Perakendeci̇li̇kte Ki̇şi̇sel Satişin Tüketi̇ci̇ Algisina Etki̇si̇ Üzeri̇ne Bi̇r Araştirma (original) (raw)

Ki̇şi̇sel Satişta Eti̇k Olmayan Davranişlarin Satiş Performansina Etki̇si̇: Perakendeci̇li̇k Sektöründe Bi̇r Uygulama

Uluslararası Iktisadi ve Idari Incelemeler Dergisi, 2017

Bu çalışmanın amacı, kişisel satış sürecinde etik olmayan davranışlar olarak değerlendirilen müşteriye uygulanan baskı ve müşterinin yanlış bilgilendirilmesi davranışlarının satış temsilcisinin performansı üzerindeki etkisini belirlemektir. Ayrıca, bu etik olmayan davranışların demografik özelliklere, satış eğitimine ve maaş alma şekline göre değerlendirilmesi araştırmanın bir diğer amacıdır. Araştırmanın evrenini Düzce'de bulunan perakende mağazalarında çalışan satış temsilcileri oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında, 238 satış temsilcisinden veriler yüz yüze anket tekniğiyle toplanmıştır. Bu veriler sosyal bilimler için istatistik paket programı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, etik olmayan davranışlar olan baskı ve yanlış bilgilendirme satış performansını olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, demografik özelliklerden bağımsız olarak satış eğitimi alıp almama durumuna ve maaş alma şekline göre satış temsilcilerinin etik olmayan davranışları gerçekleştirme düzeyleri ve performansları farklılık göstermektedir.

Tüketi̇ci̇ Yeni̇li̇kçi̇li̇ği̇ Ve Algilanan Ri̇ski̇n Satin Alma Davranişina Etki̇si̇

Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2014

Yenilikçi tüketiciler ürünün ilk kullanıcısı olmaları, ürün hakkında ilk geri bildirimleri pay-laĢmaları ve potansiyel alıcılara ürünü tanıtıp bilgi sağlamaları gibi nedenlerle iĢletmeler ve akademisyenler için önemlidir. Bu çalıĢma tüketici yenilikçiliği, algılanan risk ve satın alma davranıĢı arasındaki iliĢkiyi araĢtırmıĢtır. GüdülenmiĢ tüketici yenilikçiliği ve algılanan risk ölçeklerinden faydalanılarak 402 örnekten toplanan veriler yapısal eĢitlik analizi kullanılarak incelenmiĢtir. AraĢtırma sonuçları tüketici yenilikçiliği ile satın alma davranıĢı arasında pozitif buna karĢın tüketici yenilikçiliği ile algılanan risk ve algılanan risk ile satın alma davranıĢı arasında negatif iliĢki bulunduğunu ortaya koymuĢtur. Tüketicinin satın alma kararı üzerinde yenilikçiliğin satıĢları artırıcı, risk algılamasının ise satıĢları azaltıcı yönde önemli bir belirleyici etkisi söz konusudur.

Perakende Sektöründe Satiş Elemanlarinin Eği̇ti̇mleri̇ni̇n Ve Ki̇şi̇sel Ni̇teli̇kleri̇ni̇n Satiş Başarisi Üzeri̇ndeki̇ Etki̇si̇: İzmi̇r Örneği̇

Günümüzde iş dünyasında ve perakende sektöründe görülen hızlı değişim ve gelişmelerin sonucu olarak işletmeler arası rekabetin artması ürünlerin pazarlanmasını zorlaştıran bir ortam yaratmış, buna bağlı olarak da satış giderek önem kazanan bir pazarlama faaliyeti haline gelmiştir. Bu kapsamda çalışmada, satış süreci dâhilinde satış eğitimi ve kişisel nitelikler gibi kriterlerin satış başarısı üzerinde yarattığı etkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, yüz yüze anket yöntemiyle perakende sektöründe çalışan 496 satış elemanıyla görüşülmüştür. Çalışma sonucunda satış başarısı ile eğitim seviyesi arasında doğrudan ilişkisi bulunamamasına rağmen satış eğitiminin satış başarısını dolaylı olarak etkilediği tespit edilmiştir. Bununla beraber başarılı bir satış elemanının sahip olması gereken özelliklerde satış eğitimi yoluyla geliştirilebilecek kişisel niteliklerin ön plana çıkması dikkat çekici bir bulgu olarak saptanmıştır.

