Putin Dönemi Rusya-Ermenistan İlişkileri (original) (raw)

2000 Sonrası Dönemde Realist Çerçevede Türkiye-Rusya İlişkileri

SSCB’nin parçalanmasıyla birlikte yeni bir küresel sistem ortaya çıkmış ve bu küresel sistemle birlikte Rusya ve Türkiye’nin dış politikalarında ciddi sapmalar meydana gelmiştir. 2000’li yılların başlarında her iki devlette birbirlerine karşı uzun süren rekabet politikasından vazgeçerek; ortaklık ve işbirliği anlayışıyla hareket etmeye başlamıştır. 2008 sonrası gelişmelerle birlikte ikili ilişkiler tekrardan bölgesel rekabete dönüşürken; 2011 yılında Suriye iç savaşının patlak vermesi ve nitekim yaşanan uçak kriziyle beraber Türk-Rus ilişkileri geçtiğimiz 20 yılın en kötü seviyelerine gerilemiştir. Bu makalede Türkiye-Rusya ilişkilerini realist yaklaşımla analiz eden çalışmaların değerlendirmeleri incelenerek; ikili ilişkilerin genel parametrelerine değinilecektir.

Rusya-Türkiye İlişkileri

24 Kasım 2015 tarihinde Türk hava sahasını ihlal eden ve uyarılara rağmen ihlale son vermeyen Rus askerî uçağının düşürülmesi ile girilen süreç, Türkiye-Rusya arasında yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Rus politikacıların olayın ilk anından itibaren verdikleri öfkeli beyanlar, Türkiye Cumhuriyeti’ne yöneltilen ithamlar, sert eleştiriler, ekonomik yaptırım kararları, Rusya’daki Türk vatandaşlarının etik değerlerle bağdaşmayacak şekilde baskı altına alınması ve dışlama trendi giderek uluslararası düzeyde Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu bölgelerini de kapsayarak olumsuz etkilerini sürdürmeye devam ediyor. Bu olaydan sonra Rusya’nın takındığı tavırla gerilen ortama bakıldığında, sanki son 10 yıl içerisinde geliştirilen dostluk, karşılıklı artan ekonomik ilişkiler, vize serbestisi ve stratejik ortaklık hiç olmamış gibi duruyor. Peki bu noktaya nasıl gelindi? Meselenin anlaşılmasını kolaylaştırmak için durumu Rusya politikaları açısından analiz etmek yerinde olacaktır

Rusya'nın Orta Doğu Politikası: Putin Dönemi

DergiPark (Istanbul University), 2023

dağıldıktan sonra iç sorunlarla uğraştığı için Orta Doğu başta olmak üzere küresel sorunlara yeterli ilgiyi gösterememiştir. 2000'li yıllarda iktidarı ele geçiren Vladimir Putin, ülke içerisindeki sorunları kısa süre içerisinde çözerek, Rusya'nın SSCB dönemindeki etkinliğine ulaşması için dış politikada aktif arayış içerisinde olmuştur. Amerika'da yaşanan 11 Eylül saldırıları nedeniyle uluslararası arenada da kaos durumunun ortaya çıkmasıyla Putin, eski Sovyet Cumhuriyetleri başta olmak üzere SSCB'nin nüfuz kurduğu ülkeler ile ikili ilişkileri yeniden canlandırmaya çalıştı. Putin, SSCB'nin yıkılmasıyla başlayan ABD'nin tek kutuplu süper güç modelini etkisiz hale getirmek ve Rusya'nın yeniden süper güç olduğunu hatırlatmak için çevre ülkelerde askeri operasyonlara başlamıştır. Bu kapsamda 2008 Gürcistan müdahalesi ve 2014'te Kırım'ın işgal edilmesi ile somut adımlar attı. Putin'in Orta Doğu politikası, Sovyetleri dönemindeki etki alanını genişletmek ve pasifleşen ilişkilerin yeniden canlanması için aktif diplomasi atağına dayanır. 2011 yılında başlayan Arap Baharı olayları ile Rusya, Suriye, Mısır, Irak, Libya ve Körfez ülkeleriyle ikili ilişkileri yakınlaştırmıştır. Rusya'nın bu ülkelerde, iktidardaki isimleri desteklemesi, ilgili devletler tarafından memnuniyetle karşılanmış, ikili ilişkilere pozitif katkı sağlamıştır. Bu durum ise Putin'in Orta Doğu'daki nüfuzunu güçlendirmiştir. Bu çalışmada Putin'in Orta Doğu'da yeniden etkinlik kurma politikası incelenmiştir. Rusya, 1993'ten itibaren söylemsel olarak benimsediği yakın çevre doktrininde, Orta Doğu'da siyasi, askeri ve ekonomik etkinliğini geliştirmesi, yeni üsler kurması, vekâlet savaşları veya doğrudan müdahalelerle yeni dönemin belirleyici aktörleri arasına girmesi, Sovyet sonrası Avrasyacı yaklaşımın genişletilmesi olarak değerlendirilmektedir. Putin izlediği politikalarla, Rusya'nın jeopolitik avantajlarını bu süreçte ustaca kullanarak stratejik dönüşümünü ve realist büyük güç politikasını yeniden gündeme getirdiği sonucuna ulaşılmıştır.

