GELENEKSEL KIRSAL KONUTLARIN EKOLOJİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİNE YÖNELİK BİR MODEL ÖNERİSİ: YALOVA ÖRNEĞİ (original) (raw)
Related papers
DİCLE ÜNİVERSİTESİ I. ULUSLARARASI MİMARLIK SEMPOZYUMU, 2018
Nüfusun artması, sanayi ve teknolojinin gelişmesi, sosyokültürel yaşam biçimlerinin ve konfor anlayışının değişmesi gibi sebepler, toplumların tüketim ihtiyaçlarını arttırırken; buna bağlı olarak doğal kaynaklarımız da hızla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Söz konusu tehlike, doğal çevre koşullarının korunması zorunluluğunu da beraberinde getirmiş ve sürdürülebilirlik anlayışının gelişmesini sağlamıştır. Bununla birlikte ekolojik mimarlık kavramının önemi artmış ve çeşitli yasal düzenlemelerin yanı sıra gönüllülük esasına tabi olan bazı uluslararası yeşil bina değerlendirme sertifikaları ile yapıların çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması amaçlanmıştır. Bu çalışmada da genellikle yeni yapılar için kullanılan söz konusu sertifika sistemlerinde kullanılan değerlendirme kriterlerinin, ekolojik mimarlığın önemli örneklerinden sayılan geleneksel kırsal konut mimarisi ile olan ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaç ile Yalova ilinin Altınova ilçesine bağlı Çavuşçiftliği Köyü'nde bulunan geleneksel bir kırsal konut örneği çalışma alanı olarak belirlenmiştir. Ele alınacak yeşil bina değerlendirme sistemleri olarak ise, günümüzde en çok tercih edilen LEED ve BREEAM olarak belirlenmiştir. Çalışma kapsamında öncelikle LEED ve BREEAM sistemlerine bağlı değerlendirme ölçütleri incelenmiştir. Bu kriterlerden mevcut geleneksel bir kırsal konutta da incelemeye alınabileceklerin tespiti yapılmıştır. Daha sonra elde edilen kriterler üzerinden kırsal konut örneğinin ekolojik tasarım prensipleri araştırılmıştır. Elde edilen bulgular tablo haline getirilerek karşılaştırılmıştır. Böylece çalışma sonucunda LEED ve BREEAM değerlendirme kriterlerinin, geleneksel kırsal konut mimarisinin ekolojik özelliklerinin belirlenebilmesindeki rolüne ulaşılmıştır. Bu rolün zayıf ve güçlü yanları ortaya çıkarılarak; eksik görülen hususlar için öneriler geliştirilmiştir.
EKOLOJİK ÖRGÜT MODELİ ÖNERİSİ:EPİSTEMOLOJİK YAKLAŞIM
2007
ÖZET Günümüzde insanlık önceden örneği olmayan ve gezegendeki canlı yaşamın genelini tehdit eden ve sadece teknolojik çarelerle çözülmesi mümkün olmayan bir krizle karşı karşıyadır. Çünkü insan uygarlığı ilk dönemlerinden bu yana egemen anlatısı olan doğayla mücadele ve insan merkezlilik, krizi çözmeye yönelik yaklaşımları da etkilemektedir. Çoğunlukla insana olan faydasıyla tanımlanmış doğal unsurların korunması hedeflenerek, ekolojik bütün göz ardı edilmektedir. Mevcut ekolojik krizin en önemli aktörleri olan örgütler, aynı zamanda bu krizin çözümü sürecindeki en önemli unsurlardır. Örgütlerin derin ekolojik eğilimde ifade edilen tarzda kendilerini tanımlamaları ve gerçekleştirmeye çalışmaları gereklidir. Bunun için örgütsel yazında zaman geçtikçe daha da kapsamını geliştiren çevre olgusunun kelimenin gerçek anlamıyla ekolojik bir şekilde ele alınması ve örgütlerin böyle bir sistem içindeki bütünleşiklik yapısının ifade edilmesi gerekmektedir. Bunun için ekolojik bir örgüt modelinin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu çalışmada, birinci bölümde insanlık tarihi boyunca insan-doğa ilişkisine dair egemen yaklaşım, karşılaşılan ekolojik kriz ve geliştirilen yeşil yaklaşımlar ifade edilmektedir. İkinci bölümde örgüt yazının erken dönemlerinden bugüne örgüt-çevre ilişkisinin ne şekilde ele alındığı açıklanmakta, ekolojik bir çevre ilişkisi önerilmektedir. Üçüncü bölümde ekolojik örgüt modeli ve boyutları III açıklanmaktadır. Dördüncü bölümde ekolojik örgüt modelinin boyutları tarım ve hayvancılık sektöründe çalışan üç örgütü inceleyerek değerlendirilmiştir. Çalışma, mevcut örgüt modellerinden temel olarak farklı özelliklere sahip bir ekolojik örgüt modelinin uygulanmasının gerekliliğini vurgulamaktadır. Çalışmada tarım ve hayvancılık sektörlerinin sürdürülebilirliği tehdit edici yapılarından kaynaklanan ekolojik sorunlar içerdiği görülmüştür. Sorunun yalnızca bir örgüt geliştirme çabasıyla çözülebilmesinin mümkün olmadığı görülmektedir. Yalnızca