Zi̇ka Vi̇rüs Hastaliği Ve Mi̇krosefali̇ (original) (raw)
Related papers
TÜRK DÜNYASI UYGULAMA ve ARAŞTIRMA MERKEZİ HALK SAĞLIĞI DERGİSİ ZİKA VİRÜS HASTALIĞI ve MİKROSEFALİ
Zika virus was first identified in a Rhesus monkey in Zika forest of Uganda in 1947. The first human cases were detected in Uganda and United Republic of Tanzania in 1952. The virus caused outbreaks in French Polinesia and some of Pasific Islands in 2013, immediately after outbreaks occured in Brasil and Columbia dating from 2015. Transmisson of the virüs primarily happens through the bite of an infected Aedes species mosquito (Aedes aegypti, Ae. Albopictus), the other less common ways are transmission during pregnancy, through sex, blood transfusion, contamination with body fluids (sweat, tear, saliva, urine) and direct contact. Congenital Zika Syndrome may contain manifestations like microcephaly, craniofacial disproportion, spasticity, seizures, irritability, peduncle abnormalities, arthrogryposis multiplex congenita, abnormal ocular findings, abnormal radiological screening findings like cerebral calcifications, cortical disfuntion, ventriculomegaly. Microcaphaly is the most remarkable clinical outcome of these and scientists continue their studies about this relationship. Keywords: Zika virüs, microcaphaly, congenital zika syndrome
Gi̇ri̇şi̇mci̇li̇ği̇n Geli̇şi̇mi̇ Ve Mi̇krofi̇nans Uygulamalarinin Önemi̇
International Journal of Management Economics and Business, 2016
Dünyada yaşanan küreselleşme ve gün geçtikçe bu olgunun hızlı dönüşümü dünya ülkelerini bu döngüyü doğru algılamaya ve yönetmeye yönlendirmektedir. Ülkelerin ekonomik refah düzeyleri ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmalarının sonucunda artar. Girişimciler bu kalkınmayı gerçekleştirebilecek motor gücü olarak rol oynamaktadırlar. Bu noktada Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin genç nüfus oranı göz önüne alındığında bölgesel girişimcilik faaliyetlerini yönetmedeki eğilimlerin belirlenmesi genel ülke ekonomisinin sürdürülebilirliği anlamında büyük önem arz etmektedir. Toplumda potansiyel girişimci olarak görülmesi gereken kadın ve genç girişimciler ile engellilerin girişimcilik faaliyetlerinin desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu destek kapsamında en hızlı ve etkin bir şekilde uygulamaya konulabilecek bir teşvik aracı olan mikro finans yöntemi de incelemeye değer bir finansman unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada öncelikle girişimcilik olgusu üzerinde durularak, Türkiye'de girişimcilik faaliyetleri ile ilgili bilgiler verilmekte; bunun yanı sıra, girişimcilik teşvikleri kapsamında mikro finans kredi uygulamaları üzerinde durulmaktadır.
İdi̇yopati̇k Hidrosel Olgularinda Tuni̇ka Vagi̇nali̇s Sivisindaki̇ Bi̇yoki̇myasal Deği̇şkenler
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi mecmuası, 1996
Üroloji Anabilim Dalında idiyopatik hidrosel tanısı konularak öpere edilen 20 hastadan alınan hidrosel sıvısının biyokimyasal içeriği, ileri evre (D2) prostat karsinomu nedeni ile bilateral orkiektomi yapılan 10 hastadan alınan tunika vaginalis sıvısının biyokimyasal içeriği ile karşılaştırıldı. Hidrosel grubunda potasyum, alkalen fosfataz, alanin transaminaz ve aspartat transaminaz miktarları diğer gruba göre düşük bulunurken total protein ve albümiıı miktarları yüksek olarak bulundu. Yapılan istatistiksel analizlerde aradaki farklar anlamlı idi.
İDRİS-İ BİTLİSÎ ve İDRİSİYYE MEDRESESİ MEVKUFÂTI
DergiPark (Istanbul University), 2010
ÖZ dris-i Bitlisî, XV. yüzyılın ortalarında dünyaya gelmi ve 1520'de vefat etmi ünlü bir Osmanlı bilginidir. Çok yönlü olan dris-i Bitlisî daha çok tarihçili i ve siyasî ki ili i ile ön plana çıkmı tır. XVI. yüzyılın ba larında Do u Anadolu'da bulunan beyliklerin Osmanlı Devleti'ne ba lanmasında önemli roller üstlenmi tir. Farsça manzum olarak kaleme aldı ı He t Behi t adlı eseri onun tarihçi ki ili ine i aret etmektedir. dris-i Bitlisî, memleketi Bitlis'te drisiyye adında bir medrese yaptırmı tır ve bu medreseye bir çok gayr-ı menkûl vakıfların ba lanmasını sa lamı tır. Bu çalı mada; dris-i Bitlisî'nin hayatı, diplomatik faaliyetleri ve yaptırmı oldu u drisîyye Medresesi vakfiyesinin tanıtım ve tahlili üzerinde durulacaktır.
