Unutulabilir Ama Hatırlanabilir (original) (raw)

Unutmak ve Hatırlamak Üzerine

Notlar Dergisi, 2019

1972'de Prag'ta bir pop şarkıcısı daha çok para kazanmak için ülke dışına çıkmaya karar verir. Ülkenin yöneticilerinden Bay Husak korkuya kapılır. Pop şarkıcısına, derhal ülkesine dönmesi için acele bir mektup yazar. "Ne isterseniz yapacağız" diye de teminat verir. Bir ülkenin yöneticisi, bir pop müzik şarkıcısının ülkeyi terk etmesinden neden korkar? Üstelik bu yönetici, doktorların, bilginlerin, gökbilimcilerin, sporcuların, işçilerin, mühendislerin ülkeyi terk edip başka bir ülkeye iltica talebinde bulunmasından hiç rahatsızlık duymamaktadır. Peki bir pop şarkıcısının bütün bu meslek gruplarından üstünlüğü nedir? "Çünkü" diyor Milan Kundera, "pop müziğin hafızası yoktur. Geçmişe dair bütün müzik kültürünü unutturacak bir müziktir. Pop müzik geçmişin üstünü örter ve kapatır. Böylece unutuş gerçekleşir. Nesiller, geçmişi anımsamaz."

Hayâl Etmek Kolay, Hatırlamak Zor

ziftsanat.com.tr, 2023

“'Hayâl etmek çok daha keyifli, kolay. Hatırlamak yorucu.' diyordu Safa Önal. Bize hayatını anlatırken, hatırlarken uzun uzun uzaklara dalıyor, içinde olduğumuz zaman ve mekândan kopuyordu."

Unutmaya Meyilliyken… Bir Hatırlatıcı Olarak Dil

Kebikeç, 2017

Bu makale, ulusal kimliğin bir inşa olduğu tezine dayanmaktadır. Çaykara bölgesindeki iki dil konuşan (Rumca ve Türkçe) insanların Türklük performansları incelenmiştir. Bu çalışma aynı zamanda coğrafya ve eğitimin bu performansları nasıl şekillendirdiğini araştırmıştır. Makalede veri toplamak için yarı-yapılandırılmış derinlemesine görüşme ve etnografik gözlem kullanılmıştır.

AVM'li Hatırlama ve Unutma

Moment Journal, 2014

Hafızanın en temel iki ögesi hatırlamak ve unutmaktır. Bireysel ve kolektif hafıza, bu iki eylem arasında bir yerlerde olgunlaşır ve gelişir. Ancak, özellikle kolektif hafızanın oluşumunda siyasi iktidarlar devreye girerek, kolektif kimliğe anlamını verecek hatırlama ve unutma yollarını kontrol ederler. Bu manipülasyon yolları iki yönde gelişir; bir yandan, siyasi otorite, hatırlama yollarını kurarken ritüeller, anma törenleri, hafıza mekânları gibi pozitif yöntemler kullanır, öte yandan, resmî tarih oluşturarak, cezai düzeneklerle baskıcı bir politika uygular. Bu çarpıtılmış hatırlamanın yanı sıra, modernleşme sürecinin kolaylaştırdığı bir unutma yol haritası gerçekleştirilir; eski sosyal ve kültürel çevrenin sürekli yıkımı, kitle tüketim alışkanlıkları, modern hayatın değişkenliği ve hızı, kolektif unutmayı kolaylaştırır ve hızlandırır. Özellikle, kentlerin otoyollardan, uydu semtlerden, yüksek binalardan ve heybetli alışveriş merkezlerinden oluşan yeni kurgusu toplumsal hafızanın tümüyle yıkımını hazırlar.

Unutmak Uzerine Psikeart

Beni hatırlayınız" diye yazmıştı Mustafa Kemal Atatürk Büyük Söylevinin en altına, sanki o büyük vizyonuyla yıllar sonrasını görür gibi, ama sonra vazgeçmiş ve çok daha özgeci bir biçimde "Ne mutlu Türküm diyene" diyerek bitirmişti. Ölüme karşı umutsuzca bir direniştir aslında unutulmama çabası. Ve yeryüzünde sizi tanıyan son insanın ömrüyle sona erer hatırlanmanız da... Ya birini unutmamak ya da unutturmamak çabası... Örneğin ülkemizde "Sil Baştan" adıyla oynayan film "Eternal Sunshine of the Spotless Mind" tam da unutabilmek için kurtulmak istenlenlerin zihinden ayıklanması üzerine kuruludur. Oysa filmde bunun yapılamadığına tanık oluruz. Filmin başkahramanı kendisini belleğinden sildiren sevgilisini unutmak girişimiyle yola çıkarsa da, tam olarak Ekrem Güyer'in eşi Müzehher Hanım'a duyduğu aşkı ölümsüzleştirdiği nihavend şarkıda olduğu gibi bir şey gerçekleşir. Unutturamaz seni hiçbir şey, unutulsam da ben Her yerde sen, her şeyde sen, bilmem ki nasıl söylesem Bir sisli hazan kesilir, ruhum eğer görmesem Neşemde sen, hüznümde sen, bilmem ki nasıl söylesem.

Unutmak Uzerine Artimento

1928 yılında bu satırlar yukardaki resmin arkasına, Muazzez'e, yani babaanneme, hitaben yazıldığında, bir yıllık bir nişanlılık döneminin ardından henüz evlenmişlerdi. Dedem Ahmet Esat Bey, babasını çok genç yaşta kaybetmiş ve amcası Ferit Efendi tarafından okumak için İstanbul Robert Koleje gönderilmiş; iki yıl kadar orada kalmış, ama okulunu tamamlayamadan geriye dönmüştü. Babaannemle tanışmalarının gerçek öyküsünü, bu mektubun İstanbul'a gidişinden ne kadar sonra ve nereden yazıldığını, mektupla ilgili duygularını babaannemden öğrenmek, artık ne yazık ki son derece zor. Bunları konuşabilecek durumda olduğu dönemlerde birkaç Biricik cânâna...