örgütlerin değil, faaliyet gösterdikleri alanların temellerini de ekolojik bir hale getirmelerinin gerekliliği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: 1) Ekolojik Örgüt 2) Sürdürülebilir Örgüt 3) Yeşil Yönetim ABSTRACT Today, humanity is facing an unique ecological crisis that threatens the life on planet as a whole. This ecological crisis is in a scale that can’t be solved by just technological methods. Because since the beginning of the human civilization, humanity’s dominant narrative of struggle against nature, affects the possible solutions of the crisis. Most of the time, the natural elements that are defined as beneficial to humanity are protected and ecology’ wholeness is ignored. Organizations as the most important actors of the present ecological crisis are also the most critical elements for the solution process of this crisis. Organizations have to define themselves in deep ecological style and obtain their real identities. In order to achieve this goal, the organizational environment concept, whose content has grown in passing time, has to be redefined according to the real meaning of ecology. Organizations wholeness in such a system has to be emphasized. A wholesome organization like this is not possible in a classical organizational model. An ecological organization model has to be developed. In this study, the first section dominant approach in the human history in context of human-nature relations, present ecological crisis and green approaches are examined. In the second section, organization and environment relations since the early times of organizational studies are examined and an ecological environment relation is adviced. In the third section, ecological environment model and its dimensions are explained. In the fourth section, V ecological organization model is examined comparatively in three agriculture and stock raising sector organizations. Study emphasizes the necessity of the implementation of an ecological organization model that is different from current organizational models. In the study, it was seen that agriculture and stock raising organizations’ sustainability theratening characteristics were because of their sectors’ own characteristics. The problem can’t be solved by just an organizational development activities. Because of this, organizations’ becoming ecological is not enough, their sectors characteristics also have to become ecological. Key Words: 1) Ecological Organization 2)Green Management 3)Sustainable Organization
Bireyin mesleğini seçmesi aynı zamanda yaşam tarzını seçmesi demektir. Çünkü seçilen meslek bireyin yaşamı boyunca çalıştığı işi anlamına da gelmektedir. Meslek seçimi kararı önemli bir karardır. Birey mesleğini seçerken bu kararı almasını etkileyen pek çok etken bulunmaktadır. Yetenekleri, ilgileri, değerleri, mesleğin prestiji, mesleğin gelecekteki durumu gibi unsurlar meslek seçiminde etkili olmaktadır. Bireyin mesleğini seçerken kullanabileceği geçerli ve güvenilir ölçme araçları onun doğru kararlar almasında yardımcı olabilmektedir. Holland’ın kuramını incelemek ve kariyer seçimi ve gelişiminin bu denli önem kazandığı günümüz dünyasında konuyla ilgilenen iş görenlere ve araştırmacılara katkı sağlaması amacıyla hazırlanan bu çalışmada öncelikle kariyer kavramı ve meslek seçiminde ortaya çıkan kuramlar sıralanmış sonrasında da Holland’ın Mesleki Kişilik Kuramı irdelenmiştir. Çalışma kapsamında Yalova Üniversitesi Yalova Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı ve Yalova Ticaret Meslek Lisesi Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programı öğrencilerinin Holland’ın Mesleki Kişilik Kuramı çerçevesinde değerlendirilmesi için anket yöntemi uygulanmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerinin büyük bölümünün sosyal kişilik tipine sahip olduğu, geleneksel kişilik tipinin ise en az görülen kişilik tipi olduğu ortaya konulmuştur. Ayrıca lise öğrencilerinin önlisans öğrencilerine nazaran anlamlı derecede daha fazla Artistik Kişilik tipine sahip olduğu tespit edilmiştir. Önlisans öğrencilerinin ise lise öğrencilerine göre anlamlı derecede daha fazla Gerçekçi Kişilik tipine sahip olduğu tespit edilmiştir.
