İbn Rüşd'ün Teistik Delillere Yaklaşımı (original) (raw)

İBN RÜŞD'ÜN 'BİDÂYETÜ'L-MÜCTEHİD' ADLI ESERİNDE AİLE HUKUKU KONULARINDA MALİKİ MEZHEBİ DIŞINDAKİ TERCİHLERİ

Yüksek Lisans Tezi, 2022

Bu çalışmada İbn Rüşd'ün Bidâyetü'l-müctehid ve nihâyetü'l-muktesıd adlı eserinin aile hukuku bölümünde mezhebi olan Maliki mezhebinin görüşlerine muhalefet ettiği tercihleri ele alınmıştır. Fakihlerin görüşlerini delilleri ile birlikte aktarmak ve deliller arasında karşılaştırmalar yapıp İbn Rüşd'ün tercihini ifade etmek suretiyle karşılaştırmalı olarak çalışılmıştır. Çalışma, bir giriş, iki bölüm ve bir sonuçtan müteşekkildir. Giriş bölümünde, İbn Rüşd'ün hayatı, müslüman âlimler arasındaki yeri ve eserleri ele alınmıştır. Birinci bölümde nikâh ile alakalı konuları ele alıp İbn Rüşd'ün Maliki mezhebi dışındaki tercihlerine yer verilmiştir. İkinci bölümde talâk, li'ân ve îlâ gibi konular inceleyip, İbn Rüşd'ün Maliki mezhebine muhalefet ettiği hususlar ele alınmıştır. Sonuç bölümünde ise araştırma süresince ulaşılan en önemli sonuçlar aktarılmıştır.

İbn Rüşd'ün Felsefe Savunusu

Rafiz MANAFOV & Adem AKMAN / Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021

İbn Rüşd İslam düşüncesinin akli temellerinin ve felsefi düşüncenin gerilemeye yüz tuttuğu bir dönemin filozofudur. O, felsefi açıdan dinin konumunu gerekli gördüğü kadar, din açısından da felsefenin kaçınılmazlığına inanır. Çalışmamızın özünü ve amacını İbn Rüşd'ün felsefesindeki temel kavram ve düşünceler oluşturmaktadır. Makalede felsefenin İbn Rüşd açısından akli zorunluluk ve dinsel meşruiyeti sorgulanmakta, felsefi ve dini veriler ışığında değerlendirilmektedir. Dinsel veriler ve rasyonel gereklilik bağlamında İbn Rüşd'ün felsefe savunusunun özellikleri ortaya konmakta ve önemi vurgulanmaktadır.

İbn Rüşd Topika Üzerine Küçük Şerh (Cevâmiu Kitâbi'l-Cedel)

Meşşâî mantık ve felsefe geleneği kendisini Aristotles’in eserleri temeli üzerinden inşa etmiş ve bu adı da bu özelliği dolayısıyla almıştır. Meşşâî filozoflar hem mantık bilimi hem de felsefî bilimler üzerine yazdıkları eserlerde farklı telif tarzları kullanmışlardır. En önemli Aristoteles şârihlerinden biri olan İslam filozofu İbn Rüşd Aristoteles’in farklı eserleri üzerine cevâmi’, telhîs ve tefsîr şeklinde üç tarzda çalışmalar kaleme almıştır. Cevâmi’u Kitâbi’l-Cedel adlı eser Aristoteles’in Topika adlı eserinin küçük şerhidir. Bu eser klasik telif tarzlarından biri olan küçük şerhe güzel bir örnektir.

