DİN PSİKOLOJİSİ AÇISINDAN MASLAHAT (original) (raw)

DİN PSİKOLOJİSİ

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'ne aittir. Yazılı izin alınmadan ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz.

DİN SOSYOLOJİSİ

Din bilimleri içinde din sosyolojisi: Dinle ilgisi bakımından din bilimleri Dinle, teolojik bakış açısıyla ve normatif yöntemlerle ve apolejetik (dini savunma) amaçla ilgilenen ilahiyatın aksine dinleri sosyal bilimler perspektifinden ve herhangi bir dini veya dinleri apolejetik (savunmacı) gaye gütmeden ve ideolojik muhalefet tavrı içine girmeden olgusal temelde araştıran ve analiz eden çeşitli sosyal bilim disiplinlerinin ortak adı. Araştırma Yöntemleri ve metodolojileri farklı olduğundan din bilimleri (science of religion veya Almanca ‘daki tabirle Religionswissenschaft) ile teoloji (ilahiyat) birbirinden tümüyle olmasa da önemli ölçüde ayrılmaktadır. Bir teolog ile din bilimci arasındaki fark, birinin dini vahiy eksenli anlamaya diğerinin ise bilim perspektifi içinden bir dini veya tüm dinleri anlama ve açıklamaya çalışmasıdır. Hristiyanlıkta üniversitelerin teoloji bölümlerindeki Kutsal Kitap çalışmaları, misyonoloji (misyon bilimi); İslam'da ilahiyat fakültelerindeki fıkıh, hadis, tefsir, kelam gibi alanlarla, dinleri sosyoloji, psikoloji, antropoloji, tarih gibi sosyal ve beşeri bilimler perspektifinden ele alan din sosyolojisi, din psikolojisi, din antropolojisi ve din fenomenolojisi gibi çeşitli alanlar birbirlerinden önemli ölçüde ayrılmaktadır. Dinin ve dinlerin sosyal bilim mantığı içerisinde araştırılmasının önünde duran engellerden diğeri din veya dinlerin ret veya kabul, iman ve inkâr şeklindeki ideolojik ve siyasi seçimlerin çerçevesi içerisinden değerlendirilmeye çalışılmasıdır. Söz konusu iki kutuplu yaklaşımın tarihsel, siyasal ve kültürel bazı gerekçeleri olsa bile günümüzün sosyal bilimlerinin ve din bilimlerinin temel mantığının dinlerin kökenlerini araştırmak, bir geneology çıkarmak değil dinlerin toplum, kültür ve birey ile ilişkisini olgular düzeyinde araştırmak olduğu unutulmamalıdır. Din bilimleri ’nden din sosyolojisine ilk adım da tanımlar: Dinin Sosyolojik Tanımları: Alman felsefecisi Harald Hoffding’e atfedilen ancak Durkheim Bronislaw Malinowski gibi antropologlar tarafından da kabul edilen sosyolojik din tanımı dini "değerlerin muhafazasıdır" olarak görür. Karl Marx'a göre ise sosyal ve ekonomik gücü ellerinde bulunduranların kalabalıkları hâkimiyetleri altına almakta kullandıkları bir güç olan din, "halkın afyonu"dur. Din sosyolojisi Din sosyolojisi, dini kurum ve dini yapılanmaları, dini temalarla toplumsal yapı arasındaki ilişkileri ve dinin