Mi̇krofi̇tofag Ori̇bati̇d Akarlarin Besi̇n Terci̇hleri̇
2011
Bu derleme calismasinda, mikrofitofag oribatid akarlarin beslenme aliskanliklariyla ilgili bilgiler ozetlenmistir. Bu gune kadar yapilan deneysel calismalar gozden gecirilmis, fungus, alg, liken, maya gibi besin kaynaklari ele alinmis ve bu kaynaklarin tercih edilme durumlari irdelenmistir. Bu calismanin amaci, mikrofitofag oribatid akarlarin beslenme aliskanliklari ve besin tercihleri uzerine genel bir ozet sunmaktir.
Bi̇li̇msel Araştirmalarda Mi̇krodi̇yali̇z Tekni̇ği̇
Veteriner Farmakoloji ve Toksikoloji Derneği Bülteni, 2021
Mikrodiyaliz (MD), doku ve organlardaki fizyolojik ve kimyasal maddeleri belirlemek için hem hayvan hem de insanlarda kullanılan in vivo biyoanalitik örnekleme yöntemidir. "Mikro" son derece küçük ölçeği, "diyaliz" ise kimyasalların yarı geçirgen bir zar üzerindeki hareketini ifade eder. MD, kimyasal olayların sistemik kan seviyelerinde değişiklikler yaratmadan önce dokularda neler olup bittiğinin bir ön izlemesini sunar. Bu yöntem, ilk kez 1950'li yılların sonunda hayvan beynindeki endojen bileşikleri incelemek için tasarlanmış; yıllar içerisinde diğer organlarda kullanılmak üzere geliştirilmiştir. İn vivo olan bu yöntemde; hemen hemen her doku, organ veya biyolojik sıvıdan elde edilen mikrodiyaliz örneklemesi, hücre dışı sıvının bileşimini yansıtmaktadır. Özel olarak tasarlanmış problar kullanılarak, bağlı olmayan analitler sürekli olarak örneklenir. Bu analitler, biyokimyasal işlevlerini değerlendirmek için örneklenen endojen molekülleri (nörotransmitter, hormon, glikoz) veya bu moleküllerin biyolojik sistem içindeki dağılımlarını belirlemek için örneklenen ekzojen bileşikleri (farmasötikler) içerebilir. Ekzojen bileşiklerin lokal etkileri; merkezi sinir sistemi, hepatik doku, dermis, kalp düzeyinde mikrodiyaliz yoluyla incelenebilmektedir. Ayrıca, MD merkezi sinir sistemi çalışmalarında, antidepresan, antipsikotik, antiparkinson, halüsinojen, bağımlılık yapıcı maddeler ve deneysel ilaçlar gibi farklı farmakolojik ve toksikolojik maddelerin nörotransmisyon üzerindeki etkilerin araştırılması için yaygın olarak kullanılmaktadır. MD, çok yönlü olmasından dolayı biyomedikal araştırmalar da dahil olmak üzere günümüzde birçok alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu derlemenin amacı, mikrodiyalizin; temel prensiplerini tanımlamak, uygulama alanlarını belirtmek, avantaj ve dezavantajlarını ortaya koymak, klinik farmakoloji ve toksikoloji araştırmalarındaki önemini vurgulamaktır.
Zeynep Kamil Tıp Bülteni
İlk olarak 1947 yılında Uganda'nın Zika Ormanları'nda tespit edilmiş olan zika virüsü bugün Brezilya başta olmak üzere Amerika ve tüm dünyayı tehdit etmektedir. En önemli bulaşma yolu sivrisinekler olmak üzere bunun yanında anneden bebeğe ve cinsel yolla da bulaşabilir. Zika virüsü aktif olan bölgelerde mikrosefali bulgularının da artmış olması zika vi-rüsünün konjenital anomalilere ve nörolojik sendromlara neden olabileceğini düşündürmüştür. Zika virus ile mikrosefali ve anomaliler arasındaki ilişki henüz açık bir şekilde bilinmiyor olsa da, gebeliği sırasında potansiyel olarak Zika virus ile enfekte olan bir annenin bebeğinde mikrosefali veya intrakraniyal kalsifikasyonlar varsa, bebeğin Zika virus enfeksiyonu yönünden değerlendirilmesi önerilmektedir. Bu virüsün neden olduğu salgınlar ile ilgili her geçen gün yeni raporlar yayımlanmakta iken, henüz Türkiye'den bildirilmiş bir vaka bulunmamaktadır. Sağlık personeli ve hemşirelere bu konuda önemli sorumluluklar düşmektedir. Bu derleme, güncel bilgiler ışığında Zika virus enfeksiyonlarının seyrini ele almayı ve gebelikte oluşabilecek sorunlar ve koruyucu önlemlerle ilgili güncel bilgileri sunmayı amaçlamaktadır.