Burdur Gölü’ndeki seviye değişimi sonucunda ortaya çıkan lakustrin materyalin zamansal ve mekansal değişimi (original) (raw)
Related papers
Buldan Baraj Gölü (Denizli) Planktonu ve Mevsimsel Değişimi
2010
Buldan Baraj Golu’nun plankton kompozisyonu Eylul 1995 ile Agustos 1996 tarihleri arasinda aylik donemlerle arastirilmistir. Secilen 3 istasyondan 60 µm goz acikligina sahip plankton kepcesi kullanilarak horizontal ve vertikal ornekler alinmistir. Toplanan ornekler %4’luk formalin solusyonunda tespit edilmistir. Gol suyunun fiziko-kimyasal ozelliklerinden sicaklik, isik gecirgenligi, pH, cozunmus oksijen, oksijen doygunlugu ve elektriksel iletkenlik tayinleri yerinde gerceklestirilmistir. Planktonik calismalar sonucunda, fitoplanktonda 76 (Cyanobacteria’ya ait 18, Heterokontophyta’ya ait 1, Ochrophyta’ya ait 26, Dinoflagellata’ya ait 3, Euglenozoa’ya ait 7, Chlorophyta’ya ait 17 takson ve Charophyta’ya ait 4 takson), zooplanktonda ise 30 (Rotifera’ya ait 23, Cladocera’ya ait 5, Copepoda’ya ait 1 ve Argulidea’ya ait 1 takson) olmak uzere toplam 106 takson tespit edilmistir. Fitoplanktonda Chlorophyta ve Ochrophyta, zooplanktonda ise Rotifera gruplarinin baskin oldugu bulunmustur
Uzaktan Algılama Yöntemleri İle Burdur Gölü’ndeki Alansal Değişiminin Belirlenmesi
2021
Surdurulebilir su kaynaklari yonetiminde kurakligin izlenmesi, goller gibi su kutleleri icin oldukca onemlidir. Su alanlarinin haritalanmasi ve izlenmesi icin uzaktan algilama yontemleri ve teknikleri, son yillarda basarili bir sekilde kullanilmaktadir. Bu calismada Goller Yoresi bolgesinde, Isparta ile Burdur illeri arasinda bulunan Burdur Golu'nun 2009 ile 2019 yillari arasindaki alansal degisimi, uzaktan algilama teknikleri kullanilarak incelenmistir. Calismada Landsat-7, Landsat-8 ve Sentinel-2 uydu goruntulerine obje bazli siniflandirma yapilmistir. Siniflandirmada, literaturde de sik kullanilan, normallestirilmis su fark indeksi (NDWI) kullanilmistir. Calismada kullanilan goruntuler Eylul ayini kapsamaktadir. Ek olarak mevsimsel degisim analizi icin, 2017 ve 2019 yillarinin Nisan ve Mayis aylarina ait Sentinel-2 uydu goruntuleri kullanilmistir. Calisma sonucunda elde edilen bulgulara gore; Burdur golunun 2009-2019 yillari arasinda 17 km2 alan kaybettigini gostermektedir. L...
2009
Bu çalışmada; Eğirdir Gölü'nün fiziko-kimyasal parametreleri Temmuz 2004'den Nisan 2005'e kadar (Ocak ve Şubat hariç) aylık olarak ölçülmüştür. Ölçümler, Gölü en iyi temsil edecek şekilde seçilen 7 istasyonda yapılmıştır. Elde edilen fiziko-kimyasal parametre verileri aylar ve istasyonlar arasında istatistiki olarak karşılaştırılmış ve limnolojik açıdan değerlendirilmiştir. Bütün istasyonlarda yıl boyu göl suyunun berrak ve kokusuz, tuzluluğun %0.0, hidroksil ve karbondioksit parametrelerinin 0 mg/L olduğu tespit edilmiştir. Eğirdir Gölü'nde diğer fiziko-kimyasal parametrelerin minimum ve maksimum değerleri (sırası ile): bulanıklık 0.
