enerjiyi kesintisiz, güvenilir, temiz ve ucuz yollardan bulmak ve bu kaynakları da mutlaka çeşitlendirmek durumundadırlar. Şu anda ülkelerin çoğu enerji ihtiyaçları için fosil yatkıları kullanmaktadır. Fosil kaynaklı enerji üretim ve kullanımı, insan ve çevre sağlığı üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Bu olumsuz etkiler, başta halk sağlığının tehdit edilmesi olarak tanımlanabilir. Örneğin, kömür yakıldığında, yakılan her gram kömür başına 4 gram açığa çıkmaktadır. Gerekli tedbirlerin alınmadığı yanma olaylarında yakılan kömürün dört misli ağırlığında atmosfere verilerek sera etkisine sebep olunmaktadır. Bu gibi enerji kaynakları ile geri kalmış teknoloji kullanımının, doğal çevrede geri dönülmez tahribatlara yol açmaması içinse, "sürdürülebilir kalkınma" kavramı gündeme gelmiştir. Fosil kaynaklı enerji üretim ve kullanımından kaynaklanan çevresel olumsuzluklar ve fosil yakıtların kısıtlılığı gibi konular göz önünde bulundurulduğunda, kaynak kısıtlılığı göstermeyen ve çevresel olumsuzlukları az olan yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gerektiği açıkça görülmektedir. Ayrıca, yenilenebilir enerji kaynaklarının sahip olduğu çevresel olumlu etkiler, bu kaynakların fosil yakıtlara kıyasla çevresel açıdan tercih edilmesinin kolay ve yaygınlaşmasının hızlı olmasını sağlayacaktır. Bu sebeplerden dolayı, klasik enerji kaynaklarına ek olarak yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları olarak isimlendirilen güneş, rüzgar, jeotermal, hidrojen, biyokütle ve dalga gibi enerji kaynakları üzerine çalışmalar ve araştırmalar yapılmakta, uygulamalar geliştirilmektedir. Ekonomik gelişmenin ve sosyal refahın en önemli göstergelerinden biri de elektrik enerjisi tüketimidir. Bir ülkede kişi başına düşen elektrik enerjisi üretimi ve/veya tüketimi o ülkedeki refah düzeyini yansıtması bakımından bir ölçüt olarak kullanılmaktadır. 2011 yılı başı itibariyle Türkiye'de kişi başına elektrik enerjisi tüketimi brüt 3058 kWh'ye ulaşmış olmasına

Bi̇tli̇s İli̇ni̇n Sürdürülebi̇li̇r Kalkinmasinda Yeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ Kaynaklarinin Önemi̇

DergiPark (Istanbul University), 2022

Enerji politikaları, sürdürülebilir kalkınma planlarının oluşturulmasında en önemli unsurlardan biridir. Ülkemizin ekonomik büyüme ve yaşam standartları açısından Dünya pazarında yer edinebilmesi için sürdürülebilir ve güvenilir enerji politikalarına gereksinim duyulmaktadır. Gelişen teknolojilere bağlı olarak enerji ihtiyacının her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle doğalgaz, petrol ve kömür gibi fosil kökenli yakıtlar her geçen yıl hızlı ve geri dönüşümü olmayacak şekilde tükeneceği yapılan tahminlerden anlaşılmaktadır. Elektrik enerjisi üretiminde fosil yakıtların kontrolsüz bir şekilde kullanımına bağlı olarak birçok zehirli gazların yüksek oranda doğaya salındığı görülmektedir. Bundan dolayı atmosferde sera gazı oranının arttığı, buna bağlı olarak da ozon tabakasının inceldiği yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır. İnsan sağlığına ve doğaya zarar vermeden elektrik enerjisi ihtiyacının büyük bir bölümü yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak sağlanabilir. Yeryüzünde doğal olarak bulunan ve varlığını koruyan enerji kaynakları genel olarak hidrolik, güneş, rüzgar, biyoenerji, jeotermal ve deniz-okyanus kökenli enerjiler olarak sınıflandırılabilir. Bu çalışmada, hidrolik, güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının Bitlis ilinin sürdürülebilir kalkınmasındaki önemi araştırılmış ve bu kaynakların geleceğine dair öneriler verilmiştir.