İstanbul’Un Fethi̇ Sirasinda Şehi̇rde Yaşananlar Ve Psi̇koloji̇k Durum (original) (raw)

Kur’Ân’In Hifz Ve Muhafazasinda Sosyopsi̇koloji̇k Olaylar

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi, 2013

İlahî korunma altında olan Kur'ân'ın, sebepler açısından hıfz ve muhafazasına yardım eden ve onu kolaylaştıran pek çok faktör ve dinamik vardır.Sahabenin hayatını Kur'ân'a adaması, Allah'a ve Resulüllah'a eşsiz muhabbetleri, Kur'ân'ın dinî hayatlarının temel kaynağı olması, çok güçlü hafızaya sahip olmaları bu faktörlerden bazılarıdır. Bunlar arasında özellikle insan psikolojisine, his, kalp ve ruhuna şok tesiri yapan olaylar atmosferinde Kur'ân'ın hafızalara kodlanması faktörü oldukça önemlidir.Hafızanın işleyişi ve kayıt etmesi üzerine yapılan araştırmalar; sevilen bir zatın yaptığı iltifatların, ikazların, tenbihlerin, sevinç, acı, neş'e, haz, mutluluk ve korku, merakla ve ihtiyaçla beklenen cevapların, fizikî yaralanmaların insan hafızasına iz bırakarak kayıt olduğunu göstermektedir. Buradan hareketle bu makalede pek çok ayetin insan psikolojisi üzerinde şok tesiri yapan bir olay, problem veya soruya binaen nazil olduğu ve böylelikle adeta hafızalara kodlanarak Kur'ân'ın hıfzını kolaylaştırdığı misallerle ele alınarak analiz edilmeye çalışılmıştır.

SONRASI TÜRK SİNEMASINDA ŞİDDETİN VE ŞİDDET ESTETİĞİNİN KÜLTÜREL KÖKENLERİ; EŞKIYA FİLM ÖRNEĞİ

SOCIAL MENTALITY AND RESEARCHER THINKERS JOURNAL, 20

Violence is a constructive and destructive phenomenon that creates and disrupts social relations in everyday life. According to the results of studies done by anthropologists, what we understand from violence varies from culture to culture that is directly related to it. Decisive here, Cinema and society in Turkey which cultural structure it makes sense of violence and cause violence. In this context predominantly the gifts culture stand out. From the 1990’s to the present day in Turkish Cinema, In the relation of violence with content and form, it is encountered with gift culture. In the context of content, the fears of prestige, status, honor, competition, jealousy, challenge, shame, humiliation and humiliation associated with the gift culture are seen as the cause of violence in Turkish cinema after 1990. In the context of form, violence is again associated with the gift of culture, based on the exaggerated destruction of bodies and objects.

Şi̇i̇r Ve Şehi̇r: Türk Şi̇i̇ri̇nde İstanbul Sevgi̇si̇

Sosyal Bilimler Dergisi, 2020

ŞİİR VE ŞEHİR: TÜRK ŞİİRİNDE İSTANBUL SEVGİSİ ÖZ Şehir, kavramsal olarak kültür, insan ve mekân kavramları ile doğrudan ilişkilidir. Edebiyatımızda şehir-şiir ilişkisi denilince İstanbul akla gelir. Edebiyattan tarihe, mimariden müziğe Türk kültür ve medeniyetinin sergilendiği İstanbul, geçmişten günümüze kadar türkü, şarkı ve şiirlere konu olmuş bir şehirdir. İstanbul, hem kültürümüzün bir parçası hem de ona yön veren sosyal ve fiziki bir yapı olmasından dolayı birçok şairin ilgisini çekmiş ve sevilen bir mekân olmuştur. Şiir, yaşam ve yaşanmışlıkla sıkı ilişki içerisinde bir sanat olduğundan, birçok şair İstanbul'u şiirlerine konu etmiştir. Söz konusu şairler tarih, kültür, doğal güzellikler ve bireysel yaşanmışlıklar içeren şiirleriyle şehrin kimliğine katkı sağlamışlardır. İstanbul bu şiirler yoluyla ölümsüz bir mekân konumuna gelmiş, adeta yeniden inşa edilmiştir. İnsan mekânda yaşar, mekân ise insanla anlam kazanır. İstanbul, insanmekân bütünleşmesinin dünyadaki örnek şehirlerinden biridir. "Yedi tepeli şehir" olarak bilinen İstanbul, tarihi süreçte bir "kült şehir" haline gelmiş ve Türk şiirinde birçok şiirin öznesi olmuştur. Sevginin öznesi de nesnesi de bu şiirlerde hep İstanbul'dur. Mekân ve insan arasından kopmaz bir bağ vardır. Bu bağın en güçlü biçimi şair ve şehir arasında ortaya çıkar. Şairin şehirle olan duygusal bağı, şehrin geçmişi ve bugününü daha iyi anlamamızı sağlar. İstanbul sevgisi konulu şiirleri kapsayan bu çalışmanın amacı Türk şiirinde şehre duyulan sevginin; tarih, kültür, doğal güzellik, özlem ve bireysel yaşanmışlık bakımından anlam katmanlarını belirlemektir.

