KOMPANZASYON (original) (raw)

KOMPANZASYON NEDİR

Voltaj ile akım arasında, idealde faz farkı olmaz. İndüktif ya da kapasitif yüklerin oluşturduğu etki neticesinde, akım sinyalinin, voltaj sinyaline göre maximum ±90 derecelik fazı kayar. İndüktif ve kapasitif etki neticesinde oluşan voltaj ve akım sinyali arasındaki faz kaymasını düzelterek, ideale yakın (0 derecede) sabit tutmaya yarayan işleme KOMPANZASYON denir. Pratikte ise, Elektrik sisteminde, elektrik motoru, bobin vb, mıknatıslanma etkisi ile elektrik enerjisini yine elektrik enerjisine ya da farklı bir enerjiye çeviren cihazların, bu mıknatıslanma etkisi ile Şekil1 de görülebileceği gibi faz akımını geri kaydırmasından (indüktif güç oluşturmasından) dolayı, şebeke üzerinde yaratmış oldukları indüktif reaktif gücü dengeleme ve fazın akımını olması gereken konuma geri çekme işlemine KOMPANZASYON denir. Kompanzasyonu sağlanmış olan bir sistemin akım gerilim grafiği de Şekil2'deki gibidir. Şekil1 Şekil2 İki şekilde kompanzasyon yapılır Dinamik faz kaydırıcılar (senkron motor) ile, Statik faz kaydırıcılar (kondansatör) ile, Dinamik Faz Kaydırıcılar (Senkron Motorlar) Senkron motorların uyartım akımlarının değiştirilmesi ile motorun kapasitif veya indüktif olarak çalıştırılması sağlanabilmektedir. Ayrıca senkron motorun şebekeden çektiği reaktif gücün miktarı da, uyartım akımı ile ayarlanabilmektedir. Bundan dolayı, senkron motorlar, dinamik güç kompansatörü olarak kullanılmaktadırlar. Senkron motor, güç kompansatörü olarak kullanılırken, üzerinde herhangi bir yük yok ise, kaynaktan çekeceği aktif güç, sadece mekanik kayıpları karşılamak için gereklidir. Senkron motor, eğer kompanzasyon yapılan sitemde başka bir amaçla kullanılmıyorsa ekonomik değildir. Ekonomik olması nedeniyle reaktif güç kompanzasyon sistemlerinde kondansatörler yoğun olarak kullanılmaktadır.

KOMPETENZ KOMPETENZ PRENSİBİ

ÖZET: 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun tanımladığı anlamda yabancılık unsuru taşımayan ve tahkim yeri olarak Türkiye belirlenen uyuşmazlıklar bakımından HMK’daki tahkime ilişkin hükümler uygulanacaktır. İç tahkim’de Kompetenz-Kompetenz prensibi bakımından HMKm.422’deki hükümler önem arzetmektedir. Ayrıca Kompetenz-Kompetenz prensibinin mukayeseli hukuktaki örneklerinin irdelenmesi ulusal hukuk düzenlemelerine katkı sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Kompetenz-Kompetenz Prensibi, HMK m.422, İç Tahkim, Hakem Mahkemesinin Yetkisi. ABSTRACT: Provisions relating to arbitration in the Civil Procedure Law shall apply in respect of the disputes set forth by Turkey as an arbitration place and not having foreign elements in the meaning defined by the International Arbitration Law No.4686. The provisions in art.422 of the Civil Procedure Law are important in terms of the “Kompetenz-Kompetenz” principle in Turkish arbitration. In addition, the examination of comparative examples of the “Kompetenz-Kompetenz” principle will contribute to national arrangements. Keywords: Kompetenz-Kompetenz Principle, HMK art.422, Internal Arbitration, Jurisdiction of the Judge's Court.

