Jerzy Grotowski ve Eugenio Barba Bağlamında Oyunculukta Kültürel Çalışmalar (original) (raw)
Related papers
Yedi: Sanat, Tasarım ve Bilim Dergisi, 2021
Aksiyon kavramı 20. yüzyıldan itibaren Batılı tiyatro kuramları içinde oyuncunun sanatı üzerine geliştirilen düşünceler içinde önemli bir yer tutmaktadır. Farklı tiyatro uygulamacıları/kuramcılarının bu kavrama getirdiği yeni yorumlar onlara ait kendine özgü tiyatro ve oyunculuk anlayışlarına biçim vermiştir. Bu makale oyuncunun sanatının her şeyden önce aksiyon(lar) yaratmak olduğu fikrini temel alarak, 20. yüzyılda yaşamış üç önemli tiyatro insanı olan Konstantin Stanislavski, Bertolt Brecht ve Jerzy Grotowski’nin aksiyon kavramına yaklaşımlarının ne olduğunu karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Amaç bu üç sanatçının her birine ait özgün oyunculuk anlayışının daha derinlikli bir şekilde kavranmasını sağlamaktır. Bu bağlamda Stanislavski’nin geliştirdiği fiziksel aksiyon, Brecht’in karakterin aksiyonuna eklenmesini istediği oyuncu aksiyonu ve Grotowski’nin savunduğu literal aksiyon kavramlarına yakından bakılarak aralarındaki benzerlik ve farklılıklar tartışılmıştır. Sonuçta bu üç yaklaşımın hepsinde oyuncunun sanatının itkilerin keşfi aracılığıyla aksiyonlar yaratmak olarak kabul edildiği ortaya konmuştur. Bununla birlikte, Stanislavski karakterin itkilerinin keşfi aracılığıyla oyuncunun fiziksel aksiyon çizgisinin oluşturmasına odaklanmakta, Brecht karakterin itkileri yanında oyuncunun karakterin aksiyonlarına karşı geliştireceği tavrın da keşfedilmesi gereğini savunmakta, Grotowski ise oyuncuyu gündelik yaşamın dışına taşıyan ve ona bir insan olarak gelişiminde yol gösteren özel aksiyonların ortaya çıkmasına yol açacak itkilerin peşine düşmektedir. In Western theatre theories starting from the 20th century, the concept of action has occupied an important place within the thoughts that have been developed on the actor’s art. New interpretations of this concept by different theatre practitioners/theorists have shaped their distinctive understandings of theatre and acting. Based on the idea that the actor’s art is primarily creating action(s), this article investigates comparatively how Konstantin Stanislavski, Bertolt Brecht and Jerzy Grotowski, three important theatre people of the 20th century, have approached the concept of action. The purpose is to provide a deeper comprehension of the specific understandings of acting that belong to these three artists. In this context, the article explores the concepts of physical action as developed by Stanislavski, actor’s action that Brecht wished to add to the character’s action, and the concept of literal action as argued by Grotowski, while it discusses the similarities and differences between them. In conclusion, the article puts forward that in all these three approaches, the actor’s art has been considered as creating actions by discovering impulses. Nevertheless, Stanislavski focuses on the formation of the series of physical actions through discovering character’s impulses, Brecht defends the necessity to discover the attitude of the actor towards the actions of the character besides the impulses of the character, and Grotowski pursues impulses, which would lead to the emergence of special actions that take the actor out of everyday life and guide them as a vehicle in the way of being cultivated as a human being.
Oyunculuk Ve Oyunculuğun Ti̇yatro Ve Si̇nema Sanatina Yansimasi
Journal Of History School
Sinema ya da kamera oyunculuğunun tiyatro oyunculuğuna göre yeni gelişen bir alan olması sebebiyle kamera oyunculuğu hem akademik çalışmalarda, hem de profesyonel olarak pratik alanlarda tiyatro oyunculuğunun gölgesinde kalmıştır. Kamera karşısında oyunculuk ve sahnede sergilenen oyunculuk arasındaki farklılıkların ele alındığı bu çalışmada, oyunculuk; kamera, sinema ve tiyatro oyunculuğu olarak incelenmiştir. Bu bağlamda tiyatro ve sinema oyunculuğu çalışmanın kavramsal çerçevesini oluşturmaktadır.