toplum, toplumun din üzerindeki etkilerini araştıran bilimsel bir disiplindir. Din sosyologları toplumun din üzerinde dinin toplum üzerindeki etkilerini bir başka deyişle toplum ve din arasındaki diyalektik ilişkiyi açıklamaya çalıştır. Din sosyolojisinin genel tarihsel gelişimi: Batı’da din sosyolojisi Din sosyolojisi (Sociologie de la Religion) terimi ilk olarak Emile Durkheim tarafından Année Sociologique (Sosyoloji Yıllığı) dergisinin 1899'da yayınladığı bir sayısındaki yazısında kullanılmıştır. Bunun dışında Durkheim'ın Dini Hayatın İlkel Şekilleri (Formes Elementaires de la Vie Religieuse) adlı daha sonraki din sosyolojisi disiplininde çok önemli yeri olan sosyoloji perspektifinden dini hayatı ele aldığı bir eseri bulunmaktadır. Durkheim bu eserinde dinin toplumsal hayattaki işlevini vurguluyor ve toplumun kolektifliğinin bir yansıması olarak dinin toplumsal unsurları bir arada tutan işlevine vurgu yapıyordu. Durkheim'in din anlayışının ateist veya agnostik olduğu belirtilir. Ancak onun için dinin nihai olarak doğru olup olmadığı önemli değildir. İşlevi olan bir kurum canlılığını sürdürür aksi takdirde ya yok olur ya yeni bir biçime bürünür. Sosyolojinin diğer ünlü simalarından biri olan Marx'a gelince din sosyo-ekonomik faktörlerin epifenomeni (gölge olgu)dir. Marks için de din esasen bir işleve sahiptir. Kendi emeğine yabancılaşmış toplumsal sınıfların bu yabancılaşmayı aşmak için ürettiği bir şeydir ancak yabancılaşmanın asıl kaynağını gözden uzaklaştırdığı ve yönetici sınıfın yönetilenler üzerindeki baskısının bir aracı haline geldiği için olumsuzluklar taşımaktadır. Din sosyolojisinin sistematik bir bilim dalı haline gelmesini sağlayan Max Weber ise Dilthey ve Rickert'den gelen manevi bilimler akımına bağlı anlayıcı sosyoloji geleneği içinden dine bakar. Ona göre din sadece bir sonuç değil aynı zamanda toplumsal olguların belirli bir biçimde düzenlenmesini sağlayan bir zihniyet biçimidir. Türkiye'de din sosyolojisi Türkiye'de din sosyolojisi sosyolojinin girişiyle birlikte olmuştur. Ziya Gökalp, Durkheimci bir sosyoloji anlayışını Türkiye'ye taşıdığı gibi din sosyolojisi alanında Türkçede ilk metinleri kaleme alan kişi olmuştur. Daha sonra din sosyolojisi alanında Türkçedeki ilk kitap Hilmi Ziya Ülken tarafından Dini Sosyoloji adıyla kaleme alınmıştır. Türkiye'de din sosyolojisi alanında Weberyen çizgiyi iktisat bilimci Sabri Ülgener temsil etmiştir. ____________________________________________ https://tr.wikipedia.org/wiki/Din\_bilimleri;https://tr.wikipedia.org/wiki/Din\_sosyolojisi(ind.17.01.2020/ind.:eyuptasoz) Abstract için derleme: eyüp taşöz ( https://independent.academia.edu/eyuptasoz ).