İnşacılık/Konstrüktivism

 İnşacı teori uluslararası ilişkilere nasıl bir bakış açısı sunar?  İnşacı teoride kullanılan temel kavramlar ve varsayımlar nelerdir?  İnşacı teoriye yön vermiş olan eserler nelerdir?  İnşacı teori ile diğer uluslararası ilişkiler teorileri arasındaki benzerlikler ve farklılıklar nelerdir?  İnşacılık, çatışma analizi, uluslararası örgütler, uluslararası siyasi iktisat ve dış politika analizi alanlarına nasıl bir yaklaşım getirmiştir?  İnşacı teori içinde hangi farklı yaklaşımları barındırır?  İnşacı teori diğer sosyal ve insani bilimlerde hangi akımlardan etkilenmiştir? Bu makalenin yayınlanmış versiyonu için: Rumelili, B. 'İnşacılık/Konstrüktivizm' Evren Balta (der.) Küresel Siyasete Giriş: Kavramlar, Teoriler ve Süreçler, s. 151-173. İstanbul: İletişim.

SÖZCÜKTEN CÜMLEYE KOMPOZİSYON YAZMA SÜRECİ

Kompozisyon yazma sürecine ilişkin yanlış algılama ve yorumlamaların tartışıldığı bu araştırmada, kompozisyon yazma sürecinin sınıfı sessiz tutmak adına atasözlerinin açıklanmasının yaptırılmasından ibaret olmadığı vurgulanmaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden kuram oluşturma tekniği ile gerçekleştirilen araştırmada bilişsel süreçlere dayalı bir kompozisyon yazma süreci modeli önerilmektedir. Araştırma sonucuna göre kompozisyon yazma, zihinde var olan bilgilerin organize edilerek yapılandırılması ve çağrılması üzerine kurulu, bilişsel temeller üzerine oturulmuş bir yazma sürecidir GİRİŞ Kompozisyon, isminin kapsayıcı özeliğine eş değer bir tanım bolluğu yanında bir bakıma tanımlanamazlık tehlikesiyle de yüz yüzedir. Çok kullandığımız ama hakkında çok az şey bildiğimiz sözcükler arasında yer alır. Kompozisyonun tanımı yazı odaklıyken son yirmi yılda oldukça değişmiş ve gelişmiştir (Chapman, 2006). Bugünkü tanımlara müzik, konuşma, bilgisayar programı gibi tasarımlar da alınmaktadır. Hiç kuşkusuz kompozisyonun en yaygın ve ilk akla gelen ürün şekli yazıdır. Her değişim, toplum insan kültürüne izini yazılı olarak bırakmıştır. Bazen da değişimler yazı aracılığıyla olagelmiştir. Başta eğitim olmak üzere bir çok komşu bilim alanında seksenli yılların başında bir değişim başlamıştı. 1983 yılında Gardner Çoklu Zeka Kuramını ortaya koyduğunda, bilişsel ve kültürel açıdan batıyı dil (linguistic) zekasını kullanıp diğerlerini ihmal ettiklerinden eleştirmişti (Samagorinsky, 2006:4). Okul eğitiminin, tüm melekeleri dil zekâsına sığdırmaya çalıştığını ve öğrencinin düşünme ufkunu daralttığını iddia etmişti. Çoklu Zeka kuramı bugün de etkisini her alanda hissettirmektedir. Zeka insan kültür ürünleriyle doğrudan bağlantılı olunca hemen hemen her alanda derin bir iz bırakması mümkün oldu. Kendisi bir kompozisyon teorisyeni değildi ancak fikirleri kompozisyon teorisyenleri arasında yoğun ilgiyle karşılandı. Aynı yıllarda semiotikin (Simgebilim) kompozisyon kavramıyla birlikte anılması kompozisyonu salt yazı olmaktan çıkarmış; okuma, müzik eseri, resim-çizim, her türlü sahne performansı, heykel vesaire ürünlerin kompozisyon olarak anılmasını getirmiştir.

