Mekanın Sinematografik Temsili Bağlamında Beden-Mekan İlişkisi (original) (raw)

Mimarlik ve sinema etkilesimini fenomenolojik olarak inceleyen bu calisma, mekânin sinema araciligiyla temsili baglaminda bedenin kentsel mekânla girdigi etkilesimi konu almaktadir. Sinemada fiziksel olarak hareketsiz olma durumunda kalan izleyicinin, gorme duyusu uzerinden mekânla nasil ozdeslesebilecegi sorusunun cevabi aranmistir. Bu baglamda sinemada kentsel mekânin sunum bicimleri sorgulanmistir. Deneyime olanak taniyan kentsel mekânin, sinemada yasamin icinden ‘oldugu gibi’ aktarilmasiyla, izleyici katilimciliginin artacagi hipotez olarak belirlenmistir. Gorme duyusunda dokunsal bir bilesenin gizli oldugu savi ile hipotez iliskilendirilmistir. Bu baglamda bedenin kentsel ve sinemasal mekân deneyimi incelenmistir. Sinemada bedenin mekâni izleyerek deneyimlemesi, gorme duyusu ile iliskilendirilirken kentte bedenin mekâni fiziksel olarak deneyimlemesi ise dokunma duyusu ile iliskilendirilmistir. Arastirmada yontem olarak beden, mekân, sinema kavramlarinin dolaysiz ve birbiriyle o...

Sinema-Mimarlık Arakesitinde Beden-Zaman-Mekan İlişkisi

2023

Sinemada hikayeye ve mimarlıkta mekana karşılık gelen anlatının öznesi olarak beden, her iki disiplinde de hareket-beden deneyimiyle ortak bir bileşen olarak kendini gösterir. Hareket-beden deneyiminin ürettiği mekansal aralıklar bağlamında birbiriyle ilişkilendirilebilecek olan sinema ve mimarlık disiplinlerinin özne olarak beden üzerinden irdelenen ara kesitte birbiriyle benzerlikler taşıdığı söylenebilir. Beden hareketiyle temsil edilen mekansal anlatı, zamansal bağlamın kurgulanarak aktarılmak istenenin ve içinde barındırdığı olasılıkların açığa çıkarılmasını sağlayan sinematografik bir mekan kurgusuna ihtiyaç duyar. Bu çalışmada Camera Obscura’dan Sinematograf’a görme biçimlerinin ve araçlarının gelişimi üzerinden bedenin görme eyleminin geçirdiği dönüşümler aktarılmaya çalışılmıştır. Hareket-beden deneyiminin mekansallığına yönelik sinema-mimarlık arakesitinde hareket kavramının temsil biçimlerindeki sinematografik izler açığa çıkarılmıştır. Anlatının öznesi olarak beden, onun hareketi ve bu hareketin gerçekleştiği ya da üretildiği bağlam olarak zaman ve mekan kavramlarıyla temsil edilişlerindeki ortaklık üzerinden ele alınan sinematografik zaman-mekan yaklaşımlarına yer verilerek sinematografik mekan kurgusu çalışma kapsamında tanımlanmıştır. Disiplinler arasında kurulan ilişkisellikte ela alınan bu mekan kurgusunun deneyimin mekanını görünür hale getirme ve olasılıklarının artırılması yönünde bir okuma biçimi ürettiği düşünülmüştür. Anahtar Kelimeler: Sinematografik Mekan Kurgusu, Hareket-Beden Deneyimi, Sinematografik Zaman-Mekan

Performans Sanatında Beden-Mekan İlişkisi

Artfulliving, 2014

1960'lı yıllardan itibaren, tüketim toplumunun gelişmesiyle giderek hissedilen krizlerin, gelişen teknolojinin, dönemin gelişmiş ülkelerinde çoğu insan ve sanatçılar tarafından daha yoğun kullanılır hale gelmesi ve cinselliğin özgürleşmesi hareketlerinin çıkışı gibi etkenlerle sanatta büyük dönüşümlerin yaşandığı, sanatın alt türlerinin çoğaldığı, yeni sanat akımlarının ortaya çıktığı bir döneme girilmiştir. Bu süreçte, bedenin sanat objesi ya da nesnesi olarak baş konumda olduğu sanat akımları da daha fazla gündemde olmuştur.

