Risâle-i Su‘âl-i Hırka, Risâle Der Beyân-ı Kemer ve Risâle-i Der Beyân-ı Post İsimli Bektâşî Metinlerinde Dinî-Tasavvufî Semboller (original) (raw)

Kirmâstî’nin “el-Muhtâr fi’l-Me‘ânî ve’l-Beyân” İsimli Eseri Özelinde el-Muhassinât el-Ma‘neviyye Bedî‘î Üsluplar

Tasavvur / Tekirdağ İlahiyat Dergisi, 2024

XV. yüzyılda yaşayan, Hocazâde Muslihuddin Efendi (öl. 893/1488) gibi dönemin âlimlerinden ders alan Yûsuf b. Hüseyin el-Kirmâstî (öl. 900/1494), Bursa’nın Kirmâst (Mustafakemalpaşa) ilçesindendir. II. Bâyezid (1481-1512) dönemi kadılarından olan Kirmâstî, İstanbul’da Kirmâstî adında bir medrese kurmuştur. Sahn-ı Semân başta olmak üzere dönemin farklı medreselerinde müderrislik yaptıktan sonra yargı alanına geçerek Bursa ve İstanbul’da kadılık vazifesini icra etmiştir. Kadılık görevi esnasında aldığı adil kararları ve cesaretli duruşundan dolayı II. Bâyezid’in takdirini kazanmıştır. İstanbul’da bir mescid, bir medrese bir de mektebi olduğu bilinmektedir. Ancak bu yapılar günümüze ulaşmamıştır. Memleketi Kirmâstî’de de bir mektebi olduğu bilinmektedir. Kirmâstî, 900/1494 yılında vefat etmiş ve Fatih Câmii’nde inşa ettiği mektebinin yanına defnedilmiştir. Bu çalışmada belâgat, bedî’, beyân, usûl, fıkıh, münâzara ve akâid gibi dönemin din ve dil ilimlerinde yetkin bir âlim olması hasebiyle Kirmâstî’nin günümüz akademik dünyasına yeni bir perspektifle yeniden takdim edilmesi ve el-Muhtâr fi’l-me‘ânî ve’l-beyân isimli eseri özelinde el-muhassinât el-ma‘neviyye bedî‘î üslupların incelenmesi amaçlanmıştır. Böylece önem arz eden bu Osmanlı âlimi ve eserleri tanıtıldıktan sonra el-Muhtâr fi’l-me‘ânî ve’l-beyân” isimli eseri özelinde el-muhassinât el-ma‘neviyye bedî‘î üsluplar incelenerek ilgililerin dikkatine sunulmuştur.

Ehl-i Sünnet Kelamına Giden Süreçte Ebu Hanife ve Şafiî’nin El-Fıkhu’l-Ekber Adlı Risalelerinde Yer Alan İtikadi Konuların Mukayeseli Tahlili

2017

Imam Ebu Hanife ve Imam Şafii Selef donemi âlimlerinden olup birer fikih mezhebi kurucularidir. Ebu Hanife ve Şafii, fikhin yani sira akaid ve kelam meseleleri ile de ilgilenmislerdir. Ebu Hanife “el-Fikhu’l-ekber” adli risalesinde akaide iliskin goruslerini muhtasar bir sekilde yazmistir. Ebu Hanife risalesinde nakli delillere fazla yer vermeden konulari akli delillerle izah eder. Imam Şafi’nin “el-Fikhu’l-ekber fi usuli’din” adli risalesi Ebu Hanife’nin risalesine gore daha hacimli ve mufassaldir. Şafii risalesinde konularla ilgili nakli delilleri verdikten sonra akli izahlar yapar. Ebu Hanife’nin risalesinde yer almayan “imamet” gibi bazi konular Şafii’nin risalesinde yer almistir. Her iki imam da risalelerinde donemlerindeki muhalif gruplarin goruslerine cevap tekil edecek aciklamalarda bulunmuslardir.

Fütüvvetname-i Bektaşiyye’de Türkçe Dinî Terimler

İsi, H. (2024). Fütüvvetname-i Bektaşiyye’de Türkçe Dinî Terimler. 3. Uluslararası Edebiyat, Kültür ve Dil Sempozyumu 12-14 Temmuz 2024. Bülent Cercis Tanrıtanır ve Ömer Aytaç Aykaç (Ed.). Bildiri Kitabı içinde (ss. 68-87). Adilcevaz Bitlis/TÜRKİYE.