KONUMSAL MEDYA

2020

Coğrafi konum verisinin dijital medyaya eklemlenmesiyle, içinde bulunduğumuz mekân ve mekâna ilişkin dijital enformasyon eş zamanlı olarak deneyimlenebilmektedir. Söz konusu eş zamanlılık, kentsel mekânı görme biçimlerimizde yeni yönelimler sunarken gündelik yaşamdaki tüm mekân pratiklerini, yeniden düşünmeyi gerektirmektedir. Sosyo-mekânsal çerçevede kullanıcı ile mekân arasında bir arayüz işlevi gören konum tabanlı teknolojiler, mekân algısı, kent anlatısı ve hafızası, mekânın toplumsal üretimi, gözetim, mahremiyet ve direniş biçimleri, toplumsal eşitlik arayışında sunduğu yeni olanaklar ve tehditlerle kenti, anlamsal ve deneyimsel olarak dönüştürmektedir. Tam olarak bu noktada biçimlenen akademik bir çalışma alanı olan konumsal medya, insan ve mekân arasındaki diyalektik ilişkiye dâhil olan konum tabanlı teknolojileri, Mimarlık’tan Psikoloji’ye birçok alana temas ederek, ancak İletişim Çalışmaları zemininden ayrılmayarak konu edinmektedir. Türkçe literatüre konumsal medya konulu bir kaynak kazandırma amacıyla hazırlanan bu derleme çalışması, konumsal medyanın gündelik yaşam üzerindeki etkilerini disiplinlerarası bir yaklaşımla ortaya koymayı hedeflemektedir. Oya Morva, Derya Gül Ünlü, Mehmet Fatih Çömlekçi, Serhat Güney, Halime Yücel, Necmi Emel Dilmen, Serhat Koç, Hüseyin Köse, Melis Oğuz, Burkay Pasin ve Özlem Özdemir’in katkılarıyla…

Komunizmmanifestosu

o zamanın koşulları altında elbette ancak gizli olabilen uluslararası bir işçi derneği, Kasım 1847'de Londra'da yapılan kongrede, aşağıda imzaları bulunanları, yayınlanmak üzere, ayrıntılı bir teorik ve pratik parti programı hazırlamakla görevlendirdi. Şubat Devriminden [3] birkaç hafta önce müsveddesi basılmak üzere Londra'ya gelen aşağıdaki Manifesto, işte böyle ortaya çıktı. İlk kez Almanca yayınlanmış olarak Almanya'da, İngiltere'de ve Amerika'da gene bu dilden en az oniki yeni farklı baskısı yapıldı. İngilizce olarak, ilk kez, Miss Helen Maefarlane'in çevirisiyle, 1850'de, Red Republican'da, [4] ve 1871'de, en az üç farklı çevirisiyle, Amerika'da yayınlandı. Fransızcası, ilk kez, 1848 Haziran ayaklanmasından [5] önce Paris'te, ve yakınlarda da New-York'un Le Socialiste'inde [6] çıktı. Yeni bir çevirisi halen hazırlanmaktadır. Lehçesi, Almanca olarak ilk yayınlanışından kısa bir süre sonra Londra'da çıktı. Bir Rusça çevirisi, altmışlarda, Cenevre'de yayınlandı. [7] İlk çıkışından hemen sonra, Danimarka diline de çevrildi.

YABANCILAŞMA

Bu çalışmanın amacı; genel anlamıyla bireylerin birbirlerinden ya da belirli bir ortam veya süreçten uzaklaşmaları, sosyal bilimlere özgü anlamıyla da belli tarihsel şartlarda insan ve toplum etkinlikleri ürünlerinin, bu etkinliklerden bağımsız ve bunlara egemen olan ögelerin değişik biçimde kavranması şeklinde tanımlanan yabancılaşmanın, Marx’ın sosyolojik ve felsefi çözümlemelerinde özgün bir anlam ve içeriğe kavuşmuş halini ortaya koymaktır.