Şeyh Gâlib'in Hüsn Ü Aşk Mesnevisinde Felekler (original) (raw)
Related papers
Şeyh Gâlib’in Geleneğe Mugâyir Sevgili Karakteri: Hüsn
Şeyh Galib'in meşhur eseri olan Hüsn ü Aşk'ta anlatılan hikâye, olay örgüsü bakımından klasik aşk hikâyeleriyle benzerlik göstermektedir. Ancak, bu hikâyenin kadın karakteri olan Hüsn geleneksel sevgili tipinden farklı özellikler göstermektedir. Geleneksel anlayışa ve klasik şiirimize göre, kadınlar aşkta erkeğe göre daha pasiftir. Gelenekte kadına yakıştırılan rol, kadının naz yapması, sevgilisine eziyet etmesi ve kavuşma için pek de gönüllü davranmamasıdır. Oysaki Hüsn ü Aşk’ın kadın karakteri olan Hüsn hikâyenin özellikle ilk bölümlerinde klasik kadın karakterlerden farklı olarak aşkını itiraf eden, sevgilisine sitem eden ve adeta erkek karakterlere yakışan rollere bürünen biridir. Elbette Hüsn’ün böyle davranmasının arka planında Hüsn ü Aşk hikâyesinin alegorik olması ve dolayısıyla Hüsn’ün de hikâyede Allâh’ın isim ve sıfatlarını sembolize eden bir karakter olması yatmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmanın yoğunlaştığı ana mesele, Hüsn’ün geleneksel sevgili/ma’şûk tipinden farklı olan davranışlarının sembolik yönünü izah etmeye çalışmak olacaktır. Çalışmamızda, alegorik bir eser olan Hüsn ü Aşk’ta Hüsn karakterinin bu davranışlarının Allâh ile insan arasındaki muhabbetin hangi yönlerine işaret ettiğine dâir yorumlarımızı tasavvufî kaynaklarda yer alan bilgilere dayandırarak sunacağız. Anahtar Kelimeler: Şeyh Gâlib, Hüsn ü Aşk, Hüsn, tasavvuf, alegori.
Hüsn ü Aşk Mesnevisinde Aşk'ın Yolculuğu
Medeniyet Kültürel Araştırmalar Belleteni, 2024
Divan şiiri, tasavvuf geleneğinin derin muhtevasını Osmanlı Türkçesinin en estetik hâliyle sunar. Divan edebiyatı şairleri, dinî kıssaları şiir şeklinde anlatan ve genellikle uzun şiirler olan mesneviyi ustalıklarını göstermek için tercih eder. Şeyh Galip (1799), Hüsn ü Aşk’ta divan şiirinin alışılmış kalıplarının dışına çıkmış, kurduğu alegorik âlemde tasavvufun unsurlarını kahraman hâline dönüştürerek sembolik bir anlatıma ulaşmış ve diğer divan şairlerinden ayrılmıştır. Hüsn ü Aşk, edebî değeri sebebiyle farklı yöntemlerle araştırma konusu yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Bu araştırma yöntemlerinden biri de mesnevinin kahramanı Aşk’ın yolculuğunu değerlendirmek için kullanılan monomit kuramıdır. Joseph Campbell, monomiti açıkladığı Kahramanın Sonsuz Yolculuğu (The Hero with a Thousand Faces, 1949) kitabında monomitin aşamaları hakkında net tanımlar yapmaz ve herhangi bir anlatıyı temel örnek olarak sunmaz. Her aşama için farklı kültürlerden örnek vererek tanımların okuyucuda oluşmasını sağlar. Araştırmacıların monomitin aşamalarının net kaideleri olmadığını ve örneklerle şekillendiğini görmesi gerekir. Campbell, bu tercihiyle monomiti metinlere uygularken metnin içinden geldiği kültürü göz önüne alma ve o kültürün orijinal taraflarını tespit etme görevini araştırmacıya yüklemiş olur. Türk edebiyatının daha ziyade Doğu medeniyetine yakın ürünler verdiği düşünüldüğünde monomitin eserlerde gerçekleşmesinde farklılıklar olması mümkündür. Bu çalışmada, Türk edebiyat geleneği için ehemmiyetli ve üzerine çok çalışılan Hüsn ü Aşk mesnevisi ile ilgili monomit çalışmaları değerlendirilmiş, monomitin aşamalarına kısaca değinilmiş, Hüsn ü Aşk mesnevisinde bu aşamalar tespit edilerek gösterilmiştir. Aşamaların monomitle örtüşen ve ayrılan noktaları açıklanarak Hüsn ü Aşk'ın monomiti bir tablo hâlinde verilmiştir. Buna göre Hüsn ü Aşk mesnevisinde, monomit aşamalarının bazılarının hiç görülmediği birkaç aşamanın ise birlikte görüldüğü ortaya konmuştur. Sonuç olarak hayata bakışı belirleyen inancın esere yansıdığı tespit edilmiş, Aşk’ın yolculuğunun monomiti bir tablo hâlinde sunulmuştur.