Mimarlık ve Sinema Etkileşimi Bağlamında Bilimkurgu Sinemasında "Sinemasal Mekan"

II. Uluslararası Multidisipliner Çalışmaları Kongresi, 2018

Sinemanm icadıyla başlayan mimarlık sinema ilişkisi. günümüze kadar fark?] şekillerde zelişerek sıkı bir bağa dönüşmüştür, İki: alan da birbirlerinden etkilenmiş ve birbirlerini kullanmışlardır. Bu etkileşim iki vöfl[üi olarak gelişıniştir ve sinemanın başlanqıcından günümüze kadar farklı şekillerde kendini göstermiştir. Mimarlığın voğ:ın bir biçimde sinema tarafından kullanımı doğal bir sonuç akarak mimarlığın bundan farklı boyutlarda geri besleme

Zamanda Değil Mekanda Olmak: Ses Sanatı Bağlamında Ses ve Mekan İlişkisi

2016

By the second half of the twentieth century, avant-garde musicians who were of Western classical music tradition brought new definitions to the domain of composition. The concept of sound which was liberalized from the tradition of music as a result of these new definitions, has transformed itself into a new way of expression in visual/plastic arts. The aim of this study is to define the production field of sound art emerged in the Western art world of the 1960s and to differentiate the concepts of sound and sound art. The artworks that are evaluated in this study will be compared to the ones of John Cage, Pierre Schaffer and Edgard Varése with a specific emphasis on space.

Türk Sinemasında Sosyal Yaşam Kurgusunun Mekan Kullanımına Yansıması

2010

Çizelge A.20: Bekçiler Kralı (1979) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………….…………………………….155 Çizelge A.21: At (1981) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım İlişkisi…………………….………………………………………157 Çizelge A.22: Faize Hücum(1982) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi……………………..……………………………159 Çizelge A.23: Çiçek Abbas (1982) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi………………………..…………………………161 Çizelge A.24: Bir Yudum Sevgi(1984) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………. ………………………………163 Çizelge A.25: Züğürt Ağa(1985) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………..………………………………165 xiii ŞEKİL LİSTESİ Sayfa Şekil 2.2 Lumiére Kardeşler'in ilk gösterimde(sağda) kullandıkları sinematograf(solda).16 Şekil 2.3 İlk konulu film "Büyük Tren Soygunu" (1903).17 Şekil 3.1 Türkiye'de ilk film çeken yabancılardan Romanya uyruklu Weinberg. 31 Şekil 3.2 Weinberg tarafından düzenlenen ilk film gösteriminin ilanı.32 Şekil 3.3 Fuat Özkınay, İlk sinemacımız (solda)-Aya Stefanos'taki Rus Abidesi (sağda).32

Mekân ve Beden Bağlamında Gözetim ve Direniş

Kültür ve İletişim, 2018

Gözetim, yaygın teknolojiler ile ona bağlı olarak gelişen konumsal medya ve giyilebilir teknolojilerle, doğrudan nesneye, mekâna ve bedene nüfuz etme yeteneği kazanmıştır. Yaygın teknolojiler, mekânda dağınık bir biçimde bulunan, arayüzü olmadığı için görünmeyen, kablosuz ağlarla birbiri arasında iletişim kurabilen, çevreye gömülü sensörlerle anlık veri toplayan teknolojilerdir. Konumsal medya ise fiziksel mekân ile dijital enformasyonu bir araya getirerek mekâna “hibrit” bir nitelik kazandırırken, kontrol edilebilir “enformasyonel alanlar” yaratmaktadır. Giyilebilir teknolojiler ya da biyolojik gözetim uygulamalarıyla bedenler hesaplanabilmektedir. Gözetim böylece gündelik yaşam pratiklerine daha önce hiç olmadığı kadar işlemektedir. Gözetimin derinleştiği bu atmosferin diğer bir özelliği söz konusu teknolojilerle, aynı zamanda gözetime direniş umudunun doğmasıdır. Mann’ın “karşı gözetim” kavramı sıradan insanın onu gözetleyen iktidarı gözetlemesini ifade ederken, “refleksyonizm”iktidarın aracını kullanarak iktidara mesaj verme, bir nevi ayna tutma yöntemidir. Eleştirmek ve anlam bozumuna uğratmak için medyanın taktiksel kullanımını ifade eden “taktiksel medya”ya da “yaratıcı yanlış kullanım”, gözetime direniş olarak konumsal ve bedensel teknolojilerin eğilip bükülmesini içeren örneklerle çeşitlenmektedir. İktidarın gözetim teknolojilerini kullanırken hedeflediğinin dışında alternatif biçimler yaratmak henüz küçük boyutlarda da olsa kullanıcının elindedir ve artık gözetimsiz bir dünya ihtimalinin olmadığı yerde, sıradan kullanıcın bile gözetime direnebilme ihtimali önem arz etmektedir. Bu çalışmada, yaygın teknolojiler, konumsal medya ve biyometri, gözetim çerçevesinde değerlendirilmiş; sonrasında söz konusu teknolojilerin refleksyonizm, taktiksel medya ve yaratıcı yanlış kullanım ekseninde gözetime direniş olanakları tartışılmıştır.

Loading...

Loading Preview

Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.