UZUN HİKÂYE/Salgın Günlerinde Ergenlik (original) (raw)
Related papers
Salgın Günlerinde Dikizleme Günlüğü
Birikim Güncel, 2020
#covid-19, #denetim, #gözetim, #koronavirüs 20 Mart 2020 tarihinde France Info Instagram hesabından bir fotoğraf yayınladı. Nice kentinin ünlü La Promenade des Anglais bulvarının üzerinde uçan bir drone (Türkiye'deki yaygın kullanılan adıyla insansız hava aracı) fotoğrafıydı bu. Altındaki açıklamada ise fotoğrafın 19 Mart tarihinde çekildiğini, droneun hoparlörü de olduğunu ve polisin Covid-19 ile mücadele çerçevesinde, dışarıda bulunanları kontrol amaçlı olarak bu aracı kullandığı yazıyordu. Dronelarla âdeta, S. Graham'ın, Kuşatılan Şehirler'de (Notabene, 2013) sözünü ettiği "gören gözler altında güvendeyiz!" mesajı veriliyordu. 20 Mart'ta da kentin belediye başkanı Christian Estrosi sahil boyunca uzanan bu alanı dolaşıma kapattı. Sonraki günlerde Paris'te de droneların denetim amaçlı kullanıldığına dair basında haberler yer aldı. İtiraf etmeliyim ki, Nice'teki bu fotoğrafı ilk gördüğüm anda en hafif tabirle irkildim. Hâlâ da baktıkça ürküyorum. Fransa gibi, hatta Fransa'dan katbekat fazla, Güney Kore'nin de Covid-19'la mücadelede gözetleme toplumunun araçlarını etkin bir biçimde kullandığını biliyoruz. GPS verileri, kamera kayıtları, kredi kartı verileri, vs. gibi. Arayüz denetimi (mevcut ağlar üzerinden profil oluşturarak denetim[1]) virüsle mücadelenin en önemli araçlarından. Akıllı telefonlar da bu amaçla etkin bir biçimde kullanılıyor. Şayet yakınlarınızda virüs kapmış birisi varsa telefonunuza uyarı mesajı geliyor. Bu bilgi son on dört günde söz konusu şahsın izlediği yol güzergâhları bilgisini de içeriyor: şu mağazaya uğradı, şu derse katıldı minvalinde. Bu sisteme hücresel coğrafi konumlanma sistemi adı veriliyor ve söz konusu takip ve yer tespiti yetkisi polisin elinde. Mesajda isim verilmese de konum ve güzergâh bilgisinden, diğer mukimler hastanın kim olduğunu tespit edilebiliyor ve hedef haline getirebiliyor. Hatta özel hayatıyla ilgili bilgiler bile ortaya dökülüp saçılabiliyor. Yani, bir tür damgalanma söz konusu. "Normal olmayanın" damgalanması.[2] Kaldı ki, Hindistan gibi bazı ülkelerde virüs kapan kişilerin ellerine açıkça damga vurulduğunu da biliyoruz. Kişinin karantina süresinin başlangıç ve bitiş tarihleri de bu damgada belirtiliyor. Böylece, kişi karantina süresi içinde dışarı çıkarsa tepkilerin ve hatta şiddetin hedefi haline gelebiliyor. Gözetleme toplumu, bu dijital kontrol yöntemleri dışında beden dolayımından geçen bazı yöntem ve araçları da kullanır. Parmak izlerinin alınmasında olduğu gibi. Öyle ki, böyle bir toplumda parmak izi vermeden sağlık hizmetlerinden yararlanmanız bile mümkün değildir. Bu vesileyle toplanan bilgiler depolanır. Koronavirüs salgınıyla birlikte bireylerin vücut ısılarını ölçen termal kameralar da bu tür denetimlerde ön plana çıkan araçlar haline geldi. Güney Kore her yere termal kameralar yerleştirdi. Çok sayıda ülke de onun izinden gitti.
