Reflektif: Sosyal Bilimler Dergisi, Özel Dosya: Eleştirel Hümanizm ve Ekoloji (original) (raw)

Sosyolojiye Çağrı: Hümanist Bir Perspektif

Selçuk Üniversitesi edebiyat fakültesi dergisi, 2020

Bu çalışmada Peter L. Berger'in "Sosyolojiye Çağrı: Hümanist Bir Perspektif" isimli kitabı ele alınmaktadır. Giriş niteliğinde bir eser olan kitap, sosyoloji hakkında bilgi sahibi olmak isteyen genel okur ve sosyoloji disiplinine giriş yapan öğrenciler için değerli bir kaynaktır. Her ne kadar dilimize kazandırılması gecikmiş olsa da sosyolojiye çağrısını sürdüren bu kitabın ülkemiz okurlarına ve sosyoloji öğrencilerine tanıtılmasının önemli olduğu düşünülmektedir.

Yücel Dergisi’nde Hümanizm Bahsi

Düşünce ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2021

Cumhuriyet tarihinin en önemli fikir ve edebiyat dergilerinden olan Yücel, 1935-1956 yılları arasında Muhtar Fehmi Enata yönetiminde İstanbul'da çıkmıştır. Belirli dönemlerde ayda bir belirli dönemlerdeyse düzensiz denebilecek aralıklarla toplam 163 sayı çıkan ve ilk yıllarında Kemalist idealler doğrultusunda yayın yapan dergi 1940'lı yılların başından itibaren Orhan Burian, Vedat Günyol ve Sabahattin Eyüboğlu'nun öncülüğünde bir sanat ve edebiyat hümanizmi kurmak gayesini güden yazılar yayımlamaya başlamıştır. Bu yıllarda Harman, Hamle, İnsan, Adımlar ve Varlık gibi dergilerin de iştirak ettiği bu hümanizm hareketine en geniş alakayı gösteren Yücel dergisi olmuştur. Yücel, hümanizm kavramının sosyo-politik mahiyetinden ziyade tarihî ve felsefî içeriğine yönelik fikirler üretmiş ve Türk düşüncesine ve edebiyatına hümanist bir istikamet çizmek gayreti içinde olmuştur. Bu makale Türk düşüncesinin Batı düşüncesine açılma merhalelerini 1940'lara dek ana hatlarıyla gözden geçirmekte, Yücel dergisinde yazısı ve sohbeti çıkmış muhtelif kalemlerin hümanizm görüşlerini içermekte ve hümanizmin Türk fikir ve yazı evreninde edinebileceği mevkiyi tartışmaktadır.

Anti-Hümanizme Karşı Ekolojik Hümanizm: MurrayBookchin’in Toplumsal Ekolojisi (Çağdaş Anti-Hümanist İzleklerin Bir Eleştirisi)

2021

Bu çalışma aydınlanmacı gelenekten yola çıkan Amerikalı düşünür Murray Bookchin'in (1921-2006) ekolojik hümanist yaklaşımına (Toplumsal ekoloji) dayanarak bazı anti-hümanist izleklerin (Malthusçuluk, Sosyobiyoloji, Sosyal Darwinizm, Öjenizm, Eko-Mistisizim, Post-modern Nihilizm, Mizantropi vs.)temel mantığının geçersiz olduğunu özellikle etik-politik anlamda tehlike saçan yaklaşım veya tavırlar olduğunu iddia etmektedir. Çünkü kendi varlığını görmezden gelen, hiçleştiren ve hatta kendi varlığını yok etmeye yönelen her düşünce, bir olanak olmaktan çıkar. Bu nedenle bu çalışma, günümüzün temel sorunlarının kökeninde, anti-hümanistlerin iddia ettiği gibi aydınlanmacı hümanizmin değil; tam da insanı hiçe sayıp bir olanak olmaktan çıkartan,akıl-karşıtı,dinsel, sezgisel, metafiziksel, mistik,ilkelci, nihilist, hırsçı, üstenci ve mizantrop gibi eğilimlere sahip anti-hümanist izleklerin olduğunu ileri sürmektedir. Dolayısıyla bu çalışma İnsan-doğa ilişkisine dair yeni bir bakış açısı getirme iddiasıyla, "ekoloji" ve "toplum" kavramlarından yola çıkarak doğanın bir parçası olan insanın, kendine özgü yaşamı ve doğadaki eşsiz rolünü göz önünde bulunduran bir toplumsal ekoloji yaklaşımını merkeze almaktadır. Ayrıca bu çalışma, günümüzün temel sorunlarının aşılması noktasında, anti-hümanizme karşı bir meydan okuma olarak ortaya çıkan Bookchin'in ekolojik hümanizminin önemli bir olanak olduğuna vurgu yapmaktadır.

'İnsancı' Olmak ya da 'İnsan' Olmak: Hümanizm'e Eleştirel Bir Bakış

This study is intended to carry out a critique of humanism based on the concepts of "human" and "humanist". It is going to discuss the acceptability by Islam of humanistic thought, which changed traditional understanding of sacredness bringing human to be center. The Renaissance people who opposed the authority of the church by taking freedom of human, returned to Ancient Greek civilization to accomplish this purpose. Consequently, all supernatural things are abandoned rejected. Moreover, they left the god centrism and moved towards the human-centrism. As a result, the human is sanctified. Since freed from the church, a human's value depends on itself and its guide becomes science and reasoning again. The new understanding argues that life is also meaningful without God and there is no life outside this world. This view is only created selfish individuals who pursue instant pleasure and prosperity. Because with the colonial wars, the thought of universal morality and philanthropy stayed in the shadow of power. Thus, humanism has become only a slogan and a shell. In Islamic Civilization in history, there was not an example of oppression and persecution like the practices of the medieval church. In Islam civilization before everything, the human is valuable only because it is "human". Without race, language, color distinction, our civilization which has a big tolerance embraces human with its weaknesses and faults.