DİN SOSYOLOJİSİNE KATKILARI VE ZAAFİYETLERİ BAĞLAMINDA ALİ ŞERİATİ

Din" problemi üzerine özelleşmiş olan din sosyolojisi, diğer bir çok bilim dallarıyla kıyaslandığında, oldukça yakın bir tarihi geçmişe sahip olmasına rağmen, tartışma konuları ve güncelliği bağlamında özgül ağırlığını aşan bir öneme sahiptir. Hiç şüphesiz bu ağırlığı, "din"in, insan hayatı içerisindeki farklı kompartımanlarla yakın ilişkileri ve kopmaz bağından kaynaklanmaktadır. Nitekim siyasetten ekonomiye, kültürden bilgiye kadar hangi alanla ilgili olursa olsun yapılacak sosyolojik bir çalışmada "din", önemli bir faktör ya da tartışma konusu olarak öne çıkmaktadır. Bu durum, başında din sıfatı geçsin ya da geçmesin sosyolojinin dinle olan kopmaz bağına işaret etmektedir.

İSLAM GELENEGİNDE PSiKOLOJi KÜLTÜRÜ

The Culture of Psychology in The Tradition of Islam Hayati HÖKELEKLİ*. ; Özet. Günümüz psikoloji bitminin İslam dOnyasındaki karşı)@ olan İtmü'n-Nefs, gerek Clini gerekse felsefi kaynaklardan beslenerek, çok erken dönemlerden itibaren gelişmeye başlamışbr. Bu makalede, bu bilim dalının dini ve felsefi kaynaklan, önde gelen temsilcileri, önemli eser ve görüşleri tanılılmaya çalışılmışbr. Ayrıca nefsin gUçleri, bilişsel ve dini/ahlaki gelişimi hakkında ortaya konulan _görUş ve teorilerin bir özeti verilmiştir. Bugünkü anlamıyla psikoloji modem bir bilimdir ve başlangıcı 19. yüzyılın son çeyreğine dayanır. Fakat psikolojinin konusu olan insanın ruhsal hayatı ve davranışlannı anlamaya yönelik çabalann tari-hinin insanlık kadar eski olduğu söylenebilir. Ruh, rüya, ölüm, ölüm sonrası, hayat, ölmüş kişilerle iletişim, akıl hastalığı, insanın çeşitli korkulan ve ihti-raslan hakkında çok eski zamanlardan beri sorular sorulduğu ve bazı açıklamalara girişjldiği bilinmekte-dir. Bütün bu olgu ve olayiann tabiatüstü güçlerle {cinler, periler, iyi ve kötü ruhlar vb.} açıklandığı bir dönemin varlığına işaret edilmektedir.1 Bunun yanında, insanın ruhsal yetileri, duyu, hayal, idrak ve düşünme yetkinlikleri hakkında sistemli gözlem ve teoriler ile doğal nedensel ilişkilere dayalı kavram-Iaştırma ve açıklamalann ilk olarak antik Yunan'da başladığı ileri sürülmektedir. • Prof. Dr., Uludafüniversitesi ilahiyat Fakultesi. r Bkz. Baymur, Feriha, Genel Psikoloji, İnkilap ve Aka Kitabevleri, 4. bas. İstanbul 1978, s.-287-288; Bruno, Frank J, Psikoloji Tarihine Giriş (çev. Nesrin Hisli} Ege Üniversitesi Edebiyat Fakiiliesi ·Yay., İzmir 1982, s. 1. Abstract The Culture of Psychology in The Tradition of Islam as a consequence of careful examination of both religious and philosophical sources, Ilm al-Nafs which is used instead of contemporary psy"chology, has begun to develop from considerably early times in Jslamic culture. In this paper, we tried to introduce religious and philosophical researches, main representatives, important works and tho"ughts of this science. In addition to this, it is given an abstract of theory and thoughts which are about the religious/moral and cognitive development of mıfs and its powers. KeyWords Psychology, The Culture of Islam, Self, Heart, Dream, Faculties and Powers of Nafs, Muslim Psychologiest, The Stage and Development · of Nafs, The Types of Reason (lntellect), Religious-Moral Development İslam'ın kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim, okuyucu-Iann dikkatini üç ana bilgi kaynağına çeviriyordu. Bunlar, insanlığın geçmiş tarihi, tabiat olayları ve insanın iç dünyası ve davranışlandır. Dolayısıyla dikkatli bir Kur'an okuyucusunun psikolojik olaylar konusunda ilgisiz ve duyarsız kalması düşünülemez di. Bu yüzden, çol< erken· dönemlerden itibaren Müslüman araştırmacı ve düşünürlerinin gerek Kur'an ayetleri ve gerekse yabancı kültür ürünlerinin uyandırdığı ilgi ve merak çerçevesinde. psikolojik olgu ve olaylan anlamaya yönelik çabalannın hiç eksik olmadığını görüyoruz. Bilinç halleri, akıl ve düşünme, arzu ve dürillierin etkinliği, niyetli davranış... gibi konuları özgün bir yaklaşım ve Kur'ani kavramlar eşliğinde ele alan Haris ei-Muhasibi'nin {165/ 781-243/857) İslam dünyasın da ilk olarak insanı iç açıdan inceleme ve anlamanın yolunu açtığı söylenebilir. Bu çizgi ~alıa sonra genel olarak tasawufi eğilim taşıyan yazarlar tarafından geliştirilmiş ve devam ettirilmiştir.-İslam'ın doğuşu ve çok kısa bir zamanda yayılışı ile birlikte yabancı kultür ve medeniyetlerle ilişki içerisine girmesi sonucunda, bu eski geleneklerin mirasını devraldığı bir gerçektir. Helenistik dönem

