Kot Boyama Teksti̇l Atiksuyunda Kalici Koi̇'Ni̇n Beli̇rlenmesi̇ (original) (raw)

Teksti̇l Atiksuyu Ve Senteti̇k Boyarmadde Çözelti̇leri̇nden Renk Ve Koi̇ Gi̇deri̇mi̇nde Alüm Ve Magnezyum Klorürün Karşilaştirilmasi

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi, 2019

Bu çalışmada Adana ilinde faaliyet gösteren iki farklı tekstil endüstrisi atıksuyu ve Basic Blue 41, Basic Blue 3, Vat Green 1, Vat Blue 4, Direct Blue 71 ve Reactive Blue 29 boyarmaddelerini içeren sentetik olarak hazırlanmış çözeltilerde magnezyum flokülasyonunu çalışılarak geleneksel bir koagülant olan alüm ile karşılaştırılmıştır. Her iki koagülant için optimum doz çalışılmış olup magnezyum flokülasyonunda pH'ın etkisi araştırılmıştır. Magnezyum flokülasyonunda 11,5 pH değerinde daha etkili sonuç alındığı gözlenmiştir. Renk ve KOİ gideriminde ise magnezyum flokülasyonunun alümden daha etkili olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca deneysel çalışma verileri Freundlich, Langmuir, Temkin ve Dubinin-Radushkevich adsorpsiyon izoterme modeline adsorpsiyon uyumunu tespit etmek için uygulanmış ve model sabitleri hesaplanmıştır. Modelleme çalışması sonucunda Renk ve KOİ gideriminde adsorpsiyonun da önemli etkisinin olduğu tespit edilmiştir.

Teksti̇lde Boyama Atiksuyundan Isi Geri̇ Kazanimi: Gerçek İşletme Örneği̇

Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering, 2021

Hızla gelişen teknoloji ve artan dünya nüfusu, insanların yaşam standartlarında değişikliklere yol açmaktadır. Öte yandan dünya enerji kaynakları hızla azalmakta iken, buna karşılık enerji ihtiyacı sürekli artmaktadır. Enerji çoğu sektör için olduğu gibi, tekstil için de temel gider kalemlerinden biridir. Türkiye ekonomisi için, istihdam ve ihracat anlamında önemli bir yere sahip olan tekstil işletmeleri, gelişen rekabet şartlarına uyum sağlamak zorundadırlar. Bu yüzden de giderlerini ve özellikle enerji maliyetlerini azaltmak durumundadırlar. Kaldı ki, birincil enerji kaynaklarında % 72,6 oranında dışa bağımlı olan Türkiye için enerji verimliliği kaçınılmazdır. Tekstil terbiye işletmelerinde, boyarmaddelerle birlikte atık su karakterini önemli ölçüde belirleyen çok sayıda kimyasal madde kullanılmaktadır. Birçoğu çevresel açıdan risk içeren bu maddeler, atık su ile birlikte bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Tekstil sanayiinde 1 ton ürüne karşılık 200 m 3 ile 350 m 3 arasında atık su oluşumu söz konusudur. Bu çalışmada, Türkiye'deki gerçek bir tekstil boyahanesinde oluşan atık suların ısısından yararlanarak, işletmeye giren temiz soğuk suyun ısıtılması ile kazanılan ısı enerjisi incelenmiştir. Kazanılan enerji miktarı ve yatırımın geri ödemesi süresi matematiksel verilerle ortaya konularak, edinilen kazanımlar değerlendirilmiş ve önerilerde bulunulmuştur.

Elektroki̇myasal Aritim Prosesi̇ İle Kot Kumaşi Üreti̇m Tesi̇si̇ Atiksuyundan Koi̇ Gi̇deri̇mi̇ Ve Regresyon Yöntemi̇ İle Opti̇mi̇zasyonu

