KAVRAMSAL KAPI KİTABELERİ (original) (raw)
Related papers
AZERBAYCAN’IN KADİM ŞEHRİ TEBRİZ’İN KAPILARI, 2023
İnsanoğlunun dünyada hayatını devam ettirebilmesi için en temel ihtiyaçlarından birisi barınma ihtiyacıdır. İnsanlığın mağara ve ağaç kovuklarında başlayıp çadırlarla devam eden barınma serüveni günümüzde devasa gökdelenlere kadar ulaşmıştır.
KARA KİTAP'A BİR KARNAVAL BAKIŞI
TÜRK ROMANINDA KARNAVAL, 2007
Diyalojik ilişki kurduğu metinlerle yalnızca olay örgüleri ve ideolojik bakış açıları olarak değil, metni yaratan yazar poetikasının temeliyle de güçlü söyleşmeler kurulmuş gibidir. Bahtin’in “Dostoyevski Poetikasının Sorunları” ve diğer yapıtlarında Dostoyevski’nin çoksesli roman yapısı içinde görünür kıldığı çoksesli biçem, bilinçli bir şekilde metne taşınmış gibidir. Mitolojik, tasavvufçu, karnavalesk karışımı Doğulu metinlerinden esinlenilmiş parodik söylem olay örgüsüyle taçlandırılmış, bir tür yeniden doğuşa uğratılarak Rene Gerard’ın metafizik arzunun kaynaklarına yönelmiş “Romantik Yalan, Romansal Hakikat” adlı yapıtına ilişkin ipuçları veren kuramsal bir söyleme dönüştürülmüştür. Ancak, söylemin bir tür tekrar, yineleme sanısının yerleşmeye başladığı anda, bütüne katılma ya da bir başkası olma yöneliminin karşısına, varoluşçuluğun varlığı özden önceye taşımaya çabalayan bireyci öznelciliği, “kendisi olma kaygısı” konmuştur. Bahtin’in ve Rene Gerard’ın ilgili yapıtları Kara Kitap’ın yayınlandığı 1990 yılından çok daha sonra yayınlanacaklardır. Orhan Pamuk, yaratıcı yazar gözlemciliğiyle, okuduğu, kendi söylemine parodileştrerek kattığı diğer metinlerin ruhuna ulaşmayı başarmış, özel ve özgün bir poetika kurmuştur.
KİTAP KAVRAMINA İLİŞKİN ZİHİNSEL İMGELER
degerli" ve "baski yaratan bir öge" olarak yansitilmistir. Kitabin büyük oranda I%38,77I bilgi kaynagi olarak yansitilmasi ilk bakista olumlu olarak degerlendirilebilir^ ancak bu durumun bireyin okuma tutum ve basarismi nasil etkileyecegi ileriki calismalarda degerlendirilmelidir.
Geçmişi yansıtıp, geleceğe ışık tutan Eşref Edip'in yazmış olduğu Kara Kitap Derin Tarih dergisinin Nisan. 2016 tarih ve 49.sayısında ek olarak neşredildi. Buradan bazı yerleri iktibas ettim. Bazı uzunca ve belge ve bilgileriyle anlatılan yerlerin başlığını alarak iktibasta bulundum. Kısa ifadelerin daha uzun mesajlar vereceğini düşünüp, araştırıcı ve ilgilenenler bizzat bakarak istifade edebilirler.-Kara Kitap'ı rahmetli Eşref Edip (1882-1971) şöyle anlatmıştı: "Milletin en derin ızdırabını, en derin bir derdini teşhir ediyorum. (…) Bizim vazifemiz, hak ve hakikati tebliğden ibarettir. (…) Biz yaşadığımız devri, olduğu gibi tarihe tevdi etmekle mükellefiz. Vazifemizi yapıyoruz. Her halükârda Tevfik ve hidayet yalnız Allah'tandır."-"Tanzimat dediler; memleketin temel bünyesini, temel nizamını tahrip ettiler. Islâhat dediler; baştan aşağı bütün millî düzeni ifsâd ettiler. Meşrutiyet dediler; istibdat çetesi kurdular. Lâiklik dediler; din ve vicdan hürriyetini en ağır zincirlerle bağladılar. Demokrasi dediler; en koyu diktatörlük idaresi tatbik ettiler. Medeniyet dediler; vahşet ve rezâ-let getirdiler. …İttihatçılar aynı zihniyeti tâkib ederek memleketi farmason localarından idareye kalkıştılar. On seneye varmadı; koskoca imparatorluğu inkırâza sürüklediler, devletin temellerini yıktılar. Kıt'alar elden gitti, memleket parçalandı, perişan oldu. Kalan bir karış toprakta Halkçılar, İttihatçılardan devraldıkları sapık, bozguncu zihniyeti bütün hıziyle yürüttüler. Bütün gayz ve kinleriyle milletin mâneviyâtına saldırdılar. Mukaddesatına hücum ettiler. Din müesseselerini kapattı-lar, mekteplerden din derslerini kaldırdılar. Allah, Peygamber tanımayan derbeder bir nesil yetiştirdiler."-""Biz her ne şekil ve surette olursa memleket dahilinde dinî neşriyat yapılarak dinî bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dinî bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz." (T.C. Dahiliye Vekâleti, Matbuat Umum Müdürlüğü, sayı 658 ve 17 Mayıs 1942)"-"Cümlece mâlûmdur ki, Halkçılar, evvelâ memlekette din müesseselerini kapatmakla dine karşı, İslâm dinine karşı taarruza başladılar. Din müesseselerinde kırk bin din talebesi, yatakları omuzlarında, sokaklarda perişan bir hâlde, göz yaşları dökerken onlar iyş ü işret sofralarında rakılar, viskiler, şampanyalarla, zevk ve kahkahalarla, sabahlara kadar icrâ-yı şâdumanî eylediler. Maarif Vekillerinin, şampanya kadehini kaldırarak:-Bugün kırk bin yobazın yuvalarını târumâr ettim, diye attığı nâralar, hâlâ milletin kulağında çınlamakta, kalbini tutuşturmaktadır."-"Şayan-ı dikkattir ki, Halkçılar, İslâm dininin tâlim ve tedris müesseselerini böyle büyük bir gayz ve şiddetle yıkarken, Hıristiyan ve Yahudilerin ve diğer bütün gayri müslimlerin din müesseselerine karşı en ufak bir müdahalede bile bulunmadılar.
