TÜRK MİTOLOJİSİNDE ZAMAN (original) (raw)
Related papers
TÜRK MİTOLOJİSİ, 2020
Mitoloji bir dünya görüşü sistemidir. Bu sistem ilkel insanların kendi zamanlarına uygun dini ve mitolojik tasavvurlarının tümünü organize ediyor. Ayrıca ilkel insanların sosyal yaşamını yöneten, onları belirli normlarda koruyan ve gelecek zamanlara ileten bir inanç sistemidir. Bu monografide de ilkel insanların tarihi yaratıcılık döneminde "yazarı” olduğu dünya görüşün çeşitli yönleri, aşamaları, mitolojik karakterleri, totemleri ve kültleri, ongun ve kutsal inanışları, onların gelişim düzeyleri, sembolleri, arketip (ilk örnek) işaretleri, rakam yaratma sistemi, mitolojik güvenleri, romantik dünya görüşleri, onların folklordaki yansımaları, siyasi mitler, manevi mitler, romantik mitler, matematiksel mitler, sosyal mitler, tarihsel mitler, devletle ilgili siyasi mit ve ahlaki mitler incelenmiştir.
Milli Folklor
Mustafa SEVER Giriş: Auguste Comte'a göre "insanlık birbiri ardınca üç halden geçmiştir ki şunlardır: Teolojik hal ki bunda insan olayların izahını kendisininkine benzeyen fakat daha kudretli iradelerle izah eder; metafizik hal, ki bunda insan olayları soyutlamalar (tecrit, abstractıon) ve tabiat kuvvetleriyle izah eder; nihayet pozitif hal, ki bunda insan olayları, başka olaylarla izah eder." Soyut düşünme seviyesi zayıf olan insan (ilk çağların insanı) soyut kavramları maddi bir şekle büründürme, onları belli bir şekilde, yapıda algılama ve yansıtma ihtiyacı duyar. Her varlığın, bedeninden ayrı bir canı/ruhu bulunduğu, en ilkel insanların inanç sistemlerinde bile somut bir biçimde düşünülmüştür. Bu sebeple ilkel insan, kendi dışındaki her varlığı da kendisi gibi canlı/ruhlu saymıştır. Tabiat karşısında acizliğinin farkına varan, tabiat olaylarını açıklamakta zorluk çeken insanoğlu olayları, durumları, varlıkları kendi hayal dünyasında bir sebep-sonuç ilişkisi içerisinde açıklama ihtiyacıyla hikâyeler üretmiş, diğer yandan da sebebini anlayamadığı ve tanrılara mal ettiği olaylar ve durumlar karşısında kendini koruma, savunma ihtiyacıyla olsa gerek, bir takım güçlere sığınma gereğini duymuştur.
Türk-Moğol kültüründeki söylencesel unsurlar genel olarak dört sınıfta toplanabilir. Mümkün olabilecek temel farklılıkları göz önüne alarak yapılabilecek bir sınıflandırma şu şekildedir: A. TİNSEL (RUHÂNİ) VARLIKLAR: Türk kültüründe bu unsurların arasında kesin çizgilerle belirlenmiş net farklar ve ayrımlar yoktur. Aslında bahsi geçen varlıkların hemen hepsi de birer koruyucu ruh niteliğindedir. Burada ruh kavramından anlaşılması gereken şey de yine soyut bir varlıktır. Bilinen anlamda insan ruhunu düşünmek bu kavramları çok fazla daraltmaya ve yanlış algılamaya sebebiyet verecektir. Türk halk inancında bitkilerin, hayvanların hattâ cansız varlıkların da ruhları vardır, en azından geçmişte bu inanış kesin olarak böyleydi. Fakat bu ruhlar insandaki gibi onunla kaynaşmış olmayıp, ona bağlı olan ve onu koruyan ama yine de ondan ayrı bir olgu olarak ele alınmalıdır.