Ömer Halisdemir Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi

Bu çalışmada, tekstil atıksularının arıtımı ve deşarjında önemli bir parametre olan KOİ'nin (Kimyasal Oksijen İhtiyacı) elektrokimyasal proses ile giderimi incelenmiştir. Bir kot kumaşı üretim tesisine ait gerçek atıksu farklı kombinasyonlarda demir, alüminyum, paslanmaz çelik ve grafit elektrotlar kullanılarak elektrokimyasal prosesle arıtılmıştır. Arıtma sürecinde etkili olan optimum işletme parametreleri belirlenmiştir. Buna göre; en uygun elektrot çifti demir ve paslanmaz çelik, pH 8,27, akım 0,8 A, akım yoğunluğu 20,78 mA/cm 2 , iletkenlik değeri 4000 μs/cm, elektrotlar arası mesafe 1 cm ve 15 dakika işletim süresi optimum koşullar olarak belirlenmiştir. Bu şartlar altında %91,25 KOİ giderim verimi elde edilmiştir. Elde edilen deneysel sonuçlar IBM SPSS Version 24 programı kullanılarak doğrusal olmayan regresyon yöntemi ile modellenmiştir. pH, süre, akım, voltaj, elektrotlar arası mesafe ve iletkenlik parametrelerindeki değişime bağlı olarak KOİ giderim verimi matematiksel olarak ifade edilmiştir. Böylece, deneysel bir çalışma yapılmadan elektrokimyasal metotlar kullanarak benzer özellikteki tekstil atıksularından KOİ'nin hangi oranda giderilebileceği belirlenmiştir.

KÜL TIGIN ANITI'NIN OKUNMA SIRASI VE METIN KURGUSU

Hamza Zülfikar Armağanı

Köktürk harfli yazıtların bulunması ve sonrasında da deşifresinin yapılmasıyla metinlerin neşri konusunda çoğu zaman bir yarışı andıracak bilimsel çalışmaların yayımlanması süreci de başlamıştır. İlk çalışmalar doğal olarak bu metinlerin okuma ve anlamlandırılmaları yönünden en doğru şekillerini ortaya koymak üzerine yoğunlaşmıştı. Yıllar süren emek ürünü çalışmaların sonucunda bu yolda küçük ayrıntılar dışında sorun kalmadığını kolaylıkla söylemek mümkündür. Bununla birlikte metinlerin kuruluşu ve başka metinlerle ilgisi üzerine metinler arasılığın gerektirdiği yöntemlerin uygulanarak benzerlik ve farklılıkların ortaya konmadığı/konulamadığı görülmektedir. Hatta bir iki çalışma bir kenara bırakılacak olursa Köktürk harfli metinlerin daha özelde Kağanlık Yazıtları'nın dünden bugüne bütün metin yayınlarındaki benzerlik ve farklılıklarını ortaya koyacak çalışmaların yapılmadığını da rahatlıkla söylemek mümkündür.

Altayca Gezgi̇n Bi̇r Keli̇me: Kir

Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları (HÜTAD), 2006

Bu çalışmada esas olarak 'dağ; tepe', 'kenar, kıyı' vb. yeryüzü şekillerini ifade eden, kır ve kır' la biçim ve anlarnca ilgisi bulunan kıra, kıran, kırgak vd. sözcükler tarihi ve modem Türk dilleri aracılığıyla biçim, anlam ve köken ilişkileri bakımından ele alınacaktır. Kır ve türevIeri, Türk dil ve lehçelerinin yanı sıra Altay dilleri arasında en eski biçimleriyle yer alan, dolaşım güzergahı Altay dillerinin sınırlarını aşan gezgin sözlerin birer örneğidir.

Kovı ADININ ANLAMSAL BOYUTLARI ve 'KOF İNSAN' KAVRAMI

Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü'nün Kuruluşunun 30. Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Sempozyumu, 2022