Bianet , 2020
Korona salgınının ilk haftalarından başlayarak Fransa ve İtalya’da satış rekoruna giden, yıllık satış sayısını sadece birkaç ayda yakalayan Veba’nın İkinci Dünya Savaşı alegorisi olduğu; kuşatma altında kalan insanlığı ya da Yahudi kıyımı gibi tarihsel trajedilerle ilişkilendirildiği bilinir. Öte yandan, kolektif bir felaketin dile getirilmesinde, veba gibi, tarih boyunca toplumların karabasanı olmuş salgının metinsel kurguya temel oluşturması ne kadar açıksa, Albert Camus gibi, insanın varlığına odaklanmış bir yazar için salgının insanı esir etmesi ve onu varlık/hiçlik ya da nedenlilik/nedensizlik gibi ikilemlerde bırakmasının yazıya taşınması da o kadar anlaşılırdır.
Salgin Süreci̇nde Yaşli Nüfus, Sosyal Dişlanma Ve Yaş Ayrimciliği
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
Sevim ATİLA DEMİR [187] attention was directed to the elderly. Social exclusion continued to produce disadvantage of disadvantaged groups as a limiting process in social integration and social integration in this period. Stereotyping over the health of older adults has caused their lives to be devalued and to isolate themselves instead of socializing in a protected manner. In this study, the elderly population's exposure to social exclusion, especially age discrimination, from the Kovid-19 process was discussed.
COVID-19 SALGIN GÜNLERİ: 'KAYGAN ZEMİNDE' GENÇLERLE ÇEVRİMİÇİ SAHA DENEYİMİ
Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2022
CoV-2) küresel salgınının ilk vakaları Ülkemizde 10 Mart 2020 tarihinde görülmüştür. Salgına bağlı olumsuz sonuçlar dünya genelinde halen devam etmektedir. COVID-19 Salgını; bireyleri yaşları, sosyo-ekonomik düzeyleri, meslekleri ve cinsiyetlerine bağlı olarak farklı şekillerde etkilemektedir. Geçirdiğimiz dönüşümü sosyolojik bakış açısı ile anlamak amacıyla Başkent Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu'ndan 02/07/2020 tarihli ve 18524 sayılı izinle "Yeni Koronavirüs (COVID-19) Salgını Sürecinde Gençlerin Beden Memnuniyetlerinin İncelenmesi" başlıklı araştırmamı tamamladım. Araştırmanın metodolojik kabulü, yorumsamacı yaklaşımın temel vurgusu olan anlama çabasına dayanmaktadır. COVID-19 Salgını'nın seyrindeki belirsizlikler (salgının ne kadar süreceğinin belirsizliği, vaka sayılarının artma ihtimaliyle birlikte alınabilecek seyahat kısıtlaması önlemi ve tam kapanma) nedeniyle gündelik hayattaki değişimin yanı sıra saha dinamiklerinde de değişimler yaşanmıştır. Belirtmiş olduğum nedenlerle yüz yüze gerçekleştirdiğim saha araştırmalarından farklı olarak bu araştırma yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla çevrimiçi olarak tamamlanmıştır. Araştırmanın saha aşaması on altı katılımcı ile yaklaşık olarak bir yılda yürütülmüştür. Bu çalışmada salgın koşulları altında; çevrimiçi nitel araştırmada katılımcılara ulaşabilmek için araştırmaya katılım daveti yazımı, aydınlatılmış onam, çevrimiçi ara yüzün yarattığı uzaklığı/yabancılığı ortadan kaldırarak genç katılımcılarla yakınlık kurabilmek, genç katılımcılarla uyumu sağlayarak katılımcıların güvenini kazanabilmek, görüşmelerin internet üzerinden yapılmasının imkân ve sınırlılıklarıyla birlikte veri güvenliğini sağlamanın etik boyutları ele alınmıştır.
İnkılap Günlerinde Bir Piyes: Sağanak
Mesele, 2024
Cumhuriyet dönemi köklü bir Batılılaşma projesi çerçevesinde toplumu dönüştürerek, onu yeni değerler etrafında birleştirmeyi amaçlamıştı. Bununla birlikte böylesine bir girişimin, laiklik alanındaki uygulamalar başta olmak üzere, tepkileri beraberinde getireceği açıktı. Tek Parti rejimi bu tepkiler hesaba katılarak tesis edilmişti. Bir yandan kamu otoritesi aracılığıyla inkılaplar hayata geçiriliyor, diğer yandan iktidarın hükmünü kabul edilebilir ve sürekli kılacak olan “yumuşak gücü”nü tesis etmek için kültürel alana yatırım yapılıyordu. Aydınların rolü romanları, hikayeleri ve piyesleriyle kültürel alanda Cumhuriyetin anlatısını işlemekti. Bu anlatıda iyi ile kötü, aydın ile gerici arasındaki sınırları belirginleştirilmeliydi. Bu sınırların yeterince ortaya konulmadığı durumlarda sansür mekanizması, iktidarla bütünleşmiş aydınların eserleri için de devreye girebiliyordu. Nitekim 1929 yılında Yakup Kadri’nin Sağanak adlı tiyatro eserinin dört gösterimden sonra yasaklanması buna dair önemli bir örnektir.