Eski Türk halklarının dinlerini ve mitolojilerini kesin ve güvenilir biı biçimde ana hatlarıyla betimlemek için vakit henüz çok erken. Dinlen, tek tanrı ya da en azından diğer tanrılardan daha üstün olan bir gök tanrı inancına dayanmaktadır. Fakat ayrıca insanüstü güçlere de inanmakla, hayvanlara ilgi duymakta ve şüphesiz totemizme meyletmekteydiIcı Dinleri, dünyanın başlangıcı ve sonuna fazlaca eğilmezken, daha çok büyük şahsiyetlerin doğumunu ve boyların oluşumunu açıklamaya çalışmaktadır. Bu bağlamda, genellikle bir hayvanla bir insanın birleşmesi ya da bir ışığın müdahalesi sonucu gerçekleşen doğumlara ilişkin olağanüstü anlatılara yer verilmektedir. Dinleri, sınıflama konusunda karakteristik bir anlayışa ve zengin ritüellere sahiptir, ne var kı biz bunların ancak bir kısmını bilmekteyiz. Bu ritüellerde kurban konusuna asıl rol düşmektedir, ancak temizlik ve tabulaştırma konularına da geniş yer verilmektedir. Eski Türk halklarının bu dini, başka bir dünyada ebedi hayatı yaşamaya ya da bu dünyada kalmaya mahkûm edilen ölüleri ve ataları konu edinmektedir. Dinlerinde, kehanet ve büyü konuları yet almakta, ayıca şamanist öğelere de sıkça rastlanmaktadır. ISBN 978-9944-795-34-0 7 89944 7 953 40
Eski Türk devletlerinde kurt önemli bir mitolojik unsurdur. Türklerde kurdun kutsal sayılması şüphesiz en başta Türklerin benimsemiş olduğu Göktanrı diniyle ilgilidir. Göktanrı dini kutsal sayılan mitolojik ögeler içermektedir. Bunlardan biri de kurttur. Kurdun mitolojik bir öge haline gelmesinde din
ESKİ TÜRK KÜLTÜRÜNDEKİ DÖNGÜSEL ZAMAN ÜZERİNE ♦ ON THE CYCLICITY OF TIME IN THE OLD TURKISH CULTURE
2019
ÖZ: En arkaik toplumdan modern topluma birçok kültürde "zaman"a farklı şekillerde de olsa hep bir güç ve kutsiyet atfedilmiştir. Yani kendisinden başka her şeyi yok etme gücüne sahip olduğu gibi her şeyin var olmasını sağlayan da yine "zaman"dır. Özellikle henüz "tanrı" düşüncesinin gelişmediği en eski dönemlerde "zaman"ın tanrının görevini üstlendiğini anlaşılmaktadır. Hatta günümüzde bile halk arasındaki kabullere göre dünyadaki her şeyden sorumlu olan "döngüsel zaman"ın sembolü durumundaki "felek"tir. Dolayısıyla döngüsel zamanın doğa taklidi/benzeri zaman anlayışı da hep doğa yasalarıyla hareket eden halk inanışlarının doğmasını sağlamıştır. Öte yandan halk düşüncesinde "felek"e bağlı bir "kader" anlayışı vardır. Bu kader de feleğin altında onun yörüngesinde doğal bir yasa sonucu olarak dönmektedir. Ancak istenmeyen bir kaderi değiştirecek ve geleceği mutlu sonla bitirecek olan "kurtarıcı" anlayışıdır. Bir bakıma geçmişten tanıdığımız ulu şaman ruhunun yeniden doğuşu anlayışı tarihsel değil doğanın döngüsel yasalarına uygun tasarımlar olup bu yasaların baskısından kurtulmanın da ilk yolu olmuştur. Yani "kurtarıcı" anlayışı doğal yasalara karşı halk düşüncesinde ortaya çıkmış ilk zihinsel üretim olan bir doğa dışılıktır. ABSTRACT: In many cultures from the most archaic to modern society, the concept of time has always been attributed to power and holiness in different ways. In other words, as it had the power to destroy everything except itself, it was also the concept of time which enabled everything to exist. It is understood that in the earliest periods, where God thought was not developed, time took over the task of God. In fact, even today, the public is responsible for everything in the world "cyclic time" as the symbol of the "felek" is. Therefore, the conception of nature-like time of cyclical time has always led to the emergence of folk beliefs acting with the laws of nature. On the other hand, there is a inde fate inde destiny connected to the pele in folk idea. This fate revolves as a result of a natural law in his orbit beneath the galaxy. However, it is an understanding of the savior that will change an undesirable fate and end the future with a happy ending. In a sense, the understanding of the rebirth of the great shamanic spirit that we know from the past has been designs that are not in a historical, but in accordance with the cyclical laws of nature. In other words, the idea of redemption is natural, the first mental production that has emerged in folk idea against natural laws.