Türki̇ye’deki̇ 30 Büyükşehi̇r’in Perspekti̇fi̇nden İstanbul’un Şehi̇rsel Nüfusunun Tespi̇ti̇ (1980-2022)

Türki̇ye’deki̇ 30 Büyükşehi̇r’in Perspekti̇fi̇nden İstanbul’un Şehi̇rsel Nüfusunun Tespi̇ti̇ (1980-2022), 2023

1984 yılında çıkarılan 3030 sayılı “Büyükşehir Belediyesi Kanunu”, 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı “Büyükşehir Belediyesi Kanunu” ile 3030 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılması ve 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı “Büyükşehir Yasası” ülkemizdeki şehirleşme sürecine farklı bir boyut getirmiştir. 1984 yılında İstanbul, Ankara ve İzmir ilk Büyükşehir Belediyesi kurulan iller konumundayken, 1986’da Adana, 1987’de Bursa, Gaziantep ve Konya, 1988’de Kayseri, 1993’te Antalya, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Mersin, Kocaeli ve Samsun, 1999 Sakarya belediyeleri Büyükşehir Belediye statüsü kazanmıştır. 12 Kasım 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen 6360 sayılı Kanunla Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde Büyükşehir Belediyesi kurulmuştur. 6360 sayılı kanundan önce sayıları 16 olan büyükşehir belediyesi uygulanan kanunla 30’a ulaşmıştır. Büyükşehirlerin kurulması ve sayıların artmasıyla birlikte toplam nüfus içerisinde şehir nüfusu sürekli artmıştır. 1980 yılında toplam nüfusun %43,9’u şehir nüfusunu oluştururken 2022 yılında ise toplam nüfusun %93,3’ü şehir nüfusunu meydana getirmiştir. Türkiye’deki 30 Büyükşehir’in toplam nüfusu 2022 yılı itibariyle 66.653.949’dur. Ülke nüfusunun büyük bir çoğunluğunun 30 Büyükşehir içerisinde yer aldığı görülmektedir. Bu büyükşehirler içerisinde en dikkat çeken ilimiz ise İstanbul’dur. İstanbul ili 1984 yılında Büyükşehir Belediyesi statüsü kazanmıştır. İl, Büyükşehir statüsü kazanmadan önce 1980 yılında toplam nüfusu 4.741.890’dır. Bu nüfusun 2.909.455’i şehir, 1.832.435’i ise köy nüfusunu oluşturmaktadır. 1980 yılından 2022 yılına kadar toplam nüfus ve şehir nüfusu sürekli artış göstermiştir. Özellikle 6360 Sayılı Kanun’la birlikte köylerin Büyükşehirlere bağlı mahallelere dönüştürülmesi ve 10.000 nüfus altındaki belde nüfuslarının şehir nüfusuna eklenmesiyle 2012 yılından itibaren ildeki şehir nüfusu miktarı yükselmiştir. 2012 yılında 13.710.512 olan şehir nüfusu, 2014’te 14.377.018, 2019’da 15.519.267, 2022’de ise 15.907.951’e ulaşmıştır. Bu çalışmada, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) kullandığı kriter esas alınarak 1980-2022 yılları arasında 30 Büyükşehir’in perspektifinden İstanbul’un şehirsel nüfusu analiz edilmiştir. Daha sonra ilin 2022 yılı nüfusunun miktarı, cinsiyet yapısı ve eğitim durumu üzerinde durulmuştur.

Mehmed’in Hayali 1: İstanbul’un Fetih Stratejisi

LİNK: https://www.defenceturk.net/meh medin-hayali-istanbulun-fetihstratejisi Mehmed'in Hayali: İstanbul'un Fetih Stratejisi Yazar: MÜBERRA HUDOĞLU "Kostantiniyye mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur" İstanbul… 1100 yıl görkemli Roma İmparatorluğu'nun başşehirliğini yaptığı için zenginliğin, dirliğin, cihanşümul imparatorluk fikrinin timsali olmuş, pek çok büyük kumadan tarafından kuşatılıp, alınamamış bu muhteşem şehir… Roma İmparatorluğu tüm ihtişamıyla Doğu Akdeniz bölgesine hükmederken, İslamiyet Arap yarımadasında Hz. Peygamber ile yeni yeni yayılmaya başlamıştı. İşte böyle bir dönemde Hz. Peygamber İstanbul'un Müslümanlarca fethini müjdelemiş, o muhteşem ordu ve kumandanını övmüştü. Hz. Peygamberin övgüsüne nail olmak isteyen güçlü Arap kumandanlar ve ordular tarafından bu şehir 9 kez kuşatıldı, Timur tarafından bir kez, Osmanlı tarafından 6 kez kuşatıldı, kimse almaya muvaffak olamadı. Alâeddin Ali Çelebi'nin vefatı üzerine Şehzade Mehmed, Osmanlı'nın yegâne varisi olmuştu. Bu vefat II.Murad'ı hayli üzmüş olduğundan, son kalan oğlunu tahta geçirerek

Reisüzzâkirîn’in Sefernâmesi ve İstanbul’daki Şiîlerin Dinî Hayatı

2021

İstanbul'daki Şiîlerin dinî yaşantısı şimdiye kadar sadece Muharrem ayında düzenlenen azadarî merasimleri üzerinden anlatılmıştır. Bu durumda şüphesiz eldeki kaynakların mahiyeti etkili olmuştur ve daha çok kurumsal bir hüviyet taşıyan bu merasimlerin ötesinde dinin ve mezhebin bireylerin gündelik yaşamlarındaki tezahürleri ele alınamamıştır. Bu tek yönlülüğün aşılmasına katkı sağlamayı amaçlayan bu çalışmada, İstanbul'daki Şiîlerin dini hayatına dair şimdiye kadar istifade edilmemiş bir kaynak ele alınarak sunduğu bilgiler değerlendirilmektedir. Söz konusu edilecek kaynak, İstanbul yolunu kullanarak hacca giden Reisüzzâkirîn isimli Meşhedli bir ravzahânın (Kerbelâ ile ilgili mersiyeler okuyan kişi) sefernâmesidir, Bu sefernâme, müellifinin yaklaşık kırk gün (21 Şâban-3 Şevval 1319/3 Aralık 1901-13 Ocak 1902) kaldığı İstanbul'da Şiî toplulukla hemhal olması ve onlara gerek cami minberinde gerekse davet edildiği tüccarların evlerinde dinî hizmetler vermiş olması dolayısıyla çok önemlidir. Vaktinin çoğunluğunu hanın avlusundaki mescidde veya İranlılar'ın evlerinde geçirse de şehri gezme fırsatını da bulmuştur. Çarşı pazar gezip alışveriş yaptığı gibi camileri ve diğer tarihî eserleri görmeye ve köprü, tünel gibi o dönemin teknolojik yeniliklerini tecrübe etmeye de gayret göstermiştir. Reisüzzâkirîn'in günlük tarzında kaleme aldığı ancak tamamlayamadığı sefernâmesinin İstanbul bahsi, bir tür Ramazan günlüğüdür ve gün gün yapılan ibadetleri kaydetmesi itibariyle Şiîlerin dinî yaşantılarına dair ayrıntılar açısından oldukça zengindir. Bu metin aynı zamanda İstanbul'daki Şiîlerin dinî inançlarını yaşama anlamında İran'la irtibatlarının mahiyetine dair bilgiler de sunmaktadır.

Kur’ân’ın Hifz Ve Muhafazasinda Sosyopsi̇koloji̇k Olaylar

2013

Ilahi korunma altinda olan Kur’ân’in, sebepler acisindan hifz ve muhafazasina yardim eden ve onu kolaylastiran pek cok faktor ve dinamik vardir.Sahabenin hayatini Kur’ân’a adamasi, Allah’a ve Resulullah’a essiz muhabbetleri, Kur’ân’in dini hayatlarinin temel kaynagi olmasi, cok guclu hafizaya sahip olmalari bu faktorlerden bazilaridir. Bunlar arasinda ozellikle insan psikolojisine, his, kalp ve ruhuna sok tesiri yapan olaylar atmosferinde Kur’ân’in hafizalara kodlanmasi faktoru oldukca onemlidir. Hafizanin isleyisi ve kayit etmesi uzerine yapilan arastirmalar; sevilen bir zatin yaptigi iltifatlarin, ikazlarin, tenbihlerin, sevinc, aci, nes’e, haz, mutluluk ve korku, merakla ve ihtiyacla beklenen cevaplarin, fiziki yaralanmalarin insan hafizasina iz birakarak kayit oldugunu gostermektedir. Buradan hareketle bu makalede pek cok ayetin insan psikolojisi uzerinde sok tesiri yapan bir olay, problem veya soruya binaen nazil oldugu ve boylelikle adeta hafizalara kodlanarak Kur’ân’in hifzin...