Okulun Çocuk Koruma Politikası: İngiltere Örneği (original) (raw)

Sporda Çocuk Koruma Programı Uygulamaları: İngiltere Örneği

Modern dünyada, her türlü risklere karşı savunmasız durumda bulunan çocukların aktif olarak yer aldıkları her alanda, korunması ve esenliklerinin sağlanması, günümüzde devletlerin en önemli sosyal sorumluluklardan birisi olarak kabul edilmektedir. Bu sorunla mücadelede özellikle gelişmiş devletler, çocuk koruma politikaları geliştirerek çocuğun aktif olarak yer aldığı spor alanında da uygulamaya koymaktadır. Bu çalışmanın amacı; çocuğun fiziksel, sosyal, duygusal, ekonomik, kültürel, etnik, ahlaki, dini ve siyasal olmak üzere tüm yönlerden güvenliğinin hukuki zeminde ve uygulamada sağlanması olarak tanımlanan Çocuk koruma programına yönelik uygulamaların, İngiltere spor sistemi içerisinde hangi boyutlarda uygulandığının incelenmesi ve spor örgütlerinin politikalarının belirlenmesidir. Tematik derleme deseninin kullanıldığı çalışmada literatüre dayalı Detaylı Kaynak Taraması metodu kullanılmıştır. Araştırma bilgileri uluslararası çeşitli kütüphanelerde, dergilerde, kitaplarda ve birincil kaynaklar olarak spor kurumlarında konuya ilişkin kaynaklar incelenerek elde edilmiştir. Araştırmada elde edilen bilgilere göre; İngiltere’de sporun yönetiminden sorumlu (Federasyonlar, Olimpiyat komiteleri, spor kulüpleri gibi) bağımsız spor örgütleri için çocuk koruma programlarının yasal bir zorunluluk olduğu tespit edilmiştir. Sporda çocuk koruma politikalarının temel amacı, her türlü (cinsel, fiziksel ve duygusal) çocuk istismarı riskini azaltmaktır. Spor örgütleri yönetim şeması içerisinde çocuk koruma sistemleri kurarak, kulüp, federasyon ve merkezi yönetimin ilgili birimiyle koordineli çalışmaktadır. Bununla birlikte, yöneticilere ve antrenörlere özel eğitimler vererek, 18 yaş altı sporcularla çalışacak antrenörlere özel belge alma şartı getirilmiştir. Sporda çocuk koruma sisteminin işleyişine yönelik olarak kulüpler ve spor federasyonları özel yönetmelik ve eğitim programları hazırlamıştır