Davranişsal İkti̇sat Çerçevesi̇nde Sinirli Rasyonali̇te: Tüketi̇ci̇ Terci̇hleri̇nde Algi Yanilgisi Üzeri̇ne Bi̇r Deney

Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 2019

Ġktisat bilimi sosyal bir bilim olarak varolmasına rağmen, bilhassa 1874 yılında Walras'ın "Saf Ġktisadın Öğeleri" çalıĢmasından sonra, fizik ve matematik ile fazlasıyla iç içe geçmiĢ bir yapı sergilemiĢtir. Ġktisadi birçok modelin sağlam temellere oturtulabilmesi için matematiğin kullanılması Ģart olsa da bu durum zaman içinde iktisadın sosyoloji ve psikolojiden uzaklaĢmasına sebebiyet vermiĢtir. Ancak değiĢen konjonktürde, sosyal ve ekonomik durumların net bir Ģekilde açıklanamaması sonucu olarak, 20.yüzyılın ortalarından itibaren iktisat, sosyoloji ve psikoloji iliĢkisi tekrar tartıĢılmaya baĢlanmıĢtır. Matematik ile sınırlandırılmıĢ varsayım ve analizlere dayandırılan geleneksel iktisadın temelinde insan faktörünün olması ve bu yüzden modellerde psikolojik ve fizyolojik faktörlerin de göz önünde bulundurulması gereği DavranıĢsal Ġktisatın ortaya çıkmasını sağlamıĢtır.

Tüketi̇ci̇ Düşmanliğinin Boyutlarinin Ve Satin Alma Ni̇yeti̇ Üzeri̇ndeki̇ Etki̇leri̇ni̇n İncelenmesi̇: Ni̇tel Bi̇r Araştirma

DergiPark (Istanbul University), 2019

Çalışmanın amacı eğitim düzeyi yüksek tüketicilerin hangi ülkelere karşı düşmanlık hissettiklerinin ve bu ülkelere yönelik düşmanlığın boyutlarının belirlenmesi ve bu hislerin tüketicilerin söz konusu ülke ürünlerini satın alma niyeti üzerindeki etkilerinin incelenmesidir. Tüketici düşmanlığının dinamik, çok boyutlu ve ülkelere özgü yapısından dolayı önceki çalışmalarda uygulanan ölçümler ile kapsanamayan boyutlarının nitel yöntemlerle ortaya çıkarılması mümkündür. Bu çerçevede 21 bireyden derinlemesine görüşme tekniğiyle toplanan veriler betimsel ve içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Türkiye'de eğitim düzeyi yüksek tüketicilerin en fazla düşmanlık duydukları ülkelerin Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, İsrail ve Rusya olduğu tespit edilmiştir. Tüketici düşmanlığı çalışmanın örneklemi için, ekonomik, savaş, politik ve sosyo-kültürel düşmanlık şeklinde ortaya çıkmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı politik düşmanlık, savaş düşmanlığı ve ekonomik düşmanlık, Fransa'ya karşı genel düşmanlık, İsrail'e karşı savaş düşmanlığı, politik düşmanlık ve sosyo-kültürel düşmanlık ve Rusya'ya karşı politik ve ekonomik düşmanlık hissedilmektedir. Tüketici düşmanlığı satın alma niyetini olumsuz yönde etkilemektedir. Söz konusu etkinin gücü düşmanlığın boyutlarına göre farklılaşmaktadır.

Yeşi̇l Pazarlama Bağlaminda Yeşi̇l Ürünlere İli̇şki̇n Tüketi̇ci̇ Satin Alma Davranişi; Kafkas Üni̇versi̇tesi̇ Örneği̇

DergiPark (Istanbul University), 2019

The aim of this study was to determine the awareness of the environmental awareness of the academic staff of Kafkas University on green marketing activities and the tendency to buy green products. In this study, the current situation was tried to be used by using relational survey model. For this purpose, a questionnaire was applied to 353 academic staff working in 2017-2018 academic year in Kafkas University in October 2018. SPSS 21.0 package program was used to analyze the collected data. The validity and reliability analyzes were applied to the data collection tool. In order to analyze the research data, frequency analyzes, difference tests and correlation analyzes were performed. In this study; significant differences were found between the academicians' buying trends, green marketing activities awareness and environmental sensitivities and various demographic variables. In addition, it is concluded that academicians have a significant positive correlation between green product buying trends, green marketing activities awareness and environmental sensitivities..