İbn Rüşd’Ün Tenzîhî Di̇l Anlayişi

Mecmua Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2022

Öz Çalışmamızda İslam düşüncesinde ve din felsefesinde önemli bir tartışma konusu olan teşbihî ve tenzihî dil meselesi İbn Rüşd"ün konuya dair görüşleri çerçevesinde incelenmiştir. Konu, filozoflar ve kelam âlimleri tarafından Kur"an"da Tanrı"nın mahiyeti ve niteliklerinin nasıl ifade edilebileceği çerçevesinde tartışılmıştır. Kur"an"da Tanrı"nın varlığı, sıfatları, mebde-meâd"a ilişkin metafizik konularda çeşitli bilgiler verilmiştir. Bu bilgiler insanın zihin dünyasına hitap edecek şekilde birtakım kavramlarla sınırlıdır. Bu kavramların metafiziksel ve fiziksel durumlarını ifade ederken birçok sınırlılıklarının olması kavramların nasıl anlaşılması gerektiği problemine sebep olmuştur. Din felsefesinde bu konular teşbihî ve tenzîhî dil gibi başlıklar altında tartışılmıştır. Bu bağlamda çalışmada İbn Rüşd"ün tenzihî dil anlayışı incelenmiştir. İbn Rüşd, Tanrı hakkında ancak olumsuzlama ifadeleriyle konuşulabileceğini iddia etmiştir. O, Tanrı ile ilgili sıfatların klasik anlamda zâtî, selbî, teşbihî bağlamda ele alınmasından hareketle selbî sıfatlara özel bir önem atfetmiş ve Tanrı"dan eksikliklerin izale edilmesi çerçevesinde tenzih dilini savunmuş, böylece insanları teşbih düşüncesinin sebep olabileceği problemlerden korumayı amaçlamıştır. Öte yandan O, ilâhî metinlerde Tanrı hakkında tenzih ve takdîse yer verildiğini ve insanın bu söylemleri akılla bilebileceğini ileri sürmüştür. İbn Rüşd, Tanrı hakkındaki bazı hakikatlerin kapalı olduğu için sadece burhanla bilinebileceğini ve burhâna ulaşamayanlara ise temsîl ve teşbih yolu kullanılarak anlatılabileceğini iddia etmiştir.

Psikobiyografik Bir İnceleme: İbn Rüşd

Öz Bu çalışmada ünlü İslam filozofu İbn Rüşd'ün (ö. 595/1198) ergenlik ve yetişkinlik dönemi psikososyal gelişim kuramına göre incelenmiştir. Filozofun hayatıyla ilgili kısa bilgilere yer verild-ikten sonra psikososyal gelişim kuramı genel özellikleriyle tanıtılmaya çalışılmıştır. Ergenlik ve yetişkinlik dönemlerine ait psikososyal gelişim kuramının açıkladığı her bir evrenin gelişim öze l-likleri hakkında bilgi verilmesinin ardından kuramsal çerçevenin içerisinde İbn Rüşd'ün yaşantıları tartışılmıştır. Ayrıca filozofun ergenlik öncesi gelişim evrelerine kısaca değinilmiş ve bu evrelere ait çatışmaları çözme konusunda başarılı olduğu varsayılmıştır. Çalışmada İbn Rüşd'ün sosyal etkinin yoğun olarak hissedildiği ve toplumsallığın vurgulandığı İslam kültür ve medeniyetinin içerisinde yetişmiş olması ve kişilik gelişiminde bir patoloji aramaktan ziyade, kişilik gelişiminin seyrinin incelenmesinin amaçlanmış olmasından dolayı psikososyal gelişim kuramı tercih edilmiştir. İncel-emede psikososyal gelişim kuramına göre İbn Rüşd'ün ergenlik ve yetişkinlik dönemlerine ait kim-lik kazanmaya karşı rol karmaşası, yakınlığa karşı yalıtılmışlık, üretkenliğe karşı verimsizlik ve benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk evrelerine ait gelişim görevlerini yerine getirdiği ve evrelere ait çatışmaları çözme konusunda başarılı olduğu görülmüştür. Yaşantıları arasında yalnızca üret-kenliğe karşı verimsizlik evresinin aşırı uç özelliklerinden birisi olan aşırı yayılma olarak yorumlanabilecek bir durum söz konusu olmuştur. Yaşadığı çağa iz bırakmış olmasının yanı sıra düşüncelerinin etkisinin kendisinden sonra yüzyıllarca devam etmiş olmasının arkasındaki etke n-lerden birisinin de psikososyal gelişimindeki başarısının olduğu düşünülmektedir. Abstract In this study, the young adulthood and adolescence of noted Islamic philosopher Ibn Rushd (d. 595/1198) were examined according to the psychosocial development theory. After a short information about the philosopher's life is given, the psychosocial development theory is introduced with the general features. Ibn Rushd's life has been discussed in theoretical framework after the information about development feautures of all stages of adolescence and young adulthood that psychosocial development explains, is given. Also the philosopher's pre-pubescent stage of development is briefly mentioned and it is assumed that he is successful in resolving conflicts related to these stages. In this study there are two reasons for choosing psychosocial development theory. The first reason is that Ibn Rushd was grown in Islamic culture and civilization that social impact is strongly felt and the other reason is that it is preferred to examine the course of Ibn Rushd's personality development rather than the search for a pathology in his personality development. Accor