Covid-19 Şokunu Derinleştirmek Veya Salgın Günlerinde Günah Keçisi Olarak Öteki
TYB AKADEMİ DERGİSİ, 2020
Bu makalede COVİD-19 ekseninde bireylerin ve kitlelerin salgın hastalıklara verdiği tepkiler ile salgınlar sürecinde yaşanan uygarlık kayıpları üzerinde durulacaktır. Makalenin çıkış noktası, salgınların ekonomik ve siyasi alanların ötesinde toplumsal yapının tamamını etkileyerek, özellikle de değerleri erozyona uğratarak büyük toplumsal bunalımlara yol açtığı ve ötekilerle ilişkileri olumsuz yönde etkilediği varsayımıdır. İlk olarak tarihsel ve kuramsal bilgilere yer verilecek ardından, COVİD-19 salgını sürecinde sivil toplumların, devletlerin ve uluslararası kuruluşların salgını ontolojik olarak nasıl yorumladıkları ve nasıl yönettikleri analiz edilecektir. Salgın hastalıklar, insanlık türüne yönelik bir tehdittir. Bu nedenle salgın hastalıklar sürecinde bireysel ilişkilerin analizi kadar kolektif ilişkilerin, yani dinler, kültürler, etnisiteler ve topluluklar arası ilişkilerin analizi de önem arz etmektedir. Kriz anlarında her şeyin temelden sarsılması ve yeni bir sürece geçilmesiyle iki olgu daha görünür hale gelir: Birincisi kolektivitelerin ötekine karşı olan duygu ve tutumlarının negatif yönde değişmesidir. İkincisi toplumsal kurumların soruna çözme becerilerinin zayıflaması ve soruna yaklaşımlarında belirgin bir ayrımcılığın görülmesidir.
İSDAM Düşünce Dergisi, 2021
Küresel salgınlar, bilinemeyene karşı çaresiz kalınan durumlar olup, azami surette gereken tedbirlerin planlıca alınması gerektiği dönemlerdir. Bu süreçten etkilenen kesim yalnızca halk/vatandaşlar olmamakta, aynı zamanda bu süreci en iyi şekilde yürütmesi gereken bireyin temel hak ve özgürlüklerini garanti altına alması gereken devletler de etkilenmektedir.
2021
Öz Salgın gibi toplumun geniş kesimlerini etkileyen olaylar insanların alışkanlık ve rutinlerinde ciddi değişikliklere neden olur. 2019'un sonlarında başlayıp günümüzde etkileri halen devam etmekte olan COVID-19 virüsünün neden olduğu salgının insanların yaşamlarının her yönünde etkilerinin olduğunu söylemek mümkündür. Bu etkilerin olumsuz olarak düşünülmesi eğilimi yüksekken, birtakım etkiler olumlu olarak da ele alınabilir. Sporda ve doğada geçirilen sürenin artması bu olumlu etkilere verilebilecek örneklerden sadece bir kaçıdır. Bu araştırmada etkilerin olumlu olup olmadığına bakılmaksızın COVID-19 virüsünün neden olduğu salgın koşullarının bireylerin günlük alışkanlık ve rutinlerine yaptığı etkiler incelenmiştir. Mağaza gezme ve alışveriş ile meditasyon ve sanatsal aktiviteler salgından olumsuz olarak en fazla etkilenen faaliyetler olmuştur. Katılımcılar bu aktivitelere ayırdıkları zamanın dramatik bir şekilde azaldığını beyan etmişlerdir. Yemek yapma, film/dizi izleme ile atıştırmalık şeyler tüketme ise olumlu anlamda en fazla etkilenen faaliyetler olmuştur. Katılımcılar bu aktivitelere ayırdıkları zamanın dramatik bir şekilde arttığını beyan etmişlerdir.