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2022
Öz: Günümüzde yaşam çevremiz, şartlarımız, kentin yoğunluğu, kentte yaşamak için verilen mücadelenin zorluğu, bizleri alternatif bir yaşamı bulma çabasına itmektedir. Bu noktada sürdürülebilir, erişilebilir alternatif bir yaşam için kurulmuş olan eko-köyler karşımıza çıkmaktadır. Eko-köyler, dengeli, sağlıklı, sürdürülebilir bir yaşam şeklinin ne olduğuna dair bir vizyonla ekolojik yaşam ilkeleri üzerine kurulmuş bir yerleşme modeli ortaya koymaktadır. Bu çalışmanın amacı, ekolojik sorunların çözümüne, sürdürülebilir yaşam çevrelerine, doğal yaşamın kentte hayata geçirilebilmesine katkı sunabilecek bir model olan ve bu alanda başarılı örneklere sahip İtalya'daki eko-köyleri incelemek ve bu düzlemde Türkiye için öneriler getirmektir. Çalışma nitel yöntem kullanılarak hazırlanmıştır. Çalışmada literatür taraması yapılarak örnek olarak seçilen Torri Superiore, La Citta Della Luce, Campanara, La Comunedı Bagnaia eko köyleri incelenmiştir. Bu eko-köylerin seçilme nedeni İtalya'da eko-köy oluşumları içerisinde başarılı olmalarıdır. Çalışmada sosyal, kültürel, ekolojik ve ekonomik boyutları ile bütünsellik oluşturan eko-köylerin yerel katılımcı süreçleri geliştirdiği, sosyal ve doğal ortamları aktif olarak yeniden düzenlediği ve yenilediği, çevre kirliliğini önlediği, insanların zararlı davranışlarını en aza indirerek doğanın sürekliliğini sağladığı bulgularına ulaşılmıştır. Bu bağlamda birçok boyutuyla doğayı koruyan ve doğa dostu olan İtalya'daki eko-köylerin, Türkiye için örnek olabileceği söylenebilir. Doğal yaşam çevrelerinin ekolojik yapısını yeniden düşünmek ve değerlendirmek için eko-köy örnekleri ele alınmalı ve her ülke kendi içerisinde uygulanabilirliğini tartışmalıdır.
Giriş Küreselleşme, yönetişim ve sürdürülebilirlik kavramlarının özellikle 1990'lı yıllarda hem bilimsel çalışmalarda hem de sistemin temel uluslararası kurumlarının belgelerinde yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanması rastlantı değildir. 1970'li yıllarda belirtileri ortaya çıkan ve kapitalizmin en uzun krizinin derinleştiği 1990'lı yıllarda yine uluslararası kuruluşlarca dizayn edilen Yeni Dünya Düzeninin farklı alanlardaki birbirlerini tamamlayan düzenlemelerinin söylemsel düzeyde meşrulaştırılmasına olanak veren kavramlardır. Küreselleşme söylemi altında tüm dünyada uygulanan politikalarla ekonomiler dışa açılarak sermayeye farklı coğrafyalar ve sektörler arasında sınırsız ve hızlı hareket/değerlenme olanağı sağlanmış, gerçekten de söylem olmanın ötesine geçerek kapitalizmin toplumsal ilişkileri tüm dünya coğrafyasına yayılmış, kapitalizm küreselleşmiştir. Yönetişim, sermayenin hız ihtiyacına cevap verecek biçimde devlet ve kurumsal yapının yeniden düzenlenmesi ihtiyacına karşılık gelmektedir. Sürdürülebilirlik söylemi ise sermayenin özellikle kriz dönemlerinde yeni değerlenme alanları arayışında kârlı yatırım fırsatları sağlayan mekânsal-çevresel