Eyyühe'l-Veled Risalesi: Bir Tasavvuf Klasiği Mirsâdü’l-İbâd ile Bayramî-Melâmîlerine Muhalefet

İlahiyat Yayınları, 2022

Osmanlı Devleti’nde İbnü’l-Arabî’nin vahdet-i vücûd nazariyesinin yanlış yorumlanması, bu nazariyede aşırıya gidilmesiyle panteist bir renge bürünen bazı aşırı vahdet-i vücûd taraftarları zuhur etmiş ve bu durum ulema ve meşayıh arasında kutuplaşmaların ve gerginliklere sebep olmuştur. Bu Panteist düşüncenin oluşmasındaki önemli faktörlerden birisi de Hurufîler ve Kalenderîlerin bu zümreleri etkilemesidir. Osmanlı Devleti’nin Ehl-i Sünnet çizgisinin dışında gördüğü bu Panteist hareketin etrafındaki muhalif zümrelerin fikir dünyasının teolojik bir düşünce olmaktan çıkıp siyasî etkileri olduğu da görülmüştür. Panteizmle suçlanan bu zümrelerden birisi de Bayramî-Melamîleridir. Gizlilik prensibini şiar edinen, İslam dinindeki ibadetleri ve helal-haramlarla ilgili katı kuralları yumuşatma meylinde olan, Ehl-i Beyt taraftarı, Hakîkat-i Muhamediyye’yi, kutup-Mehdi anlayışını benimseyen bu topluluk; esnaf, zanaatkâr ve tımar sahipleri gibi zümreler arasında geniş bir kitleye ulaştığı için Osmanlı devleti için bir tehdit olarak algılanmıştır. Osmanlı döneminde bu hareketin önderlerinin çoğu hapse atılmış, öldürülmüş, takibata tabi tutulmuştur. Bu yüzden Bayramî-Melamîleri faaliyetlerini gizlemiş ve yeraltına inmek zorunda kalmıştır. Bu çalışma, Bayramî-Melâmîleri, Hamzavîler veya İdrîsîler denen zümrenin aleyhinde Şeyh Mehmed Amîkî tarafından kaleme alınan Eyyühe’l-Veled ya da Risâle-i Tâ’ife-i Melâhid adlı reddiyenin metnini esas almaktadır. Çalışmada reddiyenin müellifi ve reddiyenin yazılış sebepleriyle ilgili bilgiler verdildikten sonra eserin Mirsâdü’l-‘İbâd’la bağlantısı üzerinde durulmuştur. Daha sonra Bayramî-Melâmîleriyle ilgili kısa bilgiler verilmiş, tarihsel süreçte onlara yapılan suçlamalara değinilmiş, ardından Eyyühe’l-Veled’deki suçlamalar üzerinde durulmuştur. Daha sonra eserin tenkitli metni ve nüsha farkları verilmiştir.

Dürzî Kutsal Metinleri "Resailü'l-Hikme

Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2010

Resailü'l-Hikme, Dürzî fırkası tarafından içerisinde herhangi bir hata ve yanlışlığın bulunmadığına inanılan risalelerden meydana gelen bir koleksiyondur. 1017 senesinde tarih sahnesine çıkan fırkanın ezoterik bir yapıya sahip olması, bu metinlerin uzun müddet özel mahfillerde gizlenmesine sebep olmuştur. Resailü'l-Hikme metinleri ilk defa XVIII. yüzyıl başlarında, Fransa Kralı XIV. Louis'e hediye edilen risale nüshalarıyla ortaya çıkmıştır. Risalelerin ortaya çıkmasıyla birlikte, özellikle Avrupa'da, fırkanın öğretileriyle ilgili ilmi çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.<br>Resailü'l-Hikme mecmuası 111 risaleden meydana gelmektedir. Bu risalelerin bilinen yazarları Hamza b. Ali, İsmail et-Temimi, Muktena Bahauddin ve Lahik'tir. Mecmua içerisinde Lahik tarafından yazılan yalnızca bir risale bulunmaktadır. Mürted bir dai olan Lahik'in yazmış olduğu bir risalenin Resailü'l-Hikme koleksiyonu içerisinde bulunması dikkat çekici bir husustur. Mecmua içe...