SANAT İLE İLGİLİ BAZI KAVRAM VE TERİMLER (original) (raw)

İnsan zekasının doğayı işlemesi,kendi amaçlarına göre onu etkilemesidir. GÖRSEL SANATLAR(PLASTİK SANATLAR) : Çizgi,boya ve hacim veren maddelerle göz duyumuzu algılayan sanatlara denir. Resim,heykel,mimari ve fotoğraf sanatı gibi… GÜZEL SANATLAR: Beş dalda gruplandırılır. Mimari, resim, heykel, müzik ve edebiyattır. Bunlardan mimari, resim ve heykele plastik sanatlar denir. Plastik sanatlar deyimi bu sanatların üç boyutlu oluşu ve derinlik ifadesinin bu sanatların anlatım alanına girmesi. ANATOMİ:Resim ve heykelde vücut yapısı. RENK: Renk göz ile anlaşılan bir ışık tesiridir. Işığın eşya üzerine çarpması ile yansıyan ışınlardan gözümüzde meydana gelen duyumların her birine renk denir. Sarı,kırmızı ve mavi renklerin (esas renkler) belli miktarlarda birleştirilmesi ile fizik (ışık bakımından) beyaz Resim (boya bakımından) siyah meydana gelir. Buna da Akromatizm (renksizlik) denir. Zıt renklerin birleşimi ile beyaz ışık meydana gelir. Komplemanter iki renk boya olarak karıştırılırsa kahverengi-gri…Işık olarak karıştırılırsa sarı ışık meydana gelir. AKIM: Değişik sanat görüşleri ANTİK:Eski Yunan ve Roma sanat eserlerine verilen ad. BÜST: Başı ve göğsün üst kısmını içine alan insan heykeli. BİÇİM: Form bir şeyin şekli. BOYA: Bünyesinde renk bulunan maddelere boya denir. DEFORMASYON: Konunun özelliğini bozmadan,konuyu daha etkili anlatabilmek için bazı yerlerini olduğundan fazla göstermek. Resimde biçim bozma. DETAY: Bir bütünün en küçük parçaları,en ince noktaları,ayrıntı. ESKİZ: Bir resme başlamadan önce yapılacakları tasarlamak,taslak,ön çalışma. ESTETİK: Sanatta güzellik,duygulara hoş gelen anlamına gelir. FANTASTİK: Gerçek olmayan,hayal edilen. FİGÜR: İnsan ve hayvan resimleri. FRESKO: Kireç ve mermer tozu karışımı yaş sıva üzerine yapılan resim…Duvar resmi. FORM: Resim ve heykel sanatında yapıtın tümünü kapsayan ışık-gölge,açık-koyu, dış görünüş, bünye, anatomi gibi o yapıtı oluşturan elemanların tümü. GRAFİK SANATLAR: Yapılan resimleri türlü baskı teknikleriyle çoğaltma sanatı. Dürer' den bu yana gittikçe gelişmiş olan grafik sanatlar özellikle çağımızda büyük bir gelişme kaydetmiştir. KLASİK: Her zaman için beğenilen,modası geçmeyen,eskimeyen eserlere verilen ad. KONTUR: Kenar çizgisi. KROKİ: Görülen yada tasarlanan şeyi not alır gibi ayrıntısız olarak çizmek. LEKE: Resim yüzeyi üzerine boya ile yapılmış iz. MODELAJ: Kil gibi şekillendirmeye uygun malzemeleri şekillendirmeye denir. MODLE ETME: Resim ve heykelde form verme işi. Üç boyutlu gösterme çabasıdır. MODÜL: Bütünü oluşturan parçalar. En küçük parça, birim anlamında. AMBLEM: Bir şeyin yazı yada resimle sembolleştirilmesi. NAİF: Çocuksu bir anlam ve yapım özelliği taşıyan,eğitim görmemiş amatör sanatçı ve bunların eserlerine denir. NÜ: Çıplak insan konu alan resim. NÜANS: Renk ayrıntısı,renk derecesi. PASPARTU: Ortası boş olarak,çerçeve şeklinde kesilmiş mukavva yada kartonlara denir. Resme daha rahat bakma kolaylığı sağlar. PLASTİK SANAT: Genel oralar boşlukta yer kaplayan sanatlara verilen ad. PRİMİTİF SANAT: İlkel sanat .