The meaning of findigns on the ihtisab mukata‘ası within the town economy: The case of Ankara (original) (raw)

İHTİSÂB MUKÂTA'ASI VERİLERİNİN ŞEHİR EKONOMİSİ AÇISINDAN ANLAMI: ANKARA ÖRNEĞİ

ÖZET İhtisâb, asıl olarak şeri'at tarafından hükümdara tanınan toplumsal hayatı düzenleme yetkisidir. Bu yetki, genellikle iktisadî faaliyetler üzerinde yoğunlaşan ilişkiler için kullanılmıştır. Bu bakımdan önemlidir. Diğer görevler gibi bu yetkiye dayanan görev de, reayaya götürülen bir hizmet olarak düşünüldüğünden dolayı " ihtisâb " başlığı altında toplanan birçok vergiye konu olmuştur. Bu makalede genel olarak ihtisâb mukâta'a gelirlerini oluşturan bu vergilerin, yönetim boyutu dışarıda bırakılarak, şehir iktisadiyatı açısından nasıl kullanılabileceği üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda ilkin, şer'iyye sicillerinde kayıtlı 19. yüzyıla ait ihtisâbla ilgili bir fermandan yola çıkarak, hangi faaliyetlerin ihtisâb çerçevesinde ele alındığını, muhtesibin ne gibi görevler üstlendiğini ve bu görevlerinin karşılığında ne gibi vergiler aldığını saptayıp bazı değerlendirmeler yapılacaktır. Ardından ihtisâb mukâta'asının yıllık mâl'leri esas alınmak suretiyle, Ankara örneğinde, 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar mukâta'a gelirlerinin nasıl bir seyir izlediği, herhangi bir değişimin yaşanıp yaşanmadığı, yaşanmış ise bunların sebepleri üzerinde durulacak ve 19. yüzyılda ihtisâb mukâta'asının işlevinde ve yetki alanında meydana gelen önemli bir değişikliğe vurgu yapılacaktır. İşte makalenin, bilinenlere asıl katkısı da buradadır. Anahtar Kelimeler: hisba, ihtisâb mukâta'ası, damga mukâta'ası, 19. yüzyıl, Ankara, İzmir, 1838 Ticaret Anlaşması. * Bu makale, Birinci Türk İktisat Tarihi Kongresi için hazırlanan bildiriye dayanmakla birlikte, ulaşılan bilgilerin ve buna dayalı yorumların konuşma metnini aşması nedeniyle yeniden kaleme alınmıştır. Burada yeri gelmişken makalenin hazırlanmasında görüş ve eleştirilerini ileterek yardımlarını esirgemeyen hocalarım Sayın Prof. Dr. Özer

Osmanlı Devleti'nde Şehir Ekonomisi ve İaşe

2005

Bu calismanin ana amaci, Osmanli Devleti'nde sehirlerin temel ihtiyac maddelerinin karsilanmasi (iase) uzerine yapilmis olan Turkce ve Ingilizce calismalari degerlendirmektir. Calismalar ele alinirken, sehirlerin, ozellikle de baskent Istanbul'un ve sefere cikan ordu birliklerinin iasesinin nasil temin edildigi sorusuna cevap aranarak, Osmanli Devleti'nin iase konusunda izlemis oldugu politikalarin cercevesi tanitilmistir. Makalede Osmanli'da iase meselesini teorik yonuyle analiz eden incelemelere de yer verilmistir. Konuyla ilgili literatur, Osmanli yonetimince iase konusuna buyuk onem verildigini, gerekli goruldugu zaman bu konuda tesvik edici, sinirlayici ya da zorlayici her turlu tedbirin alindigini ortaya koymaktadir.

