The Relationship Between Screws Number and Length of Stay in Transpedicular Fixation Surgery (original) (raw)
2013
Bu çalışmada, Dinamik Kalça Çivisinin (DKÇ) sabitlenmesinde lag vidasının farklı konumlarına göre intertrokanterik femur kırıklarının kararlılığı analitik olarak incelenmektedir. Bilgisayarlı tomografi görüntüleri kullanılarak oluşturulan insan femurunun üç boyutlu modelinin trokanterik bölgesinde intertrokanterik femur kırığı oluşturulur. DKÇ implantı, Solidworks programında üç boyutlu olarak oluşturulup 10 farklı pozisyonda kırık femur modeline yerleştirilir. Elde edilen modeller üzerinden belirlenen noktaların koordinatları Solidwork programı ile belirlenir. Bu noktalardaki statik momentler yürüme esnasında femur başına etkiyen maksimum kuvvet uygulanarak analitik olarak hesaplanır. Femur baş kısmının inferior (alt) bölgesine yerleştirilen implantta düşük momentler hesaplandı. En yüksek moment değerleri Superior (üst) bölgesine yerleştirilen lag vidasında hesaplandı. Analitik analiz şunu göstermiştir ki; kırık kararlılığı açısından lag vidası femur başının inferior (alt) ya da medial (orta) bölgesinde ve femur uç (apeks) bölgesine yakın pozisyonlandırılmalıdır.
The comparison of insertion torque and stability values of four different orthodontic mini-screws
2017
TEZ13050Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2017.Kaynakça (s. 58-66) var.xi, 68 s. :_res. (bzs. rnk.), tablo ;_29 cm.Bu in-vitro çalışmanın amacı, dört farklı boyutta ve iki farklı yerleştirme açısı ile yerleştirilen mini vidaların, iki farklı yönde uygulanan kuvvetler karşısında, yerleştirme torku değerleri ile kuvvet direnci değerlerini analiz etmek ve stabilitelerini karşılaştırmaktır. Çalışmada dört farklı boyutta (1.6x8, 1.6x10, 2.0x8, 2.0x10), iki farklı yerleştirme açısında (70 ve 90 derece) ve her grupta 20 adet olacak şekilde toplam 160 adet ortodontik mini vida sığır kalça kemiğine yerleştirilmiştir. Tüm mini vidaların yerleştirme sırasında tork ölçer tornavida (Checkline TSD 50, USA) ile maksimum yerleştirme tork değerleri ölçülmüştür. Daha sonra Testometric (M500, 25kN; Testometric, Rochdale, Lancashire, İngiltere ) test cihazı ile mini vida uzun eksenine dik ve 70 derece kuvvet uygulanarak, 1,5 mm yer değiştirene kadar gösterdikleri direnç değerleri ölçülmüş ...
SDÜ Tıp Fakültesi Dergisi
Amaç Erişkinlerde görülen suprakondiler femur kırıkları eklem yüzeyini ilgilendiren veya ilgilendirmeyen kırıklar olup farklı cerrahi tespit seçenekleri bulunmasına rağmen, tedavisi kolay olmayan bir kırık çeşididir. Bu kırıklarda yapılan plak uygulamalarında geniş insizyonlar sebebiyle yumuşak doku ve periost canlılığı korunamayıp kaynamama gibi sonuçlarla karşılaşıldığından dolayı cerrahlar tarafından retrograd intramedullar çivileme metoduna bir yönelim meydana gelmiştir. Gereç ve Yöntem Çalışmamızda retrograd intrameduller çivileme ve plak ile tespit edilen iki grup hastada karşılaştırma yapıldı. 2005-2016 tarihleri arasında kliniğimizde tedavi olan 20 hasta çalışmaya dahil edildi, bu hastaların 11’i plak ile 9’u ise retrograd çivi ile tedavi edildi. Bu hastalarda subjektif memnuniyet derecesi ameliyat sonrası VAS, HSS, Neer skorları, artroz gelişimi, kuadriseps kası gücü, uyluk atrofisi ve kısalık açısından araştırıldı ve karşılaştırıldı. Bulgular Yapılan karşılaştırmalarda her...
Acta Orthopaedica et Traumatologica Turcica, 2002
Objectives: To compare the treatment results of patients with scaphoid pseudoarthrosis, who were treated by autogenous cancellous bone grafting followed by fixation with Herbert screws or Kirschner wires. The study included 19 men (mean age 28 years, range 20 to 41 years) who were treated for scaphoid pseudoarthrosis and had a minimum follow-up of 12 months. Treatment was comprised of autogenous cancellous bone grafting and fixation with Herbert screws (n=10) or Kirschner wires (n=9). Fifteen right and four left hands were affected. The mean duration between the traumatic event and surgery was 20 months (range 3 to 72 months). Fractures were localized in the proximal pole (n=4, 21%), waist (n=13, 68%), and in the distal pole (n=2, 11%). The mean follow-up was 16 months for Herbert screws, and 21 months for Kirschner wires. R e s u l t s : None of the patients exhibited a loss in range of motion of 10° or more. The mean time to union was six months (range 3 to 20 months) with Herbert screws and eight months (range 4 to 22 months) with Kirschner wires. All patients had union with Kirschner wires, whereas non-union occurred in three patients with Herbert screws, two of whom had had proximal pole fractures. Radiologic outcome was significantly different between the two groups (p<0.01). Conclusi on: Because of good vascularity and union potential, scaphoid pseudoarthrosis can be successively treated by an appropriate surgical technique using autogenous cancellous grafting independent of fixation materials.
Journal of Ege University School of Dentistry, 2016
Amaç: Bu çalışmanın amacı; direkt ve indirekt yöntem ile yapılan braket yapıştırma işleminde, klinikte geçen çalışma zamanı ve birinci ayda gözlenen braket kopma miktarlarını karşılaştırmaktır. Yöntem: Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı'na ortodontik tedavi amacıyla başvuran hafif ya da orta şiddette çapraşıklığı olan Angle sınıf I maloklüzyonuna sahip toplam 40 birey çalışmaya dâhil edilmiştir. Hastalar rastgele iki gruba ayrılarak 20 kişinin üst çenesine indirekt yapıştırma yöntemi uygulanırken, alt çenesine direkt yöntemle yapıştırma yapılmıştır. Diğer 20 hastada ise, üst çenede direkt, alt çenede ise indirekt yöntem kullanılmıştır. Uygulama esnasında her iki yöntemde de hasta başında geçen süre ve ilk ayda braketlerde görülen kopma miktarları tespit edilmiştir. Verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde bağımsız iki örnek t testi kullanılmıştır. İstatistiksel önem sınırı p<0.05 olarak alınmıştır. Bulgular: İndirekt yöntem ile klinikte hasta başında geçen ortalama süre 13,2 ± 4,1 dakika iken, direkt yöntemde bu süre ortalama 27,3 ± 7,2 dakika olarak bulunmuştur. Yöntemler arasında bulunan fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Yapıştırmadan sonraki birinci ayda indirekt yöntemde gözlenen ortalama braket kopma miktarı 0,98 ± 0,67 iken, direkt yöntemde birinci ayda gözlenen braket kopma miktarı ise 1,01 ± 0,76'dır. Sonuç: İndirekt yapıştırma yöntemi hasta başında geçen süreyi yaklaşık iki kat azaltmaktadır. Bir aylık gözlem süresince braket kopma miktarı açısından direkt yöntem ile indirekt yöntem arasında farklık yoktur.