Tarihi belirleyen, kategorize eden ve düzenleyen temel birim zamandır. Zaman ihtiyacı, insanlığın var olduğu andan itibaren , yaradılışı gereği bir zaruret olarak ortaya çıkmıştır. Zamanın anlamlaştırılması ve kategorik sınıflandırılması insanın sosyal bir yönünü temsil etmektedir. Zamana bağlı ve zamandan bağımsız olarak toplumlar, süreklilik arz eden bir enerjiye sahiptirler.Toplum, bu enerjinin dışa vurum şiddetine göre sürekli olarak bir devinimdedir. Bu devinimin lokomotifi ise kültürüdür. Toplumu meydana getiren en önemli ögelerin başında kültür birlikteliği gelmektedir. Kültür ise, bulunduğu toplumun anatomik yapısını ortaya koyan bir bileşkedir. Toplum tarafından biçimlendirilmiş , toplumun yaşayış düzenini, kendileriyle ve başkalarıyla olan ilişkilerini sınırlayan ve sınıflandıran genel yaşam kurallarıdır diyebiliriz. Bu bileşkenin yelpazesinde dil ana unsurdur. Yalnız, şunu ifade etmek gerekir ki, bu ana unsur çoğunlukla dil / din ekseninde gezinmektedir. Tam da bu noktada zamanın, zamanın gerektirdiklerinin ve etkilerinin bu eksen üzerinde ne denli belirleyici olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu belirleyicilik, zamanın içinde yer alan tarihe her gün yeni dipnotlar düşmektedir. Toplum, bu belirleyici unsurların bileşkesi olan kültürün temel taşıdır.Ve her ikisininde bağlı olduğu ortak nokta zamandır. Toplum olmadan kültürün, kültür olmadan toplumun oluşması mümkün değildir. Toplumu, toplum yapan ve ona aidiyetlik kazandıran, meşruiyetini sağlayan dil / dindir. Tarihin bir çok döneminde etkin olan unsur '' din '' olmasına karşın, toplumlar-milletler tarihinde '' din '' henüz pek yenidir ve asıl aidiyetlik unsuru olmaktan uzaktır. Ancak bu aidiyetlik unsurunun önemli bir ögesidir. Toplum / millet oluşumunda dil en önemli ve en belirleyici unsurdur. Bu tarihin pek çok döneminde olduğu gibi günümüzde de böyledir. Her ne kadar kültürün içerisinde dil alt başlıkmış gibi gözükse de-kültürün genelleyici bir kavram oluşundan ötürü-kültürü meydana getiren, yeşerten ve geliştiren dildir. Dolayısı ile dil olmadan kültür olmaz denilebilir. Zira kültürü ifade etmek ve tarihsel süreç içerisinde düzenlemek için dile büyük bir gereksinim vardır. Din, kültürden çok zaman sonra ortaya çıkmış olmasına karşın kültürü belirleyici bir unsur olduğu için yeri, hemen dilden sonradır. Bu bağlamda toplumu toplum kılan üç ana unsuru sayabiliriz. Bunlar dil, din ve kültürdür. Kültür bağlamında dünyanın en eski kültürlerinden birisi hiç şüphesiz Türk Kültürü' dür. Yalnız şunu ifade etmek gerekir ki, Türk Kültürü' nden daha eski olan kültürler olmasına karşın bunların yalnızca bir ya da ikisi yaşanılabilir halde günümüze kadar gelebilmiştir. Dolayısı ile Türk Kültürü bu bağlamda da ender kültürlerdendir. Aynı benzeşme Türk Dilleri açısından da bu şekildedir. Tarih içerisinde Türk Kültürü ve dili , birçok kereler değişime uğramıştır.Temel olarak aynı kalabilmeyi başarmış olsa bile çevresindeki başka kültürlerden ve dillerden etkilenmek sureti ile yer yer değişikliğe uğramış olmakla birlikte günümüze kadar gelebilmeyi başarmış ve son olarak bu günkü şeklini almıştır. Bu değişim toplum içerisindeki enerjiden kaynaklanmaktadır.
TÜRK MİTOLOJİSİNDE AĞAÇ İMGESİ
TÜRK MİTOLOJİSİNDE AĞAÇ İMGESİ, 2018
Her milletin ve topluluğun, yaşadığı coğrafya, zaman dilimi, çevre koşulları, ilişkide bulundukları topluluklar gibi var olma biçimlerini etkileyen pek çok unsur vardır. Bu unsurlar söz konusu milletler ve topluluklar için güncel bir mevcudiyet şekli, karakter ve kültür oluşturur. Güncel olan, zamanla değişime tabi olduğundan, var olma biçimleri yeni durumlar karşısında yeni tepkiler geliştirerek ya da bazı unsurlarını geride bırakarak dönüşmeye devam eder. Bu değişimleri kapsayan süreçler daha uzaktan bir bakışla değerlendirildiğinde ise daha büyük bir resmi ortaya koyar. Bizler de, günümüz insanı olarak, bu değişim sürecini idrak edebilmek adına tarih ve mitoloji gibi disiplinlere başvururuz. Geriye dönük bir bakış açısıyla Türk milletinin de sosyal, dini, kültürel ve daha pek çok konudaki inanç sistemini anlayabilmek için temas edilebilecek sembolik anlatım yollarından birisi de mitolojidir. Mitler vasıtasıyla anlatılagelen temel imge ve kavramlar üzerinden, sosyal yapı, inanışlar ve kültür gibi konular üzerine fikir yürütmek ve bütüncül bir bakış açısı yakalamak görece daha mümkün olacaktır