Şerh i Cezire i Mesnevi'deki Hüsn ü Aşk beyitleri
Bu makalede, Şeyh Galip’e ait Şerh-i Cezire-i Mesnevi eserinde yer alan, yine yazarın telif eserlerinden Hüsn ü Aşk adlı mesnevisinden alıntıladığı beyitlerin konu bağlamında değerlendirmesi yapılacaktır.
Şeyh Galib’in Gazellerinde “Vâsûht” Tarzı Aşkın İzleri
DergiPark (Istanbul University), 2010
Divan şiirinde, âşığın maşûka tamamen mahkûm ve mecbur olduğu klâsik aşk anlayışı, XVII ve XVIII. yüzyıllardan itibaren önemli bir kırılmaya maruz kalmıştır. Bu kırılmada ilk safhalardan birinin, Farsça şiirde "Vâsûht" adı verilen şiir tarzının Türk şiirindeki yansımaları olduğunu düşünmekteyiz. Vâsûht tarzının ana temaları, sevgiliden yüz çevirme, onun cefasından usanma ve onu terk etmektir. Vâsûht tarzı, söz konusu yüzyıllardan itibaren bazı divan şairlerinin şiirlerinde görülür. Ancak Şeyh Gālib'in gazellerinde, kendisinden önceki şairlere nispetle daha belirgin bir şekil alır. Vâsûht, XVIII. yüzyılda bazı Batılı ıslahatların şiire yansımalarının aksine, Doğu kaynaklı bir etkiyi temsil eder. Ancak divan şiirinde sıklık ve süreklilik kazanamayan bu tarz, bağımsız bir üslûp ya da ekol halini alamamıştır.
Hüsn ü Aşk’ta Sembolik Anlatım
Hüsn ü Aşk’ta Sembolik Anlatım
Öz Tasavvufı- sembolik bir eser olan Hüsn ü Aşk, Şeyh Galib'in şiir dilini kullanmadaki üstün becerisi ve eserdeki anlam derinliğiyle edebiyat dünyamız içerisinde oldukça kıymetli bir yer edinmiştir. Bu kıymetin oluşmasında ona tefekküri bir boyut kazandıran tasavvufun ve bu boyutu ifade imkanı sunan sembolik dilin büyük bir önemi olduğu da muhakkaktır. Mistik bir tecrübenin anlatıldığı Hüsn ü Aşk, yoğun sembol kullanımıyla üç boyutlu bir resmi andınr. Üç boyutlu resmin derinliğinde yatan anlam gibi, Hüsn ü Aşk'ta da simge değerlerin gerisine gizlenen bir dünya vardır. Eserin ifade ettiği gerçekiere ulaşmak için sembollerin sonsuza uzanan atıf ve çağrışımlannı ortaya koymak gereklidir. Anahtar Kelimeler Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk, tasavvuf, sembol
Husniyya is still a reading source among the Alawi‐Bektashi communities in some regions although not much, such as Buyruk, Vilâyat‐nâme, Kumru and Futuwwatnâme. There is serious role of Safawid propaganda in Anatolia in occurence of Husniyya such as some other Alawi‐Bektashi classics. Husniyya had been written by aim to spread Shiism rather than Qizilbashism from Safavid supporters