SİYASAL VE SOSYAL BİLİMLER (MAKALELER 2 (original) (raw)

SOSYAL BİLİMLER VE BİLİMSEL YASALAR

SOSYAL BİLİMLER VE BİLİMSEL YASALAR, 2021

Özel bilimler felsefesinin temel problemlerinden biri bu alanlardaki açıklayıcı genellemelerin doğası ve statüsü ile ilgilidir. Bir çok felsefeci fiziği model alarak, başarılı bilimsel açıklamaların yasalara başvurmasının olmazsa olmaz koşul olduğu şeklindeki klasik açıklama görüşünü benimsemektedir. Bir yandan sosyal bilimlerin en azından bazen başarılı açıklamalar verdiğini düşünürüz. Öte yandan, sosyal bilimlerdeki genellemeler klasik yasalılık şartlarını sağlamıyor gibi görünmektedir. Örneğin sosyal bilimlerdeki genellemeler istisnasız değildir ve uzay-zamansal olarak sınırlandırılmış düzenliliklerdir. Sosyal bilimlerdeki yasalar ya da yasa benzeri genellemeler uzay-zamansal olarak sınırlanmış oldukları ve klasik açıklama modellerinin çoğu koşulunu sağlamadıkları halde nedensel açıklama veriyorlar mı, eğer veriyorlarsa bu nasıl mümkün olabiliyor? Bu soruyu yanıtlamak için bu makalede sosyal bilimlerin doğa bilimlerine göre açıklama verme ve yasalara sahip olma tartışmalarında dezavantajlı olmasının gerekçeleri olarak gösterilen nedenlerden olan sosyal bilimlerin ele aldıkları fenomenlerin karmaşık ve açık sistemler olması ve ceteris paribus genellemelere başvurması iddiaları incelenecek ve mesele bu iki açıdan alındığında doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasında yasalar ve açıklama verme açısından tür değil, derece farkı olduğu iddia edilecektir.

SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI -2-Editör

Bu eserde yayımlanan yazıların içerikleriyle ilgili her türlü yasal sorumluluk, yazar veya yazarlarına aittir. Yazarın izni alınmadan kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, çoğaltılması yapılamaz. Yalnızca kaynak gösterilerek kullanılabilir.