ÇOCUKLARIN GÖZÜNDEN OKULDA YAŞAM POLİTİKA ÖNERİLERİ

2012 yılında yürürlüğe giren 6287 sayılı kanun ile kısaca "4+4+4" olarak bilinen yeni sisteme geçilmiş; ilköğretim okulları yerini dörder yıllık ilk ve ortaokullara bırakmıştır. "4+4+4" sistemine geçişte aynı zamanda ortaokulda seçmeli derslere ayrılan saatler ve ders seçenekleri artırılmış, okula başlama yaşı düşürülmüş ve ortaöğretim zorunlu hale getirilmiştir. ERG ve TEGV, 2014 yılında temel eğitimin kademelendirilmesi sürecine ilişkin bir araştırma yürütmüş; bu araştırma temelinde hazırlanan politika önerileri eğitim politikası alanındaki karar vericilerin dikkatine sunulmuştu. ERG ve TEGV geçtiğimiz yıl ikinci bir araştırma yürüttü. Araştırma "4+4+4" sisteminin değerlendirilmesinden ziyade, "4+4+4" sisteminin oluşturduğu koşullarda eğitim görmekte olan çocukların deneyimlerine odaklandı. Elinizdeki belge, sözü edilen araştırmanın sunduğu bulgular ışığında öğrencilerin eğitim deneyimlerinin iyileştirilmesine yönelik politika önerileri sunmak üzere hazırlanmıştır. ERG ve TEGV tarafından yürütülen Çocukların Gözünden Okulda Yaşam araştırması, 2014-15 eğitim-öğretim yılında 4, 5 ve 7. sınıfta okuyan toplam 2.072 çocuktan, nicel ve nitel yöntemlerle elde edilen verilere dayanmaktadır. Araştırma, ikili öğretim, eğitim ortamları, sosyal etkinlikler, seçmeli dersler, okulda güven ortamı ve şiddet, akademik başarı ve derse katılım, eğitim ve gelecek algısı başlıklarında çocukların öznel deneyimlerine dayanan bulgular sunmaktadır. Bu çerçevede hazırlanan politika notu beş ana politika önerisi sunmaktadır. çocukların gözünden okulda yaşam politika önerileri İkili öğretim uygulanan okulların sayısının azaltılmasına ve bu süreçte ikili öğretim uygulanan okullarda okuyan çocuklar için sosyal etkinlikler ve beslenmeyle ilgili önlemler alınmasına gereksinim vardır. "4+4+4" sistemine geçilmesiyle birlikte, okula başlama yaşının düşürülmesi ve okul dönüşümleri sonucunda özellikle ortaokullarda derslik gereksinimi önemli ölçüde artmış, buna bağlı olarak ikili öğretim uygulanan okulların oranı artarak 2012 yılında % 29,2'ye yükselmiştir. 1 2014 yılında bu oran % 23,5'e gerilemiş olsa da, 2 hala çok sayıda çocuk ikili öğretim uygulanan okullarda okumaktadır. 2014-15 eğitim-öğretim yılında ilkokul öğrencilerinin % 54'ü, ortaokul öğrencilerinin % 47'si ikili öğretim uygulanan okullarda eğitim almıştır. 3 Haziran 2016 itibarıyla Türkiye'de okul çağında (5-17 yaş arası) yaklaşık 940 bin Suriyeli çocuk bulunmaktadır. 4 Ocak 2016 itibarıyla Türkiye'de eğitime erişimi bulunan çocuk sayısı yaklaşık 324 bindir. MEB'e bağlı okullarda yaklaşık 76 bin Suriyeli çocuk eğitim almaktadır. Yıl sonu itibarıyla 1 MEB SGB, 2015. 2 A.g.e.

Demirel, F., Bingöl, H. M., Göçmen Çocukların Okullarda İlk Karşılanması: İngiltere Örneği

Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi , 2019

Göçmen çocukların eğitimindeki ilk aşama, onların okullarda karşılanmasıdır. Göçmen çocuğun okulda ilk karşılanmasında okul ve personelin çeşitli hazırlıkları yapmış olması beklenmektedir. Bu süreçte okul müdürü ve sınıf öğretmeninin çeşitli sorumlulukları ve görevleri bulunmaktadır. Çocuk, ailesiyle birlikte okula ilk kez geldiğinde bir görüşme yapılır. Yapılan ilk görüşme okula gelen çocuk hakkında bilginin toplanmasını ve yeni gelen ebeveynlere de okulla ilgili bilgi verilmesini sağlar. Görüşme çocuk okula başlamadan önce ebeveynlerle yapılmalıdır. Okulda ilk görüşmeye hazırlanılırken, bazı hususların dikkate alınması gerekmektedir. İlk görüşme bittikten sonra, yeni gelen için plan yapılabilmesini sağlayacak bir bilgi kaynağına sahip olunacaktır. İyi planlama hem yeni gelen çocuğa hem de personele katkı sağlayacaktır. Bu çalışmada, İngiltere‟ye göç etmiş bir çocuğun, ebeveynleri ile birlikte okula ilk gelişlerinde karşılamanın nasıl gerçekleştiğinin açıklanması amaçlanmaktadır.