Van Gölü’nde Sedimantasyon Hızının Fizyografik Değişimi, Doğu Anadolu/Türkiye
Bitlis Eren Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi
Öz Gölsel çökel istifler geçmişte olmuş iklimsel, tektonik, volkanik, su seviyesi değişimleri ve sedimantasyon hızı gibi değişikliklerin kayıtlarının tutulduğu önemli arşivlerdir. Van Gölü dip çökelleri karasal olarak uzun bir geçmişi simgelemesi nedeni ile bu tip çalışmalar için karakteristik bir örneği temsil etmektedir. Gölsel çökel istifler farklı disiplinlerde çalışılırken kronolojik olarak yaşlandırılması gerekmektedir. Bu açıdan farklı birçok yaşlandırma metodu mevcuttur. Bu çalışma kapsamında, Van Gölü'nün farklı fizyografik bölgelerinden alınan altı adet kısa karot üzerinde dengeüstü 210 Pb aktiviteleri hesaplanmış ve CRS modeline göre ortalama sedimantasyon hızı belirlenmiştir. 137 Cs aktivitesi bu çalışma kapsamında kronostratigrafik referans (1963, 1986) olarak kabul edilmiş ve hesaplanan sedimantasyon oranları ile uyumlu bulunmuştur. Hesaplanan sedimantasyon hızları 0.5 mm/yıl ile 1.3 mm/yıl arasında değişmektedir. Sedimantasyon hızlarındaki farklılığın sadece su derinliği ve drenaj havzası kontrollü olmadığı bununla birlikte göl tabanındaki morfolojik unsurların kontrolü altında olduğu ortaya konmuştur.
Enerji üretimi ve etkin kullanımı, ülkelerin gelişmişlik derecelerini gösteren önemli bir parametredir. Enerji bağlamında dışa bağımlılığın olmaması veya minimum düzeyde olması ülke ekonomilerini de etkileyen bir unsurdur. Ülkemiz elektrik enerjisi üretiminde daha üretken olabilmek için son yıllarda Hidroelektrik Santral (HES) projelerine hız vermeye başlamıştır. Bu kapsamda, Mardin ili Dargeçit İlçesi’nde büyük bir proje olan Ilısu barajı hayat geçirilmiş ve yapım aşaması hala devam etmektedir. Çalışmada bu alanı çalışma alanı seçilerek, baraja ismini veren Ilısu Köyünün zamansal değişiminin izlenmesi ile rezervuar sınırları içinde kalan ve çalışmada pilot alan seçilen Koçtepe köyü detaylarının çıkarılması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda kadastral vektör haritalar, ortofotolar ve Pleiades uydu görüntüleri kullanılarak elle vektörleştirme ve piksel-nesne tabanlı sınıflandırma işlemleri gerçekleştirilmiştir. Uygulama ile iki köye ait detaylar çıkarılmış ve yapıların adedi ve alanları ile ilgili zamansal değişim tabloları sunulmuştur. Uydu görüntülerinin vektörleştirilmesi ile elde edilen yapıların doğruluğunun; yapıların geometrisine, birbirlerine olan yakınlıklarına ve kerpiç binaların yer yüzeyi ile benzer yansıma özelliği gösterdiği bölgelere göre değişim gösterdiği görülmüştür. Yapılan sınıflandırma yaklaşımlarından verimli sonuçlar alınamaması sebebiyle çalışma için de yer verilmemiştir. Ayrıca rezervuar alanında kalacak köyler için yeni yerleşim alanların belirlenmesi baraj projesi kapsamında belirlenmiş ve çalışma alanımızdaki köylere ilişkin yeni yerleşim alanları da sunulmuştur.