Muhasebe Meslek Mensuplarinin Mükellef Sayilarina Kota Geti̇ri̇lmesi̇ne İli̇şki̇n Bi̇r Araştirma: Ankara İli̇ Örneği̇

Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Dergisi

Bu çalışma, muhasebe meslek mensuplarının mükellef sayılarına kota getirilmesine ilişkin olarak meslek mensuplarının görüş ve düşüncelerini ortaya koymayı ve bu çerçevede kota konusu ile ilgili tespit ve değerlendirmelerde bulunmayı hedeflemektedir. Bu kapsamda Ankara SMMM Odasına kayıtlı ve mesleki faaliyetlerini bağımsız olarak yürüten 394 Serbest Muhasebeci Mali Müşavir 'den (SMMM) anket yoluyla elde edilen veriler frekans dağılımı ve aritmetik ortalama ile değerlendirilmiştir. Katılımcıların demografik özelliklerine göre mesleğe, meslektaşa, meslek örgütüne ve kota uygulamasına bakışlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olup olmadığının saptanması amacıyla Kruskal-Wallis H Testi ve Mann-Whitney U Testi kullanılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda, araştırmaya katılan muhasebe meslek mensuplarının yüzde 85,3'lük oranına göre mükellef sayılarına kota getirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca muhasebe meslek mensuplarının meslektaşa karşı güven ve meslek örgütüne karşı aidiyet duygularını kaybettikleri ve mesleğin özellikle sosyal açıdan beklentileri karşılamadığı tespit edilmiştir.

OSMANLI DÖNEMİ ANADOLU ŞEHİRLERİ ÇARŞI SİSTEMİNİN FONKSİYONEL ANALİZİ (Functional Analysis of The Bazaar System of Ottoman Period Anatolian Cities)

Ottoman era city bazaars had sophisticated system including several functions. Those bazaars formed under the influnce of traditional and historical Turkish urbanisation culture. Especially urbanization form of Seljukis influenced Ottoman cities and most of the Ottoman era city bazaars were mainly based on Seljukis era city bazaars. Almost all of the bazaars had been located near the citadel and cities had spreaded around the bazaars. Like the city center all bazaars had it’s own center. Because all bazaars had gathered around the “Grand Markets (badastan)” or “Grand Mosques (Ulu Jami)” or both of them. All stores, shops, workshops, inns (Hans), mosques, schools (pimary, secondary schools and madrasahs), baths, hospitals (darushifa) and cafes were taking place around that core consisting Grand Mosque and Grand Market. All those buldings had been built by foundations established by Ottoman pashas or governors. As these buildings were built by foundations no one owner of his shop or workplace. The rental fees of all workplaces were main income of these foundations. Ottoman city bazaars were socially and economically center of the city life. There were being carried out many social and economical activities in theese places. There were not residental spaces in the bazaars but all bazaars were surrounded by residental areas. That’s why bazaars were including all social and economical functions of city except from residential function. Bazaars had been also spatially located in the city center, besides being in the center of city life. Ottoman era city bazaars had two main functions including social and economical functions. But most important function of bazaars were economical. Economical functions of bazaars were including trade, atelier type of industry and transportation. The most important place in the bazaars was Grand Market (Badastan), including many stores selling valuables things, especially including fabrics, silk, hand made metalic products and spices. Grand Markets were such an important place in the bazaars that taxes were being collected, market prices were being determined and all economical activities were being managed in it. That’s why Grand Markets were center of the local, national and international trade activities. Grand markets had been surrounded by many workplaces and shops. The shops operating in the same sectors had gathered in the same place, on the two side of one or several streets placed in the bazaar. For example while shoe sellers were gathered on same street or streets, spice sellers were gathered in the another part of bazaars but on the same street. That’s why Ottoman city bazaars traditionally had divided into several sections. This property was also true for industrial areas of bazaars. Other trade centers in the bazaars were inns (khans). There were three kind of inns taking place in the bazaars. The most of the inns were being used as shopping center. The other kind of inns were being used just as hotel but some inns had both hotel and shopoping center function. Other economical function of bazaars was industry that generally based on hand made manifacturing. Industrial areas of bazaar were taking place around the trade center of bazaar and manifactured goods were being sold in same workplace or in trade areas. As in trade areas of bazaar, manicturing areas were divided into some sections by it’s production sectors. There were several manfacturing bazaars specialized in same sector such as coopersmith bazaar, blacksmith bazaar, tinsmith bazaar, furrier bazaar, carpet and rug bazaar, shoemakers bazaar etc. Those manufacturing work places were generally meeting needs of people living in the city and in rural. But goods producted in these industrial bazaars also were being sold at national or international level. Transportation is one of the important economical function of bazaars. Since bazaars located in the city center, all main inner or intercity roads were linking eachoether around the city bazaars. Loads and passengers brought from other cities or countries by caravans were being unloaded around the bazaars and while some goods were being distributed in the bazaars some other parts of goods were being transferred to other caravans. Because of this characteristic of bazaars it can be said that bazaars were the junction point of the city. City bazars not only have economical functions but also have some social functions. Ottoman city bazaars were at the center of the urban social life too. There were several places in the bazaars that meeting social needs of the people. The most important social function of bazaars was religious function. Bazaars had been formed and gathered around the it’s core including Grand Mosque. This charactereristic can be seen in some old bazaars of European cities that churches take place at the center of them. Besides Grand mosque there were many other mosques in the bazaars, ut unlike Grand Mosques, other mosques placed in the bazaars were small. Shopkeepers around, local people and foreigner merchants coming city to shopping were praying in them. There were also some tomb of scholars in the courtyard of mosques that they were often being visited by local people and foreigner people. Those mosques and tombs of scholars had brought religious function to the city. There were many madrasahs (universities), high schools and elemantary schools in the edge zone of the bazaars that residental areas of the cities were begining from this zone. This area was a transition zone taking place between industrial areas of bazaars and residental areas. Most of these school were part of a complex named kulliyah (a complex including mosque, school, hospital, almshouse, small market, bathhouse) and built near the mosques. Unlike high and elementary schools, most of the madrasah were taking place in this zone. Thats why this transition zone had educational function since it had madrasah, as most important educational instutions of the city. Another function of bazars were social insurance function. Professional association, determining professional principles and rules and providing social assistance to it’s member were taking place in the bazaars. Especially Akhi instution as a best example of occupational solidarity instution was determining occupational moral values of every bussines sector and cooperating occupational masters. This instituion also had vacational school property that all apprencites had to take their certificate from this instution. Ottoman era city bazaars had another social functions such as judical and administrative function, health and social assistance function and personal service function. Administrative buliding of the cities and citys court were taking place in the bazaar system. Court-house and governorship buildings had generally been built near the city castle or grand mosque. That’s why cities were being governed from it’s bazaars. Hospital (Darüshifa) and almshouse (imarethane) of city were also taking place in the bazaar system. Patients and poor people in need had to receive these service from the hospital and almhouse built in the bazaars. Bazaars had some personal service functions too. There were restaurant, barbers, cafes, baths and hotels around the center of bazaars. Those work places were hosting local people and merchants. The merchants coming from other cities and other countries were being acommodated some inns have hotel function.