Mitolojik Avrupa Sanatında Çalgılar
X. ULUSLARARASI MÜZİK VE DANS KONGRESİ, 2022
Avrupa resim ve heykel sanatlarında, müzikal yeteneği olan mitolojik figürlerin sıklıkla görselliğe kavuştuğu görülebilir. Yunan mitolojisine ait olan bu figürler, çeşitli müzik aletlerini çalarken betimlenmişlerdir. Bu çalışmanın amacı, enstrümanların mitolojik öykülerini araştırmak ve 17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar uzanan zaman diliminde üretilen sanat eserlerindeki varlıklarını izlemektir. Barok, Rokoko ve Neoklasik üsluplarda yapılan mitolojik resim ve heykellerde, lir, kithara, flüt, trompet ve tef gibi müzik aletleri dikkat çekmektedir. Haberci tanrı Hermes'in bir kaplumbağa kabuğundan liri, satyrlerin ve çobanların tanrısı Pan'ın ise sazlardan kavalı yarattığı anlatılır. Bilgelik tanrıçası Athena, flütü icat etmiş ancak yüzünü çirkinleştirdiğini düşündüğü için çalmaktan vazgeçmiştir. Daphnis ve Polyphemos gibi çobanlar kaval çalmaktadır. Esin perisi olarak değerlendirilen dokuz Musanın arasında müzik ile eşleşenler de vardır. Örneğin, lirik şiirin musası Erato lir, tarih musası Clio ise trompet ile betimlenir. Şarap tanrısı Dionysos'un alayında yer alan Maenadlar, coşkuyla dans edip tef çalarlar. Ün ve dedikodu tanrıçası Pheme, trompet ile gösterilir. Zeus'un oğlu Amphion'un sihirli lir çalışıyla, taşlar kendiliğinden Thebes kentinin duvarlarını oluşturmuşlardır. Orpheus, lir çaldığı ve şarkı söylediği zaman, tüm yaratılış onu mest olmuş bir şekilde dinlerdi. Müzik tanrısı Apollo'nun liri ve satyr Marsyas'ın kavalıyla katıldığı ünlü müzik yarışması da pek çok resme konu olmuştur.
Oyun Teorisi Bağlamında Örgütsel Kültürün Kısıtlayıcı Ve Yapıcı Etkilerinin İncelenmesi
2019
In this study, game theory and organizational culture that regulates the behavior of people in an organization are synthesized together, and a case study is constructed to examine the effects of organizational culture. In this context, the impact of organizational culture was evaluated from the perspective of game theory. With the constructed game, how the maximum benefi t for different situations can affect both players individually and together is examined. The fi ndings revealed that organizational culture has serious effects on employees.
Kültür Endüstrisinde Oyunculuğun Ekonomi Politiğine Eleştirel Bir Bakış
İstanbul Üniversitesi, Konservatoryum - Conservatorium, 2018
Bu çalışmanın amacı, kültür endüstrisinin ekonomi politiği çerçevesinde sinema-televizyon endüstrisi ve ticari tiyatrolarda oyunculuk sanatının ne şekilde ve nasıl gerçekleştirildiğini Adorno'nun kültür endüstrisine yaptığı eleştirel bakış doğrultusunda inceleyerek tespitlerde bulunmaktır. Kültür endüstrisi üzerinden kültür metalarının üretim biçimi ve bu metaların tüketicilerde yarattığı ihtiyaçlar doğrultusunda ne şekilde pazarlandığı; iletişim çalışmalarına yön vermiş düşünürlerin düşünceleri doğrultusunda, oyunculuk mesleğini icra eden sanatçının bu sistemdeki özgünlüğü ve öznelliği yapılan tespit ve değerlendirmeler üzerinden tartışılacaktır. Bu çalışmayla ulaşılmak istenen amaç, bu zamana kadar göz ardı edilerek üzerine düşünülmemiş olan oyunculuk mesleğinin ekonomi politiğinin ne olduğunun tanımını yapmak ve kültür endüstrisinin kavramları üzerinden yapılan diyalektik çözümlemelerle günümüzde oyunculuk mesleğinin geldiği noktaya dair tespit ve açıklamalarda bulunmaktır.
Kültür ve Kişilik Yapı Aktör Paradoksu Bağlamında Bir Değerlendirme
Özet: Bu makalede kültür ve kiflilik aras›ndaki etkileflim, sosyal teorinin temel yöntemsel konular›ndan biri olan yap›-aktör paradoksu aç›s›ndan ele al›nmaktad›r. ‹lk bölümlerde kültür ve kiflilik tart›flmalar›n›n psikoloji ve antropoloji bilim geleneklerinde kaynaklar› ve problematize edilme biçimleri, yap› aktör ayr›-m› aç›s›ndan kültür ve kiflilik tart›flmalar›n›n hangi ayr›mlara tekabül etti¤i aktar›lmaktad›r. ‹lerleyen bölümlerde kültür ve kiflilik tart›flmalar›nda belirleyici olan evrenselci ve relativist yaklafl›mlar›n temel tezleri ele al›nmakta ve karfl›laflt›r›lmaktad›r. Son bölümde ise bu tart›flmalar›n yap›-aktör ayr›m›n›n ötesinde hangi aç›l›mlar yap›larak afl›labilece¤i, genellemenin hatalar› ve göreceli¤in daralt›c› etkilerinden nas›l kur-tulunabilece¤ine dair öneriler yer almaktad›r. Özellikle yerli/kültüre özgü aç›klamalar yapabilmek için ‹slam düflünce gelene¤inden istifade edilmesi gerekti¤i vurgulanmaktad›r. Anahtar Kelimeler: Kültür, kiflilik, sosyal teori, yap›, aktör.