Bağımsızlık sürecinde Ukrayna-Rusya İlişkileri

Derl. E. Büyükakıncı, Değişen Dünyada Rusya ve Ukrayna, Ankara, Phoenix Yayınevi, pp. 401-436., 2004

Soğuk Savaş sonrası dönemde bağımsızlığa doğru yelken açan ülkeler için doksanlı yıllar, büyük dönüşümlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Söz konusu ülkeler, Rusya Federasyonu ile Ukrayna olduklarında, bu ilişkinin anlamı ve yapısı çok büyük bir önem kazanmakta. İkili ilişkilerde değişim süreci, özellikle SSCB'nin dağılmasıyla birlikte farklı bağımsız yapılar olarak ortaya çıkmalarıyla bir gerçeklik olmuştu.

Türkiye-Rusya ilişkilerinde Azerbaycan faktörü (2000-2015)

2017

ÖZETAvrasya coğrafyasının iki önemli aktörü olan Türkiye ve Rusya'nın SSCB sonrası 2000'ler ile başlayan yeni dönemdeki ilişkileri, siyasi ve ekonomik faktörler ve aynı zamanda uluslararası sistemde meydana gelen olaylardan etkilenmiş ancak sorunlara rağmen iki ülke arasındaki işbirliği gelişmiştir. Nitekim Avrasya coğrafyasına duyulan ilgi Türk-Rus ilişkilerinde rekabete neden olmaktadır. Kafkasya coğrafyasının doğal kaynak açısından en zengin ülkesi olan Azerbaycan, stratejik olarak çok önemli bir konuma sahip olması nedeniyle Türkiye ve Rusya arasında yaşanan bölgesel rekabetin merkezinde yer almaktadır. Bu tez çalışmasının temel amacı, SSCB'nin dağılmasından sonra sahip olduğu zengin kaynakların ve jeopolitik konumunun etkisiyle kısa süre içerisinde uluslararası sisteme dahil olan Azerbaycan'ın, hem 2000-2015 yılları arasında Türkiye ve Rusya ilişkilerindeki etkisini incelemek hem de bu iki önemli aktörle kurduğu ilişkilerin Azerbaycan'nın iç ve dış politikas...

II. KATERİNA DÖNEMİ OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİNDE KIRIM

Öz Rusya'da 1762'den 1796 yılına kadar hükümdarlık eden II. Katerina küçük bir Alman prensinin kızıydı. II. Katerina Rus Çarı III. Petro ile evle-nerek, çariçe olmuştu. III. Petro'nun tutarsız davranışlardan ve dirayetsiz-liğinden rahatsız olan Rus devlet adamları bir komplo ile III. Petro'yu öl-dürerek, II. Katerina'yı Rus tahtına çıkardılar. Tahta çıktığında henüz otuz üç yaşında olan II. Katerina, dış siyasette I. Petro'nun prensiplerini tatbike çalışmıştı. II. Katerina'nın Osmanlıları ilgilendiren tek amacı var-dı. Egemenliğini Kırım ve Karadeniz'e kadar genişletip çok uzun süreden beri Rus toplumunu rahatsız eden Tatar akınlarını önlemek ve Karade-niz'i bir Rus gölü haline getirmekti. Bu amaçla Çariçe II. Katerina Osmanlı Devleti ile sürekli bir mücadele içerisine girerek, Osmanlı Devleti'ni hem dıştan hem de içten yıkmak yolunda her türlü entrika içerisinde yer aldı. Abstract Crimea Question In The Ottoman Russian Relations During The Reign Of Catherine II