Kentlerde Mekânsal Ayrişmanin Sosyal Ve Si̇yasal Temelleri̇: Erzi̇ncan Örneği̇

Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

Bu çalışma kent sosyolojisi perspektifinden mekânsal ayrışmanın sosyal ve siyasal temellerini Erzincan kenti örneğinde ele almaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden yararlanan araştırma, Erzincan’da ortaya çıkan mekânsal farklılaşmayı tarihsel ve güncel politikalar ekseninde tartışmaktadır. Kentlerin mekânsal ayrışma sürecinde etnisite temelli olarak dışlanan gruplar kent yoksulluğunun temel bileşenini oluşturmaktadır. Araştırma; neoliberal kent politikalarının bir sonucu olan kentsel dönüşümlerin derinleştirdiği eşitsizliklerin kentsel etnisite ve sosyal dışlama ile olan bağını ve ulusaşırı göç politikalarının kentsel yaşam alanını nasıl şekillendirdiğini ortaya koymaktadır. Günümüzde kentsel etnisite, kentsel dönüşüm politikaları, yerinden etme, soylulaştırma ve göç politikaları ile şekillenmektedir. Bu politikaların sonucu oluşan kentsel yapıdaki eşitsizlik derinleşmektedir ve etno-kültürel ayrımlara eşlik eden sınıfsal farklılıklar belirginleşmektedir. Bu çerçeveden hareket ede...