GELENEKSEL BOŞNAK KAPILARI VE KAPI HALKALARI
Geleneksel Boşnak Kapıları ve Kapı Halkaları, Prof. Dr. Hidayet Kemal Bayatlı Hatıra Kitabı, Kerkük Vakfı Yay., İstanbul, 2019., 2019
Öz Mehmet Fuat Köprülü, 1913 yılında kaleme aldığı halkiyat adlı meşhur makalesinde işgal altındaki bölgelerin folklor ürünlerini, o bölgenin manevi tapusu olarak görerek bunların kayıt altına alınması gerekliliğinden uzun uzun bahsetmektedir. 500 yıla yakın bir süre Türk hâkimiyeti altında kalan Bosna Hersek, Türklerin manevî tapusu olarak nitelendirilebilecek binlerce folklorik unsuru bünyesinde barındırmaktadır. Bunlardan bir tanesi de geleneksel Boşnak kapıları ve bu kapıların halkalarıdır. Bosna Hersek'in her köşesinde Türk hâkimiyetini simgeleyecek tarzda geleneksel Türk evleri, bahçeleri, kapıları, kapı tokmakları ve halkları ile karşılaşmak mümkündür. Sosyal yaşamdaki işlevsel mahiyetini kaybetmesine rağmen nostaljik hisler ile Boşnak toplumunun geçmişle olan bağlarının bir terennümü olarak geleneksel kapı tokmakları ile süslenmiş iki kanatlı Boşnak kapılarına Bosna Hersek'in birçok şehrinde olduğu gibi Mostar'da çok sık rastlarız. Çalışmamızda Mostar şehrinde bulunan geleneksel Boşnak yapılarına ait kapıların ve kapı halklarının yapısal özellikleri ve bunların geçmişe dönük işlevlerinin yanında bölgedeki Türk kültürünün kadim izlerinin Bosna Hersek ve Boşnaklar üzerindeki günümüze değin süren etkilerini ortaya koymaya çalışacağız. Abstract Mehmet Fuat Köprülü considers the folklore products of occupied territories as a spiritual deed of that region in the famous article called halkiyat which he penned in 1913 and he has been talking about the necessity of registering them. Bosnia and Herzegovina, left under the dominance of Turks for almost 500 years, has as many as thousands of folkloric elements that can be seen as Turkish spiritual deed. One of them is traditional Bosnian doors and door knockers, as well. In every corner of Bosnia and Herzegovina it is possible to encounter traditional Turkish houses, gardens, gates, door knockers and rings in a manner that would symbolize Turkish dominance. Although they have lost the functional nature in social life, we frequently encounter two-winged Bosniak doors in Mostar adorned with traditional door knockers as a tense of nostalgic feelings and ties with the past of traditional Bosniak society. In this paper, we will try to reveal the structural features of traditional Bosniak doors and door knockers in the city of Mostar and in addition to their retrospective functions, up to today effects of the traces of Turkish culture on the Bosnia and Herzegovina and the Bosniaks.
İZMİR KALESİ'NİN KAYIP KİTABESİ
Kitabeler, tarihî binaların kimlik kartları olduğu kadar aynı zamanda o binanın ve hatta beldenin aidiyetlik, sanat ve medeniyet nişanesidirler. Kitabeler üzerine yaptığı çalışmalarla adından söz ettiren yazarımız, bu sefer çalkantılı bir tarihî geçmişe sahip İzmir'de, şehrin mührü mesabesindeki Fatih devrine ait kale kitabesini ve keşif hikâyesini sizler için kaleme aldı…
KAPITALIZM KLASIK URETEBILIR MI
Kapitalizm klasik üretebilir mi?, 2021
Tarihin her döneminde var olan tüm konular hakkında o denli konuşuldu ki, üzerine söz söylenecek bir alan dahi kalmadı. Yaşam, ölüm, akrabalık, çevre gibi geniş ve kapsayıcı konular genelde en çok bahsedilen alanların başında gelir. Klasikler de hiç şüphesiz bu bahsin önden giden atlılarıdır. Klasik deyince aklımıza elbette pek çok şey gelir. Klasiklerden söz açıldığında hatırınıza bir cami, unutamadığınız bir kitap yahut dudaklardan düşmeyen bir beste geliyorsa doğru yoldasınız demektir. Çünkü klasiklerimiz bizimle özdeşleşmiş, zihnimize daha doğmadan kazınmış yegâne sanat eserlerimizdir. Peki, klasik nedir, bir klasik bize ne vadeder? Klasik sözlükte; üzerinden çok zaman geçmesine rağmen değerini kaybetmeyen anlamına gelmektedir. Daha geniş bir tabirle, her kültürün ortaya koyduğu, dünya mirası sayılan her türlü yazılı, sözlü, bina edilmiş esere klasik, bu tavra da klasikleşme denmektedir. Sanılanın aksine üç beş kişi dediği için değil, kuşaklar boyunca sahiplenildiği için bu büyük eserler klasik diye adlandırılmaktadır.