DİNDARLIK SORUNU: PSİKOLOJİK BİR TAHLİL

Bu makale, din psikolojisinin önemli bir konusu olan dindarlık sorununa Kur'an merkezli bir cevap bulmayı amaçlamaktadır. İnsanların dine yönelimlerini birtakım ihtiyaçları esas alarak açıklamaya çalışan Batılı düşüncenin aksine, dindarlığın "oluş süreci" olarak ele alındığı bu makale, dindarlığın ve dolayısıyla "İnsanlaşma Projesi"nin önündeki engelleri, Kur'an'ın insana ve insanlığa bakışı üzerinden ele almaktadır. Makale, "İnsanlar neden dindardır?" sorusundan çok "İnsanlar neden dindar değildir?" sorusuna cevap vermeyi konu edinmektedir.

MİTOLOJİ VE DİN

ii Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. "Uzaktan Öğretim" tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.

HASTALIK SÜRECİNDE BİREYLERİN DİNÎ EĞİLİMLERİNE PSİKOLOJİK BİR YAKLAŞIM

This study is aimed to reveal individuals’ religious affiliation in disease with open and closed-ended questions. At the end of research, it is concluded that individuals who own religion as a source of reference to struggle disease prefer some phenomenal religious feelings, thoughts and behaviors. Some of these results are; it is increased that tend to God (prayer, religious orientation etc.). In the same way, In addition to physical measures to struggle disease, some religious-spiritual and social applications are seem to be an increase. However, when disease emerged as desperation, it is brought an increase in sense of rebellion against God. Nevertheless, disease increases non-religious but spiritual some tendency, as well as it increases some religious tendency.

"DİN SOSYOLOJİSİ NEDİR?" KİTAP ÖZETİ

"DİN SOSYOLOJİSİ NEDİR?" KİTAP ÖZETİ, 2023

"Din Sosyolojisi nedir?" Kitabının özeti, kitaptaki cümleler ve kendi cümlelerimin harmanlanmasıyla hazırlanmıştır.

DİN PSİKOLOJİSİ AÇISINDAN İNSAN OLMA SÜRECİNDE KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME VE DİN

İnsanın, varolan potansiyelini açığa çıkartmasını ifade eden kendini gerçekleştirme, insan çabasının en yüksek gayesi ve ahlaki gelişimde önemli bir amaç ve süreç olarak görülmüş; bütünleşme, bireyleşme, kendi olma ve psikolojik sağlık gibi çeşitli kavramlarla tanımlanmıştır. Özellikle bu sürecin birbirini etkileyen ve tamamlayan üç ana yapısı “potansiyellerin gerçekleşmesi” ve “kişiliğin bütünleşmesi” ve “doruk deneyimler” dinin de insanlara kazandırmak istediği hedeflerdendir. İnsanın mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmesine rehberlik etmeyen isteyen dini değerler, insanın kendini ortaya koyacak olumlu özelliklerini geliştirmesine, bütünleşmesine katkı sunması bakımından önemli görevler üstlenmektedir. Yapılan çalışmalarda ruhsal açıdan sağlıklı, mutlu, olgun, tüm insanlığa sevgi ve empati duyan, manevi yaşamları son derece zengin kişilerin bu süreç içerisndeki insanlar olduklarını ortaya koymaktadır. Bu sebeple insanın psikolojik sağlığı, mutluluğu ve olgunluğu göz önüne alındığında kendini gerçekleştirme denen bu süreçte psikolojik olduğu kadar dini açıdan da önemli bir süreç yaşanmaktadır. İnsanın kendini gerçekleştirme sürecini, onun doğal bir uzantısı olan mutluluk ile ilişkilendirerek din psikolojisi açısından incelemesi insanın kendini bilmesi ve hatta aşması açısından da elzem görünmektedir. Bu sebeple makalede kendini gerçekleştirme süreci ve din konusu üç başlık altında hem açıklayıcı hem de eleştirel bir yaklaşımla ele alınmıştır.