The Sample Of A City Symbolls Integration Into Its Cultural Economics: Izmit And Turkish Fairy Floss (Kent İmgesinin Kültür Ekonomisine Dönüşüm Örneği: İzmit ve Pişmaniye) (International Journal of Academic Value Studies (Javstudies-JAVS)

‘Kültür’ ve ‘ekonomi’ terimlerinin yan yana gelişini 18. ve 19. yüzyıllarda, Birleşik Krallık’ta başlayıp tüm Avrupa’ya yayılan Sanayi Devrimi’nin bir sonucu olan kapitalizmle ilişkilendirmek yanlış olmayacaktır. 21. yüzyıla gelindiğinde ise ekonominin beslendiği yeni kaynaklardan birisini kültür oluşturmuştur. Bu durum ‘kültür endüstrisi’ ve ‘kültür ekonomisi’ gibi kavramların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Kültür ekonomisi ve endüstrisi, Birleşmiş Milletler Eğitim ve Kültür Komisyonu UNESCO’nun 2003 yılında kabul ettiği Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi’nde ve yine 2005’te Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi’nde üzerinde durulan, korumaya yönelik yaklaşımların ve bu yaklaşımların sonucunda yapılması amaçlanan çalışmalardan birini oluşturur. İzmit, kültür ekonomisi bağlamında, ‘kentsel bir imge’ ile ele alınacaksa bu şüphesiz kentle özdeşleşmiş bir ürün olan ‘pişmaniye’ ile olacaktır. Kentin en büyük simgesi olan ‘pişmaniye’ uzun yıllardır İzmit coğrafyasında varlığını sürdüren, İzmit’le birlikte anılan, kendisine yurt içi ve yurt dışında pazar ve tanıtım alanları bulan bir üründür. İzmit’in dışa açılan penceresi olan pişmaniye, kentin ulusal ve uluslararası alanda tanıtımını yapmaktadır. ‘Kentsel imgeler’ aynı zamanda kentlerin reklam araçlarıdır, bu sayede kilometrelerce mesafelere yayılan bir tanıtma faaliyetine aracılık ederler. Bu çalışmada kültür ve ekonomi ilişkisi bağlamında, İzmit ve pişmaniye örneği üzerinden simgesel ürünlerinin şehir ekonomisine ve hayatına katkıları ele alınacaktır. ----------------------- It wouldn’t be wrong to associate the convergence of the terms ‘culture’ and ‘economics’ with capitalism resulting from the Industrial Revolution that started in the United Kingdom and spread all over Europe in 18th and 19th centuries. Yet, as it turned 21st century, culture formed one of the latest resources the economics would feed on. This led to the formation of concepts such as ‘cultural industry’ and ‘cultural economics’. Cultural industry and cultural economics constitute the approaches for the protection and as a result, one of the studies aimed to be carried out; as it was put emphasis on in the Convention for the Safeguarding of the Intangible Cultural Heritage (2003) and Convention on the Protection and Promotion of the Diversity of Cultural Expressions (2005), both signed by United Nations Educational Scientific and Cultural Organization (UNESCO). If Izmit is to be linked to an urban symbol within the context of cultural economics, this will surely be possible with a product associated with the city; this being ‘Turkish fairy floss’. The most apparent symbol of the city, ‘Turkish fairy floss’, has been a product that continues existing in the geography of Izmit for long years. Referring to Izmit, it finds market and display area domestically and abroad. Turkish fairy floss, the vision of Izmit, advertises the city nationally and internationally. ‘Urban symbols’ are means of advertisement of the cities as well, mediating the city with ad operations that spread over distances of kilometers thereby. In this study, symbolic products’ contribution to their cities’ urban economics and city life will be discussed through samples of Izmit and Turkish fairy floss. This will surely be handled within the context of relationship between culture and economics.

Newly established metropolitan municipalities in Turkey with the law no. 6360: Manisa Municipality example

2014

Hızlı kentleşme sonucunda büyük kentlerin daha çok büyümesi belediye sınırları dışında düzensiz ve plansız gelişmelere yol açınca, Türkiye’de büyükşehirlerin yönetiminde özel modeller arayışı güncellik kazanmıştır. Bu bağlamda 1984 yılında İstanbul, İzmir ve Ankara; 1986 yılında Adana; 1987 yılında Bursa, Konya, Gaziantep; 1988 yılında Kayseri; 1993 yılında Samsun, Diyarbakır, Erzurum, İzmit (Kocaeli), Eskişehir, Mersin ve Antalya; 2000 yılında da Sakarya (Adapazarı) Belediyeleri; büyükşehir belediyelerine dönüştürülmüştür. 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı yasa ile 16 olan büyükşehir belediyesi sayısı 29’a çıkarılmıştır. 6360 sayılı yasa ile Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, K. Maraş, Mardin, Malatya, Manisa, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinin belediyeleri büyükşehir statüsüne kavuşmuştur. 2013 yılının Mart ayında çıkarılan 6447 sayılı yasa ile Ordu ili de büyükşehir statüsüne kavuşmuş böylece bu yasaların 30 Mart 2014 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte Türk...