Ekoloji̇k Düzeni̇ Okumada İki̇ Yanliş: Sosyal Darvi̇ni̇zm Ve Öjeni̇k

2011

Gunumuzde artan cevre sorunlari, insan-doga iliskilerini yeniden ele almayi gerektirmektir. Bu konuda karsimiza cikan temel bir hata, dogal olanin beseri alana aktarilmasi, insani kimi degerlerin goz ardi edilmesidir. Bunun tipik ornegi, sosyal darvinizm ve ojenik harekettir. Sosyal darvinizm, materyalist evrim teorisinin topluma aktarilmasidir. Sosyal darvinizme gore farkli evrim asamalarinda bulunan irklarin karismasi onlenmelidir. Ayrica ustun irk yararina diger irklarin yok edilmesi de dogaldir. Ojenik ise sosyal darvinizmin ileri bir safhasi ve uygulamasidir. Ojenik hareket toplumda zayif, yasli ve zihinsel ozurlulerin yok edilmesi; guclu ve saglikli bireylerin cogalmasi icin ortam hazirlanmasi gerektigini savunur. Sosyal darvinizm ve ojenik, “dogal olan” ile “beseri olan” arasindaki farkliligi goz ardi etmistir. nsani cesitli ayirtedici ozellikleriyle bir butun olarak tanimlamak yerine, onu varliginin bir boyutuna indirgemistir.

Sosyal Bi̇li̇mlerde Çeli̇şki̇si̇z Ve Sinirlanmayan Bi̇r Beti̇mleme İçi̇n Hermenöti̇k Fenomenoloji̇: Yöntembi̇li̇m Ve “Orman Yolu”

Sosyoloji Araştırmaları Dergisi

Founded by Husserl, the new "rigorous science" of phenomenology aims to describe "things" by intentionally reflecting on the experience of the phenomenon in the consciousness. This approach, which was accepted as a return to subjectivity, is widely used in the interpretive social sciences. However, this phenomenology has its own limitations and contradictions when applied in social sciences: the "bracketing" method is impossible to apply, it cannot capture the deeper meanings, it does not focus on social interaction, and it is also suitable for positivist approaches to be applied in interpretive studies. Do these problems mean competent descriptive social research is impossible? First Heidegger and then Gadamer developed hermeneutical philosophies to overcome these issues of phenomenology and van Manen presented a methodology to allow the use of hermeneutic phenomenology to be used in the social sciences. The goal of the present study is to emphasize the problems of phenomenology while adapting it to social sciences. This work, after analyzing the problems of Husserlian description in the social sciences, will cover the basics of hermeneutical phenomenology and the methodology developed by van Manen to be able to reply to the question of "how" together with "what" and the Heideggerian "woodpath."

Antroposen, Posthümanizm ve Uluslararası İlişkiler Kuramının 'Ekoloji' Taahhüdünün Tarihsel Materyalist Eleştirisi Yelda ERÇANDIRLI

Uluslararası İlişkiler Dergisi , 2021

This study focuses on a critical analysis of the Anthropocene narratives that are increasingly occupying the center of the discussion in the International Relations (IR) theory and attempts to address the promises and problems of the IR as a social discipline in the age defined as the Anthropocene. The main point of these studies constitutes an effort to overcome the duality between human and nature. Posthumanists reject the Anthropocene studies on the grounds that the meaning attributed to the concept reproduces anthropocentrism and mainstream IR studies. The study argues that the focus of the discussions should be shifted from the problematic of anthropocentrism to the changing relationship between society and nature. Accordingly, it claims that ecological crisis can only be understood as it is considered within the framework of the social structures and historical material relations that constitute these structures. In this respect, the criticism and approach in the study coincides with the historical materialist analysis, directed especially onto the relationship between society and nature in the social sciences.

Sceptical Investigations on Humanism - Hümanizm Hakkında Şüpheci Soruşturmalar, Felsefi Düşün, 9, 5-14 (2017).

(a) İnsan aklı gerçeği bulmada kendi kendine yeterlidir. (b) İnsanın özü hakkındaki ‘asli günah’ gibi önyargı içeren dogmalar temelsizdir. (c) İnsan herhangi üstün varlıkla ilişkili olmaksızın otonom ve özgür bir varlıktır. ‘İnsan yaşamı’na odaklanmış hümanizmin bu ilkeleri, sadece Ortaçağ Avrupa’sının değil Eskiçağ felsefesinin Academia ve Lyceum gibi, ontolojik varlıklar ile insan arasında dolaysız bağ kuran okullarında savunulan temel bazı inançlarla köklü şekilde çelişmektedir. Dolayısıyla yaygın şekilde bilinen hümanizm tanımı ile hümanizm gerçeği birbiriyle bağdaşmamaktadır.

İş Ahlakı Dergisi(6/2) İktisat-Din Hattında Bir Değerlendirme: Rasyonel Homo-religious = Semavi Homo-economicus?

A. Marshall, iktisadı emperyal bir disipline dönüştüren iktisatçıların alet kutusuna sıradışı bir analiz zenginliği katmış bir isim olmasına rağmen, “İktisadın İlkeleri” kitabının daha ilk sayfasında iktisadi ve dini unsurları tarihe yön veren iki müthiş unsur olarak ele alırken derin bir sezgisellik istemeyen sıradan bir tespitin sahibi konumundadır. Nihayetinde, iktisadın ve dinin yön verici iki başat unsur olarak tespiti, insanlık tarihi samimi bir yönelimle ele alındığında hiç de şaşırtıcı olmamaktadır