Perakendeci̇ Ve Zi̇yaretçi̇leri̇n Yöresel Yi̇yecek Algisi: Kayseri̇ İli̇ Örneği̇

Journal of Recreation and Tourism Research, 2019

Turizmde yöresel yiyecekler; yerel mutfak deneyimi üzerine odaklanma, yerel mutfağı, mirası, kültürü ve geleneği yansıtma, yiyecek ve içecekleri öğrenen, takdir eden veya tüketenler için bir turizm deneyimi olarak oldukça önem arz eder hale gelmiştir. Bu süreçte "yerel kültürün özüyle yöresel yiyecek veya içeceklerin tüketilmesinin sağlanması" öne çıkartılmaktadır. Bu araştırmada Kayseri iline özgü yöresel yiyecekler yerel perakendeciler ve ziyaretçiler perspektifinden ele alınmakta ve Kayseri iline özgü yöresel yiyeceklere yönelik algının ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda 127 yöresel yiyecek perakendecisi ve 487 ziyaretçiden anket tekniği kapsamında veri toplanmıştır. Toplanan verilerinin analizi sonucunda perakendecilerinin yöresel yiyecek algısında yiyecek özellikleri, etnosentrizm ve fiyat-erişilebilirlik olmak üzere üç boyut tespit edilmiştir. Ziyaretçilerin yöresel yiyecek algısında ise yiyecek özellikleri ve etnosentrizm olmak üzere iki alt boyuta ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda görülmüştür ki perakendecilerin yöresel yiyeceklere yönelik algı ortalaması 4,61 iken ziyaretçilerin yöresel yiyecekler için algı ortalaması 3,59 olarak tespit edilmiştir. Yöresel yiyecek algısında en büyük farklılık fiyat değişkeninde ortaya çıkmıştır. Perakendeciler (=4,20) fiyat uygunluğu konusunda ziyaretçilere (=2,90) göre farklı düşünmektedir. Bununla birlikte perakendecilerin eğitim ve gelir durumu arttıkça yöresel yiyeceklere daha olumlu yaklaştıkları, ziyaretçilerde ise memur ve emeklilerin yöresel yiyeceklere daha olumlu baktıkları saptanmıştır.

Tüketi̇ci̇leri̇n Çevri̇mi̇çi̇ Alişveri̇şlerde Algiladiklari Değeri̇n Marka Sadakati̇ Üzeri̇ndeki̇ Etki̇si̇: Gi̇yi̇m Ürünü Temeli̇nde Bi̇r Çalişma

TURKISH JOURNAL OF MARKETING

Bu çalışmada, çevrimiçi alışverişlerden algılanan değerin marka sadakatine etkisi giyim ürünü özelinde incelenmiştir. Çalışmanın amacına uygun olarak ilgili alan yazın taranmış ve ‘’çevrimiçi alışveriş’’, ‘’algılanan değer’’ ve ‘’marka sadakati’’ kavramları açıklanmıştır. Araştırmanın analizleri için gereksinim duyulan veriler, İstanbul’da ikamet eden ve çevrimiçi alışveriş yaptığını belirten katılımcılar arasından kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen 460 kişiye yüz yüze anket yöntemi uygulanarak elde edilmiştir. Araştırmada SPSS ve AMOS programları kullanılarak, açıklayıcı faktör analizi, doğrulayıcı faktör analizi, korelasyon analizi ve yapısal eşitlik modellemesi gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda çevrimiçi alışverişlerden algılanan değerin marka sadakati üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulardan yola çıkarak, araştırmacılara ve sektör temsilcilerine önerilerde bulunulmuştur.