OSMANLI ŞEHİRCİLİK KÜLTÜRÜNDE ÇARŞI SİSTEMİNİN LOKASYON VE ÇARŞI İÇİ KADEMELENME YÖNÜNDEN MEKÂNSAL ANALİZİ / Spatial Analysis Of Bazaar Systems: Their Location and Forms in the Ottoman Urbanism Culture

Osmanlı dönemi çarşıları, geleneksel Orta Asya Türk ve İslam şehircilik kültürünün etkisi altında şekillenmiş olan şehirlerin belirli alanlarında konumlanmıştır. Çarşıların şehir içi konumları, gelişigüzel olarak seçilmemiştir. Yer seçiminde; kale veya şehir surlarına, ana yollara ve kültürel alanlara yakınlık gibi faktörler önemli rol oynamıştır. Bu nedenle de Osmanlı dönemi şehir çarşıları bu faktörlerin birinin veya tümünün etkilemiş olduğu alanlarda gelişme göstermiştir. Çarşılar, sadece ticaret yapılan bir alan olmayıp, aynı zamanda üretim yapılan ve birçok sosyal tesisi de içinde bulunduran bir sistemdir. Bu nedenle de şehir hayatının merkezi durumundadır. Bu sistem içinde, meslek gruplarına ait çarşı ve pazarların dağılışı da belirli bir düzen içindedir. Çarşı siteminin merkezini (ulu) cami veya bedesten oluşturur. Bu merkezin etrafında da ticaret yapılan alanlar bir kuşak oluşturmaktadır. Bu kuşak aynı zamanda konaklama, dinlenme, ibadet ve kişisel hizmetler gibi fonksiyonlara da sahiptir. Çarşı sisteminin en dış kuşağını ise üretim yapılan alanlar oluşturmaktadır. Çarşı sistemi, ikamet alanlarından kesin çizgilerle ayrılmıştır.

Ankara’da Tarihi Mimarinin Sosyo-Ekonomik Değerlendirilimi için Bakış Açıları

Bu yazı, Ankara kentinin sahip olduğu mimari değerlerin sosyal hayata ve ekonomiye katılabilmesi için yeni bakış açıları önermektedir. Kentin mimarisinin yirminci yüzyıldaki şekillenme süreci eleştirel bir gözle ele alınarak kazanç ve kayıpların neden ve niteliği sorgulanmakta, tekrar eden kentten kaçış süreçleri ortaya konularak tekrarlayan değer yitiminin sonlandırılabilmesi için bütünsel bir bakış açısına ihtiyaç olduğu vurgulanmaktadır.

PERAKENDECİLİK SEKTÖRÜNDE KENT BAKKALLARIN REKABET GÜCÜNÜN ANALİZİ: İZMİR ÖRNEĞİ= THE ANALYSIS OF URBAN GROCERIES IN RETAIL …

Ege Academic Review

Türkiye'de özellikle son 25 yılda organize perakendecilik alanında yaşanan gelişmeler, geleneksel alışveriş ve tüketim anlayışında da hızlı bir değişime neden olmuş ve bunun sonucunda, büyük marketlere ve perakende zincirlerine geçiş yaşanmıştır. Perakendeci işletmelerin içinde en küçük birimi oluşturan bakkallar farklı büyüklükteki rakipleri karşısında zor duruma düşmekte, kısıtlı finansal imkânlarıyla oluşturmaya çalıştıkları atılımları sonuçsuz kalmakta ve işyerlerini kapatma noktasına gelmektedir. Türkiye'de son yıllarda geleneksel yapıdaki bakkalların doğal bir süreç içinde gerilediği ancak günümüzde hala pazar içinde çok yüksek bir orana sahip olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada bakkalların mevcut durumlarının yanında içinde bulundukları rekabet koşullarının analiz edilmesi ve rekabetin işletmeler üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır .