YER, YERSİZLİK VE GELENEKSEL EKOLOJİK BİLGİ / Place, Placelessness and Traditional Ecological Knowledge (original) (raw)
Related papers
Mimarlık ve Kent Araştırmaları Konferansı, 2021
Tarihi çevrelerin korunması konusunda en temel prensiplerden biri, geliştirilecek müdahale önerilerinde yerleşimlerin özgün karakterlerini ön planda tutan bir anlayışın benimsenmesidir. Bu temel prensip sadece kentsel alanları değil, aynı zamanda yerel mimari mirası barındıran kırsal yerleşimlerde yürütülen koruma çalışmalarını da kapsamaktadır. Tarihi çevrelerin korunması için zorunlu olan bütüncül koruma ilkeleri, kırsal yerleşimlerde özellikle kültürel peyzaj değerlerinin sürdürülebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Araştırma kapsamında, Antalya Akseki havzasında yer alan Belenalan ve Güzelsu kırsal yerleşimlerindeki evlerin özgün mimari değerlerinin tespiti ve kültürel peyzaj değerleriyle birlikte korunması sorunu üzerine odaklanılmıştır. Bu yerleşimler Antalya Bilim Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü’nde yürütülmekte olan “Tarihi Yapıların Belgelenmesi ve Analizi” ve devamında verilen “Koruma ve Restorasyon Projesi” derslerinde de çalışma alanı olarak seçilmiştir. Aynı bölgede yer alan bu iki yerleşimin özellikleri incelendiğinde, gerek coğrafi konumları ve çevre bağlantıları, gerekse geçmişleri boyunca yerleşimleri şekillendiren sosyal, ekonomik ve fiziksel etkenler nedeniyle birbirlerinden farklı ve ünik özellikler taşıdıkları görülmektedir. Söz konusu iki yerleşimde plan tipolojilerinden kullanılan yapım sistemine, malzemeden süsleme elemanlarına kadar görülen farklılıklar, aynı havzada yer alan ve “düğmeli evler” tanımıyla benzer oldukları varsayılan bu iki yerleşim için ortak bir kırsal kimlik değeri belirlenmesinin ve bu doğrultuda koruma önerilerinin geliştirilmesinin doğru olmadığını, yerleşimlerin kendine özgü karakteristiklerini göz önüne alan bir yaklaşımın uygulanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Her iki yerleşimdeki mevcut yapıların onarımı esnasında ve/veya yeni yapılarda kimi zaman tarihselci bir yaklaşım ile “taklit” olarak değerlendirilebilecek uygulamaların gerçekleştirildiği, kimi zaman da çevreden ve bağlamdan tamamıyla kopuk olan, kentlerdeki imar koşullarına uygun olarak geliştirilen ve ağırlıklı olarak betonarme niteliğinde yapıların inşa edildiği görülmektedir. Bu durum yerleşimin özgün karakterini olumsuz etkileyen bu tür uygulamaların “yer”e ait nitelik taşımadığını net bir biçimde ortaya koymaktadır. Sorunun nedenlerinden biri kırsal yerleşimlerin birbirine benzer olduğu yanılgısı olduğu kadar, kentlerde “çağdaş” olarak tanımlanan uygulamaların yere ve bağlama göre yorumlanmadan kırsal yerleşimlerde de uygulanması olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Çalışmada incelenen Belenalan ve Güzelsu yerleşimlerinin coğrafi olarak birbirine yakın olsa da, kendilerine ait karakteristik özellikler taşıdıkları, benzerliklerinin yanı sıra farklılıklarıyla da tanımlanmalarının gerektiği ve bu bağlamda yere özel koruma önerilerinin geliştirilmesinin kırsal yerleşimlerin sürekliliği açısından kaçınılmaz olduğu görüşünü desteklemektedir. Koruma ve yeni yapı uygulamalarında genellemelerden uzak, yerleşimin kendi dinamiklerini esas alan çağdaş yaklaşımların benimsenmesi tavrının, kırsal ve kentsel tarihi çevrelerin korunması ve yaşatılması çalışmalarında büyük bir öneme sahip olduğu vurgulanmaktadır. Bu bağlamda yapılan araştırmada, Belenalan ve Güzelsu yerleşimlerinde gerçekleştirilen koruma ve çağdaş yapı uygulamalarında izlenen genel yaklaşım incelenmiştir. Uygulamaların bu alanlara olumlu/ olumsuz etkilerinin arazi çalışmalarından, arşiv ve literatür araştırmalarından gelen bilgilerden yararlanarak tespit edilmesi ve ulaşılan sonuçlar aracılığıyla koruma kararlarında bölgesel ölçekteki değerlendirmelerin yanı sıra yerleşim ölçeğindeki ‘yer’e özgü değerlendirmelerin yapılmasının öneminin karşılaştırmalı olarak ortaya konulması amaçlanmaktadır.
The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication, 2024
The objective of this study is to explore the reasons why people prefer living in İsrailevleri (Dikmen Yapı Kooperatifi), their attachment and attitudes towards their dwellings, and their sense of urban identity. To achieve this, the research used the 'Place Attachment Scale' and the 'Urban Identity Scale' to assess the attachment and attitudes of the users. The study analyzed data from 47 residents of the İsrailevleri (Dikmen Yapı Kooperatifi) through statistical methods, and presented the findings in a systematic manner. The study shows that there is a positive and significant relationship between the place attachment levels and urban identity attitudes of the users who experience the place. This indicates that space is not just a physical structure, but also an important part of urban life. Additionally, the research highlights the significant role users play in space design.
YERSİZLEŞME / PLACELESSNESS.pdf
BAHADIR,ELİF. MEKAN TASARIMINDA KİMLİK OLUŞUM SÜREÇLERİ VE YERSİZLEŞME KAVRAMININ İRDELENMESİ, YÜKSEKLİSANS TEZİ, ANKARA 2014. Bu çalışmada; toplumların gelişiminin başladığı tarihten itibaren; bilişselliğin işlerliği için temel olarak görülen ‘aidiyet’ ve ‘kimlik’ kavramlarının; yaşam pratiklerinde sürekliliklerinin sağlanabilmesi için izlenilen yollardaki dönüşümler incelenmiştir. Bu dönüşümün günümüzdeki son evresinde , kapitalizmin varlığını sürdürebilmesi için yürürlüğe geçirilen yeni düzenlemeler, ‘aidiyet’ ve ‘kimlik’ kavramları hakkında ikircikli bir tartışma zemini oluşturmuştur. Aidiyet tanımının ‘yersizleşme’ olarak dönüştüğü bu son evre için , tartışma zeminini oluşturan iki farklı kesimin , olumsuzlama ve olumlamalarıyla , bu kavrama yönelik çıkarımları açıklanmaya çalışılmıştır.
Tasarım + Kuram 13, 2012, s:61-81
Past civilisations are legible through their physical environments. Therefore, documentation of the physical environment which forms the architectural heritage is substantial. The subject of this article; the settlement of Stratonikea, today's Eskihisar village, is characterized by the traces of two different cultures. The prominence of this settlement is defined by the integrity of the architectural elements from both the antiquity and vernacular architecture which are well preserved, as well as its continuity while the existing village of Eskihisar lays upon the settlement of Stratonikea of antiquity. This article is based upon the documentation as a result of fieldwork at Eskihisar village carried out by the author in the year 2002, and, it focuses on selected vernacular buildings including; houses, coffe house, shops and fiaban A¤a Mosque, as well as the village square with its monumental trees. 66 Resim:8 Köy içinde yap›larda kullan›lan devflirme tafllar Resim:9-a Köy içindeki evlerin genel karakteri Resim:9-b Köy içindeki sokaklar›n gel karakteri (Sa¤daki foto¤raf; Aysel, N. 2009 )
Birgi Tarihî Yerleşiminin Sürdürülebilir Bir Yaklaşımla Korunmasında Yer Kimliğinin Rolü
IBAD Sosyal Bilimler Dergisi, 2019; (Özel Sayı): 185-197 , 2017
Studies about interaction of the natural and artificial environments in which societies live and mutual change within the framework of this interaction deals with the physical elements of the natural and built environment, as well as with the historical, cultural and social values of the factors play an active role in the formation of feelings of belonging and ownership and establishment of social identity and place identity. Place identity is defined as the definition of individuals and societies by themselves through spatial and urban patterns formed by their values, ideals, behaviours and skills. This approach renders the pastpresent relation tangible and makes the historical areas that reveal the continuity of place in time an important part of the identity of the place. Today, as a goal of preservation of historical places which are part of our cultural heritage with a sustainable approach is increasingly adopted, it is important to maintain and strengthen the community-place relations. This study discusses the sustainability of community-place relations are shaped through the historical sites through the Birgi settlement, which has largely preserved its traditional character. In this context, how the society-place relations are shaped through the historical and contemporary dynamics of the settlement and the basic elements of the place identity are examined; the transformation of the place due to the effects of cultural tourism and the evolving of the society-place relations are discussed. On the other hand, ongoing conservation approaches in the settlements are mentioned and principles are proposed for strengthening and maintaining the identity of the place within the scope of sustainable settlement protection.
Bu çalışmanın temel amacı, Anglosakson coğrafyasındaki mekân kavramlaştırmalarına ve teorik tartışmalarına tarihsel bir bakış açısı içinde bakarak, Türkiye coğrafyasının nasıl bu entelektüel çabaların parçası olabileceği irdelemektir. Bu anlamda, bölgesel coğrafya çalışmalarındaki mekân tanımlamalarından başlayarak, pozitivist, hümanist, Marksist ve postyapısalcı yaklaşımlardaki mekân tartışmalarına özet olarak yer verilmektedir. Ayrıca bu kavramlaştırmaların coğrafyanın yapılma biçimi, bilgi üretim süreçleri ve tasavvurları üzerindeki etkileri irdelenmekte ve Türk coğrafyanın bu entelektüel mirastan nasıl yararlanabileceği konusu ele alınmaktadır. Anahtar Sözcükler: Mekân, Coğrafi Düşünce, Türk Coğrafyası This study looks at the theoretical debates and conceptualizations on space in geography and seeks ways to include Turkish geography in these intellectual endowers. Starting with regional geography traditions, the study summarizes different space conceptualizations in humanist, positivist, Marxist and poststructural approaches in human geography. The study also investigates the relationship between such conceptualizations and the way geography is done in terms of the knowledge produced and the imaginations created. It also discusses how Turkish geography could benefit from these intellectual debates in Anglo Saxon geography. Keywords: Space, Geographic Thought and Turkish Geography
KÜRESELLEŞEN GELECEKTE KİMLİK VE YER SORUNSALI
This article deals with form and form elements in architecture as bearers of societal meaning and symbols of identity. Man-made form is predicated upon triangular relationships of culture, politics and society. Society is premised upon a dialogue on globalism vs. regionalism with respect to economic, political, cultural and social discourses. Place is described as strong identity read through symbols, and architectural form as a meaningful holistic entity inscribed in place, composed of mass/volume relations, formats, details and ornamentations. It criticizes the present state of architecture on the grounds that forms are rapidly globalizing to the extent of loosing their authentic-primary meanings and suggests positional discourses of “local” and demands appropriate morphology.
Türkiye Kırsal Yerleşme Coğrafyası Literatürü
Türkiye'de Coğrafya II, 2019
Beşerî faaliyetlerin en çarpıcı örnekleri olan yerleşmeler ve bunları oluştu-ran meskenler açısından Türkiye âdeta bir açık hava müzesi görünümündedir. Ülkemizin özel konumu, uzun tarihî geçmişi, çeşitli kavimlere ev sahipliği yap-masından kaynaklanan kültürel birikimi, sosyo-ekonomik özellikleri vb. beşerî faktörler yanında, yöreden yöreye değişen ve her yörenin kendine has belirgin özelliklerini yansıtan iklimi, yeryüzü şekilleri, jeolojik yapısı, bitki örtüsü vb. fizikî coğrafya faktörleri Türkiye'de görülen yerleşme ve mesken (konut) çeşitliliğinin nedenlerinden sadece bazılarıdır. 1 Bu muhteşem zenginliğe karşılık Türkiye'de kırsal yerleşmelerin ve bunları oluşturan meskenlerin ekonomik, sosyal, kültürel, tarihî ve coğrafî özelliklerinin tam olarak araştırıldığı ve bunların bütün yönleriyle ortaya konulduğunu söyle-mek güçtür. Diğer yandan ülkemizde yüksek öğretim kurumlarının ülke geneline yayılması ve sayı olarak artışına bağlı olarak 40'tan fazla üniversitede Coğrafya Bölümü bulunmakta, bunlara ek olarak yüze yakın Eğitim Fakültesinin Sosyal Bilimler Eğitimi bölümlerinde de çok sayıda coğrafya bilim insanı görev yapmaktadır. Bazı imkansızlıklara rağmen araştırma ve yayın faaliyetleri bütün hızı ile devam etmekte, söz konusu eksiklikler giderilmeye çalışılmaktadır.
1970’li yıllarda merkezi yönetimin yerel sorunlara çözüm üretememeye başlaması ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın yerel özerklik kavramına vurgu yapmasıyla birlikte yerel yönetimler ön plana çıkmıştır. İyi bir yönetim yapısının varlığı için yerel yönetimlerin özerk olması kadar özerkliğin sınırları da oldukça önemlidir. Bu çalışmada yerel özerklik ekseninde İtalya ve Türkiye’deki yerel yönetim sistemleri karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır. Çalışmanın amacı İtalya’da yaşanan dönüşümün, Türkiye için örnek olup olamayacağı ve bunun nedenlerini ortaya koymaktır. Bu çerçevede çalışmada ilk olarak İtalya’da yerel/bölgesel yönetimler incelenecek ve tarihsel perspektifte yaşanan değişim süreci ele alınacaktır. Ardından ise Türkiye’nin mevcut durumu İtalya ile karşılaştırılacaktır. Anahtar Kelimeler: İtalya, Türkiye, Yerel Özerklik, Yerel Yönetimler.