yatırımların çevreye duyarlılık örtüsü altında yapılmasına olanak vermektedir. Bu da ekonomik krize eşlik eden ekolojik krizi derinleştirmektedir. Demokratikleşme çağrışımları yaratan her üç söylem de uluslararası kurumlar aracılığı ile yaygınlaştırılırken; gerçekte toplumun geniş kesimleri karar alma süreçlerinden dışlanmış, ekolojinin ve onun bir parçası olan toplumun bütün veçheleri piyasa ilişkilerine içerilerek değişim değerlerine tabi tutulması süreçleri hızlandırılmıştır. Kapitalizmin en önemli " başarılarından " biri de dezavantajlı durumları bile kâra dönüştürebilme yeteneğidir. Sınırsız birikim mantığının yol açtığı kara, hava ve su/deniz kirliliğinin yarattığı olumsuz koşullar, yeniden üzerinden kâr
GELENEKSEL EKOLOJİK BİLGİNİN MİMARİ ALANINDAKİ UYGULAMASINA ÖRNEK OLARAK BAYBURT KONURSU ULU CAMİİ (ÇİVİSİZ CAMİİ) ÜZERİNE BİR İNCELEME, 2022
Tarihi İpek Yolu üzerinde kurulduğu için yerleşim tarihi çok eskilere dayanan Bayburt tarihi bir şehirdir. Kendinden önceki kavimler gibi Türkler de Anadolu'ya yerleşmeye başlayınca Bayburt'un stratejik önemini hemen anlamış ve ilk yerleşip Türkleştirdiği şehirlerden birisi haline getirmiştir. Binlerce yıldır bir Türk yurdu olan Bayburt'un günümüze kadar korumayı başardığı kültürel bir kimliği vardır. Dede Korkut coğrafyasında yer alan ve Türkiye'de Dede Korkut ile Bamsı Beyrek'in mezarının olduğuna inanılan tek şehir olan Bayburt, Türk kültürünün hemen her şubesindeki varlığına örnek bulunabilen bir yerleşim yeridir. Böylece Çivisiz Camii örneğinden yola çıkarak Bayburt'ta var olan dini mimarinin sahip olduğu kültürel değer ve geleneksel bilgi halk bilim literatürüne kazandırılmıştır.
ÜNİTE 1 : EKONOMİ SOSYOLOJİSİNİN KURAMSAL TEMELLERİ
Bilim; evren, doğa ve toplumda ortaya çıkan olay olguların işleyiş ilişkilerini, mantıksal tutarlılık içinde "açıklama" görevini üstlenir. Bilimsel açıklama uğraşı kendi evrim süreci içinde iki büyük sıçrama yaşadı. Bunlardan ilki, görünür doğanın, makine modeline benzer biçimde, "mekanik ilişkilere" dayalı olarak işlediğine ilişkin Newtongil Paradigma olarak şekillendi. İkincisi ise, görünmez doğanın,örneğin atom altındaki, parçacık ilişkilerinin dinamik ve çoklu etkileşim içinde açıklamasını getiren yeni bir yaklaşım olarak 20. yy ilk çeyreğinde şekillendi. Bu iki gelişme bilimde iki büyük devrimdir. Doğa olaylarını mekanik ilişkilere dayalı olarak açıklama yaklaşımı, önce mekanik ve fizik bilimlerini doğurdu. Ayrıca bu düşüncelerin toplumsal sorunlara uyarlanmasıyla sosyal bilimlerin ortaya çıkmasını sağladı. Diğer yandan mekanik düşünceye dayalı teknolojilerin insan ve toplum yaşamına uyarlanması ve süreç içinde yapılanması insanlığı sanayi toplumuna taşıdı. 20. yy'ın ilk çeyreğinde düşünsel olarak şekillenen ve bilimde ikinci büyük devrim olan kuantum yaklaşımı ise; süreç içinde yarattığı teknolojilerle, aynı yüzyılın son çeyreğinde insanlığı ve toplumları Bilgi Toplumu (Knowledge Society ) olma sürecine yönlendirdi.