Tüketi̇ci̇leri̇n Helal Ürün Algisi Ve Helal Ürünleri̇ Satin Alma Ni̇yetleri̇ Üzeri̇ne Bi̇r Araştirma

Helal sözcüğü Arapça kökenli olup izin verilen ve yasak olmayan anlamında kullanılmaktadır. Helal ürün ise, İslami açıdan yasak olmayan, izin verilen ürün anlamına gelmektedir. Araştırmada, tüketicilerin helal ürün algısı ve helal ürünleri satın alma niyetleri ile demografik özellikler (cinsiyet, yaş, meslek, gelir, eğitim düzeyi) ve İslami değerler arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığının araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmanın evrenini Çanakkale ilinde ikamet eden tüketiciler oluşturmaktadır. Veriler anket ile toplanmış olup, toplanan verilerin analizinde güvenilirlik analizi, tanımlayıcı istatistikler, faktör analizi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve Tukey HSD çoklu karşılaştırma testi kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, tüketicilerin helal ürün algısı ve helal ürünleri satın alma niyetleri ile yaş, meslek ve eğitim düzeyi değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Bununla birlikte tüketicilerin helal ürün algısı ve helal ürünleri satın alma niyetleri ile gelir ve İslami değerler değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur.

Tüketi̇ci̇leri̇n Sürdürülebi̇li̇r Satin Almaya İli̇şki̇n Moti̇vasyonlari Üzeri̇ne Bi̇r Araştirma, Çankiri Örneği̇

Journal of International Social Research, 2018

Öz Tüketimin toplumsallaşması, sosyal yaşamın ayrılmaz parçası ve tamamlayıcısı haline gelmesi, sürekli değişen ve sonsuz ihtiyaçların sosyo-ekonomik düzen ve ilerleme için büyük bir gereklilik haline gelmesi ve insanların tüketimden mutluluk arar haline gelmesi ile tüketim davranışları, çevre üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır. Dünya nüfusu hızla artarken, kaynak ihtiyacı da aynı hızla artmış, artan talebi karşılamak için sanayi faaliyetleri de orantılı olarak büyümüştür. Artan sanayi faaliyetleri; hava, toprak kirliliği gibi çevresel bozulmalara neden olmuştur. Sanayi faaliyetlerinin yanı sıra sürdürülemez tüketim modları da büyük miktarda kaynak harcamakta ve önemli ölçüde çevresel kirlilik üretmektedir. Üretim süreçleri ve kaynak verimliliği uzun zamandır çevresel politikanın hedefi haline gelmişken, gelişmiş ekonomilerin sürdürülemez tüketim kalıpları günümüz ekonomik, sosyal ve çevresel krizlerinin merkezinde yer almaktadır. Sürdürülebilir tüketim, kitlesel tüketimin ve sürekli yüksek seviyeli ekonomik büyümenin zararlı çevresel ve sosyal sonuçlarıyla ilgili artan endişeye tepki olarak ortaya çıkan teorik bir kavramdır. Sürdürülebilir tüketim politikalarının amacı ise evdeki enerji ve kaynak tüketiminde daha fazla etkinlik, atıkların en aza indirilmesi ve hane halkının çevreye duyarlı satın alma alışkanlıkları gibi bir dizi davranış değişikliğini teşvik etmektir. Ancak, tüketim alışkanlıklarını değiştirmek oldukça zordur, çünkü sürdürülebilir tüketim davranışını yaygınlaştırmak için bireylerin kendi değer ve davranışlarını değiştirmeleri yeterli değildir. Verilen bu bilgilerin çerçevesinde oluşturulan araştırmanın amacı tüketicilerin sürdürülebilir tüketim davranışlarının bir parçası olan sürdürülebilir satın alma davranışını incelemektedir. Sürdürülebilir satın alma davranışlarına yönelik geliştirilen bu çalışmada tarama modeli esas alınmıştır. Araştırmanın anakütlesini Çankırı ilindeki tüketiciler oluşturmaktadır. Araştırma için gerekli verilerin elde edilmesinde anket yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, günümüzde gerek işletmeler gerekse tüketiciler için önem taşıyan sürdürülebilir tüketimin bir parçası olan sürdürülebilir satın alma davranışına yönelik tüketicilerin motivasyonlarının mevcut satın alma davranışları üzerinde anlamlı bir etkisinin bulunduğu ortaya çıkmıştır.