Ege coğrafya dergisi, 2021
Aktas Lake is a wetland of tectonic origin, located on the Turkey-Georgia border, covering a surface area of 25.5 km 2. The aim of this study is to analyze the temporal changes of nitrogen, total organic carbon (TOC), chlorophyll degradation products (CDP), biogenic silica (BSi) concentrations in Aktaş Lake and to evaluate the risk of eutrophication and algae bloom by examining the relationships between the palaeoclimatic proxies with multivariate statistical analyzes. Within the scope of the study, a 57 cm long core from Aktaş Lake was used. The core was divided into 5 cm slices before analysis. Then, CDP, TOC, total carbon (TC), total inorganic carbon (TIC), BSi and total nitrogen (TN) analyzes were performed. It has been determined that there is a significant increase in CDP and TOC concentration, which represents primary production in wetlands, from the base of the core to the surface. The temporal variation of TN concentration, which is one of the important stimulators of primary production, shows possitive trend with those of CDP and TOC. According to these results, it can be said that nitrogen inputs cause increase in primary production in the lake. Unlike CDP, which represents the plant production processes, BSi is suggestive of diatom abundance. The absence of a statistical relationship between these two parameters suggests that the species controlling CDP are groups other than diatoms. C/N ratios reveal that the primary production in the lake is phytoplankton-based. The findings show that the amount of phytoplankton from the past the the present tends to increase in Aktaş Lake, there is an abundance of diatoms in the lake, if nitrogen, organic matter and other nutritional element of anthropogenic origin inflows continue at the same amount, eutrophication problems may arise in the coming years due to ofthe algae growth.
Journal of Fisheries and Aquatic Science
The vertical profile of water temperature, dissolved oxygen, pH and conductivity in Lake Burdur, Turkey. This study was conducted in Lake Burdur, a Na-Mg-(Cl)-SO4-HCO3 type alkaline lake having 140 km 2 surface area and 70 m maximal depth. Measurements of temperature, pH, dissolved oxygen, conductivity and salinity parameters were taken on monthly basis from the surface level to 30 m depth (in stratification period to 60 m) between December 2003 and November 2004. Epilimnion temperatures of the warm monomictic type Lake Burdur ranged seasonally between 6-25.3 o C despite hypolimnion remained constant year round at 6-8 °C, not forming a mixture at all. In the lake thermal stratification were detected between months May and October. Dissolved oxygen trend relative to depth is clinograde type, as in eutrophic lakes. In both periods, in which the stratification occurring or not, generally below 20 m a sudden drop of oxygen concentration and below 24 m anoxic conditions were found to be dominant. According to annual averages, elilimnion covered 0-7.5 m, while thermocline was between 7.5-12.5 and hypolimnion lower depths.
1987-2010 Yılları Arasında Burdur Gölü Yüzey Sıcaklık Değişiminin Mekânsal Analizi