Özet: Ben, benlik, kendilik ve kişilik (self) sözcükleri birbirinin yerine kullanılacak biçimde benzer anlamları karşılamaktadır. Benlik, bireyi diğerlerinden ayıran duygu, düşünce, ilgi, tutum ve davranışlar bütünü olarak tanımlanabilir. Benlik kavramı (self-concept) ise bireyin kendisiyle ilgili olarak gerçek olanla her zaman uyuşmayabilecek biçimde kendisinde bulunan öz algısıdır. Çok aşamalı ve boyutlu bir kavram olarak benlik üzerine dünden bugüne çeşitli araştırmalar yürütülmekte ve bu çalışmalar ışığında farklı kuramlar ortaya konulmaktadır. Benlik ve benlik kavramı kuramcılarından biri olan Carl Rogers, gerçek ve ideal benlik kavramları üzerinde durmuştur. Sözcük anlamlarıyla doğru orantılı karşılıkları işaretleyen gerçek ve ideal benlik arasında bir ilişki vardır. Gerçek ve ideal benlik birbirine ne kadar yakın olursa birey o derecede dengeli ve huzurlu olacaktır. Tam tersi durumlarda ise çeşitli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Gerçek ve ideal benliği tutarsız olan insan tiplerinden kimileri aşırı öz güvene sahiptir. Bu tip insanlar çok bilgili, kültürlü, erdemli veya güçlü kuvvetli olduğunu düşünür. Ancak uzmanlık gerektirmeyecek bir biçimde daha ilk bakışta bu kişilerin anılan özelliklere sahip olmadığı anlaşılabilmektedir. Bu noktada, dillerin evrende bulunan sınırsız varlık, durum, terim ve kavrama ad bulma prensibiyle birlikte düşünüldüğünde Türk dilinin sözü edilen durumu üzerinde taşıyan kişileri adlandırmada bir sözcüğe gereksinim duyduğu değerlendirilmelidir. Bu itibarla yapılan çalışmada, anılan kavramı karşılamak için en eski tanıklaması eski Türk yazısının (runik / runiform) kâğıtlar üzerinde kullanılmasıyla oluşturulmuş Irk Bitig'de görülen kobı / kovı 'kof' adının kullanılıp kullanılamayacağı üzerinde durulacaktır. Irk Bitig'in 36. ırkında yer alan ilgili bölüm, mecazî bir kullanımı işaretlemektedir. Bu durum, Türk dilinin henüz o dönemden ne derece derin anlamsal ilişkiler kurabildiğinin de göstergesi olması açısından dikkate değerdir. Yöntemsel olarak ise kovı adının artsüremsel olarak anlamsal açıdan izi sürülerek semantik örüntüleri açıklığa kavuşturulmaya çalışılacaktır. Bunun yanı sıra sözcüğün Türk dilinin çağdaş lehçelerindeki durumu da ele alınacaktır. Sözcüğün uğradığı ses gelişim ve değişimlerinin de takip edilebileceği çalışmada ortaya çıkan verilerin yol göstericiliğinde sözcüğün yapısal durumuyla ilgili yorumlara da yer verilecektir. Anahtar Sözcükler: Kovı, Kof, Benlik, Benlik Kavramı, Anlam Bilimi. The Semantic Extents of the Name Kovı and the Concept of 'Hollow Human' Abstract: The words I, self, seater, and personality are used interchangeably and have similar meanings. Self can be defined as the whole of emotions, thoughts, interests, attitudes and behaviors that distinguishes an individual from others. Self-concept, on the other hand, is the self-perception of the individual in a way that may not always agree with what is real about oneself. Various researches have been carried out on the self as a multi-stage and dimensional concept from past to present, and different theories have been put forward in the light of these studies. Carl Rogers, one of the self and self-concept theorists, focused on the real and ideal self concepts. There is a relationship between the real and the ideal self, which marks the correspondences directly proportional to the meanings of the words itself. The closer the real and ideal self are to each other, the more balanced and peaceful a person will be. In the opposite cases, various problems arise. Some types of people whose real and ideal selves are inconsistent are overconfident. These types of people think that they are very knowledgeable, cultured, virtuous or strong-willed. However, in a way that does not require expertise, it can be understood at first glance that these people do not have the aforementioned features. At this point, when languages are considered together with the principle of finding a name for unlimited existence, situation, term and concept in the universe, it should be evaluated that the Turkish language needs a word to name the people who carry the aforementioned situation. In this respect, in this study, it will be focused on whether can be used the name kobı / kovı 'hollow' in Irk Bitig, the oldest testimony of which was created by using the old Turkish script (runic / runiform) on papers to meet the aforementioned concept. The relevant section in the 36th ırk of Irk Bitig marks a figurative use. This situation is remarkable in that it is an indicator of how deep semantic relations were established by the Turkish language even from that period. Methodically, the semantic patterns of the name kovı will be tried to be clarified by diachronically semantic tracing. In addition, the situation of the word in the contemporary dialects of the Turkish language will also be discussed. In the guidance of the data emerging in the study, where the phonic development and changes of the word can be followed, comments about the structural state of the word will also be included. Keywords: Kovı, Kof, Self, Self-Concept, Semantic.