Latin İbn Rüşdçülüğü, Reddiyeler ve Yasaklamalar

Latin Averroism, Refutations, and Condemnations In this paper, firstly I investigate the initial effects of Ibn Rusd in the 13th century Latin world –especially on the philosophers dubbed the Averroists— the refutations written against the Averroists, political prohibitions and condemnations issued against Averroism; secondly, I focus on the Condemnations of 1270 and 1277 by Bishop Etienne Tempier of Paris, representative of Roman Catholic Church. Ibn Rushd was regarded as the greatest commentator of Aristotle up until the seventeenth century. He sifted through the Neoplatonic elements in Aristotelian philosophy and criticized Hellenistic commentators like Themistius, Theophrastus, and Alexander Aphrodisias and some peripatetic Muslim philosopher such as İbn Sînâ and al-Fârâbî, who, according to Ibn Rushd, misinterpreted Aristotle. Thus he gave rise to the emergence of the pure Aristotelian philosophy. Ibn Rushd’s commentaries presented to intellectual interest the fields of physics and metaphysics which had been woven with Gnosticism and dogmatism by scholastic doctrines. As a result, pure Aristotelian philosophy fell into conflict with Aristotelian-Augustinism during the thirteenth century. The areas of conflict mostly included issues such as monopsychism, the eternity of the world, and happiness in this world. Also, Ibn Rushd developed an original method in terms of studying the relationship between faith and reason and religion and philosophy by arguing that religion itself commands philosophical investigations. Siger of Brabant and Boethius of Dacia, masters at the Faculty of Arts at Paris University from 1252 to 1270, maintained the idea of monopsychism, the eternity of world, and the possibility of happiness in this life by adopting a different version of the method advanced by Ibn Rusd. Upon this, Albertus Magnus and Thomas Aquinas wrote refutations against these philosophers. Condemnations of 1270 and 1277 comprehensively reprimanded and persecuted the method of Ibn Rushd and Aristotelian views that he put forward in the areas of physics, metaphysics, and psychology. Moreover, criticisms that Ibn Rushd leveled against the Ash‘ari mutakallims, prominently al-Ghazali, and the Mu‘tazili mutakallims may have possibly served as samples and prototypes for the initiation of the criticisms against theology.

İbn Rüşd’Ün Te’Vi̇l Anlayişinda Metodoloji̇ Sorunu

DergiPark (Istanbul University), 2010

İslam dünyasında ister siyasi, ister fikri, isterse de sosyal merkezli olsun, hemen her akımın temelinde bir yorumlama faaliyetinin bulunduğunu söylemek, sanırız fazlaca iddialı bir söz olmaz. İslam tarihinde ortaya çıkan pek çok akımın temelinde, diğerlerinden farklı bir şekilde yorumlanmış bir metin görüyor olmamız, bu sözümüzü doğrular niteliktedir. Onun içindir ki, bu durumu fark eden İslam düşünürleri, erken dönemlerden itibaren bu söz konusu yorumlama faaliyetinin nasıllığı üzerine bir takım metotlar geliştirmek için çalışmalar yapmışlardır. Bu konuda kalem oynatan düşünürlerden biri de şüphesiz İbn Rüş'dür. O, kendi bakış açısıyla meseleye yaklaşmış ve tevil konusunda olmazsa olmaz bir takım metodlar ortaya koymuş, hangi metinlerin tevil edilebileceği, tevilin nasıl yapılacağı, kimlerin tevil yapabileceği, yapılan tevillerin nerede ve nasıl kullanılacağı soruları etrafında bir metodoloji ortaya koymuştur. Bu metodoloji ışığında farklı yorum anlayışlarını eleştiriye tabi tutan İbn Rüşd, yeri geldikçe kendi metodunun tutarlılığını ortaya koymayı amaçladığı yorum örnekleri vermekten de çekinmemiştir.