Frankfurt Okulu Ve Romanti̇zmi̇n Moderni̇zm Eleşti̇ri̇si̇ Temeli̇nde Bi̇r Gelecek Projeksi̇yonu: Moderni̇zm Ve Toplumsal Deği̇şme (original) (raw)
Related papers
Frankfurt Okulu ve Aydınlanma Eleştirisi
2018
Frankfurt Okulu, ozelde Rus Devriminin etkisiyle Marksist ideolojiyi benimseyen doktora ogrencisi Felix Weil ve Friedrich Pullock’un, daha genelde ise Frankfurt Universitesi Toplumsal Arastirma Enstitusu’ne (1923) bagli bir grup arastirmacinin toplumsal sorunlara yonelik calismalarina verilen ortak addir. Ortaya konan arastirmalar enstitunun yayin organina bagli olan Sosyal Arastirmalar Dergisi etrafinda toplanir ve disiplinlerarasi yurutulen calismalar dusunurlerce benimsedigi sekliyle elestirel yontem uzerinden yeniden cozumlenir. Bizim bu metinde amacladigimiz, Frankfurt Okulu dusunurlerinin, soz konusu Aydinlanma gibi devrim niteligi tasiyan bir donem oldugunda, ortaya koyduklari elestirel yaklasimi tartisabilmektir.
Değerler Eği̇ti̇mi̇ Ve Bi̇r Fabri̇ka Olarak Modern Okul
Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2016
Değerler eğitimi konusunda dikkate değer bir artış gösteren akademik çalışmalar, konuyu popüler bir moda olarak ele alan olumlayıcı yaklaşımın etkisindedir. Değerlerin ne'liği sorusu, öğretilmesinin ya da aktarılmasının imkânı, okulun değer üretme işlevi ve bunun meşruiyeti ve dünyada yaşanan dönüşümler gibi temalar ana akım yaklaşımlar tarafından dışlanmış görünmektedir. Bu doğrultuda genel olarak eğitim ve okulun ontolojik boyutlarına ilişkin bir çözümleme ve sorgulamanın ışığında değerler konusunun ele alınmasının önemli bir gereklilik olduğu söylenebilir. Bu bağlamda bu çalışmanın temel amacı modern okula yönelik eleştirilerden yola çıkılarak, okulların değer üreten fabrikalar olarak görülmesinin sonuçlarının değerler eğitimi çerçevesinde tartışılmasıdır. Bu tartışmanın okulun ve eğitimin niteliklerinin daha iyi anlaşılmasına ve değerler eğitimi yaklaşımlarının bu temelde sorgulanabilmesine katkı sağlaması beklenmektedir.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Son yıllarda bilişsel sosyolojinin öne çıkmasıyla birlikte, gittikçe daha fazla araştırmacı, insan bilişinin kültürel kökleri ve kültürün eylemi motive ettiği bilişsel mekanizmalar üzerinde çalışmaktadır. Bu yönelimin bir neticesi olarak sosyal bilişsel gerçeklikle ilişkilendirilen, yorumlayıcı kültürel analiz yaklaşımlarına dair literatür hızla gelişti. Bilişsel sosyolojinin kültürel geleneği, insan bilincinin kültürel gruplara ve tarihsel akışa göre nasıl değiştiği ile ilgilidir. Bu teoriye göre, bir aktör, özneler arası dünyaya girerken, aynı zamanda bilişsel olarak da sosyalleşir ve nesnelere başkalarıyla ortak anlam verir. Birey, bir yandan kültürel bilişselliği deneyimlerken, diğer yandan, kasıtlı failler olarak anladığı "öteki" insanları, sosyal gerçekliğin optiğinden görür. Kişisel ve toplumsal benliğini bu şekilde inşa eden aktör, ileriki aşamada, dünyadaki düşünce toplulukları ile iletişimsel eyleme geçerek, sosyal ve kültürel kimliğini test eder. Bu çalışmada, eylemi etkileyen kültürel mekanizmaların ampirik incelemesine girmeyeceğiz. Bilişsel sosyal gerçekliğin gündelik yaşamda konsept kullanımını ortaya çıkartan gerçeklik biyografisini ele almaya çalışacağız. Ayrıca, yeniden üretimi, düşünümsel mekanizmaya dönüştürecek şekilde, daha fazla iletinin bilişsel kapasiteye ulaşmasına neden olan gerçekliğin sosyal pozisyonunu etraflıca inceleyeceğiz. Bunun için de kültür sosyolojisinin tarihsel anlatımından çok, modern bilişsel sosyolojiye veri sağlayan sosyal bilişsel sürecin ana noktalarına özet olarak değineceğiz. İnsan bilişinin kültürel kökleri bilişsel farklılıkları bir ölçüde açıklar. Günümüzün işlevsel gerçekliğini biçimleyen Batı bilincinin arkasında başka bir deneyimsel farkındalık olduğu aşikardır. Gecikmiş modernitede, sosyal gerçekliği oluşturan fenomenlerin mekanizmaları, gündelik yaşamda farklı bağlamsal durumlara atıfta bulunduğu için, eylemliliğin düşünümsel neticesi, bilişselliğin standart zamanında sapmalara neden olur. Bilişsel deneyimin karakterine odaklandığımız bu makalede, bilişsel gerçekliğin asimetrik konumlanışını esas alarak, özellikle gecikmiş modern toplumlarda, farklı bir eleştirel gerçeklik açıklamasının bireysel ve toplumsal zorunluluk haline geldiğini savunacağız.
Moderni̇zme Bi̇r Başkaldiri Projesi̇ Olarak Postmoderni̇zm
public.cumhuriyet.edu.tr
Avrupa'da 17. yüzyılda meydana gelen teknolojik birikim ve ekonomik büyüme, toplumları, adına modernleşme denilen kurumsal ve kültürel bir değişim sürecine soktu. Bu olgu, etkileri dünya çapında görülen yeni bir hayat tarzı ve sosyal örgütlenme biçimi meydana getirdi. "Modern" olmak, artık düne ait olmayan ve eskisinden farklı yöntemlerle ele alınması gereken bir dünyada yaşamak demektir. Özellikle İkinci Dünya savaşından sonra ortaya çıkan toplumsal sorunlar ve modernizmin çeşitli sebeplerden dolayı vaatlerini gerçekleştirememesi aydınların bir kısmını yeni arayışlara sürükledi. Sonuçta, modernitenin total felsefesine ve bilimsel bilgi tekeline karşı çoğulculuğu, yerelliği ve özgürleşmeyi ön plana çıkaran postmodern durum ortaya çıktı. Genel çerçevesiyle postmodernizm, modernliğin açmazlarına karşı bir savaşım ve modernleşmeyle bir hesaplaşmadır. Postmodernistlere göre postmodernizm, ileri batı toplumlarının şu an içinde bulunduğu aşamayı, bir bakıma modern sonrası toplumu adlandırır.
Bi̇lgi̇ Toplumunun Eleşti̇ri̇si̇ Ve Türki̇ye'De Modern Eği̇ti̇mi̇n Gerçekleşti̇remedi̇kleri̇
2012
The purpose of this study is to go through and analyse the studies made before about information society and modem education in Turkey in the process of social and cultural change and to try to come to main conclusion by synthesising some issues that have failed to be performed by modem education. In line with this purpose, in this research, some basic issues that have failed to be performed by information society modem education are mentioned. In this survey which is performed with a qualitative approach, some deficiencies in training and education which stil could not have been improved in Turkey which awitched to a student-centered conception of teaching are tried to be underlined and by highlighting these basic deficiencies in education, it is tried to withdraw all the attention on these shotcomings.