SOSYAL BİLİMLERDE GÜNCEL KONULAR VE YAKLAŞIMLAR-2

Çizgi Kitabevi Yayınları, 2021

BÖLÜM 1: ORTA ÇAĞ’DA EĞİTİM-ÖĞRETİM ALANINDA GELİŞMELER: YUAN HANEDANLIĞI ÖRNEĞİ -Ayşe Beyza ERCAN BÖLÜM 2: AKKOYUNLU DÖNEMİNDE TÜRKÇE YAZAN EDİP VE ŞAİRLERİ HAKKINDA KISA BİR DEĞERLENDİRME - Ayşe ATICI ARAYANCAN BÖLÜM 3: 20. YÜZYIL ÇİN’İNDE KADINLARIN EĞİTİMİ - Çile MADEN KALKAN BÖLÜM 4: ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE SANAT VE YARATICILIK: ‘‘SCAMPER TEKNİĞİ’’ İLE YARATICI VE FARKLI BİR DÜŞÜNME SÜRECİNE GEÇİŞ - Pınar AKSOY BÖLÜM 5: ENDÜSTRİYEL CAM VE SERAMİĞİN SANAT İLE SANAT NESNESİNE DÖNÜŞÜMÜ - Onur FENDOĞLU BÖLÜM 6: MEDYADA ÇOÇUKLAŞTIRMA FENOMENİ: ENFANTİLİZASYON SÜRECİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ ROLÜ - Bengü BAŞBUĞ BÖLÜM 7: HASTANE ORTAMINDA ÇOCUKLARA YÖNELİK UYGULAMALAR: HASTANE SINIFLARI - Esin SEZGİN BÖLÜM 8: TÜİK İSTATİSTİKLERİ İLE ÇOCUK İŞÇİLİĞİNDEKİ KÜLTÜREL NEDENLERİ OKUMAK - Hatice ŞAHİN BÖLÜM 9: SAĞLIK EŞİTSİZLİKLERİNİN BİR UNSURU OLARAK SOSYAL DIŞLANMA - Davuthan GÜNAYDIN BÖLÜM 10: İŞLETME PERFOMANSINI ETKİLEYEN BÜYÜME STRATEJİLERİNİN İNCELENMESİ: ÖZEL HASTANE UYGULAMALARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA - Emine KURTLUK BÖLÜM 11: ZORBALIĞI ÖNLEME ÜZERİNE GELİŞTİRİLEN ERKEN MÜDAHALE PROGRAM ÖRNEKLERİ: OLWEUS VE KiVA PROGRAMLARI - Erhan ALABAY BÖLÜM 12: MODERN PAZARLAMA YÖNELİMLERİ - Sevcan BİLGİMÖZ, Özlem ALTUNÖZ & Hasan Tahsin KAVLAK BÖLÜM 13: MERKEZİ OLMAYAN FİNANS (DeFi) - Mukadder HORASAN BÖLÜM 14: KRİPTOLAR YENİ YESİL TASARRUF ARACI MI? DİĞER YATIRIM ARAÇLARIYLA BİR KAŞILAŞTIRMA - Fuat LEBE BÖLÜM 15: EŞİTLİK KURAMI KAPSAMINDA ORGANİZASYONDA YÖNETİCİ VE ÇALIŞANIN ÇALIŞMA ORTAMI MEMNUNİYET DÜZEYİNE: EMPATİ, UYUM VE DUYGU YÖNETİMİ KAVRAMLARININ ETKİSİNE YÖNELİK TEORİK BİR ÇERÇEVE - İbrahim DURMUŞ BÖLÜM 16: TÜRKİYE’DE BELEDİYELERİN KAYITDIŞI İSTİHDAMLA MÜCADELEYE VE PRİM ÖDEMEYE YÖNELİK YÜKÜMLÜLÜKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ - Mehmet BULUT BÖLÜM 17: TÜRKİYE’Yİ ÇEVRELEYEN DENİZLERİ OKYANUSLARA BAĞLAYAN DÜĞÜM NOKTALARI - Cenk ÖZGEN

SOSYAL, KÜLTÜREL VE TARİHSEL BAĞLAMDA İMGELER

İmgeler, dış dünyayla olan ilişkilerin insan zihninde meydana getirdiği izlenimler olarak açıklanabilir. Bu olgular, duyu organlarıyla temas edilen her türlü unsurun kişinin hayal evreninde ortaya çıkardığı biçimlerdir. Bu bağlamda dış dünya, kişinin düşünce sistemi ve duyu organları imgelerin oluşmasına yol açan önemli unsurlardır. İmgelerin ortaya çıkması iki aşamalı bir süreç olarak açıklanabilir. İlk olarak duyular aracılığıyla alınan verilerin düşünce sisteminde işlenmesidir. İkincisi, belli bir işlemden geçen söz konusu bilgilerin dış dünyaya yansımasıdır. Bu aşamalardan birincisi algı/algılama olarak ifade edilebilir. Diğeri ise yeniden üretilen formlar olarak da adlandırılabilecek imgelerdir. Dolayısıyla imgeler, algıda yeniden şekil kazanan bilgilerin dış dünyaya yansıyan kopyalarıdır. Bu kapsamda imgelerin oluşmasında algı sürecinin çok önemli bir işleve sahip olduğu söylenebilir. Ayrıca, pek çok disiplinde kendilerine zemin bulan imgelerin disiplinlerarası bir boyutu vardır. Bu çalışmada imgenin ne tür özelliklere sahip olduğu, olgunun nasıl bir sürecin sonunda ortaya çıktığı, sosyal, kültürel ve tarihsel faktörlerin imgenin oluşumuna ve gelişimine ne şekilde etki ettikleri, ayrıca kavramın önyargı ve kalıp yargılarla nasıl bir ilişki içerisinde bulunduğu anlamlandırılmaya çalışılacaktır.