Özet Klimatik faktörler, yeraltı-yeryüzü sularının bilinçsizce kullanımı, akarsu yataklarının değiştirilmesi, yüzey kırıkları ve faylanmalar gibi birçok nedenden dolayı göllerin su seviyesinde önemli değişimlere neden olmaktadır. Bu çalışma kapsamında göller bölgesinde yer alan Burdur gölünün 1987-2000 ve 2010 yılları arasındaki yüzey sıcaklık ve seviye değişimlerinin Landsat TM ve ETM uydu görüntülerinden belirlenmesi ve elde edilen sonuçların mekânsal olarak analiz edilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma dört farklı aşamadan meydana gelmiş olup; birinci aşamada, 1987-2000-2010 yıllarına ait Burdur gölünün yüzey alanı Landsat TM ve ETM uydu görüntülerinin 30 metre mekânsal çözünürlüğe sahip yakın kızılötesi (NIR) ve kısa dalga kızılötesi (SWIR) batlarından normalize edilmiş fark su indeksi (NDWI) kullanılarak belirlenmiştir. İkinci aşamada; 1987-2000-2010 yılları göl yüzeyine ait sıcaklık değerleri Landsat TM ve ETM görüntülerinin 30 metre mekânsal çözünürlüğe sahip sıcak kızılötesi (TIR) bandından tespit edilmiştir. Üçüncü aşamada ise; 1987-2000-2010 yıllarında meydana yüzey sıcaklık değişimlerinin aynı yıllara ait göl yüzey alanları ile ilişkilendirilerek sıcaklık ve seviye değişimlerinin mekânsal oto-korelâsyonunun ve sıcak ve soğuk nokta kümelenmeleri G* istatistiği kullanılarak tespit edilmiş ve elde edilen sonuçların istatistiksel olarak anlamlılığı %95 güven aralığında test edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre 1987 yılına ait Burdur gölü yüzey sıcaklık dağılımı 2000 ve 2010 yıllarına ait yüzey sıcaklık dağılımından farklılıklar göstermektedir. 1987 yılında sıcak nokta kümelenmeleri Burdur gölünün güney batısında yoğunlaşırken 2000 ve 20010 yıllarında ise sıcak nokta kümelenmeleri göl seviyesinde alçalmaların ve göl kıyı çizgisinde değişimlerin olduğu bölgelerde, özellikle göl alanının kuzeyinde ve kuzey doğusunda %95 güven aralığında istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar göstermiştir. Anahtar kelimeler: Yüzey Sıcaklık analizi, normalize edilmiş fark su indeksi, G* istatistiği, Burdur gölü Giriş Giriş Burdur Gölü havzası, Göller Yöresi'nde kuzeydoğu-güneybatı uzanışlı bir depresyon içerisinde yer almaktadır. Havzanın çukur kesimini dolduran sular Göller Yöresi'ndeki üçüncü büyük göl olan Burdur Gölü'nü oluşturmuştur. (Yiğitbaşıoğlu ve Uğur, 2010). Klimatik faktörler, yeraltı-yeryüzü sularının bilinçsizce kullanımı, akarsu yataklarının değiştirilmesi, yüzey kırıkları ve bölgesel faylanmalar gibi birçok neden Burdur Gölü su seviyesinde önemli değişimlere neden olmuştur. Bu nedenle göl seviyesinde meydana gelen dinamik değişimlerin uzaktan algılama teknikleri ve arazi gözlemleri ile izlenmesi günümüz ve gelecek için doğal su kaynak yönetimi ve planlaması açısından büyük bir önem arz etmektedir. Göl seviyesinde meydana gelen bu değişim ve değişimin çevresel etkileri ile ilgili çok sayıda çalışma gerçekleştirilmiştir. Atol (2010) ve Şener ve ark. (2005) Burdur Gölü seviyesinde belirli zaman aralıklarında meydana gelen seviye değişimlerini, uydu görüntülerinden spektral ve mekânsal görüntü zenginleştirme teknikleri (yalancı ve gerçek band kombinasyonları, kontrast iyileştirme, filtreleme vb.) kullanarak görsel olarak yorumlanabilirliği artırılmış görüntüler üzerinden
HARİTALAR KULLANARAK TEKİRDAĞ İL NÜFUSUNUN ZAMANSAL VE MEKÂNSAL DEĞİŞİMİNİ ANLAMAK (1927-2020)
III. ULUSLARARASI COĞRAFYA EĞİTİMİ KONGRESİ TAM METİN BİLDİRİLER KİTABI (UCEK – 2021), 2021