İlk kavimlerin sanatı. PROFİL: Bir şeyin yalnız yan taraftan bakıldığında görünen ve resmedilen şekli. PROPORSİYON: Oran, nisbet. Bir alanın dengeli ve ahenkli bölünebilmesi için büyük parçalarla küçük parçaların arasındaki orana denir. RAKURSİ: Kısa görünüş,modelin karşıdan,yandan bakıldığında çizgilerinin olduğundan kısa görünmesi. RÖPRODÜKSİYON: Bir eserin aslına uygun kopya edilmesi. RÖTUŞ: Eser üzerinde sonradan yapılan düzeltmeler. RİTM: Bir kompozisyonda farklı unsurların sıra ile belirli aralıklarla bir birini izlemeleri. Tekrarlar. SANATÇI: Güzel sanatların her hangi bir dalında yaratıcılığı olan,eser üreten kişi. SANATKAR: Bir işi ustalıkla yapan. SANATSAL: Sanata ilişkin sanatla ilgili. SİLUET: Bir cismin leke biçimindeki görünümü. SİTİLİZASYON: Özelliğini bozmadan basitleştirilerek,esas görüntüsünü muhafaza eden çalışmalar. TASLAK: Sonradan çalışarak bitirmek üzere,bir resim yada heykelin önceden hazırlanan şekli. TEZYİNAT: Süsleme sanatı. TUŞ: Fırçanın tuval üzerinde sağa sola,aşağı yukarı hareket ettirmeden bıraktığı iz. ÜSLUP: Yol,tarz, sanat stili. VALÖR: Bir rengin en açığından en koyusuna kadar olan dereceleri. HACİM: Bir nesnenin atmosfer içinde kapladığı yere denir. Genişlik,yükseklik ve derinlik içerir. ALAN: Bir nesnenin çevresini meydana getiren ve onu atmosferden ayıran çevresine denir. Yalnız yüksekliği ve genişliği vardır. ÇİZGİ: İki alanın kesiştiği sınıra çizgi denir. Yalnız uzunluğu vardır. NOKTA: İki çizginin kesiştiği yere denir. Hiçbir biçim özelliği göstermez. LİTOGRAFİ: Bu baskıya düz baskı da denir. Suyun ve yağın bir birini itmesinden ve baskı taşının basacak ve basmayacak kısımlarının hazırlanmasından ibarettir. Bu baskıda sert kireç taşları(lito taşı) kullanılır. Bu teknik, Bavyeralı Senefelder tarafından 1796-98 yılları arasında bulunmuş ve geliştirilmiştir. İngres,Delacroix, Daumier, Gavarni, Goya, Lautrec bu tekniği uygulayan sanatçılardır. SERİGRAFİ: Şablon baskı yöntemine benzer. Şablon olarak ince dokulu ipek bir bez kullanılır. Bu yüzden bu baskı yöntemine İpek Baskı da denir. Kapatıcı madde olarak emilsiyon kullanılır. Boya alması gereken yerler açık bırakılıp diğer kısımlar bu kapatıcı madde ile kapatılır ve istenilen renklerde baskı yapılabilir. Rakle yardımı ile boya kalıba yedirilir. TİPOGRAFİ: Farklı yazı karakterlerinden oluşturulmuş düzenlemelere ve bu tarz çalışmalara denir. Harf ve rakamlardan yola çıkılarak yapılan kompozisyon düzenlemelere denir. KSİLOGRAFİ: En eski baskı türlerinden biridir. Yapılış şekli bakımından linolyum baskıya benzer. Kalıp olarak tahta kullanılır. Bu yüzden de bu baskı türüne Ağaç baskı da denir. KOLAJ: Kağıt, kumaş, plastik, boya vb. malzemeler ile bir yüzey üzerine yapılan resim tekniğidir. VİTRAY: Dekoratif amaçlı cam kesme, boyama ve süsleme tekniğidir. Temel malzeme cam olacak şekilde bir çok farklı uygulanış yöntemleri vardır. PİGTOGRAM: işaret,gösterge,simge. Kolay kavranan kavranılınca kolay unutulmayan(iz bırakan),işaret ve sembollere indirgenmiş bilgi ve mesaj taşıyıcılarıdır. SİMETRİ: Bir eksene göre iki yanda, aynı mesafede karşılıklı olarak yer alma. Bir eksene göre aynı mesafede olma. ASİMETRİ: Bir eksene göre iki yanda, farklı mesafelerde yer alma. KOMPLEMANTER (Tamamlayıcı) ZITLIK: Renk çemberinde karşı karşıya bulunan renkler, karıştıkları zaman, ışık olarak " beyaz", boya olarak " gri" yani renksizlik yaratırlar. Kırmızı-Yeşil, Sarı-Mor, Mavi-Turuncu renk ikilileri, ana renklerin renk dairesindeki zıtlıklarıdır. Bu renkler aynı zamanda aralarında bütünleyici-tamamlayıcı özelliğe sahiptirler. KONTRASLIK (Renk zıtlıkları) : Zıt renklerdir. Bunlarda