Kuş Gri̇bi̇ Vakasinin Kari̇katürlerdeki̇ Yansimasi: Yazili Medya Üzeri̇ne Bi̇r İnceleme

2017

Kus gribi vakasinin incelendigi bu calismada, ozellikle insan olumlerinin yasandigi 01-31 Ocak 2006 tarihleri arasinda vakanin Turk yazili medyasinda nasil karikaturlestirildiginin ortaya konulmasi amaclanmaktadir. Kamuoyunun olusmasinda onemli bir guc olan medyanin, kus gribi gibi insan ve cevre sagligini tehdit eden bir konuda karikatur araciligiyla nasil bir gundem olusturdugunun diger bir ifadeyle, gazetelerin ozellikle karikatur araciligiyla olumcul bir vakada saglik iletisimi baglaminda politika yapicilar ve karar vericiler uzerinde nasil bir baski olusturdugunun, yine halki nasil bilinclendirdiginin belirlenmesi onemlidir. Bu baglamda konu, ozellikle sayfalarinda karikature yer veren yaygin yazili medyada yer alan gazete evreninden yayin politikalari ve ideolojilerine gore Milliyet, Sabah, Cumhuriyet ornekleminde incelenmistir. Nitel icerik cozumlemesine dayali bu calismada elde edilen bulgulara gore, medya, siyaset ve iktidar baglaminda gazetelerin o donem ki sahiplik yapisi...

COCUKLA KISEL ILISKI KURULMASI SIRASINDA COCU UN DURUMU

ÖZET Türk Medeni Kanunu' na göre, boşanma sonucu çocuğun velayeti ebeveynlerden birine geçmektedir. Çocuğun bakımı ve gelişimi velayet hakkına sahip tarafın sorumluluğundadır. Velayet hakkı olmayan ebeveyn ile çocuk arasındaki ilişki TMK 182. Maddede belirtilen çocuğun yüksek yararı gözetilerek kurulmaktadır. Velayet hakkına sahip olamayan ve çocukla görüşmek isteyen ebeveyn icra yoluna başvurabilmektedir (İKK 25/a).

DOĞU VE BATI'NIN KÖKEN MİTLERİ IŞIĞINDA AYNA VE NARKİSSOS OLGULARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Bu çalışma, Doğu ve Batı medeniyetlerinin köken mitlerinin "ayna" nesnesi etrafında edebiyat metinlerinde nasıl yer aldığını incelemeyi amaçlamaktadır. Eser merkezli yöntem üzerinden ilerleyecek olan çalışmanın odağında Batı edebiyatının Narkissos anlatısı ile Klasik Türk Edebiyatı mesnevilerinden XV. yüzyıla ait iki metin olan "Muhammediye" ve "İslâmî'nin Mesnevîsi" bulunmaktadır. Narkissos efsanesi "kendi yansımasına hayran olmak" üzerinden çeşitli mitolojik göndermeleri barındırmaktadır. Bu efsanenin etrafında şekillenen; tarihsel, kültürel, sosyolojik ve psikolojik izler günümüz eserlerini besleyen kuvvetli bir damar olarak devam etmektedir. Klasik Türk Edebiyatının mesnevilerinde de yaratılışa dair şairlerin çeşitli yorumları bulunmaktadır. Bunların başında "ayna ve yansıma" zemininden yaratılışa dair işaretlerde bulunan "İslâmî'nin Mesnevî"si ve Yazıcıoğlu Mehmet'in "Muhammediye"si gelmektedir. Bu mesnevilerde, bir aynada nurunun yansımasını gören İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in Yaratıcısı ile kurduğu iletişim üzerine çeşitli yorumlar mevcuttur. Her iki medeniyetin yaratılışa dair kurdukları "ayna ve yansıma" zemini üzerinden üretilen eserlerde yer alan farklılıklar ve benzerlikler medeniyetlerin temel bakış açılarını vermesi bakımından önem arz eder. Bu bildiride ise XV. Yüzyıla kadar yazılmış mesnevilerde yaratılışla ilgili bakış açılarının eserlere nasıl yansıdığı, hangi referanslara gönderme yapıldığı da incelenmiştir. Bu çerçevede, Narkissos efsanesinin "nesneleşmiş bir özne" olarak insandan yine insana varan bakış açısına karşılık, mezkûr mesnevilerde yer alan köken mitlerinin Yaratıcıya ulaşma, onun yansıması olarak nurun tecellisiyle birlikte insandan yaratıcıya varma şeklinde yorumlara ulaşıldığı tespit edilmiştir. Doğu-Batı karşılaştırmaları çeşitli sahalarda geniş açılardan ele alınmış olmasına rağmen mitolojik göndermeler içeren metinler üzerinden yapılmış oldukça az mukayeseli çalışma vardır. Çalışmanın, medeniyetlerin bilinçaltlarını yansıtan edebiyat verileri üzerinden yaratılışın mitolojik uzantıları ve bunun Klasik edebiyattaki tezahürleri üzerine yapılacak diğer çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.