Kültürel Çalişmalar İçi̇nde İzleyi̇ci̇/İzlerki̇tle Araştirmalarina Geti̇ri̇len Eleşti̇ri̇ler
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2022
İzleyici (izlerkitle) çalışmaları Kültürel Çalışmalar ekolünün özelleştirilmiş çalışma konularından biridir. Bu başlık altında kitle iletişim araçları ele alınmıştır ve ekolün ortaya çıktığı dönem itibariyle en önemli kitle iletişim aracı televizyondur. İzleyici (izlerkitle) çalışmalarında televizyonun kültürel, sosyolojik ve etnik yapı ile ilişkisi, dil üzerinden kültürü inşa etme kapasitesi ve biçimi ile ekonomik ve siyasi anlamda toplumsal işlevi üzerinde durulmuştur. Bu çalışmalarda ampirik verilerden faydalanılarak dilsel çözümleme yöntemi kullanılmıştır. İzleyici (izlerkitle) çalışmalarının etnisite, aile, toplumsal sınıflar, kuşak çatışması, alt kültürler, ataerkil yapı, feminizm ve gündelik hayat pratikleri gibi birbiriyle geçişkenliği olan toplumsal unsurların ekonomi-politik etkileşimleri etrafında şekillendiği görülmektedir. Sosyal bilimler alanında önemli kazanımlar sağlamasının yanında birçok açıdan eleştirilmiştir. Bu kısa çalışmada söz konusu eleştiriler üzerinde durulmuştur.
Öz Bir sanat/edebiyat akımı olarak postmodernizm Türk edebiyatında ilk defa 70'li yıllarda görülmüş ve 80'li yıllarda birçok yazar tarafından bilinçli olarak bu türde eserler verilmiştir. Bu akımın en önemli tekniklerinden birisi olan metinlerarasılık, geleneğin kullanımına kapı aralamıştır. Latife Tekin ve Cengiz Aytmatov da bu aralığı değerlendirip eserleriyle destan, masal ve halk hikâyeleri gibi geleneksel anlatılar arasında bağ kurmuş ve bu bağı işlevselleştirmişlerdir. Bu çalışmada, ortak kültürden esinlenerek Ak-Köbök destanı ve ad koyma motifi gibi geleneksel anlatıların kendisinin ya da onları çağrıştıran motiflerin Latife Tekin ve Cengiz Aytmatov tarafından nasıl işlevselleştirildiğinin üzerinde durulmuş, her iki yazarın da metinlerinde kullandığı motiflerin tespiti yapılmıştır. Anahtar sözcükler: Latife Tekin, Cengiz Aytmatov, gelenek, postmodernizm, metinlerarasılık, Ak-Köbök, roman. Abstract As a movement of art/literature, postmodernism has firstly shown up in 70s in Turkish Literature; and in 80s, many writers has consciously produced their works in the context of postmodernism. Intertextuality, one of the key techniques of this movement, paved the way for using tradition. Latife Tekin and Chinghiz Aitmatov has also used this technique and established a bond among traditional narratives such as epics, fables, folk stories and functionalized it in their works. In this study, the traces of Ak-Köbök legend and "the motif of naming" itself or its connotations were scrutinized in the texts of Tekin and Aitmatov. In Söylem Haziran 2017 2/3 103 brief, in the article, the traces of traditional narratives and oral culture were firstly detected and after analyzed in both writers' novels.
BATI’DA OPERA, OPERET ve BALE SANATINDA TÜRKLERİ ve TÜRK KÜLTÜRÜNÜ KONU ALAN ÇALIŞMALAR
2016
Orta cagdan baslayarak Avrupa ulkeleri ile Turkler arasinda ticari iliskilerin disindaki iliskiler genellikle dusmanca bir algiuzerine kurulmustur. Bu algi, koku cok derinlerde olan bir kavramdir. Buna ragmen opera, operet ve bale sanatiicinde Turklerle ilgili bircok unsurun yer aldigigorulmektedir. Opera, operet ve bale Avrupa’da soylularin ve elitlerin sanatiolarak bilinir. Turk imajinin bu uc sanat icinde yer alisi, Turk kulturune bakisacisi, bu bakimdan son derece onemlidir. Siyasal bakimdan dusmanca iliskilere ragmen sahne sanatlarinda bakisacisinin bu dusmanca olculer icinde oldugunu soylemek oldukca guctur. Hatta zaman zaman buyuk bir sempati uyandiracak niteliklere sahiptir. Bu calismayla, toplumlar arasinda zaman zaman cok guclu olumsuzluklar ortaya cikmasina ragmen, Bati toplumlariile bu sanatlarda yogun bir kulturel alisverisolusuna dikkat cekmeye calisilmistir. Tiyatro, opera, operet ve balenin gelisme caglarindan baslayarak gunumuz kadar Turk kulturu ile yak...