Değişen Güvenlik Yaklaşımları Örneğinde Kopenhag Okulu'nun Toplumsal Güvenlik Yaklaşımı

2017

Öz Bu çalışma güvenlik çalışmalarının değişen gündemini incelemektedir. Çalışma Kopenhag Okulu'nun güvenlik çalışmalarına katkılarını derinlikli biçimde analiz etmektedir. Çalışmanın amacı devlet içi çatışmaların nasıl ortaya çıktığını anlamaktır. Soğuk Savaşın bitmesiyle yeni inşacı yaklaşımlar güvenlik alanına girmiş, giderek daha fazla akademik araştırma çevre, kültür, kimlik etnisite iktisat ve sağlık konularını içermeye başlamıştır. Realist yaklaşımın güvenlik çalışmalarını devletler arası bağlamıyla analiz etmesi Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan çoğu şiddetli devlet içi çatışmalar konusunda sessiz kalmasına neden olmuştur. Bu durum güvenlik çalışmalarında genişlemeyi ve derinleşmeyi zorunlu kılmış, toplumsal güvenliği bu alana dahil etmiştir. Toplumsal güvenlikte ana kavram kimliktir. Herhangi bir topluluk bir gelişmeyi veya potansiyel bir durumu, kendi kimliğine yönelik bir tehdit olarak tanımlarsa toplumsal güvensizlik ortaya çıkmış olacaktır. Devlet içi çatışmalar toplumsal güvenlik temelinde ortaya çıkmaktadır çünkü soğuk savaş sonrası devlet içi çatışmaları kimlik temelinde işlemektedir.

Finlandiya, İngiltere ve Türkiye’nin Okul Öncesine Yönelik Sosyal Politika Uygulamaları

International Journal of Social and Educational Sciences, 2018

Sosyal politika alanında yapılan reformlardan en fazla payı alanlardan biri de eğitim olmuştur. 19. yüzyıldan itibaren çocuk ve gençler gerek sosyal, gerekse ekonomik yönlerden dezavantajlı duruma düşmüşlerdir. Günümüzde sosyal politikanın alanı olarak kabul edilen çocuk bakımı ve eğitimi, zamanla devletlerin ilgisini çekmiş ve yapılan politikalarda okul öncesi yaşlar için yenilikler düzenlenmiştir. Bu çalışmanın amacı; okul öncesine yönelik sosyal politikalar ve uygulamalar arasındaki benzerlik ve farklılıkların ortaya konulması ve somut önerilerin geliştirilmesidir. Bu bağlamda Avrupa Birliği’ne üye olan İngiltere, Finlandiya ve üyelik için müzakerelere devam eden Türkiye örnekleri incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sosyal Politika, Okul Öncesi Eğitim, Türkiye, İngiltere, Finlandiya

Deği̇şen Güvenli̇k Yaklaşimlari Örneği̇nde Kopenhag Okulu Nun Toplumsal Güvenli̇k Yaklaşimi

Journal of International Social Research, 2017

Bu çalışma güvenlik çalışmalarının değişen gündemini incelemektedir. Çalışma Kopenhag Okulu'nun güvenlik çalışmalarına katkılarını derinlikli biçimde analiz etmektedir. Çalışmanın amacı devlet içi çatışmaların nasıl ortaya çıktığını anlamaktır. Soğuk Savaşın bitmesiyle yeni inşacı yaklaşımlar güvenlik alanına girmiş, giderek daha fazla akademik araştırma çevre, kültür, kimlik etnisite iktisat ve sağlık konularını içermeye başlamıştır. Realist yaklaşımın güvenlik çalışmalarını devletler arası bağlamıyla analiz etmesi Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan çoğu şiddetli devlet içi çatışmalar konusunda sessiz kalmasına neden olmuştur. Bu durum güvenlik çalışmalarında genişlemeyi ve derinleşmeyi zorunlu kılmış, toplumsal güvenliği bu alana dahil etmiştir. Toplumsal güvenlikte ana kavram kimliktir. Herhangi bir topluluk bir gelişmeyi veya potansiyel bir durumu, kendi kimliğine yönelik bir tehdit olarak tanımlarsa toplumsal güvensizlik ortaya çıkmış olacaktır. Devlet içi çatışmalar toplumsal güvenlik temelinde ortaya çıkmaktadır çünkü soğuk savaş sonrası devlet içi çatışmaları kimlik temelinde işlemektedir.