DIJITAL ÇAĞDA SOSYAL BILIMLER: MUKALLIT SOSYAL BILIMLER ÇAĞI

2024

Bu çalışma, sosyal bilimlerin kendi kurumsal tarihi içerisinde işlevini yerine getirme kapasitesinin azaldığını ve buna koşut olarak dijital veriye dayalı teknik analizin bu ihtiyaca cevap verecek güçlü bir alternatif olarak ortaya çıktığını iddia etmektedir. Provokatif sayılabilecek bu iddianın mantıki sonuçlarından birisi ise, mukallit sosyal bilimci fenotipinin giderek yaygınlaştığıdır. Taklitçi, taklit eden anlamına gelen Arapça kökenli bu sözcük İslami literatürde ıstılahî bir anlam taşımakta ve müçtehit kelimesinin karşısına konumlandırılmaktadır. Müçtehit, İslam kaynaklarına dayanarak onların gerçek hayatta nasıl uygulanacağını yorumlayan kişi anlamına gelmekteyken mukallit ise, sadece önüne gelen olayda müçtehitlerin hükümlerinden hangisinin daha uygun olduğuna karar vermektedir. Sosyal bilimler; gerçek hayatı anlamlandırma çabasının olmadığı ve eski zaman “müçtehitlerinin” teorilerinin ikincil, üçüncül düzeyde tekrar edildiği bir alana dönüşme yolunda hızla ilerlemektedir.

TIPTA SOSYAL BİLİMLER VE KÜLTÜREL DEĞERLER

Dünya Sağlık Teşkilatı'nın (DST) tanımına göre; "sağlık: insanın biyolojik, psikolojik ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olmasıdır." Bu tariften de anlaşılacağı ve herkesin malumu olduğu üzere, sağlık açısından insan, biyolojik olduğu kadar psiko-sosyal bir varlıktır. DST'na göre sağlığı belirleyen unsurlardan ancak dörtte biri biyolojik kökenli, diğerleri ise sosyal ve insani/beşeri (humaniter) alanlar ile ilgilidir (Resim 1). Bu vesile ile şunu da vurgulamak gerekir ki; Dünya Sağlık Teşkilatı geleceğin doktorlarını temelde şu beşeri bilimler ile -dolayısı ile sosyal bilimler ile-ilişkili özelliklerde tanımlamıştır; yönetici, toplum lideri, iletişimci, karar verici, hizmet sunucu (Tablo 1). Bütün bunlar, dünya sağlık otoritesi tarafından sağlık için teknik tıp bilimleri ile beşeri/sosyal bilimlerin birlikte düşünülmesi gerektiği gerçeğini göstermektedir. Dolayısı ile sağlık hizmeti sunucuları, birey olarak hasta ile veya sağlık hizmeti sunum sürecinin gerektirdiği şekilde toplum ile ilişkilerinde sosyal boyutu da mutlaka dikkate almalıdırlar. Kaldı ki "insanlar yaptıkları her şeyi sahip oldukları zihniyet/mantalite ile yaparlar. Zihniyet oluşturma ise sosyal bilimlerin konusu" olduğundan, özelde hekimler, genelde tüm sağlık hizmeti sunucuları, sağlık hizmeti sunumunu hangi zihniyetle yaptıklarını bilmeleri veya yapmaları gerektiği konusunda fikir ve bilgi sahibi olmaları gerekmektedir. Bu da bize "sağlıkçı"ların sosyal bilimler ile ilgilenmesi gerektiğine işaret etmektedir. Zaten "21. yüzyılın sosyal bilimler yüzyılı" olduğu söylenmektedir. 19. ve 20. yüzyılda sanayideki dev gelişmelerin getirdiği üretim ve endüstrinin belirleyici rolüne karşılık, 21. yüzyıl "hizmet sektörü" nün birincil ve belirleyiciliğine şahit olacaktır.