Sınırları belli bir alanda ve zamanda yaşayan insan sayısı olarak tanımlanan nüfusun zamansal gelişimi ve bu gelişimin gösterdiği mekânsal farklılıkların tespit edilmesi son derece önemli bir konudur. Zira günümüz dünyasının en temel problemlerinden biri olan hızlı nüfus artışının önlenmesi veya kontrol edilmesi bu sayede mümkündür. Nüfusun zamansal ve mekânsal bakımdan izlenmesi için en etkili ve yaygın kullanılan araç ise haritalardır. Coğrafyacı mesleğinin tanıtıcı işareti olarak değerlendirilen bu malzemeler, nüfusun zamansal ve mekânsal dağılışının açık ve özet biçimde aktarılması bakımından kolaylık sağlamaktadır. Bu çalışmada haritalar kullanarak Tekirdağ il nüfusunun zamansal ve mekânsal değişiminin anlaşılması amaçlanmıştır. Tekirdağ ili, Anadolu ve Balkan Yarımadaları arasındaki coğrafi konumunun sağladığı avantajlardan dolayı tarih boyunca siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan popüler bir merkez karakteri sunduğu için çalışma alanı olarak seçilmiştir. Son yüzyılda ciddi bir nüfus çekim merkezine dönüşen Tekirdağ ilindeki nüfusun zamansal ve mekânsal dağılışının haritalarla açıklanması hızlı nüfus artışına bağlı mekânsal sorunların tespit edilmesi ve çözümlenmesi bakımından önemlidir. Çalışmanın tematik haritaları, TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu) istatistiklerinden elde edilen verilerin CBS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) destekli kartografik yöntemlerle işlenmesiyle oluşturulmuştur. Çalışma bulguları Cumhuriyetin ilanından sonraki ilk nüfus sayımında (1927) 66.222 kadın ve 65.898 erkek olmak üzere toplam 132.120 kişi olan Tekirdağ il nüfusunun 2020 yılında 528.478 kadın ve 552.587 erkek olmak üzere toplam 1.081.065 kişi şeklinde kayıtlara geçtiği belirlenmiştir. Buna göre ilk ve son sayım yılları (1927-2020) arasındaki dönemde ortalama nüfus artışının ‰26.13 olduğu ilde 1945 yılı hariç farklı oranlarda sürekli bir nüfus büyümesi yaşanmıştır. İstanbul’daki sanayi sektörünün 1970’li yıllardan itibaren Çorlu-Çerkezköy hattına doğru kayması ve 1989 yılında Bulgaristan’dan gelen büyük zorunlu göç hareketiyle birlikte belirginleşen bu büyüme temposu özellikle 2000 yılından sonra ‰50’leri aşan oranlarda gerçekleşmiştir. Sayım dönemlerine göre nüfus artış hızının en yüksek olduğu Çerkezköy (%16.4) ve Çorlu (%13.2) en düşük ise Hayrabolu (%2.1) ve Ergene (%1.9) ilçelerinde olduğu saptanmıştır. Hızlı nüfus artışıyla birlikte aritmetik ve fizyolojik nüfus yoğunluklarının da sürekli bir artışın olduğu ilde, fizyolojik nüfus yoğunluğu aritmetik nüfus yoğunluğuna kıyasla Türkiye ortalamasının altındadır. Dolayısıyla Tekirdağ ilinde tarım alanlarının beslemek zorunda olduğu nüfus miktarı şu an için endişe verecek büyüklükte değildir. Ancak tarım toprakları üzerindeki gün geçtikçe artan nüfus baskısı yüzünden çok yakın bir gelecekte bu olumlu gidişat olumsuz bir yöne evrilecektir. Çalışma sonuçları Tekirdağ ilinde nüfusun zamansal ve mekânsal dağılımın son derece eşitsizlik gösterdiğine işaret etmektedir. Zamansal süreçte ekonomik faaliyetlerinin yoğun, ana trafik hatlarının yakınında ve nispeten düz araziye sahip mekanlarda nüfusun kümelenme yaptığı saptanmıştır. Günümüzde ise sanayi ve hizmetler sektörünün etkisi altında yoğunlaşan nüfusun Süleymanpaşa (merkez ilçe) ve ÇorluÇerkezköy çevrelerinde yığılma gösterdiği anlaşılmıştır. Bu çalışma nüfus gibi zamansal ve mekânsal değişiklikler gösteren istatiksel verilerin haritalar yardımıyla daha anlaşılır bir şekilde açıklanması ve izlenmesi bakımından önem taşımaktadır.