renk çemberinde bir birinin tam karşısına denk gelen renklerdir. Mavi-Turuncu , Kırmızı-Yeşil , Sarı-Mor gibi. Zıt renkler bir birinin kuvvetlerini artırır, şiddetlendirir. SÜMÜLTANE KONTRAST : Kendiliğinden yada " anında zıtlık " da denir. Açık yada koyu zemindeki renkler, olduklarından daha koyu ya da açık görünmesidir. TON: Rengin ışığa göre aldığı derecelerine ton denir. İLLÜSTRASYON: Her hangi bir konunun resimle anlatımı. Kitap resmi. KROS: Matbaacılıkta kullanılan bir terimdir. Montajı yapılan filmlerin kaymaması için köşelere atılan + şeklindeki işarete denir. MONOTOMİ: Tek düzelik. OPTİK: Görsel etki. ÖZGÜN: Orijinal,benzersiz,otantik. PSİŞİK: İç tepkisel. RAPİDO: Çini mürekkeple çizim yapılan sivri uçlu dolmakalem. Mimari çizimlerinde ve Grafik sanatlarında kullanılır. SİNEMATOGRAFİ: Hareketli resimlerle görüntü sanatı. SOMUT: Nesnel olarak varlığı algılanabilen. SOYUT: Gözle görülüp algılanamayan ,hissedilen. TİFDURUK: Çukur baskı yöntemidir. Gravürde olduğu gibi madeni plakaların kazınan ya da asitle yedirilen yerlerine doldurulan mürekkebi baskı yoluyla kağıt üzerine geçirme tekniğidir. Matbaacılıkta kullanılan ve çok iyi baskı sonucu alınan bir tekniktir. AKRİLİK: Akrilik reçinesinden elde edilen sentetik bir boyadır. Yağlıboya yoğunluğunda , sulu boya parlaklığında, çabuk kuruyabilen bir boyadır. Dış etkenlere yağlıboyadan daha dayanıklıdır. ALTINKESİT: Plastik sanatlarda geçerliliği görülen bir ölçü oranıdır. Bir doğru parçası eşit olmayan öyle iki parçaya bölünmelidir ki, küçük parçanın büyük parçaya oranı, büyük parçanın tüm doğru parçasına eşit olsun. Yani: A:B= B : (A+B) ARABESK: Bir biri içine girip çıkan hat ve eğrilerin meydana getirdiği bir bezeme biçimi. BAROK: 1600 ile 1750 yılları arasında Avrupada uygulanan bir sanat üslubudur. Barokta bütün formlar şişirilmiş ve çıkıntılar haline gelmekte ve yüzeyler girintili çıkıntılı biçimde düzenlenmektedir. Bu tarz önce mimaride, sonra heykelde görülmesine rağmen, barok eğilimi önce Michelangelo' nun şişkin formlu heykellerinde gözlenmiştir. Heykelle mimari yapı, bir birine tamamen kaynaşmış durumdadır. BORDÜR: Kapı ve pencere gibi mimari kısımların, panoların, halıların etrafını kuşatan çerçeve biçiminde, süslü ya da süssüz, düz ya da çıkıntılı, dar ve uzun parçalara denir. DETAY: Bir bütünün en küçük parçaları, en ince noktaları, ayrıntı. DİZAYN: Bu terim güzel sanatların bütün çeşitleriyle ilgilidir. Renkli ve çizgi resimde, renklerin, biçimlerin, düzenini ve dengesini anlatır. EGZOTİZM: Yabancı ülkelere ve oralardaki yaşama olan hayranlıktır. Fransız klasizmi zamanında Fransa'da Doğu yaşamına olan ilgide görülür. ESİN: Bir sanatçının aldığı izlenimlerle kafasında birden doğan son derece ilginç kişisel görüşlere denir. ESTETİK: Güzelliğin insan aklı ve duyuları üzerindeki etkilerini konu alarak ele alınan felsefe dalı. FANTEZI: Tasarım ve hayal demektir. Sanatçının fantazisi denince sanatçının tasarım ve hayal gücü anlaşılır. FİGÜRATİF: Resim ve heykelde doğayı ve nesneyi biçim olarak gösteren eser. Son zamanlarda soyut sanatın ortaya çıkmasından sonra, eserde doğadan istifade edildiğini belli etmek için figüratif terimi kullanılarak sanatçının doğacı anlayışı açıklanmaktadır. GELENEKSEL SANAT: Akademik sanat. Belli kurallara göre yapılmış eser. GOTİK: Ortaçağ sanatında bir üslup devresidir. Bu ismin ortaya çıkmasında...